Nükleer enerjiden kaçış

Yüce Yöney

yuceyoney@marinedealnews.com
İstanbul Nükleer Karşıtı Platform’un geçen ay yayımlanan Türkiye ve Dünyada Nükleer Enerji Raporu 2018’i okuyunca aklıma Fukuşima nükleer felaketinin tanıklarından Masumi Kowata’nın sözleri geldi. “Sakın bir nükleer santralin kurulacağı fikrine alışmayın” diyordu Kowata.

Sözünü ettiğim rapor Kowata’yı doğrularcasına, neden bu fikre alışmamamız gerektiğini anlatıyordu sanki. Dünyada nükleer enerjinin öneminin azaldığını vurguluyor, nükleer santrallerin dünyada elektrik enerjisi üretimindeki payının 1996’da yüzde 17,5 iken bugün yüzde 10,3’e gerilediğini hatırlatıyordu.
“Bu yaz özellikle Avrupa’daki kuraklıklar oldukça yüksek miktarda suya ihtiyaç duyan nükleer santrallerin kapatılmasına neden oldu. Fransa’da dört, İsveç’te bir reaktör kapatılırken Finlandiya, Almanya ve İsviçre’deki nükleer santrallerin kapasitesi düşürüldü. İklim değişikliğinin artmasıyla sıklaşan bu durum, nükleer enerjinin ‘iklim değişikliğini durduracak enerji kaynaklarından biri olduğu’ iddiasını da zayıflattı.”
Platformun raporu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) raporlarını da referans vererek bu gerilemenin süreceğini söylüyordu. Raporun referansına göre, UAEA 2050 yılına gelindiğinde nükleer santrallerin elektrik enerjisi üretimindeki payının yüzde 3 ila yüzde 6 arasına kadar gerileyeceğini belirtiyor.

Tehlikeli söz oyunu
Peki dünyada çalışabilir durumda kaç reaktör var? Rapora bakılırsa bu “çalışabilir durumda” ifadesi gerçeği gizliyor. Uzun zamandır atıl durumda olan reaktörlerin de sayılmasını sağlayarak bir aldatmacaya yol açıyor. Verilen örnek Japonya’dan: Japonya’daki 42 çalışabilir reaktörden sadece dokuz tanesi çalışıyor. Rapor 2019 başında dünyada 28 reaktörün uzun süredir elektrik üretmediğini, atıl durumda olduğunu savunuyor. UAEA’ya göre, 2018 sonu itibarıyla dünyada çalışabilir durumdaki reaktör sayısı 454.

“Nükleer taraftarları ‘çalışabilir’ kelimesinin ardına saklanarak durumu olduğundan iyi göstermeye çalışıyor. Aynı durum yapımı sürdüğü söylenen 55 reaktör için de geçerli. Bu 55 reaktör arasında, Japonya’da yapımı Fukuşima kazasından sonra duran ve tahminen hiç tamamlanmayacak iki reaktör, Ukrayna’da yapımına 1986 ve 1987 yıllarında başlanan ve 33 yıldır bitirilemeyen iki reaktör gibi birçok gecikmiş, inşaatı durmuş veya düşük kapasiteli reaktörler yer alıyor. Bu reaktörler, yapımı süren reaktör sayısını çok göstermek için inşaat süreçlerine bakılmaksızın yıllardır UAEA’nın listesinde tutuluyor.”
Raporun vurguları arasında dünyadaki 77 reaktörün tasarım ömrü olan 40 yaşını geçtiği ve bunun kaza riskini artırdığı da bulunuyor.

Avrupa nükleerden
vazgeçiyor

Nükleer enerjiye dair geçen yılki gelişmeler raporda anahatlarıyla şöyle yer alıyor:
– Dünyada yedisi Çin, ikisi Rusya’da olmak üzere dokuz reaktör devreye alındı. İkisi Çin, biri ABD’de olmak üzere üç reaktör de kapatıldı. Çin artan enerji talebi için tüm kaynakları kullanıyor, 2017 enerji yatırımlarının sadece sekiz milyar doları nükleer enerjiye, 98 milyar doları ise yenilenebilir enerjiye gitti.
– Güney Afrika 9600 MW gücünde yeni nükleer santral yapma planından vazgeçti.
– Belçika hükümeti ülkedeki yedi nükleer reaktörü 2025 yılına kadar kapatma kararı aldı.
– Ülkedeki nükleer santralde (Doel ve Tihange) mikro çatlakların ortaya çıkmasıyla, olası bir nükleer kazaya karşı Belçika’da yaşayanlara iyot hapı dağıtılması için hükümet hazırlık yapılmasını istedi. Almanya ve Hollanda hükümetleri de benzer hazırlıklar yapmış, Almanya Belçika’dan bu iki reaktörü kapatmasını istemişti.
– Japonya’da Fukuşima nükleer felaketinden sonra dokuzuncu reaktör 2018‘de devreye alındı. Ülkedeki 42 çalışabilir reaktörden sadece dokuzu çalışıyor ve Fukuşima öncesi Japonya’nın elektrik talebinin yüzde 30’unu karşılayan nükleer enerji bugün sadece yüzde 3,6’sını sağlıyor.
– 17 Aralık 2018‘de Japonya‘nın Hitachi firması, artan maliyetler nedeniyle üstleneceği riskler karşısında ortak bulamadığı gerekçesiyle Galler’deki Wylfa Nükleer Santral projesini askıya aldı. Böylece Birleşik Krallık’ın eskiyen 15 yeni reaktörüne karşı yapımı süren tek bir reaktör kaldı. Bu reaktörün yapım aşamasında olduğu konusu da tartışmalı. Hinkley Point C reaktörünün yapımcılarından EDF-Energy, “yapım aşamasında” terimini henüz kullanmıyor.
– Kasım 2018’de, Fransa Cumhurbaşkanı Macron 2035 yılına kadar 58 nükleer reaktörden 14’ünü kapatacağını söyledi. Elektrik üretiminin yüzde 71,6’sı nükleer enerjiden sağlayan Fransa bu oranı yüzde 50’ye düşürmeyi planlıyor.
– İspanya’da hükümet ülkedeki nükleer reaktörlerin 40 yaşına geldiklerinde kapatılmasını öneriyor. Bu durumda yedi nükleer reaktörün hepsinin 2028 yılında kapatılması gerekecek.
– Finlandiya’da Rosatom’un yapacağı Hanhikivi-1 reaktöründe inşaata başlama tarihi dört yıl ötelendi.

Türkiye ve pahalı enerji
Ve Türkiye… Malum, ülkemizde, biri Mersin’de, diğeri Sinop’ta iki nükleer santralin yapımı sürüyor. Rapora göre, bu iki santral için yabancı şirketlere verilen yüksek fiyatlı alım garantileri Türkiye ekonomisine önümüzdeki 20 yıl boyunca 110 milyar dolarlık ek yük getirecek. Ülkede elektrik kullanımının iki katı kadar kurulu elektrik üretim gücü bulunmasına rağmen inşa edilen nükleer santraller elektrik faturasını da kabartacak.
Sözkonusu iki nükleer santralin de devreye girmesi halinde Türkiye’nin diğer enerji kaynaklarına göre 2-3 kat daha pahalı olan nükleer santrallerden üretilen elektriği almak zorunda kalacağının hatırlatıldığı raporda, bu durumun gerek sanayide gerekse konutlarda elektrik fiyatlarını yükselteceği savunuluyor.
“Elektrik piyasasında 2018 yılında oluşan ortalama fiyat kilovatsaat başına 4 dolar sent civarındayken, Mersin’deki santrale verilen alım garantisi 12,35 dolar sent, Sinop’taki santrale verilen ise 10,8 dolar sent. Yabancı şirketlerin Türkiye’de kurdukları santrallere ödenecek bu parayla enerji ithalatı faturası da aslında büyüyecek.“

Fukuşima sonrası
Japonya dersi

Fukişama felaketinden yedi yıl sonra, Mart 2018’de, Greenpeace, bölgedeki Namie ve Iitate’de gerçekleştirdiği kapsamlı araştırmaların sonucunda, bazı yerlerde halkın maruz kaldığı radyasyon seviyesinin uluslararası limitlerin 100 kat üzerine kadar çıktığını açıklamıştı. Açıklama bölgedeki yüksek radyasyon seviyelerinin nükleer felaketten kurtulup yeniden bölgeye dönenler için 2050’ye kadar ciddi bir risk oluşturduğunu da vurguluyordu. Bu alanlardaki radyasyon seviyelerinin yüksekliği “eğer aynı seviyelere bir nükleer tesiste rastlansaydı, tesiste sıkı kontrollerin yapılması gerekirdi“ diye anlatılıyordu.

“Iitate’te bazı bölgelerde geçen yıldan bugüne radyasyon seviyesinde artış görüldü. Namie’de halen yasaklı olan bir bölgede radyasyondan arındırma testi için kullanılan bir evde yapılan tüm çalışmalara rağmen radyasyon seviyesinin uluslararası seviyelerin yedi katı üzerinde olduğu görüldü. Bu da temizleme çalışmalarının etkili olamadığını ortaya koyuyor. Namie’de tahliye emri kaldırılan bir okulun hemen yanında bulunan ormanlık alandaki radyasyon seviyesinin uluslararası sınırların 10 kat üzerinde olduğu tespit edildi.”
Mart 2011’de, Japonya‘daki deprem Çernobil’de meydana gelen felaketten beri en büyük nükleer felakete yol açmıştı. Fukuşima’da yer alan nükleer santraldeki arındırma ve tahliye çalışmalarının en az 30 yıl sürmesi bekleniyor. Maliyetinin ise 35 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yuceyoney@marinedealnews.com