Pastadan büyük pay nasıl alınır?

MDN İstanbul

Üç yanı denizlerle çevrili ülkemiz, Akdeniz çanağında hem tarihi ve kültürel hem de doğal zenginlikleri ile kruvaziyer gemilerinin uğrak yapmaları için birçok avantajı bünyesinde barındırıyor. Akdeniz çanağında giderek yükselmekte olan bir yıldız olan ülkemiz, prestijli bir kruvaziyer turizmi ve gezi yayını tarafından bu yıl da Akdeniz’in en iyi kruvaziyer destinasyonu seçildi. 


Amacı taşıma ve ulaştırma olmayan kruvaziyer sektörü uğradığı liman lokasyonuna son derece önemli bir ekonomik katma değer sağlıyor. Ege Port Kuşadası Limanı Genel Müdürü Aziz Güngör, kruvaziyer turizminin talihsizce, sadece turizmden ziyade bir limancılık aktivitesi olarak değerlendirildiğine; oysa en basit tanımıyla yüzen otellerin temel unsurunu oluşturduğu bir deniz turizmi aktivitesi olduğuna dikkat çekiyor.


Peki, ülkemizin kruvaziyer turizmindeki yeri nedir? 2013 yılında 2 milyonun üstünde turist kazandıran bu sektör şu an ne durumda? İdare’nin yaklaşımı nedir, neler yapmalıdır? Covid-19 sektörü nasıl etkiledi, sonrasında neler bekleniyor? Gibi sektörün mevcut durumuna ve gelişmesi için yapılması gerekenlere alanında uzman isimler MarineDeal News’e özel cevap verdi.




kruvaziyer

 

Aziz Güngör / Ege Port Kuşadası Limanı Genel Müdürü ve GPH Doğu Akdeniz Limanları Bölge Direktörü

 

‘Kruvaziyer, ulusal denizcilik politikalarımızın çok önemli bir unsuru’



2020-2021 pandemi döneminde dünya kruvaziyer pazarları arasında Doğu Akdeniz pazarı en geç açılan pazarlardan biri oldu maalesef. Mayıs 2021 gibi son derece geç bir dönemde açılan pazarda ancak Yunanistan anakarası kalkışlı ve Yunan Adaları uğraklı seferler düzenlendi. Ancak görüldü ki Türkiye’siz bir Doğu Akdeniz pazarı yeteri kadar talep görmüyor. Yunanistan’ın ülkemize yönelik olarak deniz hudut kapılarını kapalı tutmaya devam etmesi bu güzergâhlarda seyreden gemilerin tüm yaz boyunca ülkemize uğrak yapmasına engel teşkil etti. Yunanistan’ın deniz hudut kapılarını 1 Ekim tarihi itibarıyla yalnızca Kuşadası ve İstanbul limanlarına açmasıyla birlikte bölgedeki gemiler adeta bu limanlarımıza akın ettiler. Neyse ki 7 Şubat 2022 itibarıyla Yunanistan ülkemizin limanlarına yönelik tüm sınırlandırmalarını kaldırdı. Tüm bu gelişmelerle birlikte ülkemiz 2022 yılına büyük umutlarla girmekte. Beklentim o ki bu yılı bini aşan gemi seferi ve 1,5 milyona yakın yolcu ile kapatırız. 2023 ve 2024 yıllarında da ülkece bugüne kadar ulaşabildiğimiz en yüksek yolcu sayısı olan 2,3 milyonu aşarız. Küresel ölçekte de 2022 ve 2023 yaraların sarıldığı, 2024 itibarıyla da büyümenin devam edeceği bir öngörü hâkim. Gemi firmaları şartların elverişli hâle gelmesiyle ülkemizi programlarına almayı adeta dört gözle beklemekte.


Kruvaziyer turizmi, son 30 senedir yıllık yüzde 7’lik büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen turizm segmenti oldu. Doğu Akdeniz kruvaziyer pazarının en çok tercih edilen oyuncularından biri olan ülkemiz de 2000’li yılların başından 2013’e kadar kesintisiz büyüyerek bundan payını aldı. Bu süre zarfında dünyanın en fazla harcama yapan turist profili olarak kabûl edilen kruvaziyer yolcu sayısı 2,3 milyon baremine kadar dayandı. Ancak, 2010 sözde “Arap Baharı”, 2011 Orta Doğu, Suriye ve Irak sorunsalı ile birlikte bölgenin teröre teslim olması, 2012’de komşumuz Yunanistan’da yaşanan büyük ekonomik buhran Doğu Akdeniz’de işlerin bir süre pek de parlak gitmeyeceğinin öncü depremleri oldu. Nitekim 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ile Ukrayna ile Rusya arasında oluşan savaş hâli ile Karadeniz kurvaziyer pazarının devre dışı kalması ve en nihayetinde ülkemizde 2015 yıllarında yaşanan kalleş terör eylemleri ve en son olarak 15 Temmuz 2016 FETÖ’nün darbe girişimi ile birlikte kruvaziyer turizmimiz kendini dört bir yanını çevreleyen kusursuz bir fırtınanın ortasında buldu. Bu kusursuz fırtınanın bedeli şüphesiz çok ağır oldu. Ülkemizde 2013’te zirve yaparak 2,3 milyon baremine dayanan kruvaziyer gemi yolcu sayımız 2018 yılında dip yaparak 200 binlere kadar düştü. Bu zaman zarfı içinde kurvaziyer gemi trafiği Batı Akdeniz ve özellikle Adriyatik pazarına kayarak bu bölgelerde yeni rekorlara imza attı. Pandeminin gölgesinde geçen 2020 ve 2021 yıllarını ise anlatmaya dahi gerek yok. Özetle, kruvaziyer turizmimiz çok uzun zamandır kara bulutların etkisinde. Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye küresel kruvaziyer endüstrisinin en sevilen ülkeleri arasında yerini korumakta. Daima yenilik ve farklılık peşinde olan sektör için ülkemiz aranan deneyimi fazlasıyla sunabilmekte. Akdeniz havzasının geneline hâkim ve alışılagelmiş Greo-Romen tarih ve kültürünün çok ötesinde bir deneyim bu.


Dünyada yolcular tarafından en çok tercih edilen destinasyon yüzde 33 pazar payı ile Karayipler olmayı sürdürüyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz yüzde 22 pazar payı ile ikinci sırada. Akdeniz pazarı içinde Doğu Akdeniz ise az evvel belirtiğim jeopolitik kaynaklı sıkıntılar nedeniyle 2010 yılından bu yana Batı Akdeniz ve Adriyatik pazarlarının gerisinde kaldı. Oysa bölge, Akdeniz Havzası’nın en kıymetli destinasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Bu jeopolitik kaynaklı sıkıntılar ortadan kalktıkça önemli bir parçası olduğumuz Doğu Akdeniz kruvaziyer pazarı dünyanın en çok talep gören pazarlarından biri hâline gelecektir.


Pazar payımızı artırmak için ülke olarak üzerimize düşen önemli görevler var elbette. Doğu Akdeniz’deki en büyük rakibimiz Yunanistan. Kruvaziyer turizminde Yunanistan’ın Türkiye’den daha fazla pay almasının en önemli nedeni sadece bölge pazarında bizden daha fazla sayıda şöhretli destinasyon, yani uğrak limanı sunabiliyor olması değil. Daha da önemlisi; Doğu Akdeniz kruvaziyer seferlerinin çok önemli bir kısmının başlama ve bitiş noktası olması. Pire Limanı bu anlamda bölge pazarının en önemli yolcu aktarma merkezi. Yani turnaround limanı. Kuzey Amerika, İngiltere, Almanya kruvaziyer turizminde dünyadaki en önemli kaynak pazarlar. Amerika tek başına pazarın yüzde 50’sine, Avrupa ülkeleri ise yüzde 25’ine yolcu sağlıyor. Demek ki Doğu Akdeniz’de gemi seferlerine katılmak isteyen yolcular bu kaynak pazar ülkelerinden uçağa binerek Atina’ya uçuyor ve gemilere biniyor. Üstelik çoğu zaman da aktarma yaparak. Oysa Türkiye, THY ile dünyanın en fazla destinasyonuna uçan bir hava ulaşım ağına sahip. Ancak ülkemizde tam anlamıyla yolcu aktarma merkezi olarak faaliyet gösterecek turnaround limanları tesis edemediğimiz için pazarda çok ağırlıklı olarak bir destinasyon ülkesi olarak faaliyet göstermeye devam ediyoruz. Bugün Barcelona Limanı Akdeniz’in en büyük yolcu aktarma merkezi. Yılda 2,7 milyon yolcuya hizmet vermekte. Venedik, Civitavecchia (Roma) limanları bir diğer önemli aktarma merkezleri. Her biri 1,5 milyon üzerinde yolcuya hizmet veriyor. Pire Liman’ı 1 milyonu geçmiş durumda.


Bu arada bilmeyenler olabilir. Kruvaziyer liman işletmeciliği iki farklı tip liman işletmeciliğinden oluşmaktadır. Birincisi ‘‘turnaround’’ yani yolcu aktarma merkezi olarak faaliyet gösteren işletmecilik modeli, diğeri ise transit yani ‘‘uğrak limanı’’ işletmeciliği. Bunlardan bilhassa turnaround limancılığı büyük önem arz etmektedir. Çünkü gemi ile seyahat edecek olan tüm yolcular, geminin kalkacağı ülkeye ve/veya liman şehrine önceden seyahat etmekte, yolculuk öncesi ve sonrasında otelde konaklamakta, şehri ve civarını gezmekte, alışveriş ve yeme-içme aktivitelerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla ekonomiye sağladığı katma değer çok daha yüksek olmaktadır. Oysa transit yani uğrak limanlardaki gemi kalışları genel olarak yalnızca 8 ila 12 saat arası sürmekte ve sürenin kısıtlı olması itibarıyla yolcuların yarattığı katma değer de sınırlı olmaktadır.


Ancak bir limanın turnaround limanı olabilmesi için önemli bazı unsurların bir arada bulunması gerekir. Gemi yolculuğu ile ziyaret edilmesi hedeflenen cazip destinasyonlara coğrafi olarak yakın bulunmak, kaynak pazar ülkelerine coğrafi olarak yakın olmak ya da coğrafi uzaklık söz konusu ise son derece etkin uluslararası bir hava ulaşım ağına sahip olmak. Yine, aktarma merkezi limanının bulunduğu şehirde 2-3 günlük konaklamalara imkân verebilecek yeterli sayıda ve yüksek nitelikte yatak sayısına sahip olmak, liman tesislerinin havaalanlarına benzer bir nitelikte binlerce yolcunun boarding işlemlerini yapacak, bagajını elleçleyecek ve gemiye yükleyebilecek teknik donanıma sahip olması gerekir. Gemiler açısından da bakıldığında bu liman tesislerinin gemilerin akaryakıt, kumanya, atık alımı, teknik bakım, onarım gibi teknik ve lojistik ihtiyaçlarını etkin bir şekilde karşılayabiliyor olması gerekir. Bu anlamda ülkemize baktığımızda, İstanbul Yenikapı’da yakında inşa edilecek olan ve 6 gemiye aynı anda yolcu aktarma hizmeti verebilecek yeni kruvaziyer limanı hepimize büyük umut ve heyecan vermekte. Yine, Antalya gerek etkin hava ulaşım ağı gerekse de yeterli sayıdaki konaklama tesisi ile Doğu Akdeniz kruvaziyer pazarı için çok önemli bir ana liman olabilecek potansiyele sahip. Bu kentimize de en ivedi biçimde havaalanına yakın bir lokasyonda bir yolcu aktarma merkezi olarak hizmet verebilecek liman tesisi yapılması gerekir.


Amerika’da gemiyle seyahat eden her 6 yolcunun bir kişilik istihdam yarattığı varsayılmakta. Dünya ortalaması ise 17 yolcunun bir kişilik istihdam yarattığı şeklindedir. Yolcuların ortalama 7 gün seyahat ettiğini varsaydığımızda en iyi döneminde ülkemizi ziyaret eden 2,3 milyon yolcunun, çok ampirik bir yaklaşımla, doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 15 bin ila 20 bin kişilik bir istihdam yarattığını varsayabiliriz. Ülkemizin doğru yatırımlarla bu istihdamı çok kısa zaman içinde ikiye katlaması mümkündür.


Kruvaziyer gemi yolcusu, ziyaret ettiği aktarma merkezi yani turnaround liman kentlerinde yaptığı ortalama günlük 380 dolar, uğrak limanı kentlerinde yaptığı ortalama günlük 110 dolar harcama ile dünyada en fazla harcama yapan turist profilinin başlarında yer almakta. Yolcular, geminin kalkacağı ülkeye ve/veya liman kentine önceden seyahat etmekte, yolculuk öncesi ve sonrasında otelde konaklamakta, şehri ve civarını gezmekte, alışveriş, yeme-içme, eğlence ve dinlence aktivitelerinde bulunmakta. İstatistikler gemi seyahati sırasında ziyaret edilen ülkelerin yüzde 40 oranında tatil amaçlı tekrar ziyaret edildiğini ortaya koymakta. Yine, geminin kendisi de bölge için bir önemli ekonomi yaratmaktadır. Gemiye verilen liman hizmetleri, akaryakıt, kumanya, atık alımı, teknik bakım, onarım, gemi personeline verilen sağlık ve lojistik hizmetleri önemli bir ekonomik girdi sağlamakta. Bu arada gemi mürettebatının tıpkı yolcular gibi bölgeye önemli bir ekonomik hareketlilik yarattığını da ayrıca belirtmek isterim. Gemilerde genelde yolcu kapasitesinin yüzde 40 oranında mürettebat istihdam edilmektedir. Bu mürettebatın yarısı uğranılan limanlarda tam zamanlı veya yarı zamanlı izne çıkarılmakta. Örneğin Kuşadası Limanı gibi günde 4-5 gemi ile 15 bin yolcunun ağırlandığı limanlarda 5-6 bin mürettebatın başta alışveriş ve yeme-içme olmak üzere eğlence ve dinlence aktivitelerinde bulunduğunu unutmayalım. Mürettebat küçük esnafımız için her zaman çok önemli bir müşteri olmakta. Mürettebatın da destinasyona göre günde 25 dolar ile 50 dolar arası harcama yaptığı bilinmektedir.


Ülkemize yolcusuz olarak, mürettebat değişimi yapmak için düzenlenen 5-6 teknik seferi saymazsak Mart 2020-Mayıs 2021 arasındaki 14 aylık süreçte sektör tamamen durdu. İyi bir sezonda bu zaman dilimi içinde ülkemize yaklaşık 2 bin gemi seferi düzenlenmesi beklenir. Binlerce gemiden elde edilen gelirler, 2,5 milyon yolcu ve 1 milyon mürettebat üzerinden elde edilen gelirler düşünüldüğünde en az 1 milyar dolarlık bir kayıptan söz edebiliriz.


Türkiye dünyada en fazla turist ağırlayan 6’ncı, Avrupa’da ise 4’üncü ülke. Dinamik özel sektör yatırımları ve işletmeciliği ile yürüyen son derece gelişmiş bir turizm sektörüne sahip. Bu gelişmişliğe rağmen turizmin önemli bir alt segmenti olan kruvaziyer turizmine henüz çok aşina değil. Bazen talihsizce sadece turizmden ziyade bir limancılık aktivitesi olarak da değerlendirmekte. Oysa en basit tanımıyla yüzen otellerin temel unsurunu oluşturduğu bir deniz turizmi aktivitesi. Devletimizin de kruvaziyer turizmini doğru konumlandırmakta zorlandığını görmekteyiz. Hâl böyle olunca bu sektörle ilgili tanıtım, pazarlama, yatırım, işletmecilik, rekabet, eğitim ve istihdam gibi konuları içeren kısa, orta ve uzun vadeli bir planlamamızın olmadığını görmekteyiz. Oysa kruvaziyer turizmi, ulusal denizcilik ve turizm politikalarımızın çok önemli bir unsuru olmak durumunda. Başta, doğru tespit edilmiş kıyı kentlerimizde yolcu aktarma merkezi limanları ve uğrak limanları projeleri geliştirmemiz ve hayata geçirmemiz lâzım. Çanakkale ve Fethiye’de uğrak limanları, Antalya ve İstanbul’da çok sayıda gemiye aynı anda hizmet verecek yolcu aktarma limanları, Karadeniz’de Sinop, Samsun, Trabzon kentlerimizde de yine uğrak limanları yatırımlarına ivedi olarak ihtiyacımız var. Bununla birlikte son 2 yıldır yerli armatörlerimizin ve turizm firmalarımızın gemi satın almak suretiyle kruvaziyer gemi işletmeciliği alanına girdiklerini görmekteyiz. Bu son derece sevindirici ve umut verici bir gelişme. Dünya’da da büyük otel zincirlerinin yüzen otel fikrinden hareketle kruvaziyer gemi işletmeciliği alanına hızla girdiklerini görmekteyiz. Otelcilik konusunda son derece gelişmiş olan ülkemiz için bu alanda büyük fırsatlar söz konusu.


Ege Port Kuşadası Limanı ülkemizin ilk ve en önemli kruvaziyer limanı. Liman 1960’lı yıllardan bu yana kruvaziyer gemilerine hizmet vermekte. Günümüzde de en fazla gemi ve yolcu ağırlayan liman konumunda. Kuşadası Limanı, hinterlandında barındırdığı Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, St. John Bazilikası, Artemis Tapınağı, Miletus, Didyma gibi turistik değerleri ile kruvaziyer sektörünün en şöhretli ve çok tercih edilen limanları arasında. Kruvaziyer gemi firmaları uğrak yapacakları limanları seçerken en fazla gelir elde edebilecekleri limanları tercih etmekte. Hinterlandında çok güçlü turistik değerler barındıran limanlar sayesinde gemiler, gemi içinde satılan turistik turlardan büyük gelir edebilmekte. Kuşadası’nı ziyaret eden gemi yolcularının yüzde 70’i gemiden bir tur satın alarak bölgeyi ziyaret etmekte. Bu turlar gemilere çok önemli bir gelir sağlamakta. Birçok liman kentinde tura katılım oranları yüzde 30-40 civarında kalmaktadır. Bu da gemi firmalarının Kuşadası’nı tercih etmesinde önemli rol oynamaktadır.


kruvaziyer



Emre Sayın / Global Ports Holding CEO’su


‘Ülkemizde potansiyeli artırmak için ana limana ihtiyaç var’


Kruvaziyer sektörünün yavaş yavaş önünü görmesiyle birlikte uzun süredir beklemekte olan gemiler seferlere başladılar. Pandemiyle birlikte uzun bir süre kruvaziyer sektörü durmak durumunda kaldı. Bu süreçte kruvaziyer gemileri limanlarda bekledi. Kruvaziyer gemileri seferlerine tekrar başlarken, bizim limanlarımız da başlayan hareketlilikten payını alıyor. Bugüne geldiğimizde birçok limanımızda haftalık kruvaziyer seferleri başladı.


Çıkan olumlu kararlar ve aşı oranlarının artması ile 2022’de oldukça olumlu bir ivme bekliyoruz. Kruvaziyer talebi oldukça yüksek. Limanlarımıza 2022 için yapılan rezervasyonlar beklentimizi destekliyor. Dolayısıyla liman grubunda 2022 yılı beklentimiz FAVÖK’te 40 katlık bir artış civarı.


Küresel kruvaziyer turizmindeki bu toparlanmadan Türkiye de payını alacaktır. Ertelenmiş talebin de hayata geçmesi ile birlikte gelecek yıl, 2019 rakamlarının üstüne çıkılabilir.

Türkiye coğrafi konumu itibarıyla doğu ve batı arasındaki bir geçiş noktası. Bu da turizmde her konuda ülkemize bir avantaj sağlıyor.


Dünya kruvaziyer turizm pastasından Akdeniz Çanağı, Karayipler’den sonra en büyük payı alan bölge konumundadır. Bir Akdeniz ülkesi olarak Türkiye’nin potansiyelinin ne kadar büyük olabileceğini gösteriyor. Ege Port Kuşadası ve Bodrum Kruvaziyer limanları ülkemizin en yoğun trafik alan limanlarından olmanın yanı sıra, taleplerin de arttığı limanlardır.


Ülkemizin kruvaziyer turizmindeki potansiyelini artırmanın en önemli maddesi ana liman kapasitesidir. Kruvaziyer gemilerinin sefere başladıkları ve seferi sonlandırdıkları bir ana limana ihtiyaç duyuluyor. Özellikle İstanbul’da aynı anda 5-6 gemiye hizmet verebilecek bir ana liman inşa edilmesi hâlinde potansiyelimize bir adım daha yaklaşacağımızı öngörüyoruz. Bu yolla hem yolcular daha fazla hava limanlarımızı kullanacak hem de ülkemizde daha fazla zaman geçirecekler.


Kruvaziyer turistleri genel olarak A+ müşteri grubundalar. Dolayısıyla kruvaziyer gemisinin uğradığı bir limanda lüks tüketim malları başta olmak üzere her türlü ürüne talep gösteriyorlar. Bu da o bölgenin ekonomik olarak gelişmesinde önemli bir itici güç oluyor.

Ayrıca kruvaziyerlerin uğradığı liman bölgeleri diğer turistler için de o bölgenin cazibe merkezi olmasını sağlıyor. Kruvaziyerlerin uğradığı bölgeler ticaretin her boyutuyla canlı ve geliştiği bölgeler olarak öne çıkıyor.


Öte yandan sadece liman bölgesi olarak görmek de yetersiz kalacak. Geminin konaklama süresine göre çevre illere kadar yayılan bir ticaret hacminden bahsetmek daha doğru olacaktır.


Kruvaziyer turizmini ülkemize sağladığı istihdam açısından değerlendirirsek istihdam edilen kişiler genel olarak kalifiye elemanlardan oluşuyor. Bu da yetişmiş iş gücümüz için önemli bir iş alanı olarak öne çıkıyor. Ayrıca kruvaziyer turizmi verilen eğitimler ile yetişmiş iş gücü yaratmak noktasında önemli bir alan.


Pandemi şartlarının en ağır yaşandığı Mart 2020-Mayıs 2021 arasınaki dönemde tüm dünyada tüm ekonomik faaliyetler ya durdu ya da çok kısıtlı bir şekilde devam etti. Bütüncül olarak baktığımızda hiç kimsenin beklemediği bir dönem yaşadık. Bu dönemde özellikle kruvaziyer limanlarının bulunduğu bölgeler ve komşu bölgelerin de alışılagelmiş olan ticaret faaliyetleri ağır şekilde sekteye uğradı. Şimdi gemilerin tekrardan seferlerine başlaması ile birlikte ertelenmiş talebin de etkisiyle yaşanan kaybın telafi edileceğini ümit ediyoruz.


Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi olarak kurvaziyerlere ülkemizde de dünya standartlarında hizmet sağlıyoruz. Türkiye’de sektörün başlıca eksiği ise bir ana liman. Ana limanın inşa edilmesi ve kruvaziyer operatörleri tarafından talep görmesi hâlinde ülkemizdeki kruvaziyer turizmi de çok önemli aşamalar kat etmiş olacak.


kruvaziyer



kruvaziyer


Yusuf Öztürk / İMEAK DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı


‘Kruvaziyer ile limanlar değil şehirler ve ülkeler kazanır’


Küresel kruvaziyer turizmi, pandemiden önce 386 gemi, 30 milyon yolcu ve yaklaşık 40 milyar dolar büyüklüğe sahip büyük bir endüstriydi. 2018 rakamlarına göre Kuzey Amerika pazarı 14,6 milyon yolcu ve 21,9 milyar dolar gelire, Asya-Pasifik pazarı 4,7 milyon yolcu ve 7 milyar dolar gelire, Avrupa pazarı 7,4 milyon yolcuya ve 11,1 milyar dolar gelire sahipti. Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz pazarı kruvaziyer endüstrisinden yaklaşık yüzde 16 pay alıyordu. Sektörde irili ufaklı çok sayıda marka olmasına rağmen pazarı Carnival Corporation, Royal Caribbean, Norwegian Cruise Line, MSC Cruises, Genting Hong Kong gibi mega kruvaziyer operatörleri sürüklüyordu.


2019 yılına kadar her yıl ortalama yüzde 10 büyüyen pazar, suya indirilen yeni teknolojiye sahip gemiler, sektöre giren yeni oyuncular, derinleşen Uzak Doğu destinasyonu gibi yeni pazarlarla sürekli büyüyordu. Geleceğe dair beklentiler çok olumluydu. Ancak Covid-19 salgını, kruvaziyer turizmi sektöründe küresel çapta bir duruşa yol açtı. Statista verilerine göre 2019 yılında 29,7 milyon yolcu sayısı, pandeminin etkisiyle 2020’de 5,8 milyona geriledi.


Aşılama ve sağlık önlemleri ile pandeminin yönetilebilir hâle gelmesi, 2021 sezonundan itibaren kruvaziyer gemilerinin yeniden sularla bulaşmasını sağladı. Kruvaziyer operatörleri, sağlık protokolleri doğrultusunda geçtiğimiz sezon az sayıda gemi, sınırlı sayıda uğrak limanı ve yine kısıtlı sayıda yolcu ile test sürüşü niteliğinde seferler yaptı. Yaklaşık tahminlere göre küresel yolcu sayısı geçen yıl 14 milyona yaklaştı. Bu seferlerin verdiği moral ile 2022 sezonundan itibaren daha fazla geminin sefere çıkması beklenmektedir.


Türkiye’nin kruvaziyer turizmiyle tanışması 1950’li yıllara kadar gidiyor. Türk bayraklı yolcu gemilerinin Akdeniz’de limandan limana yolcu taşıdığı 1960’lı ve 1970’li yıllarda Akdeniz, adeta bir Türk gölü oldu. Ancak daha sonra gemilerin satılarak elden çıkarılması ile dünya denizlerinde seyahat eden Türk bayraklı gemi kalmadı. Kruvaziyer turizmine 2003’e kadar sürecek bir ara verildi. 2003’te yeniden başlayan kruvaziyer yolculuğunda Türkiye limanları 2013 yılında 2 milyon 240 bin yolcu ile rekor kırdı. Kruvaziyer operatörlerinin Çin başta olmak üzere Uzak Doğu’ya yönelmesi, Arap Baharı sonrası Akdeniz’de istikrarsızlık, ülkemize yönelik yanlış güvenlik algısı nedeniyle Türkiye kruvaziyer turizmi 2018’de 250 gemi ve 220 bin yolcu ile büyük bir gerileme yaşadı. 2019 yılında 344 gemi ve 300 bin yolcuya ulaşıldıysa da pandeminin etkisiyle ülkemiz limanlarına 2020 yılında sadece 5 gemi ve bin 824 yolcu geldi. Küresel kruvaziyer turizm sektöründe geçtiğimiz yılki iyimserlik ülkemizin 2021 yılı rakamlarına da yansıdı. Limanlarımıza 78 gemi yanaştı, 45 bin civarında yolcu ayakbastı.


Bütün bu zorlukları yaşarken kruvaziyer turizmi alanında çalışmaları hiç elden bırakmadık.  İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi olarak, 2014 yılından bu yana ABD’de Miami’de yapılan dünyanın en önemli kruvaziyer turizm platformu olan Seatrade Cruise Global Fuarı’na katılıyoruz. Yine İMEAK Deniz Ticaret Odamızın 2019’da üyesi olduğu, dünyanın en büyük kruvaziyer limanlar örgütü Akdeniz Kruvaziyer Limanlar Birliği (MedCruise) nezdinde ülkemiz limanlarının tanıtımına katkı sağlıyoruz. MedCruise 31 ülkede 140 limanı ve 34 kurumsal üyeyi temsil ediyor. Bu kuruluşun Başkanlığına geçtiğimiz yılın kasım ayında yapılan seçimlerle Galataport İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Figen Ayan’ın seçilmesi bize güç verdi.


MedCruise’un çabaları sonucu geçtiğimiz yıl Egeport Kuşadası ve Galataport İstanbul gemi trafiğine açılmıştı. Yunanistan’ın Şubat 2022 tarihinde deniz hudut kapılarını kruvaziyer gemilere ve feribot seferlerine açma kararı da diğer limanlarımızın kruvaziyer turizmine açılmasını sağladı. Bu nedenle 2022 deniz turizmi sezonunda beklentilerimiz oldukça artmış durumdadır. Diğer yandan dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un bir kruvaziyer limanı olarak devreye girmesi, Türkiye’yi Akdeniz’in çekim merkezi yapacak, daha fazla kruvaziyer operatörünün Türk limanlarını rotalarına dâhil etmesine yol açacaktır. Dünya markası bir şehir olan İstanbul, binlerce gemiye ev sahipliği yapma, üç milyon yolcuyu ağırlama potansiyeline sahiptir. Ülkemizin Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve diğer bölge ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme yönünde çalışmaları da bölgedeki kruvaziyer turizmine olumlu katkıda bulunacaktır.


Son rakamlara göre yeni sezonda Ege Port Kuşadası’na 650, Galataport İstanbul’a 250, İzmir Alsancak Limanı’na 30 geminin gelmesi bekleniyor. Pandeminin gidişatı doğrultusunda bahar aylarında bu sayının artacağını, limanlarımıza gelen her kruvaziyer operatörünü bir diğerinin takip edeceğini düşünüyoruz.


Kruvaziyer turizmi ülke tanıtımı için çok önemli bir endüstridir. Bu turizm biçiminden limanlar değil şehirler ve ülkeler kazanır. Türkiye, sahip olduğu tarihi zenginlik, doğal güzellikleri, İstanbul, İzmir gibi dünyanın en güzel şehirleri ile Doğu Akdeniz’de tercih edilen bir destinasyondur. Hayâlimiz Türk limanlarının çok sayıda geminin yanaştığı uğrak noktası olmasının yanı sıra bazı limanlarımızın homeport limanı hâline gelmesini sağlamak, gemilerin tedariğini ve personelini sağlayabilecek bir ülke hâline gelebilmektedir. Ayrıca kruvaziyer endüstrisinde yeşil dönüşüm yaşanıyor. 2027’ye kadar 26 LNG ile çalışan gemi, filonun yüzde 81’inin gelişmiş atıksu arıtma sistemleri, kıyı elektriği kullanan 174 gemi öngörülmektedir. Limanlarımızın bu dönüşüme uyum sağlayacak altyapıya kavuşturulması gerekmektedir.


Türkiye’nin doğal güzelliklerini ve tarihi mirasını uluslararası alanda tanıtmaya devam etmemiz gerekmektedir. Ülkemizin 2022’de cari açığı azaltma hedefinde mal ve hizmet ihracatımız ile turizm sektörümüze önemli bir rol biçilmiş durumdadır. Türk turizm sektörünün katma değeri en yüksek dalı ise deniz turizmidir. Pandemiye rağmen canlı kalan yat turizmi ve marinalarımızın yanı sıra daha fazla kruvaziyer geminin limanlarımıza yanaşması, Ege kıyıları ile Yunan Adaları arasında feribot seferlerinin başlaması, dalış, rüzgâr sörfü, kitesurf gibi su sporlarında canlanma ile turizm sektöründe ülke olarak beklenen faydayı sağlayabileceğimize inanıyoruz.


Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın