Misha Denizcilik Teknik İşler Müdürü Murat Cengiz ile nehirden denize taşımacılık yapan gemilerde çığır açan KIOWA gemilerinin tasarım sürecini, Rusya ile ticaret yaparken dikkat ettikleri kuralları ve yeni projeleri PAWNEE hakkında bir sohbet gerçekleştirdik
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Gemi İnşa Mühendisiyim. 1997 senesinde İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Aynı sene Gemak ile sektöre giriş yaptım. Pazarlama departmanında 2015 yılına kadar çalıştım. Pazarlama Mühendisi, Pazarlama Müdür Yardımcısı ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptım. Daha sonra biz Tuzla Gemi Tersanesi’ni de alıp Gemak Grubu hâline gelince Grup Pazarlama Müdürü olarak 2015 yılına kadar çalıştım. 2015 yılında farklı bir iş koluna yönelmek için Gemak’tan ayrıldım. Gemak’tan ayrıldıktan sonra bizim müşterimiz olan Misha Denizcilik ile çalışmaya başladım. Uzun zamandan bu yana gemi inşa etmek istiyorlardı. Ancak kendi istedikleri gemiyi Tuzla’da yaptırabilecekleri bir tersane bulamadıkları için beklemede kalmıştı. Ben kendi gemimizi inşa etmek adına Mischa’da işe başladım. Bu kapsamda ilk gemimiz olan KIOWA’yı inşa ettik. 2015’te inşasına başladık ve 2016’da servise girdi.
KIOWA nasıl bir etki bıraktı?
KIOWA bir mihenktaşı oldu. Çığır açan bir gemi oldu. O güne kadar hem nehir hem de denizde çalışan gemilerin tümü Rus ya da Ukraynalı dizaynerler tarafından yapılan gemilerdi. Rus sitilinin temel çıkışı askerî amaçlara da uygun olması. Gemiyi tasarlarken çok verimli olmasını ve çalışma kapasitesini maksimize etmeyi düşünmek gibi bir mantık yürütmüyorlar. Yaşam mahâlli 20 kişiyi alacak kapasitede olabiliyor. İçinde ameliyathane bile var. Gemilerin ambarları savaş zamanlarında mühimmat taşımaya uygun. SSCB’den gelen askerî mantığa göre tasarlanmış. O gemiler savaş zamanları işe yarayacak ama verimliliği ve kapasitesi düşük gemiler oluyor. Dolayısıyla biz bu gemiyi tasarlarken Rus mantığıyla ilerleyemeyeceğimize karar verdik. Bu doğrultuda da Rus klasları yerine RINA ile çalışma kararı aldık. Türkiye’den benim okul arkadaşım olan bir dizayner ile çalışmaya karar verdik. Gemi bittikten sonra oldukça ses getirdi.
Nehir pazarında gemilerin efektif olabilmeleri için maksimum 3,6 metrelik drafta sahip olup en azından 5.000 ton yük taşıyabilmeleri gerekiyor. Bunun altında kalındığında da bu gemiler operasyonda uygulanabilir olmuyor. Rusların 2000’lerin başında tasarladığı buna uygun gemiler 5.000 tonun üstüne çok çıkamamışlar. Ruslar bu durumu optimize etmeyi düşünmemişler. Bu gemilere “azimuth thruster” dediğimiz konvansiyonel şaft sistemlerinin yerine römorkörlerde kullanılan şaft sistemleri konulmuş. Çok verimli sistemler değiller, pervane çapları çok büyütülemediğinden fazla yakıt tüketiyorlar. Bunun yerine manevra kabiliyetleri çok iyi oluyor. Ancak, bu gemilerin nehirde geçirdiği süre denizde geçirdiği süreden çok daha az. Bu nedenle de verimlilikleri düşük oluyor. Ruslar ise nehirdeki manevra kabiliyetini ön planda tutup daha fazla süre geçireceği denizi önemsememişler.
“KIOWA’nın kardeş gemileri yapıldı”
Bizim hedefimiz ise yük kontratlarında yer alan 5.000 ton artı yüzde 5’lik hedefi yakalamak. Bu kontratların altında kalınca da bizim kârımız düşmüş oluyor. Biz de bu gemiyi 5.300 ton kapasitede üretince piyasada çığır açtı. Çok verimli bir gemi oldu. Bizim piyasamızda Türklerin, Rusların ve Ukraynalıların olduğu 600 civarı gemi var. Şu anda sayısını tam bilmesem de KIOWA type adı altında 80-90 adet benzer gemi yapıldı. Ruslar kendileri yaptı, Çin’de kardeş gemilerini yaptırdılar. Şu anda da orada Türkler yoğun bir şekilde gemi inşa ettiriyor. Yine kardeş gemiler yapılıyor.
Siz bu inşalardan bir pay alabildiniz mi?
Türkiye’de dizayn hakları dizaynere ait. Son kullanıcı olan, o dizaynı isteyen ve parasını ödeyen armatörün o dizaynı yaptırmak için tekrar o dizaynerler çalışması gerekiyor. Fikir ve konsept bize ait ama dizaynerin tasarımı olarak görülüyor. Dizaynerler gemi özelliklerini biliyor ancak konvansiyonel olarak olması gerekenleri armatörler belirtiyor. Dolayısıyla işin fikir babası biz olsak da tasarımın oluşturulma aşamasında dizaynerler çalışıyor. Aslında ortak bir fikri mülkiyet olması gerekiyor.
Gemi defalarca kopyalandı ancak bizim için de bir tecrübe oldu. Biz o gemiyi inşa ederken anahtar teslim almadık. Tuzla’da bir tersaneden kızak kiraladık. Geminin hem dizaynı hem de klasla olan ilişkimizde ve bütün satın almalarının yanında kritik işçiliklerini de kendimiz yaptık. Bunların içinde elektrik donanımından geminin iç mimari tasarımına kadar pek çok kalem yer alıyor. Dolayısıyla da Misha Denizciliği gemi inşa tecrübesiyle tanıştırdık.
“Çalışanların yaşam kalitesini de önemsiyoruz”
Hemen arkasından ikinci bir dizayn yaptırdık. Bu defa başka bir dizaynerle çalıştık. İkinci dizaynda ilk geminin denizde 8 bin ton dwt olan kapasitesini artırdık. Nehir tipi gemilerde 3,60 drafta 17 metreye 140 metre boy ve 5 bin tonun biraz üstünde taşıma kapasitesine bağlı kalmak zorunlu. Denizde de bu ebatların el verdiği ölçüde artırım yapılabilir. Biz de bu gemide denizdeki taşıma kapasitesini 9.300 tona çıkarttık. MOHICAN, SENECA ve MAORI adında 3 gemi yaptık. Bu gemileri yaptıktan sonra da Ruslar tarafından kopyalandı. Yaptıkları dizaynları benzer kapasitelere yükselttiler. Biz 2018-2021 yılları arasında bu üç gemiyi KIOWA’daki gibi yaptıktan sonra onlar da taklit edildi. Bu gemileri yaparken çalışanların konforunu ve yaşam kalitesini de önemsiyoruz. Gemilerin üst binasında mimarlarla çalışarak tasarımın da güzel olmasını ayrıca önemsedik.
Bu durum çalışan memnuniyetini nasıl etkiliyor?
Çok ölçülebilir bir şey olmasa da 6’sının Rus 3’ünün bizim inşa ettiğimiz 9 gemilik filomuzda Rus gemilerde iyi performans gösteren mürettebatımızı yeni gemilerimize geçirerek iş motivasyonunu artırıyoruz. 6 aylık kontratlarımız bittikten sonra çalışanlarımızın çoğu 1 aylık tatilin ardından tekrar gemiye çıkmak istiyor. Zaten Maritime Labour Convention (MLC) diye adlandırılan ve gemi insanlarının refahını önemseyen kurallar da bulunuyor. Yeni dizayn edilen gemilerdeki kamaralarda aynı anda iki kişi kalamıyor.
Biz bu gemileri yaparken de yeni fikirlerimiz oluşmaya başladı. Hem dizaynda hem de kapasitede iyileştirmeler yapmaya dolayısıyla da 3’üncü bir dizayn yapmaya karar verdik. Fakat bu defa dizayn mülkiyet hakları nedeniyle dizaynerle çalışmama kararı aldık. Dizaynımızı da kendimiz hazırladık. Nehir dışındaki seyahatleri de düşünerek deniz tonajımızı 10 bin 700 tona çıkarma kararı aldık.
Dizayn hedefimiz gerektiğinde nehirden Hazar Denizi’ne de çıkabilecek en büyük tonajda ve verimlilikteki gemiyi inşa etmek. 10 bin 700’ün üzerine çıkabilmek artık çok mümkün değil, gerek de yok. Bu geminin dizaynını biz kendimize tecil ettirdik. In house dizayn yapmış olduk. Aynı dizaynı kullanmak için bize gelmeleri gerekiyor. Aslında bu da gerçekleşti ve bir Türk firması bize gelerek tasarımımızı kullanmak istedi ve bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmeler sonrası talebi kabul ettik ve şu anda Trabzon Tersanesi’nde yapılacak ve eş gemi olarak bizimle eş zamanlı biçimde başlayacak. Biz kendimize 3 gemi yapmak istiyoruz.
“Misha Ultramax serisinin ilk gemisi: PAWNEE”
Yeni inşa edilecek gemilerimize Misha Ultramax serisi diyoruz. İlk gemimiz olan PAWNEE Bureau Veritas klaslı olacak. Bu geminin inşasındaki ilk hedefimiz az yakıt tüketen verimli bir gemi üretmekti. İki seneden önce başladık dizayn etmeye. İleri mühendislik analizleriyle geminin çelik kısmını optimize ettik. Bunun için Hollandalı bir optimizasyon firmasıyla çalıştık. Bir önceki seriye göre optimizasyonunu yüzde 24 artırdık. CII limitleri her sene düşüyor ancak bizim yaptığımız hesaba göre gemimiz ömrü boyunca A klastan aşağıya hiçbir şekilde düşmeyecek.
Geminin manevra kabiliyeti ve pervane verimi daha yüksek olacak. Pervane çapını daha da büyüttük bu da verimliliği artırıyor. Berk Propulsion ile çalışıyoruz. Makine olarak KIOWA’dan itibaren Yanmar ile devam ediyoruz. Biz KIOWA’yı yapana kadar nehir taşımacılığı yapan gemilerde Yanmar’ın hiçbir makinesi kullanılmamış. Bizden sonra ise sadece Yanmar kullanılmaya başlandı. Yanmar da bu sayede Pazar payını artırmış oldu. Bu nedenle onlar da bizi her konuda destekliyorlar.
Biz bu gemiyi yapmak için 2 sene bekledik çünkü ilk gemiyi yaptığımızdan bu yana maliyetler yaklaşık yüzde 70 oranında arttı. Ayrıca Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş ve İsrail’deki durum nedeniyle piyasalar çok etkilendi. Biz çoğunlukla Rusya ve Ukrayna’dan tahıl taşıdığımız için ambargolardan etkilenmiyoruz. Biz yasaklı listelerine girmemek için Rusya’dan mal taşırken hangi tarladan geldiğine kadar her şeyin belgesini hazırlıyoruz. Ülke olarak Rusya ile ticaretimize devem ettiğimiz için Türk firmalarına inanılmaz bir baskı var. Tüm bu sebeplerden dolayı gemiyi üretme konusunda beklemek istedik.
Biz bir yatırıma girerken sadece öz sermaye ile hareket ediyoruz. İlk gemiyi 14 ayda bitirmek istiyoruz diğerlerini de 5’er ay ekleyerek toplamda 24 ayda tamamlamak istiyoruz. İkinci gemi daha önce sattığımız CHEROKEE olacak. Daha önce sattığımız geminin adı.
Neden Kızılderili isimleri tercih ediliyor?
Kızılderililer çok büyük acılar çekmiş ve kırıma uğramış insanlar oldukları için onları hatırlamak amacıyla konulmuş. Şirketin adının Misha olmasının sebebi ise 1980 olimpiyatlarında Rusya’nın maskotu olan ayının ismi olması. Kızılderililer bu gemilerin isimlerini neden koyduğumuzu merak edip bizimle iletişime geçtiler. Nedenini öğrenince de bize plaket gönderdiler.
Hedefiniz nedir peki?
Bütün filomuzu Misha Ultramax’a geçirmek ve 10 gemide sınırlı kalmak. Bu gemiler dünyanın herhangi bir denizinde çalışabilecek nitelikte olacaklar. Eski Rus gemileri kıyılardan maksimum 100 mil açığa çıkabiliyorlar. Bizim gemilerimiz ise okyanusları aşabilecek ancak piyasamızın dışını çımayı düşünmüyoruz.
Gelibolu Tersanesi bu sürece nasıl dâhil oldu?
Bu gemiyi yapmaya karar vermemiz çok uzun sürdü. Sebebi ise mali şartların oldukça zorlu durumlara gelmesi. Maliyet probleminin yanı sıra biz gemimizin inşa sürecinde pek çok alana müdahâle etmek istediğimiz için anahtar teslim çalışacak tersanelerle çalışmama kararı aldık. Bizim sürece de dâhil olabileceğimiz bir tersane ile çalışmamız gerekiyordu. Gelibolu Tersanesi de bu anlamda bize uygun maliyet ve sürece dâhil olma imkânı tanıdılar. Ayrıca sadece yeni inşa yaptıkları için tamir tersanelerindeki kirlilik gibi problemlerle de karşılaşmayacağız. Ek olarak Gelibolu Tersanesi’nin de büyüme planları olduğu için bizim projemiz de onlara cazip geldi. Tersane imkânları da bizi tatmin edecek seviyede olduğu için uzun süreli bir birliktelik yapmaya karar verdik. Ayrıca karakter olarak da bize çok uydular. Çalıştığımız insanların maddiyattan çok karakterleri bizim için daha önemli. Sonuç olarak tüm bu olgular birleşince Gelibolu Tersanesi’yle çalışmaya karar verdik.
Misha Denizcilik acente olarak kurulmuş 38 senelik bir firma. Filomuzu baştan aşağıya yenilemek istiyoruz. Günümüzde, acenteciliğin yanına, gemi işletmeciliği, armatörlük, tersanecilik, dizaynerliği de kattığımız bir komple denizcilik şirketi hâline geldik.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.