Cumhuriyet tarihimizin temelini oluşturduğu millet iradesinin her türlü gücün üstünde bir yapıya kavuşmasının sağlayan 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan TBMM’nin 103’üncü yılını kutluyoruz
Atatürk’ün “(…) Ulusal saltanatı ve egemenliğini bir kişiye değil, halkın tümünce seçilen vekillerinden kurulan bir yüksek mecliste temsil etti. (…) Milletin saltanat ve egemenlik makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, bu egemenlik makamının hükûmetine TBMM Hükûmeti derler. Bundan başka bir saltanat makamı bundan başka bir hükûmet kurulu yoktur.”1 Bir başka söyleşide ise “… Hükûmetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek…”2 Dolayısıyla Atatürk millet iradesinin tek güç olduğunu başka hiçbir kişi ve gücün millet iradesinin üstünde olmadığını vurgulamış kendisinin bir kurtarıcı ve hatta tek adam olması bile bu ifadeleri ile onun demokrasiye ve millet iradesine ne kadar saygılı olduğunun bir tespitidir.
Atatürk’ün geçmişte ve gelecekte millet iradesine hâkim olabilecek hususları da şu sözlerle belirtmiştir. “Unutulmamalıdır ki milletin hâkimiyetini bir şahısta veyahut mahdut eşhasın (şahıslar) elinde bulundurmakla menfa- at bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. Hükümdarlar kendilerini mevhum (hayâli/gerçek olmayan) bir kuvvetin mümessili tanırlar ve bundan zevk alırlar. Fakat etrafın- daki menfaatperestler bunu din kisvesine büründürerek bütün milleti iğfâle, izlâle (yok etme), çalışırlar. (…) Bu gibilere mürteci ve hareketlerine irtica derler”3
Türkiye Cumhuriyeti yaşam süresini tamamlamış bir imparatorluğun içinden bu devletin aslî unsuru olan Türk ulusu tarafından yoktan var edilerek, nesillerin 11 yıl süren savaşlarda neredeyse yok olması ve şehit kanı verilerek kurulan bir devlettir. Onun içindir ki millet iradesi ülkemizin bekası için kırmızı çizgidir.
Nisan; Deniz Harp tarihimiz içinde önemli olayların yaşandığı bir aydır. Bana göre önemli olanla- rı özetle aşağıda sunuyorum (Türk Deniz Kuvvetleri Bin Yılın Güncesinden Seçmeler DzKk yayınları 2009).
1 Nisan 1843 yılında Bahriye öğrencileri Mirat-ı Zafer fırkateyni ile (günümüzde de yapılan) Açık Deniz Eğitimi için Akdeniz’e gönderilmeleri izni olan Padişah fermanı çıkmıştır.
4 Nisan 1953’te TCG DUMLUPINAR Denizaltı gemimiz İsveç bandralı NABOLANT şilebi ile çarpışarak Çanakkale Nara Burnu’nda batmış ve 81 Bahriyelimiz şehit olmuştur.
6 Nisan 1534’te Barbaros Hay- reddin Paşa İmparatorluğun kaptanı Deryası olmuştur.
9 Nisan 1927’de bugün kapatıl- mış olan o zamanki adı ile “Gedikli küçük zabit hazırlama mektebi” kurulmuştur.
10-12 Nisan 1826’da Yunan isyanında izbandut adı altında birleşen 40 adet rum gemile- ri Misolongi kalesi önünde Türk filosu tarafından bozguna uğratılmıştır.
12 Nisan 1979’da Türk Donan- ması ilk defa TCG DOĞAN hücum- botundan Harpoon güdümlü mermi atışı yapmıştır.
24 Nisan 1942 Bahriyemizde görevli küçük zabit ve erlerin şapka şeritlerine görevde bulundukları gemi yerine TCB “Türkiye Cumhuriyeti Bahriyesi” yazılması kabul edilmiştir.
26 Nisan 1885’de Taşkızak Tersanesi’nde imâl edilen torpidonun atış tecrübesi Deniz Kurmay Binbaşı Davut Bey tarafından yapılmıştır.
27 Nisan 1848’de Bahriye Mektebi’ne liyakâtli ve tecrübeli öğretmenlerin atanması karara bağlanmış ve 4 yıl olan eğitimin ders adetleri artırılmış yeni dersler konmuş, teknik resim cebir ve cayraskal derslerinin ders saatle- rinin artırılması kararlaştırılmış- tır. Birinci sınıfta ortak derslere girilmesi, ikinci sınıfta Güverte Makine ve Gemi İnşa Bölümlerine ayrılması, gemi inşaya ayrılan öğrencilerin tersanede eğitimlerine devam etmelerine ve yeni ders kitaplarının tercüme edilmesi karara bağlanmıştır.
Ayrıca Nisan ayı içinde Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad ve II. Osman’ın Hotin Seferi’nde ince donanma (Tuna nehri donanması) kullanılmış ve ordunun cephane ve iaşeşi bu yolla tamamlanmıştır.
Son olarak ve üzülerek söyler- sek 1552 yılında Hürmüz Seferi esnasında hatalı olduğu iftirası ile Amiral büyük coğrafyacı ve haritacı Pîrîreis, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile Kahire’de idam edilmiştir. Deniz tarihimiz büyük zaferlerin yanı sıra yenilgilerin de olduğu görkemli bir tarihtir. Önemli olan derslerin alınmasıdır. Liyakâte önem verilmesidir. Kuvvetlerarası koordinasyon planlama ve organizasyonun iyi kurul- masıdır.
Sonuç olarak, 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM İstiklâl Savaşımızın en kritik günlerinde Atatürk tarafından kurulmuş ve bu Meclis’in aldığı kararlar ile hem savaş edilmiş hem de devlet kurulmuştur. Atatürk’ün Başkomutan olarak ordulara komuta etmesi kararı bile TBMM tarafından belli bir süre ile verilmiştir. Burada her Türk vatandaşının dikkat etmesi gereken husus ihtiyacı olmadığı halde isterse her kararı alabilecek güce sahipken Atatürk’ün millete yani TBMM’nin kararına göre hareket etmesidir. Ayrıca Ekim 1927’de4 “Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen millî musibetlerin (kötülük) intibahı (uyanıklık) ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum. Ey Türk Gençliği….” ile başlayan gençliğe hitabında gelecek yüzyıllarda olabilecekleri bir kahin vurgusu ile öngörebilmiş ve ulusuna yol göstermiştir. Onun fikirlerini ve çizdiği yolu benimseyen ve inanan her yaştaki vatan- daşlarımız Türk gençliğidir. Bu ruh ile onun dediği gibi “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Kaynaklar:
1Söylev ve Demeçler, 1 Kasım 1922
2Söylev ve Demeçler, 2 Mart 1923
3Söylev ve Demeçler, 2 Ocak 1923
4Söylev ve Demeçler, Nutuk Ekim 1927
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.