Oral Erdoğan: Veriler çok tatmin edici görünmüyor

MDN İstanbul

İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası (DTO)’nın Nisan ayı Meclis Toplantısı, 9 Nisan Perşembe günü, Covid-19 salgını nedeniyle ilk defa video konferans yöntemiyle yapıldı. Toplantının ana gündem maddesi Covid-19’un ekonomiye ve sektöre etkileri oldu.

Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan Covid-19 nedeniyle yaşanan ekonomik gelişmeler ve yaşanması beklenen durumlar hakkında üyeleri bilgilendirdi.

Oral Erdoğan, ‘‘Ekonomide iyimser beklentiler içerisinde olunduğunu görüyorum ama veriler çokta tatmin edici görünmüyor. Yine de tatmin eden veriler de var. Çin’in yavaş yavaş toparlanması ve bunun dökme ve kuru yüke bir hareket getirecek olması gibi. Zaman içerisinde de Avrupa ve ABD’de tüketici toparlanması başlayabilirse, konteyner tarafında da toparlanma görebiliriz diye düşünüyorum ama bu şu an ufukta görünmüyor gibi. Önümüzdeki günlerde hep beraber izleyeceğiz.

IMF 1929 buhranından beri en önemli resesyon düzeyine geldiğimizi belirtti. Ancak bu durum iki çeyreklik bir daralmayı ifade ederse resesyon olur. Şu an görünen düzeydeki ekonomik daralma bir resesyon değil bir depresyon durumudur. Bu süreç en az 1 sene sürecektir. Öyle ki bir çeyrekte dahi ekonomilerde, bunu dünya bazında diyorum, çok negatif bir durum yaşanıyor. Ekonomi toplu olarak daralıyor. Bunun daha ilerideki sancıları salgının bitmesinden sonra gelecektir. Ekonomideki kriz şu anda esasında çok da hissedilmiyor çünkü herkes cepten yiyor, devletler de cepten yiyor, şirketler de, şahıslar da. Yemeyen şahıslara da devletler bin dolar, iki bin dolar yardımlarda bulunuyor. İşverenine işten çıkarmasın diye destek oluyor. Yani bugünü, bu salgın noktasını atlatmayla uğraşıyoruz. Ama üretimin durduğu, tüketimin zaten durduğu atmosferin ceremesi sonraki süreçte daha sert yaşanabilir.

Bu durum neye sebep olabilir? Bazı gücü tükenmiş olan ülkelerin ve şirketlerin ele geçirilmelerine sebep olacaktır diye düşünüyorum. Önümüzdeki 3-4 aydan itibaren sermaye değişimlerinin daha vahşice, daha sert olacağı bir ekonomik döneme gidereceğiz kanaatindeyim. O nedenle Türkiye ve sektör açısından gerçekten de iri ve diri olmak bir olmakta fayda var diye düşünüyorum.

BDDK’nın son verisi itibarıyla bankacılık nezdindeki toplam varlıkların, döviz varlıkların, döviz yükümlülüklerinden düşüldükten sonra kalan tutara baktığımda 94 milyar lira civarında TL karşılığı oluyor. Bunu kabaca 6,75’e böldüğümüzde 14-15 milyar dolar civarında bir net fazla görünüyor. Yani yükümlülükleri arındırdığımız zamanda varlıklarımızın hiç de günü kurtaracak seviyelerde olduğunu söyleyemeyiz. Diğer taraflarda merkez bankası nezdinde döviz yetersizliği nereye yansıyabilir? Bazı ülkeler ABD’nin döviz swap imkânlarından yararlanma yoluna gittiler ama bizim Merkez Bankamız henüz böyle bir swap anlaşmasını halledebilmiş gözükmüyor. Bloomberg’de çıkan haberlere göre bu halledilemedi. Böyle olursa eğer Devletimizin, Merkez Bankası’nın veya mali sistemin dövize olan ihtiyacının nerede kapanacağı önümüzdeki günlerde ciddi soru işareti yaratabilir. Öyle ki doların şu anda geldiği 6,70-6,75 civarındaki seviye oldukça yüksek.

ABD’de Mart ayı üretici fiyat endeksi negatif çıktı. Yani fiyatlar geriledi. Bu, küresel anlamda daralma olduğunun ve daha da sert olacağının bariz göstergesidir. Üretici fiyatları gerilemiştir. Portföy yatırımlarında son bir ayda özellikle gelişmekte olan ülkelerde 75 milyar dolar para piyasadan çıkmıştır. Buna ek olarak da doğrudan yatırımlarında hızla çekilmesi kaygı vericidir. Bu çerçevede dövizdeki hareketlenme önümüzdeki günlerde sert biçimde yaşanabilir. Tedbirli gidilmesi gerekiyor,’’ şeklinde konuştu.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın