NATO, kuruluş anlaşması olan Washington Anlaşması’nın 75’inci yıldönümünde Washigton’da devlet ve hükûmet başkanları Zirve toplantısını yaptı. Toplantının sonuç bildirisinde1 ülkemizin güvenlik çıkarlarını gözeten hiçbir ifade bulunmuyor.
Bildiride başlıca tehdit olarak IŞİD/DEAŞ ve Rusya gösterilmiş.
Ülkemizin güvenliğini tehdit eden bölücü terör, Suriye’den mülteci akını konularına hiç değinilmemiş, İsrail’in Filistin’e saldırılarından söz edilmemiştir.
Bu durumda NATO bizim hangi ulusal güvenlik çıkarımıza hizmet ediyor? sorusunun sorulması gerekmektedir.
Yetkililerimiz Soğuk Savaş alışkanlıklarını sürdürerek sıklıkla “İttifak ruhu”ndan söz etmektedir. Oysa NATO 1952 yılında girdiğimiz örgüt olmaktan çıkmış, Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra köklü değişim geçirmiştir. Gelinen noktada NATO başat gücü ABD’nin küresel çıkarları için kullandığı bir enstrüman olmak ve ABD silâh sanayisinin pazarlama ajansı olmak gibi fonksiyonlar üslenmiştir.
Kimi Amerikalı strateji uzmanlarının ileri sürdüğü gibi2 Amerikan imparatorluğunun devamı Avrasya’da ne kadar süre ile ve hangi koşullarda varlık göstereceğine bağlıdır.
ABD Avrasya’daki müdahalelerinde (Afganistan, Irak,) başarısız olmuş ve çekilmek zorunda kalmıştır. Bu ülkenin Avrasya’da en sağlam durduğu bölge Avrupa’dır ve bu duruşunu NATO vasıtası ile sürdürmektedir. ABD bu kıyıbaşını kaybetmek istemez. Bu nedenle NATO’yu değişerek de olsa sürdürmek ister.
Bu nedenle en son Zirvenin sonuç bildirisinde olduğu gibi örgütün üyelerinin güvenliğini sağlama fonksiyonun devam ettiği, değişen güvenlik ortamında başta terör olmak üzere yeni tehditlere karşı üye ülke halklarının güvenliğini sağlayacağı ifade edilmektedir.
Ülkemiz açısından bakıldığında bunların sadece söylemde kaldığı, eylemde ise tam tersi gelişmeler yaşandığı açıkça görülmektedir. Bizim ülke bütünlüğümüzü tehdit eden bölücü örgütün ABD tarafından açıkça desteklendiği bilinmektedir. 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni yapan gerici örgüt de ABD’nin himayesi altındadır. Parasını ödediğimiz F-35’lere el koyması, F-16 modernizasyon kitleri satışlarında isteksiz davranması, Türk Yunan dengesini Yunanistan lehine değiştirmesi göz önüne alındığında bir “ittifak ruhundan” söz etmek gerçeklere uymamaktadır.
Cumhuriyetimizin temelinde bulunan “tam bağımsızlık” ilkesi gereği ekonomik ve askerî bakımlardan güçlü olmak temel hedefimiz olmalıdır.
Ne Türkiye 1950’lerin Türkiyesi, ne de NATO 1950’lerin NATO’sudur. Bugün karşı karşıya olduğumuz tehditlerle baş edebilmek için bağımsızlığımızı yitirmek pahasına başkalarının desteğine ihtiyacımız yoktur.
Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.