Meraklısına jeopolitik bulmacalar

MDN İstanbul

Tayvan, Ukrayna ve Kazakistan

Yerküre 2022 yılına oldukça hızlı girdi. Rusya ile ABD arasında Ukrayna özelinde devam eden bilek güreşine odaklanan gözler, Kazakistan’da başlayan olaylar nedeniyle yörünge değiştirdi. Kazakistan’da olaylar öylesine dinamik bir süreçte gelişti ve sona erdi ki olayların arka planını anlama ve jeopolitik bulmacayı çözme süreçlerinin tümü iç içe geçti.

Hâliyle yaşanan süreçte komplo teorileri havada uçuştu, olağan şüpheliler birbiri ardına sıralandı.  Kuşkusuz yapılan değerlendirmelerde takılan “siyasi gözlük” ve “bakılan yön” belirleyici oldu. Başlangıçta kimileri ABD’nin Rusya’yı hedef alan yeni bir kadife devrim girişiminde bulunduğunu iddia etti. Bazılarıysa hadiseyi Ukrayna görüşmeleri (10/13 Ocak, ABD-Rusya, NATO-Rusya) öncesi Rusya’nın ABD’ye karşı güç gösterisi yapması ve masaya kuvvetli oturmak üzere ön alması olarak yorumladı. Bir kısım, Rusya’nın yeni kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nı zayıflatmayı hedeflediğini iddia etti. Bazılarının, olaylarda Çin’in izlerini ve Rusya-Çin gerilimini aradıkları gözlendi.

Aslında ne oldu?
Bir parantez açalım. Son dönemde dünyanın kimi bölgelerinde başlayan ve tırmanan krizlerin hiçbirisi tesadüfi değil. Kriz bölgelerinin tümünde birbiriyle bağlantılı, küresel aktörlerin izledikleri stratejilerle uyumlu hamleler görüyoruz. Hızlı akan süreç jeopolitik bulmacanın çözümünü güçleştiriyor. Mevcut konjonktürde  Tayvan, Ukrayna ve Kazakistan çok bilinmeyenli denklemin ana parametreleri olarak öne çıkıyor. Tayvan marjında Çin ile ABD, Ukrayna marjında Rusya ile ABD’nin rekabetini görüyoruz. Beliren krizler bir takım önemli gelişmeleri ve tali aktörlerin hamlelerini perdeliyor. Aslında her biri ayrı birer yazı konusu olabilecek önemli hadiseler sütre gerisinde kalıyor.

Yükselen Japonya’ya dikkat!
Örneğin, 1 Ocak’ta Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) inisiyatifi yürürlüğe girdi. Brunei, Kamboçya, Laos, Singapur, Tayland ve Vietnam dâhil 6 ASEAN ülkesi ile Çin, Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya dâhil ASEAN üyesi olmayan 4 ülke anlaşmayı uygulamaya başladı. Güney Kore bu inisiyatife 1 Şubat’ta katılacak. RCEP 2,2 milyar nüfusla dünyanın toplam üretim değerinin yüzde 30’unu kapsıyor, böylelikle dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesi tesis edilmiş oluyor.

Diğer taraftan Japonya ile Avustralya arasında yıllardır müzakereleri süren savunma paktı için imzalar 5 Ocak’ta atıldı. Japonya’nın bir ülke ile savunma boyutunda ilk defa imzaladığı anlaşma olan “Karşılıklı Erişim Anlaşması” Avustralya ve Japon ordularının savunma ve insani yardım operasyonlarında birbirleriyle çalışmasına olanak tanımayı hedefliyor. Asya-Pasifik Bölgesi’nde Japonya’nın yükselişi ve Çin karşısında konumunu konsolide etme çabalarının artarak sürdüğünü görüyoruz. Japonya’nın Ukrayna krizi bağlamında Rusya’ya da sesini yükselttiğini hatırlatalım.

Parantezi kapatalım ve Kazakistan denklemine dönelim.

Kazakistan karışıyor
Kazakistan’ın batısında 2 Ocak’ta akaryakıta yapılan zamlar ve ülkedeki sosyoekonomik durumun kötüleştiği gerekçesiyle başlayan olaylar kısa sürede büyüdü ve ülkenin diğer bölgelerine sıçradı. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in ayaklanmadan sorumlu tuttuğu hükûmetin istifasını kabul etmesine karşın olaylar yatışmadı. Ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karşın 5 Ocak’ta sokak gösterileri terör hadiselerine evrildi. Kazakistan gibi 2,7 milyon kilometrekarelik bir Asya devinin ansızın istikrarsızlığa sürüklenme tehlikesi belirdi.

Tokayev, protesto gösterilerini “dış saldırganlık” olarak tanımladı ve Rusya, Belarus, Kazakistan, Ermenistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın üye olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ)’nden yardım talebinde bulundu. Bunun üzerine KGAÖ, kısa sürede ülkeye barış gücü gönderdi. Kazakistan’da yaşanan karışıklık esnasında 164 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 8 bin kişi gözaltına alındı. Olaylar kontrol altına alınınca KGAÖ barış gücü 19 Ocak’ta Kazakistan’dan ayrıldı.

Ocak ayında belleklere kazınan inisiyatif: KGAÖ
Kolektif Güvenlik Konseyi Başkanlığını yürüten Ermenistan Başbakanı Paşinyan, “Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın 4’üncü Maddesi uyarınca Kazakistan’daki durumu normalleştirmek ve istikrara kavuşturmak için KGAÖ’nün kolektif barış gücünü sınırlı bir süre için bu ülkeye göndermeye karar verdiğini” duyurdu.  4’üncü Madde’nin, örgüte üye devletlerden birinin toprak bütünlüğüne, egemenliğine, istikrarına ve güvenliğine yönelik bir saldırının, tüm üye devletlere yönelik bir saldırı olarak kabûl edileceğini kapsadığını hatırlatalım.

Olayın kısa özeti şudur. Kazakistan’da sivil şekilde başlayan, devamında devletin güvenliğini tehdit eder bir mahiyete dönüşen olaylar neticesinde Kazakistan’ın meşru savunma hakkı doğmuş, Kazakistan kolektif meşru savunma hakkı çerçevesinde üyesi olduğu KGAÖ’den yardım talep etmiştir. Tokayev sözde “dış güçler” çıkışıyla, KGAÖ barış gücünün ülkeye davet edilmesine hukuki dayanak sağlamayı hedeflemiştir. Tokayev’in Kazakistan ordusuna güvenemediğinin altını çizelim.

Olayların arka planı
Kazakistan’daki karışıklık kontrol altına alındıktan ve jeopolitik hasar tespiti(!) yapıldıktan sonra arka planı görebildik. Kısaca yaşananlar bir “iç darbe” olarak yorumlanabilir. Dikkatinizi çekelim, Cumhurbaşkanı Tokayev, hükûmetin istifasını istedikten sonra ülkeyi yaklaşık 30 yıl yöneten, 2019’da istifa eden lâkin fiilen gücü “Devlet Konseyi Başkanlığı” ile elinde tutan Nazarbayev’i görevinden azletti ve tüm yetkileri üzerine aldı. Ez cümle Tokayev, kendi gücünü sağlamlaştırmak için krizi fırsata çevirdi. Peki, Tokayev tüm bunları kendi inisiyatifi ile mi yaptı? Elbette hayır.

Oyunu Kuran: Rusya
Geleceğini tehlikede gören, gücünü ve pozisyonunu kaybetmek istemeyen Nazarbayev devlet erkinde kendine bağlı güçlerle [istihbarat ve ordu (yukarıda belirttik, Tokayev’in KGAÖ’nden yardım istemesi tesadüf değil)] darbeye yol verdi. Organizasyonu Kazakistan İstihbarat Başkanı yaptı (Tokayev tarafından hemen görevinden alındı). Putin ile kişisel dostluğuna, Batı ile fayda-çıkar temelinde iyi ilişkilerine güvenen Nazarbayev başarılı olacağını sandı,  ancak yanıldı, büyük resmi okuyamadı.

Nazarbayev, ekonomik ilişkiler kurmanın yanı sıra Rus ve Çin etkisine karşı dengeyi sağlamak için  Batı’ya şeker pembe görüntüler ve tavizler verdi. Kendince bir denge politikası izlemeye çalıştı. Ülkede sayıları yaklaşık 15 bin olan sivil toplum örgütlerini Batı’yla iyi ilişkiler tesis etmede bir kaldıraç olarak kullandı. Ve fakat, arka bahçesini sağlama almak üzere Batı’ya doğrudan, nüfuz alanını kuzeye taşımak isteyen Çin’e ise dolaylı mesaj vermeyi hedefleyen Rusya’nın oyunu kurduğu kısa sürede anlaşıldı.

Kazakistan’ın ansızın karışması, Tokayev’in iç tarafta tüm yetkileri üzerinde toplarken, gücünü konsolide etmek üzere Rusya kartına sarılması, KGAÖ’nün ülkeye davet edilmesi, sıfır zamanında tam donanımlı (Ermenistan askerlerinin pejmürde görüntüsü hariç) KGAÖ barış gücünün Kazakistan’a intikâl etmesi iyi kurgulanan Rus oyununun izlerini yansıtıyor. Rusya’nın oyunu kurarken ABD başta olmak üzere kimi Batılı ülkeleri bilgilendirdiği anlaşılıyor. Nitekim yaşanan hadiseye Batı’dan yüksek sesli bir tepki gelmemesi, dahası Tokayev’in olayların başında Batılı firmaların haklarının korunacağını ilan edivermesi öngörümüzü kuvvetlendiriyor.

Jeopolitik bulmacayı çözebilenler
Belki de ABD, istikrarı pamuk ipliğine bağlı Kazakistan’ın öncelikli rakibi Çin’in etkisine girmektense,  Rusya’nın hegemonyasına teslim edilmesine razı geldi. Ekonomik kazanımlarını teminen, bu zaviyeden bakılınca ABD kazançlı taraf olarak görünebilir. Orta Asya’nın doğal kaynaklar bakımından en zengin ülkesi ve eski Sovyet döneminin gözde peyki üzerinde yeniden hegemonya tesis edilmesi, ülkedeki Rus azınlığın haklarının korunması, Çin’in kuzeye yükselen etki alanının sınırlandırılması ve Çin’e karşı tampon bir bölgenin tesis edilmesi bakımlarından Rusya, asli kazanandır.

Ayrıca, tam donanımlı özel kuvvetlerini KGAÖ şemsiyesi altında sıfır zamanda Kazakistan’a sevk edebilen Rusya, süre gelen Ukrayna krizi bağlamında Batı’ya da çok boyutlu bir mesaj vermiştir. Sert gücünü kullanmaktan imtina etmeyeceğini gösteren Rusya, aynı zamanda NATO’ya “artık yalnız değilsin” minvalinde bir mesaj vermiştir. Putin’in, kişisel dostu Nazarbayev’in itibarını koruduğunu ve Kazakistan’da ikâmetini temin ettiğini de not edelim. Belli ki Nazarbayev’in varlığı ilerleyen dönemde (ve gerektiğinde) Tokayev’e karşı Demokles’in kılıcı olarak kullanılabilecektir.

Gelelim Çin’e. Sahip olduğu doğal zenginlikleri, derin coğrafyası ile Kazakistan Çin bakımından hem bir pazar hem de bir yaşam alanıdır. Dahası kuşak yol inisiyatifinin hayata geçirilmesi bakımından hayati önemdedir. Bu nedenle Çin, Kazakistan’ın Batı yörüngesine girmektense, konjonktürel müttefiki Rusya’nın etki alanında kalmasına -şimdilik- razı gelmiş olabilir. Tokayev’in özgeçmişine bakan gözler Çin’in memnuniyetini görecektir. Tokayev’in başında olduğu Kazakistan, Çin bakımından da kabûl edilebilir bir opsiyondur. Son kertede denklemde kaybeden taraf çok açık ki Kazakistan halkıdır.

Öngörüyü teyit etmek
Öngörümüzü teyit edelim. Kazakistan’daki olaylara Çin destek verdi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’e gönderdiği mesajda Kazak yönetiminin protestoculara yönelik sert müdahalesinden övgüyle söz ederek, “Kritik anlarda kararlı bir şekilde güçlü önlemler aldınız, bir politikacı olarak sorumlu konumunuz ve görev anlayışınız ile ülkeniz ve halkınız için durumu hızla yatıştırdınız” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Putin ise Kazakistan’ın “uluslararası terörizmin” hedefi hâline geldiğini belirterek, ülkedeki huzursuzlukların iç ve dış güçler tarafından istismar edildiğini, Rusya liderliğindeki KGAÖ’nün bölgenin istikrarsızlaştırılmasına ve “renkli devrimlere” izin vermeyeceğini belirtti. Emekliye ayrıldığını ve başkent Nursultan’da istirahat sürecinde bulunduğunu belirten Nazarbayev ise halka Tokayev’in reformlarını destekleme çağrısı yaparak, Kazakistan’a yönelik bu organize kargaşaların ve saldırıların amacının, ülkenin bütünlüğünü bozmak ve devletinin temellerini yok etmek olduğunu kaydetti.

Jeopolitik tuzak: Kazakistan
Kazakistan’ın haritadaki konumu, ABD ile Çin-Rusya arasındaki güç mücadelesi bakımından bu ülkeyi önemli hâle getirmektedir. Rusya’nın Kazakistan’a müdahalesi, Çin-Rus ilişkisinin dayanıklılığını göstermektedir. Rusya, Çin ve Orta Asya devletleri arasındaki işbirliği öncelikle güvenlik odaklıdır. Demokratikleşme ve insan haklarının teşviki bağlamındaki Batı müdahalesine ve hegemonyasına karşı çıkılması mevcut konjonktürde Rusya ile Çin’i bir arada tutmaktadır.

Bölgedeki aktörler arasındaki güdüler ve jeopolitik öncelikler farklı olsa da Batı’ya karşı üst seviyeli bir işbirliği motivasyonu bulunmaktadır. Gelelim jeopolitik tuzağa düşen Kazakistan’a… Son hadiseden sonra tüm küresel aktörlerle (Rusya, Çin, ABD) aynı mesafede durmayı önceleyen Kazakistan’ın çok vektörlü dış politikası çökmüştür. Siyasi alanı küçülen Kazakistan ilerleyen günlerde, güvenlik bakımından Rusya’ya, ekonomik bakımdan da Çin’e daha da bağımlı hâle gelecektir. Kazakistan’da tesis edilen statükonun devamı kısa vadede  Çin ve Rusya’nın çıkarına olacaktır. Son tahlilde, Kazakistan’ın başına gelenlerin dikkatlice analiz edilmesi ve gerekli derslerin alınması önemlidir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın