MHK Başkanı Dr. Ferhat Gündoğdu: Bireysel olarak yabancı hakeme karşıyım

MDN Editör
  • |

Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Dr. Ferhat Gündoğdu, profesyonel geçmişi, hakemlik sisteminde yaşanan radikal değişim süreci, yabancı hakemler ve kamuoyu baskısı hakkında MarineDeal News’a özel açıklamalarda bulundu

Emekli bir albay olarak Ferhat Gündoğdu’nun MHK Başkanlığı süreci nasıl gelişti, hakemlik ve spor konusundaki geçmişiniz nedir?

Öncelikle, MHK başkanlığı görevinin bu kadar popüler ve gündem maddesi olmasındansa sistemlerin ön planda olmasını tercih ederim. Sistemlerin sürdürülebilirliği açısından doğru bir yaklaşım değil. Ancak, toplumumuzun futbol anlayışı ve yönetimlere karşı bakış açısından dolayı MHK’nin başındaki kişi gündem yapılıyor. Bunu faydalı görmüyorum. Bunun yerine hakemlik sistemi ve geleceği konuşulup, üstüne fikirler üretilse ve eleştiriler de bu yönde olsa daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Kendi üzerimden MHK’nin başına geçiş sürecimi anlatacak olursam; 13 yaşından bu yana sporun içinde olan birisiyim. Pek çok spor dalını yapmış birisi olarak futbolun her zaman bunun merkezinde olduğunu söyleyebilirim. Sporun hemen hemen bütün dallarını hayatımın içerisine dahil ettim ve bazılarını da hobinin ötesine taşıdım. Bu bana kişisel tatmin konusunda oldukça yardımcı olurken çevremdeki insanlar adına da sporun bir kişiye getirdiği olumlu yönler açısından bir rol model olmamı sağladı.

Profesyonel anlamda 13 yıl hakemlik yaptıktan sonra 2014 yılından itibaren MHK bünyesinde 11 yıl boyunda hakemlik yönetiminin bizzat içerisinde oldum. Açıkçası işin mutfağında her adımda bulundum diyebilirim. Hakemlik yaptığım dönemde işin fiziki anlamda bir şekilde biteceğini bildiğim için yöneticilik kısmına geçmek adına kendimi akademik anlamda donattım. Bu anlamda profesyonel hakemlik sonrası, eğitimime ağırlık verdim. Aradaki 10 yıllık sürece; bir spor yönetimi yüksek lisansı, bir işletme yönetimi yüksek lisansı bir de spor bilimleri doktorası sığdırdım. Fırsat buldukça da bu alanlardaki akademik çalışmaları ve makaleleri takip etmeye çalışıyorum.

Nihayetinde hakemlik adına hem akademik olarak hem sahadaki uygulayıcı hem de yönetici olarak hibrit bir kariyer oluşturdum. Hakemliği ben her zaman zevk aldığım için yaptım. Hayatımın bir parçası oldu. 2022 yılından itibaren MHK Başkanı olarak görevlendirildim. Alınan radikal kararlarından içerisinde oldum.

Süper Lig hakemleri başta olmak üzere pek çok hakemin ani bir biçimde değiştiği süreçten mi bahsediyorsunuz?

Bu durum kamuoyunda hakemlerin el çektirilmesi olarak biliniyor ama o zaman için alınan karar; bazı hakemlerin klasmanlarının değişmesi ve farklı kategorilere geçirilmeleriydi. Bir nevi klasman değerlendirmesiydi ama bunu değişik şekilde tanımladılar. Ben o zaman da bu gün de aynı şeyi söylüyorum. O dönem aldığımız kararlar, o kadroda görev yapmak istemediğimiz, başka kadroda çalışmak istediğimiz arkadaşlar hakkındaydı.

Bu kadar büyük ve toplu bir değişimin sebebi neydi?

Hakemlik sisteminin yenilenmesi, gençleşmesi ve kurumun üstünlüğünün gösterilmesiydi. Çünkü bireysellikler çok ön plandaydı. Kurum menfaatlerinden çok birey menfaatlerin ön planda tutuluyordu ve bu durum kanıksanmış bir hale gelmişti. Bu da kurumun geleceği açısından bir sorun haline geldiği için değişim şarttı. Bu değişim ve gençleşme hareketine bugün de devam ediyoruz. Şu an sahalarda gördüğünüz birçok genç arkadaş bu yenilenme sürecinin bir ürünü.

Bireysel olarak baktığımda; 80 milyonun üzerindeki bir nüfusa sahip Türkiye’nin genç nüfusuyla Avrupa ve dünyada öne çıkan bir ülke olarak, şanlı tarihimizi de göz önünde bulundurduğumuzda her Türk insanı gibi kendi kaynağının kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Yabancı kaynağa en son çare olarak yönelmek gerektiğini düşünüyorum ancak kurumun menfaati söz konusu olduğu için bazen değişik kararlar almak gerekiyor. İlk defa yabancı hakem getiriliyor dendi ancak yabancı hakem ilk olarak geçen sene geldi. Video yardımcı hakem (VAR) günümüzde neredeyse sahadaki hakemden önemli hale geldi. Kritik kararlarda sonucu VAR müdahalesi belirliyor. Bu karar ilk olarak geçen sene alınmıştı ve hâlâ devam ediyor. Saha ortasındaki kişiyi çok uzun yıllar sonra yabancı hakemden belirleyince böyle bir algı oluştu. Ben ayrıca saha ortasında da VAR’da da yabancı hakeme karşıyım. Bu kadar kaynağın ve insan gücünün içerisinde biz bunu yetiştiremiyor, üretemiyor ve bu hizmeti sunamıyorsak bu bir eksikliktir.

Siz bu kararı desteklemediniz diyebilir miyiz?

Bireysel olarak karşıyım ancak kurum yöneticisi olarak zorunluluklardan dolayı bu ihtiyacın olduğunu ben de söyledim.

Yabancı hakemlerin Türk futboluna katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

Ben iki açıdan katkı sağladığını düşünüyorum. Bunların ilki karşılaştırma imkânımızın olması. Geçen sene kamuoyunun baskısı nedeniyle son 8 hafta yabancı VAR’a gidilmesi sonrası bazı kararlar maça etki etse dahi algı anlamında kimse bunu faydasız bulmadı. Tepkilerin önüne geçilmiş oldu. Ağır bir eleştiri olduğunu hatırlamıyorum. Bu seneye baktığımız zamandaysa yine aynı şekilde, aynı algının olduğunu görüyoruz. Açıkçası ben bunun değişeceğini de düşünmüyorum. Yine de kendi hakemlerimize olan güvensizliği azaltıp güveni yeniden kazanacağımıza ve iyi bir yolda olduğumuza inanıyorum. Bu genel yorumum.

VAR teknolojisi bizde son 7 senedir var ve dünyada da oldukça yeni. Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) da VAR’la ilgili kuralları hâlen düzenliyor. Bütün ülkelerde bir oluşum süreci denebilir. Bu anlamda biz de yeni bir kadro oluşturma çalışıyoruz ve yeni oluşturacağımız kadroya tecrübe aktaranımı odadaki sürecin yönetimi ve zaman kazanımı açısından da önemli bir nokta. Hedefimiz yatırım yaptığımız genç nesle var tecrübesini de kazandırmak. Mümkün olduğu kadar sahada başaralı olan, saha performansını iyi gördüğümüz yeni jenerasyona var tecrübesi kazandırmak. 3 yıllık planlamamızdaki hedefimiz bu. Önümüzdeki yıl için Yönetim Kurulu bir karar verecektir.

Galatasaray ve Fenerbahçe arasında iki derbi oynandı. Birinde yabancı diğerine yerli hakem yönetti bunları mukayese eder misiniz?

Burada çok objektif bir yorum yapmam mümkün değil ama şu da bir gerçek arada olumlu veya olumsuz çok bir fark yoktu. Bu algıya, bu maliyete değer mi? Kendimize olan güvensizlik ortamını yaratmaya değer mi? Bu soruları kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

VAR hakemlerinin sahadakilerden ayrı yetişmesi daha iyi olmaz mı?

VAR odasında profesyonelleşmek ideali. Sadece VAR odasında görev yapabilecek bir kadroya sahip olmak önemli. Bu bir geçiş aşaması ve kafamızdaki hesap 3’te 2’nin sahadan, 3’te 1’in profesyonel olması. Şu an için ileriye yönelik kesin bir şey söylemek imkânsız. Ayrıca sadece sahada ya da sadece var odasında olunduğu zaman taraflar birbirlerinin psikolojisinden uzaklaşıyor. İkisinin arasındaki takım çalışması çok önemli. Bu etkileşim olmadığında sadece statik görüntüye göre karar verilebiliyor. Hâlbuki sahada bunu yorumlayan kişi; öncesi, sonrası, hızı, şiddeti ve niyeti gibi konuları daha iyi muhakeme edebiliyor. Dolayısıyla hibrit çözümü daha makul buluyoruz. Çoğunluğu sahadan kalanı da profesyonel olmak üzere bir sistem kurmak en sağlıklısı. İleride teknolojik gelişmelere ve insan yetkinlik seviyelerine göre yeniden değerlendirmek tabii ki söz konusu.

VAR’daki bekleme süreleri neden bu kadar uzun?   

VAR süreleri bu sezonun ilk yarısına göre oldukça hızlandı. Artık hakemlerimiz gidip bakıp hızlıca dönebiliyorlar. Birinci lig maçlarında halen uzun bekleme süreleri olabiliyor. Bunun nedeni de kamera sistemlerinin yetersizliği. Süper ligde en az 18 açıdan bakılabiliyor ancak birinci liglerde bu 10 açıda kalıyor. Görüntü kalitesi de biraz düştüğü için doğru açıyı bulup karar vermek biraz uzun sürebiliyor. Bunun yanında tecrübe eksikliği de söz konusu. Tecrübesizlik özgüvensizlik yarattığından bu durumun zamanla azalması beklenebilir.  

Kulüpler çok baskı uyguluyor mu?

Kulüplerimizin doğrudan bir baskısı asla olmuyor. Ama kulüplerin taraftarları ya da o yönde yayın yapan mecralar bireysel olarak hakemler üzerinde baskı oluşturulabiliyorlar. Özellikle sosyal medyada. Kulüplerimizin sistem üzerine talepleri ve eleştirileri olabiliyor ve bu konuda toplantılar düzenliyoruz. Ancak kesinlikle isimler üzerine bir eleştiri olmuyor.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın