Murat Kıran: Akdeniz’de yeni tersanelerin kurulmasında ön almalıyız

MDN İstanbul

Murat Kıran

Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, MarineDeal News Mart 2018 sayımızda ‘’Türkiye’de Gemi İnşa Sektörü’’ konulu dosyamız kapsamında verdiği röportajda, ‘’Akdeniz’de yeni tersanelerin kurulmasında ön almalıyız’’ diyerek; bugün Akdeniz’de yaşanan gelişmeler için uyarıda bulunmuştu.Bu önemli röportajı tekrar yayınlayarak, Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan sualtı enerji kaynakları  ve yetki alanları konularına dikkat çekmek istemekteyiz.

 

– Türkiye için gemi inşa sektörünün önemi tartışılmaz. 2017 yılını rakamlarla kısaca değerlendirir misiniz?
2017 yılını yoğun bir şekilde geçirdik. Sektörümüzün, insanımıza ve ekonomimize kısa ve uzun vadede sağladığı ve sağlayacağı kazanımları hem devlet kademesine hem de kamuoyuna çeşitli platformlarda anlatmaya yönelik çalışmalarımız oldu. Gemi inşa sanayinin ülke ekonomisi ve savunması ve hatta uluslararası arenada sahip olduğu bu bayrağı yarıştırması için önemini, gerek rakamlarla, gerek ürettiğimiz tamamen yerli ve milli projelerle gösterdik. Türk gemi inşa sanayinin temel sorunlarını belirleyerek ve eylem planı hazırlayarak, uzun yıllardan beri süre gelen ve sorun teşkil eden noktaları süreç içerisinde tek tek ele alarak, toplantılar düzenleyerek, şehir içi, şehir dışı ve yurt dışı seyahatler gerçekleştirerek ve ciddi mesai harcayarak çözüme ulaştırdık.
Dünya genelinde gemi inşa sanayisi güçlü ve ilk üç sırada yer alan Çin, Japonya ve G. Kore gibi Asya ülkelerinin de dahil olduğu “Active Shipbuilding Experts Federation (ASEF)’a yoğun çalışmalarımız ve toplantılarımız sonucunda 9 Kasım 2016 tarihinde bir protokol ile üye olduk. Üye olmamız ile birlikte Asya gemi inşa sektörünün faaliyetleri ve gelişmelerini aktif bir aktör olarak daha yakından izleme ve faydalanma olanağını elde ettik. IMO nezdinde NGO statüsüne ulaşmasında katkımızın da olduğu ASEF sayesinde, hem IMO nezdinde hem de uluslararası platformalar da GİSBİR’in görünürlüğünü ve bilinirliğini artırdık.
2017 yılı; Gemi ve Yat İnşa Sektörü ihracatı 1.34 milyar dolar seviyesindedir. Bu rakama, yıllık yaklaşık 600 milyon dolar olan bakım-onarım faaliyetlerinden kaynaklanan döviz gelirimiz ile daha önce döviz ödeyerek yurtdışından aldığımız askeri gemilerin, milli dizayn ve yüzde 70’e varan yerlilik oranı ile yurtiçinde inşa edilmesinden kaynaklanan döviz tasarrufu dahil değildir. Askeri gemi inşasında, kendi dizaynı ve yüksek yerlilik oranıyla inşasını yapabilen 15 ülkeden birisi olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Bununla birlikte, resmi ihracat rakamlarının içinde, sahip olduğumuz gemilerin -oranı az da olsa- ikinci el satışlarından kaynaklanan döviz gelirleri de bulunuyor. Gelirler itibarıyla, 2008 krizi öncesi dönemlerde ulaşmış olduğumuz 2.65 milyar dolar ihracat rakamlarının, halen etkisini devam ettiren global kriz dolayısıyla gerisinde bulunmaktayız.

– Uzun aradan sonra 2018 yılında iyileşme bekliyor musunuz?
İyileşmesini beklediğimiz sorunlarımız ne idi? Global kriz nedeniyle yeni gemi inşa talebinde yaşanan azalma, ağırlaşan rekabet şartlarında ortaya çıkan finansman sorunu ve bunlara ek olarak Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkas Bölgeleri’nin ortasında yer alan ve deniz yolları açısından önemli geçiş noktasında bulunan ülkemizin, çevresinde yaşanan olumsuz ekonomik ve politik gelişmelerin direkt olarak ülkemizi etkilemesi.
Buna karşın, gemi inşa sanayinde arz/talep dengesizliğinin artık arz-talep dengesi yönünde evrileceğini, bunun da dünyada krizden dolayı kapanan tersaneler nedeniyle olacağını öngörmekteyiz. Bu durumda kendisini yatırım ve üretim maliyetleri açısından etkin hale getirebilen tersanelerin ayakta kalıp, yavaş yavaş kazanmaya başlayacağını; Türkiye için, bölgemizde politik istikrarın oluşumuna bağlı olarak, mevcut atıl üretim kapasitemizin kullanımının artacağını bekliyoruz.
Krizle birlikte tersanelerimizde hızla azalan istihdam rakamları, kademeli şekilde yükselerek, bugün kriz öncesine yakın 30 bin seviyelerine yükselmiştir. Kaldı ki bu istihdam, yan sanayi ile birlikte rahatlıkla 150 bin seviyesindedir. Global kriz etkisiyle azalan yeni gemi inşa talebinde hâlâ belirgin bir artış olmamıştır ancak bu durumun negatif etkisini azaltan unsur nedir derseniz; tüm bu süreçte gemi inşa sektörünün ayaklarının üzerinde durması için gemi bakım-onarım faaliyetlerinin sigorta olduğunu söyleyebiliriz.
Azalan talebi, esnek bir strateji kapsamında savunma sanayine yönelik gemi inşa/bakım-onarım ile dengeledik. Bu kapsamda, savunma sanayi gemi inşasının yanı sıra enerji gemileri, rüzgâr türbini bakım gemisi, yeni nesil römorkörler, canlı balık taşıma gemileri, kimyasal tankerler, platform destek gemileri, araç ve yolcu taşıma gemileri, yatlar gibi özel nitelikli gemi inşasına önem vererek yeni gemi inşa faaliyetlerimizi sürdürdük. Global ölçekte yaşanan krizin artık sonlarına geldik ancak, 2018 yılında da yukarı yönlü ivme için zaman var, kısaca bu yılın da yeni gemi inşa talebi ve gemi bakım-onarım açısından 2017 ile aynı şekilde devam edeceğini bekliyoruz.

– Gemi inşa sanayinde geleceğin trendleri nelerdir?
Dünyadaki eğilimler kapsamında yeni inşada, çevreci ve yakıt tüketiminde ekonomik gemilerin (Green Ship) önem kazandığını söyleyebilirim. Gemi inşa sanayimiz, bir taraftan bu çevreci gemileri inşa ederken, diğer taraftan üretim yaptığı alanlarda çevrenin korunması için azami hassasiyeti göstermeye devam etmektedir. Çevreci, yakıt tasarruflu gemilerin inşası artacaktır. Ayrıca son on senedir durgun olan offshore yapıları, petrol ve gaz fiyatlarındaki artışa bağlı olarak tekrar canlanabilir. Otomasyonun artması ile gemi adamı ihtiyacının azalacağı yeni jenerasyon gemilerle, ileri teknolojili otonom sisteme sahip yeni nesil tasarımlar -bir örneği de ülkemizde inşa edildi- dünya ticaret filosunda yer almaya aday olarak kendini göstermeye başladı.

– Son 20 yılı dikkate aldığımızda gemi inşa sanayindeki gelişimimizi nitelik olarak değerlendirebilir misiniz?
Öncelikle savunma sanayi ihalelerinin özel sektör tersanelerine tevdi edilmesiyle üretimde maliyet etkinliği artmış ve yan sanayi gelişmiştir. Bu durum ticari gemi inşasına da fayda sağlamış, kaliteli üretim artmıştır. Mesleki eğitimler ve bu alandaki yeni düzenlemelerle iş gücümüz daha kaliteli ve vasıflı hale geldi. Özellikle son 15 yıldır çevre faktörlerine daha çok önem verildi, diğer sanayiler arasında gemi sanayimiz örnek teşkil eden çalışmaları endüstrimize kazandırdı ve bu konuda taviz verilmemesi oldukça sevindiricidir.

– Gemi inşa sanayinde Türkiye’nin güçlü olduğu ve dünyada söz sahibi olduğu alanlar ve hedefleri nelerdir?
Güçlü olduğumuz alanlarda en başta coğrafi konumumuzun altını çizmek isterim. Asya, Avrupa ve Afrika’nın bağlantı noktasındayız ve Avrupa’ya yakınlığımız bizi avantajlı konuma koyuyor. Elbette yüzlerce yılı devirmiş bir sanayide kaliteli iş gücümüz diğer gemi inşa eden ülkelere göre hatırı sayılır bir puanla öne çıkıyor. Son 15 yılda savunma sanayi projelerimizle Türk Deniz Kuvvetleri’ne teslim ettiğimiz deniz platformları ile de başarımızı ispatladık. Dünya genelinde bu alanda artık biz de varız. Çevreci ve ekonomik tasarruf sağlayan, temiz enerji sevk sistemlerine sahip LNG gemi inşası gibi niş konularda Ar-Ge çalışmalarında önemli bir yol alındı. İnovatif projelerle de gemi inşa sanayimize teknoparklarla inovasyon desteği sağlanıyor. Dünyada, başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere, filolarını yenileme ihtiyacı bulunan ülkelere Türk tersanelerinde yeni gemi inşa etmek için tanıtım faaliyetlerimize önem veriyoruz. Savunma sanayimiz için üretilen gemilerin ihracatına yönelik çalışmalarımız da karşılık bulmaya başladı.
Rusların, balıkçı gemilerine ve nehir-deniz tipi gemilere gereksinimleri vardır. Eğer Ekonomi Bakanlığımız ikna edilebilirse ve bu ikna çerçevesinde Rusya tarafına teklif götürülebilirse, tersanelerimiz tarafından Rus armatörlere inşa edilecek bu tip gemilerin ödemeleri, ruble ya da TL ile, Rusya tarafından ülkemize satılan gaz ve petrol ile satılacak olan nükleer enerji fiyatından düşülebilir; bir anlamda takas ticareti ile tersanelerimize iş yaratılabilir. Karşılıklı iki kamu bankasından oluşturulacak iki fon ile bu sistem yürütülebilir. TPAO’nun petrol/gaz arama-çıkarma faaliyetleri için ihtiyacı olan deniz filosunun oluşturulmasına katkıyı Türk gemi sanayi rahatlıkla karşılayabilir durumdadır. İşçilik ücretlerinin yüksek olduğu AB ülkeleri için niş ürün tabir edilen özel nitelikli gemilerin üretimine devam ederek bu stratejik gücümüzle kazanımlarımızı koruyacağız.

– GİSBİR olarak sektörün yol haritasını belirleyecek 2018 stratejiniz ve eylem planınız nedir?
Pazarlama ve tanıtım faaliyetlerimizi artırarak devam etmek. Bu kapsamda, Singapur ve ABD dahil dünyanın hemen her yerindeki sektörün önemli fuar ve etkinliklerine katılıma devam etmek. DEİK vasıtasıyla yeni bir Pazar olan Afrika’ya odaklanmak.

– Gemi inşanın önünde çözülmesi gereken en önemli sorunlar nelerdir?
Öncelikle finans sorununu söylemeliyiz çünkü rakip Uzakdoğu ülkeleri ile eşit şartlarda yarışmak istiyoruz. O ülkeler, uzun vadeli finansal destekleri uygun şartlarla sanayicisine sağlayabilmektedir. Bu durum, gemi inşa ettirmek isteyen armatörler için ciddi kolaylık sağlıyor. Bu avantajlara bizler de sahip olmanın yollarını bulmalıyız.

– Güney Kore’de yılda 94 gemi teslim edebilen firmalar varken, Türkiye’de birkaç firmanın güçlerini birleştirmesiyle bile bu rakama ulaşmak zor görünüyor. Bizi, gemi inşada geri planda bırakan sebepler nelerdir? Denizcilik sektöründe yaşanan küresel kriz Türkiye’de yeni yatırım ve modernizasyon çalışmalarını ne derecede etkiledi?
Büyük ölçekte çalışmanın, aynı tip ve büyüklükte gemilerden otomasyona bağlı seri üretim yapmanın faydaları olduğu gibi, kriz dönemlerinde iş bulamama sonucu kapanmaya kadar giden dezavantajları oluyor. Böyle dönemlerde ise bizim gibi rakiplere kıyasla küçük ölçek çalışanlar ayakta kalabiliyorlar, krize daha dayanıklı olabiliyoruz.
Sektörün önünde yeni yatırımı engelleyen en önemli sorun kira sürelerinin azalması ve belirsizliği idi. Bu da 49 yıl süreli yeni kira sözleşmeleri ile çözüldü. Ayrıca, cironun binde biri oranında kira alınması uygulaması ile de bu çözüm taçlandırılmış oldu. Şimdi talebe ve beklentilere bağlı olarak tersanecilerimiz yeni yatırımlar yapabilecektir. Bölgesel sorunların da yakın gelecekte çözüme ulaştırılmasıyla, yeni gemi inşasına olan talebin artacağını umuyor ve diliyoruz.

– Bir gemiyi oluşturmak için çelikten boyaya, iklimlendirmeden mobilyaya kadar birçok materyale ihtiyaç duyulmakta. Peki yedek parçada yerli üretim ürünlerimiz ile dünya markalarıyla yarışabilir miyiz, hem kalite hem de fiyat olarak ne durumdayız?
Askeri gemi inşasında kullanılan ürünlerin yerlilik oranının yüksek olması hedefinin bulunması nedeniyle, bu sektör çeşitliliğini ve kalitesini artırmıştır. Unutulmamalıdır ki ticari gemi üretiminde kullanılan malzemenin seçimi armatör tarafından yapılmaktadır. Armatörün bu tercihinde de iki faktör ön plana çıkar; satış sonrası servis ağı ve markalaşma. Bunlar sağlanırsa, yerli yan sanayi ürünlerinin tercih edilmesi artacaktır. Gemi inşa sanayinde yerli ürünlerin fiyat ve kalite olarak rekabet edecek durumda olduklarını biliyoruz.

– Son dönemde Akdeniz’de bir hareketlilik söz konusu, bölgenin jeopolitik önemi de yadsınamaz. Türkiye bu bölgede ön almalı mıdır, bu konudaki girişimleriniz nelerdir? Sebepleri ile açıklayabilir misiniz?
Bu bölgede zaten TPAO ön almış durumdadır. Akdeniz’deki hareketliliğin, Süveyş Kanalı başta olmak üzere stratejik konumundan ve sahip olduğu potansiyel sualtı enerji kaynaklarından kaynaklandığını değerlendirmekteyiz. Bölgemizde ön almamız ve bu enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanmamız, yakın geleceğimiz için büyük önem arz etmektedir.
TPAO için oluşturmayı düşündüğümüz offshore parkuru bu girişimlerimizden bir tanesidir. Diğer taraftan bölgedeki hak ve menfaatlerimizi korumak üzere Dz.K.K.’na yaptığımız modern gemiler, Türk gemi inşa sanayinin katkısı olarak değerlendirilmelidir. Tabi ki Güney bölgemizde, Akdeniz’e yakın bölgelerde, bakım onarım dahil yeni tersanelerin kurulması ihtiyacımızı göz önünde bulundurmaktayız.

Bunu Paylaşın