Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davada savunma yaptı. İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen dâvâda Özdağ, sözlerinin Cumhurbaşkanı kimliğine değil, “AKP Genel Başkanı” sıfatına yönelik siyasi eleştiriler olduğunu belirterek beraatını talep etti. Özdağ, “'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlaması ile ilgili düzenleme, parlamenter sistem döneminde, tarafsız yani partisiz Cumhurbaşkanını korumak için yapılmış bir düzenlemedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bu maddenin anlamı ortadan kalkmıştır” dedi.
“Bu durum hiçbir vatandaş AK Parti Genel Başkanı'nı eleştiremez demektir“
Özdağ, 19 Ocak’ta Antalya’da partisinin İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Mersin İl Kongresi'ndeki, “Ülkemizin ilk 80 yılına, asırların yorgunluğuyla, I. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin, milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici, baskıcı politikalarının ağır bedellerini ödedik,” ifadelerine vurgu yaptığını söyledi.
Özdağ söz konusu konuşmasının cevap niteliğinde olduğunu savunarak, “Bu iki konuşma, siyasi parti genel başkanları arasında gerçekleşen bir polemikten öte bir nitelik taşımamakta, en ufak bir hakaret niteliği de taşımamaktadır. Konuşmamın iki yerinde de ‘Erdoğan ve AKP' ifadeleri birlikte geçmektedir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı kimliğine değil, AKP Genel Başkanı kimliğine yönelik bir cevap olduğu ortadadır,” dedi.
Savunmasında tarihsel çerçevede açıklamalar yapan Özdağ, “AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ile yaşadığımız tartışmanın konusu tarihtir, Türk tarihi ve Türkiye’nin bugünüdür,” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin kuruluşu, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi Türk milletinin tarihi, inancı ve kültürü aleyhine politikaların izlendiği, faşizan dönemi değil, Haçlı Seferleri ile yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilişidir. Atatürk döneminde Türk tarihi yüzyıllar sonra ilk kez bir hanedan tarihi olmaktan kurtularak, büyük Türk tarihi zemininde bilimsel olarak incelenmeye başlamıştır. Hunlar ile başlayıp Göktürk, Uygur, Karahanlı üzerinden Osmanlı’ya ulaşan 16 büyük Türk imparatorluğu adeta yeniden keşfedilmiştir. Büyük tarihçi Fuat Köprülü, Osmanlı tarihini yazması için görevlendirilmiştir. Örnekleri çoğaltmak için burada gerekli zamana sahip değiliz. Atatürk döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş, Türk milleti Kuran-ı Kerim’i Türkçe metinden okuma imkanını elde etmiştir.
Erdoğan’ın Atatürk eleştirileri haksız, temelsiz, asılsız ve bilimsel olarak içi boş iddialardır. ”
Laikliğin Türk milleti için “millî güvenlik stratejisi” olduğunu söyleyen Özdağ, Atatürk döneminde din ve tarih konularında yapılan reformlara değindi.
Özdağ ayrıca, “Erdoğan’ın, ‘casus FETÖ’yü Türk devletine soktuğunu, Türk devletini FETÖ’ye teslim ettiğini, FETÖ’ye paralel devlet kurdurduğunu' ifade ettim,” dedi.
Özdağ sarfettiği sözlerde hakaret amacı taşımadığını şu ifadelerle savundu: “AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı en sert şekilde yıllardır eleştiriyorum. Bu eleştirilerimden dolayı hiç hakaret iddiası ile hakkımda soruşturma açılmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdim ancak hiç hakaret etmeyi düşünmedim. İzlediği politikalar ve yanlış bulduğum açıklamalardan ötürü ne kadar öfkelensem de hakaret etmeyi düşünmedim. Çünkü ister Cumhurbaşkanına hakaret için yasal düzenleme olsun ister olmasın, Recep Tayyip Erdoğan, armasında 16 Türk devletinin varlığının ifade edildiği kadim Türk devletinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanıdır.”
Dâvâ 10 Eylül 2025 tarihine ertelendi.