‘Montrö’yü sorgulamak Lozan’ı sorgulamaktır’

MDN İstanbul

Tuğgeneral (E) Hukukçu Dr. Cihangir Dumanlı, Kanal İstanbul’un projelendirme çalışmalarında Kanal’ın uluslararası statüsünün önemine dikkat edilmesinin altını çiziyor ve 85 yıldır sorunsuz bir şekilde yürürlükte kalan Montrö’nün Türkiye’ye ve Karadeniz ülkelerine sağladığı güvenlik önlemlerine dikkat çekiyor.

Kanal İstanbul Projesi objektif ve bilimsel bir fayda-maliyet analizi yapılmadan tüm sakıncalarına rağmen hayata geçirilmektedir.

Kanalın en önemli sakıncalarından birisi Montrö Boğazlar Rejimi ile Türkiye’ye ve diğer Karadeniz ülkelerine sağlanan güvenlik önlemlerinin tehlikeye girmesidir.Kanal İstanbul’un inşasına başlamadan önce kanalın uluslararası statüsü Montrö’nün sağladığı avantajlardan ödün verilmeksizin belirlenmelidir.

Bu kapsamda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ne maksatla ve nasıl yapıldığının hatırlanmasında yarar vardır.Türk Boğazları (Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı) jeostratejik konumu nedeniyle tarihte pek çok çatışmalara ve antlaşmalara konu olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nun kabul ettiği Sevr Antlaşması, Boğazlar’ın uluslararası bir denetime sokulmasını, Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin gemilerinin bu denize çıkmasında hiçbir kısıtlama olmamasını öngörmekte idi.

Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk halkının büyük özverileri ile yapılan bağımsızlık savaşı sonunda Sevr Antlaşması tarihe gömülmüş, yeni kurulan Türk devletinin coğrafi bütünlüğünü ve tam bağımsızlığını teyit eden Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.

Lozan’da Türk heyetine verilen hükümet direktifindeki iki temel maddenin (doğuda Ermeni yurdunun kabul edilmemesi ve kapitülasyonların tamamen kaldırılması) kabul ettirilmesi karşılığında bazı konularda ödün verilmek zorunda kalınmıştır. Bu konulardan birisi de Boğazlar’ın rejimidir.

Lozan’da ana antlaşma ile birlikte ayrı bir Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre Boğazlar barışta ve savaşta ticari ve askeri gemilerin serbest geçişine açık bırakılmış, Boğazlar’ın kontrolü uluslararası bir komisyona verilmiş, ayrıca Boğazlar’ın etrafında 20’şer kilometrelik bir bölgenin askerden arındırılması öngörülmüştür. Bu durumun Türkiye’nin egemenlik haklarına ve güvenliğine aykırı olduğu açıktır.

Lozan Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlar etrafının askersizleştirilmesinin yaratacağı güvensizliğe karşı Türkiye’ye bir güvence vermek maksadıyla Boğazlar’dan serbest geçişin ve askersiz bölgenin tehdit edilmesi halinde İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın birlikte, Milletler Cemiyeti (MC) Konseyi’nin kararı doğrultusunda bu tehdidi her vasıta ile bertaraf edeceklerini hükme bağlamıştır (md.18).

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Lozan Boğazlar Sözleşmesi 1936 yılına kadar uygulanmıştır.

Uluslararası hukukta bir anlaşmanın yapılışı sırasında var olan ve anlaşmanın yapılmasında etkili olan koşullarda değişiklik olduğu takdirde tarafların anlaşmaya son verme veya uygulamasını durdurma yetkisi tanınmaktadır (rebus sic stantibus).

Türkiye bu kurala uygun olarak 16 Nisan 1936’da Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin imzacı devletlerine bir nota göndererek Sözleşme’nin değiştirilmesini istemiştir.

Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı 1923 yılında Avrupa’da bir barış havası esmekte idi. Silahsızlanma gayretleri öne çıkmıştı, ayrıca kolektif güvenliği sağlayacak Milletler Cemiyeti (MC) kurulmuştu. Türkiye o koşullarda büyük devletlerin ve MC’nin sağladığı güvenceyi yeterli görerek Boğazlar’ın silahsızlandırılmasını kabul etmişti.

Oysa 1936 yılına gelindiğinde Avrupa’da dengeler ve güvenlik ortamı büyük ölçüde değişmişti. Silahsızlanma çabaları somut bir sonuç vermemiş, Almanya ve İtalya’da revizyonist faşist partiler iktidara gelmiş, İspanya’da iç savaş çıkmıştı. İtalyan faşist partisi lideri Mussolini, Roma İmparatorluğu’nu canlandırmak istiyordu ve gözünü bizim deniz (more nosturum) dediği Akdeniz’e dikmişti. MC beklenen barış ortamını sağlayamamış, İtalya’nın Habeşistan’ı, Japonya’nın Mançurya’yı işgalini önleyememişti. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nde Türkiye’ye garanti veren Japonya MC’den çıkmış, İtalya ise MC’nin yaptırımlarına hedef olmuştu. Yeni bir dünya savaşı yaklaşıyordu.

Değişen güvenlik ortamında Lozan’da Türkiye’ye verilen garantinin yeterli ve etkili olmayacağı belli olmuştu. İşte Türkiye 16 Nisan 1936 tarihli notasında bu durumu açıklayarak Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin imzacı devletlerini Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek yeni bir konferansa çağırmıştır. Bu çağrıya İtalya hariç Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin imzacı devletleri olumlu cevap vermişler ve 22 Haziran 1936’da toplanan konferans 20 Temmuz 1936’da sonuçlanmıştır.

Montrö Sözleşmesi’nin yapılış nedeni ve maksadı Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş diğer ülkelerin güvenlik endişelerini gidermektir.

Montrö’nün Türkiye’nin güvenliğini sağlayan maddeleri şunlardır:

• Ticaret gemileri boğazlara girerken isimlerini, tonajlarını, gidecekleri limanları Türk yetkililere bildireceklerdir ( md.1).

• Bütün gemiler Boğazlar’a girmeden önce sağlık merkezlerinde duracaklar, Türk kanunlarına uygun olarak sağlık kontrolünden geçeceklerdir. Bulaşıcı hastalığı olan veya bu riski taşıyanlar gemilerden indirilecektir (md.3).

• Savaşta Türkiye muharipse muharip olmayan devletlerin ticaret gemileri düşmana yardım götürmemek koşulu ile serbest geçebilir (md5).

• Yakıt taşıyan gemiler Boğazlar’dan teker teker geçeceklerdir (md.9).

• Barışta savaş gemilerinin geçişi gündüz yapılacaktır ( md.10).

• Karadeniz ülkelerinin büyük tonajlı savaş gemileri en çok iki destroyer refakatinde teker teker geçeceklerdir (md. 11).

• Denizaltılar yüzeyden, gündüz ve teker teker geçeceklerdir (md.12).

• Savaş gemilerinin geçişi 8 gün önce diplomatik yoldan Türk yetkililerine bildirilecektir (md.13).

• Geçiş bildirimden itibaren beş günde tamamlanacaktır (md. 13).

• Savaş gemilerinin komutanı girişte emrindeki gemilerin terkibi (kompozisyonu) hakkında Türk makamlarına bilgi verecektir (md.13).

• Boğazlar’dan geçmekte olan yabancı savaş gemilerinin tonajı 15,000’i geçmeyecektir. Aynı zamanda en fazla dokuz gemi geçebilecektir (md.14).

• Boğazlar’dan geçen gemiler uçaklarını uçuramaz (md. 15).

• Boğazlar’dan geçen savaş gemileri Boğazlar’da gerektiğinden fazla kalmayacaklardır (md.16).

• Savaşta muharip devletlerin savaş gemileri geçemez ( md.19).

• Savaşta Türkiye muharipse geçişler Türkiye’nin takdirine bırakılmıştır ( md.20).

• Türkiye kendisini yakın savaş tehdidi altında görürse geçişler Türkiye’nin takdirindedir (md.21).

• Türk hükümeti Boğazlar’ı yeniden silahlandırabilecektir (md23).

• Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ndeki uluslararası komisyonun görevleri Türkiye tarafından yürütülecektir (md. 24).

Değerlendirme

  1. Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türkiye’nin talebi üzerine ve Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yapılmıştır.
  2. Türkiye Montrö ile Lozan Boğalar Sözleşmesi’nin kısıtlayıcı hükümlerinden kurtulmuştur.
  3. Montrö’nün yukarıda belirtilen maddeleri tamamen Türkiye’nin güvenliği için konulmuştur. Diğer maddeleri ise Karadeniz ülkelerinin güvenliğini sağlamaktadır.
  4. Yukarıda belirtilen hükümler bugün de Türkiye’nin güvenliğini sağlamaktadır.
  5. Montrö Boğazlar Sözleşmesi 85 yıldır sorunsuz olarak yürürlükte kalan ender anlaşmalardan birisidir.
  6. Montrö Lozan Barış Antlaşması’nın devamı ve tamamlayıcısıdır. Montrö’yü sorgulamak Lozan’ı sorgulamak demektir.
  7. Kanal İstanbul projelendirilirken kanalın uluslararası statüsü Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerle koordineli olarak belirlenmelidir. Bu statü belirlenirken Montrö’nün Türkiye’ye ve Karadeniz ülkelerine sağladığı güvenlik önlemlerinden ödün verilmemelidir.
  8. Kanal İstanbul’un Montrö’ye etkisi ayrı bir yazıda incelenecektir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın