Merkez Bankası TL’ye kalkan oldu

MDN İstanbul

Ekim ayında Türk finansal piyasaları son yılların en çalkantılı dönemini yaşadı. Dolar 1.90’ı aşınca Merkez Bankası devreye girdi. Yunanistan’ın borçlarının yarısının silinmesinin verdiği olumlu rüzgâr da  dolar’ın düşmesinde Merkez’e yardımcı oldu. Ancak kurun 1.73’lere inmesinin kısa vadeli olduğunu öngören uzmanlar, orta vadede dolar’ın ateşinin yeniden yükseleceğini söylüyor

Avrupa borç krizinin derinleşmesinin de etkisiyle dolar’ın 1.90 TL’yi aşarak tarihi rekor seviyelerine ulaşmasıyla birlikte Türk finansal piyasaları belirsizliğin doruğa çıktığı bir ekim ayı yaşadı. Merkez Bankası bu dönemde hem ihale yöntemiyle hem de 2006 yılından sonra ilk kez başvurduğu doğrudan satış yöntemiyle dolar’ın ateşini almak için yaklaşık 7 milyar dolar’lık satış gerçekleştirdi. Merkez’in bu adımları da dolar’ın ateşini düşürmeye yetmeyince Banka, önce ‘örtülü faiz artırımı’ daha sonra da TL’yi güçlendirmek için 5 maddelik bir eylem planını devrye soktu. Merkez’in bu adımları sonrası 4 Ekim’de 1.90 TL’yi aşan dolar, ekim ayı sonu itibarıyla 1.73 TL seviyelerinin altına kadar indi. Dolar’ın ateşi kısa vadede sönmüş gözükse de uzun vadede kurun yönünün nasıl seyir izleyeceği merak konusu. Ekonomistler Merkez’in yeni politikaları sonrasında kurun kısa vadede 1.71 TL seviyelerine kadar gevşemesini bekliyor. Ancak orta ve uzun vadede hem yurtdışı ekonomik gelişmeler hem de yurtiçi gelişmeler çerçevesinde TL’nin tekrardan bir değer kaybı sürecine gireceğinin kaçınılmaz olduğunu belirtiyorlar.

Yüksek faiz politikası

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, açıkladığı 5 maddelik eylem planı ve enflasyon raporu ile hem fiyat hem de finansal istikrarı sağlamak için TL’de meydana gelen değer kaybını azaltmayı hedefleyen, enflasyon beklentilerinde bozulma olmaması için de faiz politikasını sert bir şekilde kullandığı çok ayaklı bir politika devreye soktu. Merkez Bankası, faiz oranlarının ekonomiyi yavaşlatmaktan uzak olduğunu, TL’deki değer kaybının hem fiyat hem de finansal istikrarı tehdit ettiğini, beklentilerdeki bozulmanın genel ekonomik görünümü de zedelediğini ifade eden Başçı, gerekli tüm adımların atılarak, bu adımlar sonrası başta tüketici kredileri olmak üzere kredi faizlerinin yükseleceğini işaret etti.                                                                       Merkez Bankası, para politikasını sıkılaştırarak, faiz yükselterek insanların ve şirketlerin harcalmalarını sınırlandırmaya çalışıyor. Bir başka ifade ile bir süre yüksek faiz ve yüksek kur politikası izleneceği söylenebilir. Ekonomistler bu adımların, kısa sürede meyvelerini vereceğini ve kredibilitenin yeniden tesis edilmesi hususunda yararlı olacağını belirtiyor.
İçeride bu gelişmeler yaşanırken Avrupa’da lidelerin krizin çözümüne yönelik attıkları bazı adımların da dolar’ın gevşemesinde etkisi oluyor. AB liderlerinin ekim ayı sonunda yaptıkları zirvede, bankaların ve özel sektörün elindeki Yunan tahvillerinin değerini yüzde 50 indirmek için anlaşması ve borç krizine karşı alınan diğer önlemlerin etkisiyle euro dolar karşısında 7 haftanın zirvesini gördü. Euro’nun 1.4 dolar’ı aşmasında Avrupa ülkelerinin bankalarının sermayelerini desteklemek için adım atmaları ve kurtarma fonunu büyütme kararı almaları etkili oldu. HSBC Stratejisti Fatih Keresteci yayınladığı raporunda, aslında Avrupa liderlerinin Yunanistan’a yönelik attığı adımların hiç birisinin sürpriz olmadığını belirterek, “AB liderlerinin geçen uzun sürede karar almakta bir türlü istikrar sağlayamamaları umutları azaltmıştı. Bu yönüyle bakıldığında alınan kararların krizin çözümünde önemli bir kilometre taşı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, AB’nin geçmişte de önemli kararlar almasına rağmen uygulama safhasında sorunlar yaşadığının bilinmesi, soru işaretlerinin tam olarak giderilmediğini gösteriyor” diyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın