II. Abdülhamid’in uzun padişahlık döneminin son yılında Osmanlı’da II. Meşrutiyet Dönemi başladı. Siyasal olarak değişen Osmanlı Devleti bahri anlamda da birtakım politikalar geliştirdi. 1908 yılındaki donanması, kruvazör, fırkateyn, korvet, gambot, torpidobot, denizaltı gibi sınıflarda çeşitli harp gemilerinden oluşuyordu. Genel itibarıyla aralarında yaşlı gemiler de bulunan donanmada genç olan gemiler, son dönemde siparişi verilen kruvazör, torpido kruvazörü ve torpido muhrip sınıfında bulunan gemilerdi. Donanmada ahşap gövdeli yelkenli gemiler ise genelde sahil boyunca karakol görevi icra etmekteydi. Okul gemileri, padişah yatları, yandan çarklı gemiler, nakliye gemileri ve dubalar da mevcutlar arasındaydı. Sözün özü bu dönemin başındaki Osmanlı donanması ahşap gemileri de olan bir güçtü ve gövdesi bakırla kaplanmış ahşap gemilerinin armuzları açıldığından teknik sorunları fazlaydı.
Abdülhamid Dönemi’nden bahsederken belirttiğim üzere her donanma gemisinin denize elverişli bir durumda olduğunu ve verimli bir şekilde kullanılabilir olduğunu düşünmemek gerekir. Zira arşiv kayıtlarına göre bu dönemde de hizmet dışına çıkarılan pek çok gemi vardır. Komodorluklar Bahriye Nezâreti ile yaptıkları çoğu resmî yazışmada bu durumu dile getiriyor, denize elverişli olmayan gemilerin yerlerine yenilerini sürekli bir şekilde talep ediyorlardı.
Hizmet dışına alınması gereken gemilerin yerine yeni gemilerin satın alınması ve aynı zamanda yeni gemi inşasının planlanması, II. Meşrutiyet Dönemi’nde önem kazanmaya başladı. Dönemin yabancı danışmanları modası geçen ve genel olarak birbirine benzemeyen zırhlı gemilerle bir filonun oluşturulamayacağını ısrarla ifade ediyordu.1
Donanma gemilerinin bu dönemdeki gerçek durumunu anlamak için, hazırlanan raporlara ve denizci subaylar tarafından yapılan incelemelerin sonuçlarına bakmak önemlidir. Çünkü yalnızca resmî kayıtlarda tutulmuş olan gemi adları ve dolayısıyla gemi sayısı, donanmanın niteliğini anlamak açısından yeterli bilgiler içeremez. Örneğin Osmanlı donanmasının teşkilatı için görevlendirilen yabancı danışmanlardan biri olan Amiral Gamble, 1909 yılında bir rapor hazırlamıştı. Tersâne-i Âmire ve burada bulunan gemilerin teftişini içeren bu raporda, pasla kaplanmış veya dikkatsizlikten çürümüş gemi gövdelerinden, gemi kıçında kurulan sebze bostanlarından, bozulan kazan ve seyir mekanizmalarından bahsedilmekteydi. Bu raporu yazan Gamble’ın danışmanlık döneminde görece iyi durumda olan bir filo kurularak manevralar icra edildi ve yeni bir inşa programı hazırlandı. Arşiv kayıtlarına göre toplamda 2 milyon 300 bin İngiliz lirasına ulaşan 15 gemi sipariş edilecekti. 1 milyon tutarında bir zırhlı, 460.000 lira ederinde üçer bin tonluk 2 adet kruvazör ve toplamı 840.000 lira olan 12 adet muhripten oluşan bu program oluşturulmuştu.2
Birinci Dünya Savaşı öncesi filo manevraları ve yeni inşa programlarını içeren bu hareketlilik elbette ki yabancı devletlere ait istihbaratçıların ilgisini çekmekteydi. Bu duruma ilgisiz kalmayan Rus istihbaratçılarını burada örnek olarak verebiliriz. Tutulan raporlarda, Osmanlı’nın çeşitli tipte savaş gemileri satın alması, bunun yanında okul ve hastane gemileri ile yardımcı gemilere ve havuzlara yatırım yapması, ışıklı telgraf aletleri satın alması, donanma personelini eğitmesi gibi süreçlere vurgu yapılarak hükûmetin donanmayı önemsemeye başladığına dikkat çekilmişti.3
II. Meşrutiyet Dönemi’nde denizciliğe verilen bu önem, yeni donanma programlarının ortaya çıkarılmasına ve finansal sorunlara yeni cevaplar aranmasına da zemin hazırlamıştı. Bu dönemde her satın alınan ve ödemesi yapılan gemi Osmanlı’ya teslim edilmedi fakat genel itibarıyla denizcilik anlayışında kurumsallaşmaya doğru bir çabanın oluştuğu ifade edilebilir. 1910 yılı ortalarında bir program oluşturuldu ve bu program yakın takibe alınarak denetlendi.4 Denetlemelerde gelişmelere vurgu yapılırken öneriler de verilmekteydi. Temmuz ayında yazılan denetleme raporu bu yıllara ait ihtiyacı ve çabayı şu şekilde göstermektedir: Danışman İngiliz amiral için vazife ve sorumluluk talimatının hazırlanması, İngiliz ekipten yüksek fayda sağlanması için gerekli çalışmaların yapılması, torpido filosunun atış çalışmaları yapması, yetersiz nakliye gemileri için plan yapılması, deniz kuvvetlerinin en azından Yunanistan ile eşitlenebilmesi için gemi alınması, harp sınıfı subaylarının fedakâr, sabırlı ve selamet sahibi olması için uygun eğitimlerin verilmesi, Bahriye Mektebi programının yenilenmesi ve eğitmenlerin bulunması, eğitim için Avrupa’ya subay gönderilmesi, kadrolarda intizam için gerekli yeniliklerin yapılması, deniz ve kara kuvvetlerinden oluşan müşterek savaş planlarının hazırlanması için heyetin teşkil edilmesi, savaş lojistiği için ortak üretim çabalarına girişilmesi, lojistik depolarının oluşturulması ve kontrol altına alınması, Tersâne-i Âmire fabrikalarının yenilenmesi ve onarım faaliyetlerinde daha aktif görev alabilmesinin sağlanması, idare şeklinin iyileştirilmesi için yabancı danışmanlardan daha fazla destek alınması, vazife ve sorumlulukların belirlendiği yeni bir kanunnamenin hazırlanması.
Bahsi geçen öneriler sunulmuşsa da kısa zamanlı ara denetimlerde bir icraatın ve teşebbüsün olmadığına vurgu yapıldığı görülmektedir. Aslında II. Abdülhamid Dönemi ile karşılaştırıldığında denizcilik alanında yapılması gerekenlerin listelendiğini ve bu alanlarda çalışmaların zamana yayılı bir şekilde yapılabildiğini belirtmek mümkündür. Bu raporda ayrıca donanma ikmaline önem verildiği ve bu alanda çalışmaların ara denetimlerde başlatıldığı dikkat çekicidir. Diğer taraftan bu raporda mevcut durum ortaya çıkarılarak on yıllık bir program yazılmış fakat işleme konması için henüz onay alınamadığı da belirtilmiştir. Yakında başlayacak Trablusgarp Harbi ve ardından Balkan Savaşları bu planların ancak kısmen tamamlanmış olmasının ana nedenlerinden olacaktır.
II. Meşrutiyet Dönemi’nde yine çeşitli ülkelerden çeşitli tipte gemi alımları genelde ihale yöntemiyle devam etti. Örneğin 1910 yılında, Fransız Societe Anonyme des Forges şirketine sipariş edilen harp gemisiyle ilgili Amerika tersanelerinde ayrı bir ihale açılması istenmişti. 1911 yılında Tonikraft Fabrikası’na ihale edilen 27 adet motorbot teslim alındığında görev yerlerine atanmış ve her birine isim yerine numara verilmesi öngörülmüştü.5 Bu gemiler mayın taramada, sahillerde, Dicle ve Fırat nehirlerinde çeşitli görevlerde çalıştırıldı. Aynı yıllarda La Seyne ve AC de St Nazaire yapımı gambotlar satın alındı.6 Almanya’dan satın alınan torpido muhripleri ise Osmanlı Devleti’nin ilk türbinli gemileriydi ve diğer tüm Osmanlı Donanması’na ait gemilerden daha üstündü.7
Bu yıllarda da 18’inci yüzyılın sonundan bu yana yapıldığı üzere, yabancı danışmanlar eğitim, kurumsal düzen, manevra kabiliyeti, teknoloji, donanmanın güçlendirilmesi gibi unsurlar üzerinde çalıştırılmak üzere istihdam edildi. Bu danışmanların etkisi yanında komşularını da izleyen Osmanlı Devleti, gemi tedarikine yön verdi. Zamanla değişen yönetim anlayışı ve 1909 yılında kurulan Donanma Cemiyeti sayesinde büyük harp gemileri satın alınıyordu. Örneğin 1911 yılında İngiltere’ye sipariş verilen Reşadiye ile Sultan Osman, dönemin en son teknolojisine sahip dretnot örnekleriydi. Osmanlı Devleti bu teknolojide bir gemi üretme yetkinliğine sahip değildi, fakat teknoloji transferinde geri kalmadan ilk siparişini verebilmişti. Savaşın yaklaştığını gören İngiltere, Osmanlı Devleti’nin sipariş edip ödemelerini tamamladığı inşası tamamlanan Reşadiye’yi teslim etmeyecekti. Reşadiye örneğinde gördüğümüz gibi 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı diğer bazı gemilerin de teslim edilmemesinin en büyük nedeni oldu.
Osmanlı Devleti’nin teknik üstünlük taşıyan gemi tedarikinde dış üretici bağımlılığı kendini açıkça gösteren bir gerçek olmuştu. Hizmetinde çalışan yabancı danışmanlar, inşa ihalelerini kendi devletlerine almaya çalışmaktaydı. Örneğin Amiral Limpus, Londra’ya gönderdiği mektuplarda donanmanın karışık hâlinden bahsederken onları gemi ve silâh kabiliyetinde İngiliz standardına çekmeyi başardığını ifade etmekteydi. Fakat İngiltere’nin Osmanlı Deniz Kuvvetleri üzerinde etkisini korumak istiyorsa Almanların cazip inşa tekliflerine karşılık vermesi gerektiğinin de altını çizmekteydi. İngilizlerin çabaları karşılık bulmuş olacaktır ki Osmanlı Devleti İngiliz firmalarına hafif kruvazör, denizaltı, muhrip ile yardımcı gemi siparişleri verdi. Fransız tersanelerine de 6 adet muhrip siparişi vererek dönemin önemli iki denizci devletiyle işbirliği seviyesini korudu.8
Bu yazı dizisinin ilk bölümünde yapılan modern dönem tanımı hatırlanacak olursa, modern Osmanlı Donanması oluşturulurken yurt dışı tedarikinin çoğunlukta olmasına ilişkin nedenler anlaşılırdır. Yurt içi çabalar ise görece küçük ve geleneksel ölçülerde kalmıştır. Abdülaziz döneminde güçlü bir donanma için yeni politikalar takip edilirken II. Abdülhamid döneminin özellikle ilk yarısında savunma fikrinin ağır bastığı küçük çaplı ve neredeyse olmayan bir deniz kuvveti dikkatleri çekmiştir. Daha sonra kruvazör ve muhrip tipi gemiler tercih edilmeye başlandıysa da karışık tipte ve yaşlı donanma mevcudu, filonun idâmesinde güçlüklere neden oluyordu. Savaştan önceki günlere şahitlik yapan yabancı danışmanlardan Woods Paşa, yetersiz ve birbirine benzemeyen bu gemilerden modern bir donanma çıkarmak için ciddi masrafların yapılması gerektiğini, ayrıca silâh sıkıntısı olduğunu, dretnot tipi gemilerinin önemine binaen satın alma faaliyetlerinde yavaş kalındığını ifade etmekteydi.9
Siyasi alanda yaşadığı problemler yanında mali yapısı da bozulmuş olan Osmanlı Devleti iflasını ilan ettiği 1875 yılı sonrasında, mevcut durumunu koruma gereği karşısında küçük gemilerden kurulu bir donanma kurmak zorunda kaldı. Sınırlı bütçesi ve yabancı danışmanlarının etkisi neticesinde gemi yatırımlarını, onarım faaliyetlerini, yan sanayi ve malzeme yatırımlarını ve verimli idarecilik dinamiklerini şekillendirmiş oldu.10
1 Funda Songur, Osmanlı Bahriyesinde Lojistik-İmkânlar, Kabiliyetler ve Üslerin Durumu (1867-1914). Timaş Akademi, 2022.
2 Deniz Tarihi Arşivi, Daireler 16/27.
3 Marina Malevinskaya, “I. Dünya Savaşı Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu Hakkında Rus Filosu Ajanlarının Raporları (1909-1914)”, Osmanlılar, Ed. Güler Eren, Ankara: Türkiye Yayınları, C. 2, 1999.
4 Deniz Tarihi Arşivi, Daireler, 33/6A-6B.
5 Deniz Tarihi Arşivi, 463/149.
6 Conway’s All the World’s Fighting Ships, 1906-1921.
7 Ahmet Güleryüz, Osmanlı Donanmasında Torpido Botlar ve Destroyerler, Sultanhisar & Muavenet, İstanbul: Denizler Kitapevi, 2009 8 Ryan K. Noppen, Osmanlı Deniz Harekâtı 1911-1918, Çev. Emir Yener, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2016..
9 Sir Henry F. Woods, Türkiye Anıları: Osmanlı Bahriyesinde 40 Yıl 1869-1909, Çev. Amiral Fahri Çoker, İstanbul: Milliyet Yayın, 1976.
10 Funda Songur, Osmanlı Bahriyesinde Lojistik-İmkânlar, Kabiliyetler ve Üslerin Durumu (1867-1914). Timaş Akademi, 2022.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.