Orijinal günah

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
İnsanlar odaklandıkları takdirde eksiklikleri ya da problemleri öngörebilir. Fakat birileri odak noktasını işaret etmeli. Eğer böyle bir işaret fişeği yoksa piyasalar gelecekteki her günün, eskisinden daha iyi olacağını varsayar

Ronald Reagan iktidara geldiğinde yıl 1981’di. Reagan’ın iktidara gelmesiyle, 1970’lerde yüzde 2 olan faiz oranı 1982’de yüzde 7’yi gördü. 1980 yılında dolar/mark paritesi 1,75 iken 1985’te 3,5’e yaklaşmıştı. Neden? Çünkü Reagan gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi oranları düşürdü. Ne hayal edildi, ne gerçekleşti?
Vergi oranları düşürüldüğünde, üretim artacak, haliyle vergi tahsilatı da yükselecekti. Bunu sadece Reagan değil, Thatcher ve Turgut Özal’da uygulamıştı. Konuyu dağıtmadan, Amerika örneğimize devam edelim; vergi oranları düşünce tahsilat artmadı, haliyle bütçe açığı azdı, kamu borcu yükseldi. Söz konusu Amerika ekonomisi olduğu için küresel krize güzel bir ortam hazırlandı.
 
İşler Reagan’ın hesapladığı gibi ilerlemiyordu
Faizler yüzde 2’den yüzde 7’ye çıkmış, dolar/mark paritesi 2 katın üzerinde yükselmişti. Amerika dışında, dolar cinsinden borçlanan ülkeler, doların artan değeri sebebiyle, borçlarını geri ödemekte zorlanmaya başlamıştı.
Tıpkı ülkemizin 2018 kur krizinde yaşadığı gibi dolar borçlu şirketlerin bilançolarında ağır hasarlar oluşmaya başladı. Petrol fiyatlarındaki düşüş, dolardaki yükseliş ile ithal ürünlerin pahalanması birleşince, Meksika 1982’de dış borç ödemelerini askıya almak zorunda kaldı. Akabinde döviz kontrollerini başlattı. Döviz kontrolü tahminen 20-22 milyar dolar mertebesinde sermayenin yurtdışına kaçmasına ve uluslararası borç krizinin başlamasına sebep oldu. Arjantin, Venezuela, Brezilya gibi birçok ülke Meksika’yı takip etti. 1970’lerde, alınan borçlar ödenemez hale gelmeye başladı.

Avrupa kıtasında durum farklıydı
Dolar bazında borç yükü düşüktü. Ama yine de faizleri artırmak zorunda kaldılar. Çünkü dolara verilen faiz oranı yükseliyordu. Eğer dolar faizine karşı tedbir almazlarsa paraları süratle değer kaybedecekti. Faizler yükselince, Almanya’nın içinde bulunduğu inşaat temelli ekonomi duvara tosladı.
 
Şimdi filmi ileri sarıp günümüze gelelim
2017 yılında Trump, kurumlar vergisini yüzde 35’den yüzde 21’e düşürdü. Yüksek vergiler sebebiyle yurtdışına kaçan ABD şirketlerini ülkelerine davet etmiş oldu. Ancak içinde bulunduğumuz ortamda gelişen ülkelerin Reagan dönemindeki gibi (çılgınca) faiz artırmasına gerek kalmadı.
Çünkü gelişen ekonomiler küresel piyasanın kaldıraçlı yatırım ortamına döndü. Gelişmiş ekonomiler büyürken, çok daha iyi gelişiyorlar, ama küresel piyasalardaki ani krizlere de aşırı reaksiyon gösteriyorlar. Gelişen piyasa fırsatlarına göz attığımızda genellikle gelişmiş ekonomi çöküşlerinin akabinde olduğunu söyleyebiliriz.
Gelişen ekonomiler, gelişmiş ekonomilere göre daha elastik. Daha süratli hareket edebiliyorlar. Piyasaları çok derin değil. Öte yandan, piyasaları derin olmadığı için likidite sıkıntısı daha fazla yaşanıyor. Ekonomiyi geliştirmek için yapısal reformlar yerine düşük kur rejimiyle ihracatı artırmayı hedefliyorlar. Eğer gelişen piyasalarda satış varsa; bilin ki risk ve fiyat dengelenmiştir.

Peki, gelişen piyasalar için en büyük riskler nelerdir?
Kanımca insanlar odaklandıkları takdirde eksiklikleri ya da problemleri öngörebilir. Fakat birilerinin odak noktasını işaret etmesi gerekiyor. Eğer bu işaret fişeği yoksa piyasalar gelecekteki her günün, eskisinden daha iyi olacağını varsayar. Böylece “Ahlaki Tehlike” denilen mevzuya ilk adım atılmış olur. “Ahlaki tehlike”, yatırımcıların tüm riskleri görmesinin mümkün olmaması sebebiyle fazla risk almaları anlamına gelir. Ekonomistler teorilerine çekici isimler takmayı severler, bunlardan diğeriyse “Orijinal Günah”tır.
“Orijinal günah”, TL cinsinden yurtdışı borç almanın mümkün olmadığı veya TL’sinin yurtiçinde uzun dönemli borçlanma olanağı vermemesi durumunu ifade etmektedir. Bu durumda ülkenin döviz borcu tırmanır. Haliyle, cebindeki döviz ile döviz borcu arasında fark, kur hassasiyetine zemin hazırlar.
“Orijinal günah” işlenen günahın cezasını daha sonraki nesillerin çekmesi anlamına gelmektedir. Benzer şekilde geçmiş dönemde yapılan döviz borcun daha sonraki nesillere aktarıldığını ifade eder.
Malum kredi dereceleri yükseldikçe düşük faizli dış borç imkânı da yükselir. “Orijinal Günah”, dalgalı kur rejimi ile birleşince harika bir enflasyon kalkanı oluşur. Bugünlere de bu kalkan ile gelmedik mi?
Fakat buradaki sorun Ahlaki Tehlikedir. Düşük döviz değerine dayanarak yaşanan büyüme, dış dünyadaki gelişmelere kayıtsız kalamaz. Yerli para biriminin o veya bu sebeple değer kaybetmesi halinde enflasyon yükselir, büyüme duraksar.
Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com