P&I Kulüpleri performans değerlendirmesi

Emin Yasacan

eminyasacan@marinedealnews.com
Emin Yaşacan
Yıl sonu yaklaşırken her sektördeki şirketler gibi kulüpler de bilançolarını yayınlıyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda, özellikle 2000’li yıllardan sonra P&I Kulüpleri bilançoları son derece şeffaf bir şekilde yayınlanmakta ve armatörlerimizin dikkatlerine sunulmaktadır. Havuz üyesi Kulüpler bunu gayet düzenli bir şekilde yapmaktayken, sabit prim müesseseleri biraz da el yordamıyla öğrenmekteyiz ve genel bir fikir oluşturabiliyoruz. Önceki yazımızda sektördeki birleşmeler ve ayrılmalardan bahsetmiştik, o konulara girmeden mümkün olduğunca bağımsız gözle özellikle ülkemizde aktif olan P&I Kulüplerini ele alacağız.
Bizim değerlendirmelerimize göre bir P&I Kulübünün performans ve güvenirlilik göstergeleri kısaca; genel artış talepleri, ayrılış aidatları ve combined loss ratio denilen hasar+işletme giderlerinin prim+gelirlere bölünmesidir. Ama bunun için de en az 5 yıla bakmak gerekiyor. Yüzde 100’den az olan oran; başarı, tersi ise başarısızlık göstergesi oluyor.
Her ne kadar son yıllarda kulüplerde genel artış talepleri olmasa da -hatta geri iadelerin konuşulduğu yıllar oldu- önümüzdeki dönemlerde “churn” etkisinin kendisini hissettireceği ve ilave primlerin ve/veya genel artışların talep edileceği yıllar olacak gibi gözüküyor. ‘Churn effect’in Türkçe karşılığını bulamadım ama bu durumda ‘erozyon etkisi’ denilebilir gibi…
Şöyleki, geçtiğimiz 15 yıl içinde yeni gemi inşaatlarının büyümesi, Kulüplerin bu yeni gemileri hedeflemeleri ve rekabetten dolayı primleri tonaj büyüklüğüne göre neredeyse gros ton başına 1 Amerikan Doları’na kadar düşürmeleri sonucu; yeni gemiler, diğer göreceli eski gemiler ve üyelerin ödediklerine göre çok düşük kalmış, eski gemilerin piyasadan çekilmeleri sonucu Kulüp prim girdileri yıllar içinde sürdürülemez duruma gelmiştir. Bunun etkisi, önümüzdeki yıllarda hissedilecek gibi gözüküyor.
Yukarıda anılan ölçüler doğrultusunda geçtiğimiz yılın kazananı Britannia P&I olup, maalesef kaybedeni ise London Club olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda bu durumda bambaşka Kulüpler vardı; eh sigorta biraz da şans işi sonuçta.
Gard, tonaj hacmi açısından ve başarılı olarak süren tekne makina ve enerji sigortaları sayesinde çekim merkezi olmaya devam ediyor. North of England halen, yanlış satın almadan kaynaklı ekonomik zorluklarla mücadele ederken ikinciliği korumaya devam ediyor. Bir zamanların devi UK P&I Club, en düşük kombine kayıp oranına sahip olan iki Kulüpten biri olarak çıkarken, 100 milyon ABD Dolar’a Hybrid Capital I geri aldı. Standard Club, tekne makina sendikasından aldığı yaraları iyileştirmeye çalışırken, aslında başarılı olan performansına gölge düştü. Britannia, özellikle başarılı Yunan Pazarına girişiyle ülkemizden de birinci sınıf işletmeleri üyeleri arasına aldı. Skuld, her zamanki gibi maceradan uzak sağlam adımlarla yürürken, tekne makina kısmı, komşusu Gard kadar başarılı olamamış gözüküyor. Steamship ve West of England hasar konusunda şanssız Kulüpler arasında, üstüne bir de ambargo kaynaklı İran filosunu kaybetmesiyle önemli bir yara aldı diyebiliriz. London Club en kötü senelerinden birini yaşasa da sabit prim ürünündeki başarısı göz doldurdu. Aynı şekilde American Club prim erozyonu etkisini en çok hisseden kulüp olsa da geçen sene başladığı tekne makina da beklenilenden üstün başarı gösterdi.
Sabit prim segmentinde ise ancak el yordamıyla neler olduğunu anlayabiliriz. Havuz Kulüpleri gibi şeffaf bir raporlama sistemleri yok maalesef. Neredeyse bütün P&I Kulüpleri 5,000 veya 10,000 gt’ye kadar olan gemilere destek vermektedirler. Nedir sabit primin anlamı? Ne yazıyorsa onu teminat altına alıyor, havuz kulüpleri gibi yönetim kuruluna götürülen hasar dosyaları olmuyor. Bir de Kulüpler haricinde faaliyette olanlar var, ki sayıları satın almalar nedeniyle azaldı. Bu şirketlerden aktif olanlar British Steamship Mutual, ki Türk P&I ile aynı reasüröre sahiptir, Lodestar ve British Marine (QBE). British Marine çeşitli doğru sebeplerle ülkemizde artık faaliyet göstermiyor. Hanseatic ve Navigators ise UK P&I’a işletmecisi olan Thomas Miller şirketi olan Thomas Miller Specialty satın almıştı.
Şirket şirket içinde, inek içti, dağa kaçtı, en sonunda ise Bermuda gibi vergi cennetlerine çıkıyor yol.
Daha öncede belirtmeyeye çalıştığım gibi; en iyi kulüp ayrılış aidatı almayacak kadar kendine güvenen, hasar çıktığında ise hemen muafiyet ödemesi istemeyecek kadar müşterisine güvenendir.
Bunu Paylaşın
eminyasacan@marinedealnews.com