‘Milli duruşumuz olsun’ mottosu Türk armatörüne 10 milyon euro avantaj sağladı

MDN İstanbul

Simge Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Er
Balast Suyu Arıtma Sistemleri (BWTS) konusunda birçok firmanın IOPP belgelerinin süresi 2022’nin sonunda bitecek. Bu tarihten önce birçok gemi işletmecisinin bu ürünü alıp gemilerine takmış olması gerekiyor. Bu kapsamda, hiçbir kurum ve kuruluşa bağlı olmayan bir grup Türk armatör, mevcut sistemin gemilere takılması hususunda bir oluşuma gitti. Oluşturdukları grubun sistem alımı konusunda kendilerine önemli avantajlar sağladığını anlatan Simge Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Murat Er, “Mevcut sistemi yerli bir marka ile anlaşarak gemilerimize taktırmayı çok isterdik. Maalesef bu alanda yerli bir markamız yok, biz de madem yerli bir markamız yok o halde ‘milli bir duruşumuz olsun’ dedik. Bu çerçevede 52 armatör toplamda 228 gemiye bu sistemleri taktırma konusunda Alfa Laval ile anlaştı. Bu süreçte bütün kararlarımız danışma ve istişare süreçlerinden geçerek alındı” dedi.
Gemi hurdaya gidinceye kadar BWTS’nin kullanılacağını anlatan Er, “Geminin radarını bile değiştirebilirsiniz ancak BWTS’yi değiştiremezsiniz. Bizim tonajlarımızdaki gemilerin bu ekipmanı çok sık kullanacağını düşünecek olursak, bu sistemin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. BWTS’yi senede yaklaşık 70-75 kez kullanacağınızı düşünün, bu sistemin o kadar iyi olması lazım ki, sizin uzun vadeli ve sık kullanımlarınıza; kalitesi, yedek parçası, servisi, kullanım ve yazılım rahatlığıyla yani her şeyi ile ayakta kalabilsin” dedi.
Grup olarak oluşum sürecinin ilk etapta Hüseyin Konan ve Rasim Akar başta olmak üzere 3-4 armatörle başladığını anlatan Er, “BWTS alımı konusunda gemilerimizi birleştirerek bir grup oluşturduk. Böyle bir konuda ilk defa Türk armatörleri olarak sırt sırta verip, bir duruş sergiliyoruz. Süreç içerisinde 15 marka ile görüşüp finale üç markayı bırakırken, Hüseyin Konan, Rasim Akar, Arif Uzuner, Sinan Atasoy, Kenan Akay, ben ve sonradan katılan Muammer Yağcı’dan oluşan teknik bir komite kurduk. Buradaki bütün kararları bu komite eliyle detaylı bir şekilde istişare ettik, istişare ettiğimiz sonuçları da 52 armatörden oluşan büyük grupla adım adım paylaşarak karar sürecini sonlandırdık. Milli bir markamız yok ama ‘milli bir duruşumuz olsun’ bizim ilk sloganımızdı. İkinci bir sloganımız ise: Bu bir evlilik.
Sonuçta süreç sadece satın alma ile bitmiyor. Bunun satış sonrası, servis ve yedek parça süreci gibi bir takım aşamaları var. Onun için firmaların değerlendirme süreçlerini ince eleyip sık dokumamız lazım, dolayısıyla markalarla görüşmelere başladık. Bu görüşmelere paralel olarak oluşturduğumuz grup da büyümeye başladı. Önemle altını çiziyorum, bu topluluğun hiçbir dernekle, hiçbir birlikle alakası yok, herhangi bir sivil toplum örgütü ile bir alakası yok, salt anlamda bu ülkenin armatörlerinden oluşan bir grubun girişimi ile oluşturuldu” şeklinde konuştu.

“Kararı oy birliği ile verdik”
Karar verme sürecine kadar 44 toplantı düzenlediklerini ifade eden Er, “Bu toplantılardan en kısası altı saat sürdü. 15 ayrı marka ile görüştük, marka ürünleri hakkında 65-70 arasında bir soru çizelgesi oluşturduk. 16 Ekim 2018’den beri yaptığımız bu çalışmalarda imalatçıların da olaya yeterince hâkim olamadığına şahit olduk. Hazırlamış olduğumuz teknik çizelge çok işe yaradı. Bu çizelge ile hem markalar birbirini tanıma fırsatı yakaladı, kendi eksiklerini gördü hem de bu süreçte şirketler kendilerini revize etti. 16 Ekim 2018’de başlayan süreç, üç firmanın final değerlendirmesine kalması ile devam etti. Tuzla’da Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nde (GİSBİR) 29 Mayıs 2019 Çarşamba günü düzenlenen toplantıda, oy birliği ile sistem tedariki konusunda Alfa Laval’i seçtik. Yaptığımız anlaşmada, kimse kimseye kefil değil, tamamen her şey güven ve dostluk çerçevesi içerisinde alınan ortaklaşa kararlar doğrultusunda ilerledi. Markaları seçerken de özellikle hiçbir markaya yakın ve uzak olmadık. Tamamen bilimsel bir şekilde markaların ürünleri hakkında hem kendileri hem de rakipleri hakkında yapmış oldukları bilimsel ve aktüel çalışmaları, çeşitli raporları, basın kuruluşlarında çıkmış çalışmalarını inceleyerek, karar verme aşamasına gittik” dedi.
Sistemin, 52 armatör ve 228 gemiye yaklaşık maliyetinin 22 milyon 800 bin euro olduğunu ifade eden Er, “Biz böyle bir birliktelik yapmasaydık bu rakam çok rahat 30 milyon euronun üzerine çıkardı. Bu birliktelik sayesinde 8 ila 10 milyon euro civarında bir avantaj elde ettik. Bizim avantaj sağladığımız diğer bir alan ise 10 bin euroluk ücretsiz yedek parça tedariki oldu. Bu anlaşma kapsamında ileriye yönelik önemli servis avantajları da sağladık, hem kara hem de deniz personeline süresiz ve ücretsiz eğitim imkânı, garanti sürelerinde iki kattan fazla ekstra süreler elde edilmesi gibi konular da anlaşma kapsamında elde ettiğimiz önemli kazanımlar içerisinde. Burada en önemli konu teknik servis desteği, yarın öbür gün devam edecek yegâne kalem de budur. Bu satın alma günleri çabuk geçecektir. Yaptığımız anlaşma ile ileriye dönük bir takım hukuksal haklar da elde ettik. Bu anlaşmayı imzalayan her şirketin, 2024’ün sonuna kadar aynı fiyatlarla, filosunun yüzde 30’una bu sistemi taktırma yetkisi var” dedi. Kurulacak BWTS’de herhangi bir fiyat farkı ödemeden hem IMO hem de United States Coast Guard (USCG) özelliklerinin bir arada olacağına değinen Er, “Cihazımız hem IMO moduna hem de USCG moduna geçebiliyor. Biz her ne kadar ABD’ye gitmesek de bu gemi için bir değerdir. Bu mod geçişinde 10 ila 25 bin euro civarında bir ücret farkı var. Alfa Laval bu farkı bizden almadı. Ayrıca bizim filtremiz USCG sertifikası olduğu için 20 mikrona kadar bakterileri bertaraf edebiliyor. IMO içinse 50 mikron kuralı geçerli. Bu ürün, her iki kriteri de sağlıyor” bilgisini verdi.

“Tersanelerle bir
paket program
dahilinde anlaşmak isteriz”

Sistemin tedarik edileceği firmanın belirlenmesinin ardından sıranın mühendislik hizmetlerine geldiğine değinen Er, “Bizce kitabın birinci bölümü bitti ikinci bölümü başlıyor. Sistemin; plan, çizim, teknik resim, montaj, montaj aşamasına nezaret etme, Alfa Laval’den gerekli onayların alınması, geminin klas kuruluşundan onay alınması gibi süreçlerin en az hasarla, mümkünse hasarsız bir şekilde yapılmasını planlıyoruz. Bu konu ile ilgili şu ana kadar, yerli üç mühendislik firmamız teklifte bulundu. Bu sayının daha fazla olmasını beklerdik, haber vermediğimiz halde İngiltere ve Singapur’da faaliyet gösteren iki firma mühendislik hizmetleri konusunda bize teklif verdi” şeklinde konuştu.
Sürecin mühendislik tarafı bittiği zaman, tersanede montaj ayağının başlayacağını anlatan Er, “Biz nasıl ki BWTS konusunda bir araya gelip bir karara vardıysak, tersanelerimizin de montaj konusunda bir araya gelip grubumuza paket program önermesini bekliyoruz. Tersanelerimizin bu yönde bir adım atması, sektör olarak ciddi bir sinerji yaratmamıza katkı sağlayacaktır” dedi.

Bunu Paylaşın