‘Libya’ya elektrik vermeye hazırız’

Yeşim Yeliz Egeli

Zeynep Harezi

Hedef projeleri ve Libya özelinde MarineDeal News’e özel röportaj veren Karadeniz Holding Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Harezi Yılmaz, “Zorlu bir dönemi geride bırakan Libya halkının yaşamları normale dönene kadar, Libya‘nın farklı bölgelerine 1,000 MW Powership ile elektrik vermeye hazırız,” dedi


Karadeniz Holding dünyanın ilk enerji filosu Powershipleri Türk mühendisleri, Türk işçileri ile Türk tersanelerinde inşa eden ve işleten dünya markamız. Powershipler ile dünyanın 15 farklı bölgesinde 4,100 MW’lık kurulu güç ile yüzde 100 güvenilir ve ekonomik elektrik üretiyor.


Önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz?


2010 yılından beri şirkette çalışıyorum. Dedemin kurduğu bir şirket ve ben 3’üncü kuşak olarak burada çalışıyorum. Powership projelerinin ilk devreye girdiği sene başladım. Bu sayede Powership projelerinin başından beri içinde olma imkânı buldum. İlk birkaç seneyi Irak’ta geçirdim. Daha sonra Afrika Tanzanya daha sonra Londra’da LSE’de MBA’imi bitirip ‘Chief Commercial Operations Officer’ olarak tüm ticari operasyonların başına geçtim. Şimdi hem mevcut bütün operasyonlarımız hem de hedeflediğimiz yeni ülkeler hakkında çalışmalarımızı ekip arkadaşlarımızla beraber yürütüyoruz. Aynı zamanda yönetim kurulu üyesiyim. Felsefe ve Ekonomi okudum. Vaktimizin yaklaşık üçte ikisi farklı ülkelerde ve seyahatte geçiyor. Son iki senede; Afrika ve Latin Amerika başta olmak üzere; Senegal, Gine Konakri, Sudan ve Küba projelerini imzaladık. Bunlar için sadece mevcut ülkelere gitmek 6 ay sürüyor. Yeni projelerimiz de olunca hayatımız iş odaklı. Ama tüm bunların dışında annem de ressam olduğu için resim yapmayı seviyorum ve en çok önem verdiğim şey Women’s Empowerment (Kadının Güçlendirilmesi). Özellikle genç kadınların topluma katılması, eğitimlerini tamamlamaları, iş sahibi olmaları ve topluma daha çok katılmalarının sağlandığı projelerde yer almak en büyük hayalim.


Karadeniz Holding dünyaya örnek bir şirket. Kısa tarihçeniz, Türk gemi endüstrisindeki yeriniz ve hedefleriniz nedir?


Şirketimiz 1948’de Rauf Karadeniz tarafından kuruldu. Başlarda ağır makine sanayi üzerinde yoğunlaşan bir şirkettik. 1996’da Türkiye’deki enerji sektörü özelleştirildi ve biz Türkiye’deki ilk toptan elektrik üretim ve ticareti yapan ve yurtdışına satış lisansı alan şirket olduk. Türkiye’nin farklı yerlerinde kara santralleri kurmaya başladık. 2003 yılında Silopi’deki santralimizden Irak’a sınır ötesi elektrik ticaretine başladık. 2007 yılında da uluslararası bir şekilde yayılmak istedik. Uluslararası açılımımızı yaparken de mevcut sektörde olan bir işi kopyalamak yerine enerji sektöründe açık olan bir yeri doldurmak istedik. Bunu yaparken de dünyadaki pek çok enerji bakanına ve devlet başkanına neye ihtiyaçları olduğu konusunda danıştık. Liderlerin söylediği belli başlı kriterler vardı, ‘‘Enerji sektöründe bize 2 senede tamamlanacağı sözü veriliyor ancak 5’inci senenin sonunda hâlâ tamamlanmamış oluyor. Biz gerçekten bize söz verilen tarihte devreye girecek bir proje istiyoruz.


Şirketler proje finansmanı istiyor ve sadece proje finansmanlarını kapatmaları 2 sene sürüyor, 10 kuruş diye anlaşıyoruz sonunda 20 kuruşa mâl oluyor. Biz gelişmekte olan ülkeler olarak zaten proje finansmanını almakta oldukça zorlanan ülkeleriz. Karaya santral kurulmak istendiği zaman arazi problemleri, işçilerin vize sorunları ve ülkeden kaynaklı teslimatın gecikmesi (örneğin malzeme taşınan güzergâhta bir köprünün yıkılması),’’ gibi problemlerini bize anlattılar. Biz de dedik ki, “Bizim dünyada enerji ihtiyacı olan ülkelere bütüncül çözüm üretmemiz gerekiyor. Yarın değil dün elektriği o ülkeye götürebiliyor olmamız lazım. Bizim kendimizi ve ülkeleri finansman alma yetisinden kurtarmamız lazım. Bizim “tak ve çalıştır” şeklinde paket bir ürün sunmamız lâzım ki o ülkeye elektrik verebilelim. Bunları yaparken hem o ülkenin ortalama elektrik maliyetini düşürmeliyiz hem de ülkenin elektriği alacak bir altyapısı yoksa altyapı desteği de sağlamalıyız,” diye düşündük.


“Peki, finansman, inşa ve tedarik sürecinde biz tüm bunları nasıl yaparız?” sorusundan hareketle, 2007 senesinde dedik ki, “Biz bunu herhangi bir kontrat olmadan enerji santrallerini gemilerin üzerine kurarak yapabiliriz. Böylece bitmiş bir santrali isteyen her ülkeye bağlanabilecek kadar kullanışlı sistemlerle (farklı voltaj ve çıkış gerilim seviyeleri, farklı draftlar vs.) modüler motor teknolojisini kullanarak dizayn edersek bütün bu sorulara cevap verebiliriz. Bunu da kendi finansal gücümüzle yaparız ve proje finansmanı olmadan da projeyi bitirebiliriz.”


Ve projeye başladık. İlk başta Afrika’daki bir maden şirketi bizden kara tesisi kurmamızı istedi. Biz onlara gemi santrali seçeneğini sunduk ve ilk gemimizi Türkiye’deki tersanelerin doluluğu sebebiyle Singapur’da inşa ettik. 2008’deki kriz ile birlikte Türkiye’deki tersaneler boşaldı, bizim 1 gemi bütçesiyle 4 gemi yapılabilmeye başlandı. 100 milyon dolar olan gemi neredeyse 10 milyon dolara kadar geriledi. Bu sayede 4 proje yapabilir hale geldik ve bunları Türkiye’de inşa ettik. Gemilerimizi Afrika’ya gönderme planı yapıyorduk ancak sınır ötesinden elektrik sattığımız Irak Enerji Bakanı bize Basra Körfezi’nde elektrik ihtiyaçlarının olduğunu söyledi ve gemilerimizi buraya yönlendirmemizi rica etti. İlk iki gemimizi Irak’a gönderdik. Daha sonra Pakistan’da bir ihale açıldı. İhaleyi 18 farklı şirket ile birlikte biz kazandık. Ancak o dönem Pakistan’da bir darbe oldu. Ve 18 firma kara santrali kuracağı için bu sebeple projelerini tamamlayamadılar. 2010’da projesini tamamlayan tek firma biz olduk. Ancak Pakistan, 19 firmanın 18’inin projelerini tamamlayamamaları nedeniyle ihaleyi iptal etti. Daha sonra süreci tahkime taşımamız gerekti ancak anlaşmazlık dostça çözüldü. İkinci ülkemizde yaşadığımız kalp kırıklığından sonra Lübnan’da bir ihale oldu. 9 şirket katıldı. Lübnan bu ihalesini 3 kritere bağladı. En ucuz elektrik, en yüksek teknik kapasite ve en hızlı teslimat. Biz bu üç klasmanda da birinci gelerek Lübnan projemize başladık. Lübnan’da 6 ay içerisinde 200 MW’lık iki gemi tahsis ederek projemize başladık. Daha sonra Gana projemiz başladı. Gana projemizde ülkenin elektrik maliyetini yüzde 30 düşürerek ve ülkenin elektrik üretimini de yüzde 30 artırarak 6 ay içerisinde 500 KW elektrik sağladık.


Maliyeti düşürmeniz o ülkeler için de avantaj değil mi?


Örneğin, enerji götürdüğümüz bir ülkenin o dönemki elektrik maliyeti 15 cent kw/s ise ve biz de 10 cent kw/s elektrik götürüyorsak ortalamasını yüzde 30 düşürmüş oluyoruz. Biz buna çok dikkat ediyoruz çünkü ortalama elektrik maliyetini düşürdüğümüz ülkelere gitmek istiyoruz. Mesela bir ülkenin çok yüksek bir hidroenerji kapasitesi olabilir ve hidroyu 3-5 cent’e üretiyor olabilir. Biz o zaman diyoruz ki hidro sizin için daha az maliyetli, isteseniz bile biz sizin için doğru çözüm değiliz. Ancak hidroenerji açısından zengin ülkelerde kurak ve yağışlı mevsim problemleri yaşanıyor ve kurak mevsimde hidroları sıfıra iniyor. Biz bu dönemlerde o ülkelerin elektrik ihtiyaçlarına çözüm olarak gidebiliyoruz. Gana projemizden sonra Mozambik projemiz devreye girdi. Zambiya’nın denize kıyısı olmamasına rağmen Mozambik üzerinden Zambiya’ya elektrik sağladık. Üçlü bir anlaşma oldu. Zambiya ile anlaşmamız bitince Mozambik gemilerimizin kalmasını talep etti. Anlaşmamız Mozambik üzerinden devam etti. Sierra Leone projemiz oldu, Gine Bissau projemiz oldu, Gambiya projemiz oldu, Sudan projemiz oldu.


Sudan’da zorluk çektiniz mi?


Sudan ile müzakereler devam ederken Dubai’den Türkiye’ye getireceğimiz bir gemimizi Sudan Limanı’na çektik ve Sudan’lı yetkililer ile Bakan’a sözleşmeyi imzaladıkları takdirde hemen elektrik verebileceğimizi ve gemimizi ziyaret edip görmelerini istediğimizi bildirerek gemiye davet ettik. Agresif bir pazarlama yaptık. Karar vericiler altyapı projelerine imza atarlarken her zaman taahhüt süresinin uzamasından endişe ederler. Bu sayede sözleşmemizi imzaladık ve en önemlisi Ramazan ayından hemen önce elektrik vermeye başladık.


Dikkatimi çeken sözünüzde durmaya önem atfediyorsunuz. Bu ülkemize de artı değer katıyor olmalı…


Şirket olarak verdiğimiz sözü tutmaya çok önem gösteriyoruz. Çünkü yaptığımız iş devletleri ilgilendiriyor. Gine Bissau’da, Gambiya’da, Sierra Leone’de ülkelerin yüzde 100’üne elektrik sağlıyoruz. Bu nedenle özellikle salgın döneminde bu konuya fazlaca eğildik. Gemilerimizde herhangi bir vakanın yaşanmaması o ülkelerin ihtiyacı için de önemliydi. Gemilerimizde 60 kişi bir arada yaşıyor ve bir kişi kapsa bu saman alevi gibi yayılabilir. Gemilerimizi tamamen karantina altına aldık. Gemilerimizde 3 ayda bir değişim yapılır ve Wuhan’da yasaklar başladıktan hemen sonra biz seyahat kısıtlamaları başlamadan ekiplerimizi değiştirdik ve karantina sürecine dinlenmiş gemi adamlarımızla girdik. Gemilerimizin içerisinde her türlü yaşam ve özel uğraşı/oyun alanları mevcut. Kompleks bir yaşam alanı var. Gemilerimize gerekli olan kumanya gibi tüm ihtiyaç malzemelerini yerleştirdikten sonra karantina boyunca hepsini kilit altına aldık ve süreci bir tane bile vaka yaşamadan geçirdik.


Küba projemizi ben kişisel olarak çok önemsiyorum. Küba sadece çok güvendiği şirketlerle çalışan bir ülke. Bankacılık sektörü uluslararası piyasaya açık olmadığı için daha önce pek çok şirket tarafından suiistimal edilmişler. Sözler verilip gerçekleştirilmemiş ve bu durumu uluslararası mahkemelere taşıyamadıklarından işlerini tamamen güven esaslı yürütüyorlar. Küba’ya ilk gittiğimde Elektrik İdaresi’nin başındakiler “Bi’ kız gelmiş bize geminin üzerinden elektrik vereceğini anlatacak, hadi toplantıya girelim eğlence olsun” diyerek bizimle görüştüklerini söylediler. Toplantıda anlattıklarınıza inanamadık dediler ve ilk başta 2 gemi ısmarladılar sonra o 3 gemi oldu şimdi de 4’üncü geminin kontrat görüşmesini yapıyoruz.


Tüm bu süreç nasıl ilerliyor?


Biz her şeyi ekip olarak gerçekleştiriyoruz. Bizim departmanımızın en büyük özelliği bireysel başarının kabul edilmemesidir. Herkes bir şeyin ucundan tutuyor, çok uzun saatler çalışıyoruz, çok zor ülkelere giderek çalışıyoruz ve bazen hafta sonları birbirine giriyor birkaç hafta tatil yapmadığımız oluyor. Buradaki dayanışmayı ve ekip çalışmasını bir arada tutmazsak böyle çalışmamız pek mümkün olmaz. Bu nedenle burada büyük bir ailenin parçası olduğumuzu kendimize sürekli hatırlatıyoruz. Bize her gün Küba’dan teşekkür mektupları geliyor. Geçen hafta 1 milyonuncu Watt enerjimizi sunduğumuz için bize takdir belgesi sundular. Böyle cennet gibi bir ülkenin güvenini kazandığımız için de çok mutluyuz. Küba Büyükelçimiz Berris Ekinci de bize her anlamda çok yardımcı oldu. Orada bize sahip çıkan birisi olduğunu her zaman hissettiriyor. Kendisine çok müteşekkiriz. Latin Amerika’da birçok ülke ile de görüşme halindeyiz. Honduras, Panama, Guyana, Meksika, Dominik Cumhuriyeti, Haiti. Amerikan adası olmasına rağmen Porto Riko ile de görüşüyoruz. Böylece operasyonlarımızı genişletmeye çalışıyoruz.


Rakiplerinizden sizi ayıran en önemli özellikleriniz nelerdir?


Bizim iki tarz rakibimiz var. Birisi iş planlama rakipleri diğeri ürün rakipleri. Bizim ürünümüz gibi yüzer santral ile hızlı elektrik üretimini birleştiren kimse yok. Bizim gibi hızlı elektrik üreten küçük jeneratörler var. Onları 3 ayda 4 ayda mobilize edip gönderip devreye alan şirketler var. Ancak bu jeneratörler dizel yakıt ve jet yakıtı ile çalıştıkları için oldukça maliyetliler. Biz ise geminin işletme maliyetini, yakıt maliyetini ve bağlanma maliyetini onların sadece yakıt maliyetinden daha ucuza mal edebiliyoruz. Ayrıca gemilerimizi 1 ay içerisinde hizmete sokabiliyoruz. Biz hem düşük maliyetli yakıtla çalışabiliyoruz hem de doğalgaz ile çalışabiliyoruz.


Personelinizin eğitimine ve iş yaptığınız ülkelere sosyal katkılarınız neler?


Bünyemizde Powership akademimiz var. Bu akademide rotasyondaki gemi personelleri yeni ekip arkadaşlarımızı eğitiyor. Tecrübelilerin yeni ekibi eğitmesi, usta-çırak üzerine kurulu bir akademimiz var. Çok çeşitli ülkelerle çalıştığımız için müşterilerin kendi kültürlerine göre çalışma ekiplerimize kültürlerarası özel davranış ve iletişim eğitimleri veriyoruz. Mesela, Afrika ülkelerinde ırkçılık çok hassas bir konu ve bir beyazın teknik olarak üstün olsa bile işi öğretirken, ders verirken üslubuna, alçakgönüllü olmaya oldukça dikkat etmesi gerekiyor. Latin Amerika’da iş konularına girmeden önce özel konuşmalar yapılması hâl hatır sorulması gerekiyor.


Kurumsal sosyal sorumluluk projelerine oldukça önem veriyoruz. “Girl Power” isimli bir girişim başlattık. Çalıştığımız ülkelerde bütçesi yetersiz olan birçok aile erkek çocuklarının eğitimlerine önem veriyorlar, “kızlar nasılsa evlenir, gider başkasının problemi olur” anlayışı hâkim. Biz de bu zinciri kırmak için kızların bütün okul masraflarını karşılıyoruz. Mezun olana kadar eğitimlerine sponsor oluyoruz.


Lifeship


Bizi heyecanlandıran bir diğer sosyal sorumluluk projemiz ise LifeShip. 2 bin kişi kapasiteli yüzer bir mülteci kampı. Bu gemimizi 2 seneliğine Haiti’ye bağışlamayı düşünüyoruz. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile belgesel nitelikte çalışmalarımız oldu. Karadeniz Lifeship Süheyla Sultan gemisi, yardıma muhtaç aileler ve kimsesiz çocuklar için yüzer bir şehir olarak tasarlandı. Bin kişiden fazla konaklama kapasitesi bulunan gemi acil barınma ve yeniden yerleşme ihtiyaçlarını karşılamak adına uluslararası standartlara uygun ve modern bir şekilde inşa edildi. Gemimiz, ana bina, çocuk evi ve aile evi olmak üzere 3 ana binadan oluşuyor. Ayrıca, sert hava koşullarına karşı dayanıklı, mobil olarak, deprem ve sel durumlarında faaliyetlerini kesintisiz sürdürebiliyor. İlave altyapı yatırımlarına ihtiyaç duymuyor ve çevre dostu. Lifeship gemimizde 2 bin kişinin elektrik ihtiyacını ve 7 bin 500 kişinin kullanım suyu ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Gemimizde konaklayan bireyler için tüm temel yaşam alanları (Aile Birleşme Merkezi, Aş Evi, Eğitim Tesisleri, Sağlık Tesisleri, Sosyal Tesisler, Sosyal Yardım Tesisleri) mevcut. Zanaat ve El Sanatları Merkezi sayesinde de kişilere gelir kazanma olanağı sağlıyoruz.


Gemilerinizde hangi tip yakıtı kullanıyorsunuz?


Biz bütün filomuzu doğalgaza geçirmeye çalışıyoruz. Makinalarımızı çift yakıtlı (duel fuel) olarak inşa ettik. Mozambik ve Senegal’de, Afrika’daki ilk Türk LNG Power Projelerini imzaladık. FSRU gemileri ile çalışacak. FSRU’larda MOL ile işbirliği yapıyoruz. İnşayı yarı yarıya ortaklaşa yürütüyoruz. FSRU konusunda oldukça eğitimli bir ekibe sahibiz.

İşlettiğiniz filonuzun sayıca ve üretimce kapasitesi nedir, yeni inşa projeleriniz olacak mı?
Şu anda 25 adet bitmiş gemimiz var, 20’si operasyonda. 5’i her an hizmete hazır. Bunun yanı sıra 4 adet gemimiz Türkiye’de inşa halinde. 2020 sonunda ikisi tamamlanacak ve sayıca 27 gemiye ulaşacağız. Enerji üretim kapasitemiz mevcutta 4,100 MV. Hedefimiz 8,500 MW’a ulaşmak. Ayrıca filomuza 20 powership daha ekleyeceğiz.


Karadeniz Holding’in yeni yatırımları hedefleri neler?


Biz bütün filomuzu gaza çevirmek istiyoruz. FSRU’lara FSU’lara LNG taşıyıcılara yatırım yapıyoruz. Filomuzu hem 50 hertz hem de 60 hertz piyasasına genişletmek istiyoruz. Çünkü dünyanın yarısı 50 yarısı 60 hertz elektrik yapılanması kullanıyor. Ülkelerin santrallerini de gaza geçirebilen bir sistem sahibi olmak istiyoruz. Ülkelerde Solar projeler yaparak yenilenebilir enerjiyi desteklemek istiyoruz.


Bizim hedefimiz dünyadaki elektrik erişimini yüzde 100’e çıkartmak. Elektrik olmadığı zaman, iletişim olmuyor, bilgiye erişilemiyor, sağlık problemleri ortaya çıkıyor ve güvenlik sorunları yaşanıyor. Bu nedenle çok yoğun talep alıyoruz. Yüzer elektrik santrali konvansiyonelin dışında bir ürün. Hâlihazırda 20 gemimizin aktif olarak sahada olması yeni talepler almamızı kolaylaştırıyor. Potansiyel müşterilerimizi aktif görevdeki gemilerimize davet edip teknik tektik sağlıyoruz.


Gemilerinizin uluslararası klasta ayrı bir sınıflandırılması var mı?


Gemilerimiz için Special Service Power Plant adı altınca yeni bir klas oluşturuldu. Breau Veritas ile çalışıyoruz.


Yeni tersane projeniz bulunuyor mu?


Hayır. 4 tersane ile çalışıyoruz. 3’ü anlaşmalı 1’i Altınova, Yalova’da kendi tersanemiz. Bir de Singapur’da dünyanın en iyi dönüşüm işleri yapan (conversion) Sembcorp Tersanesi ile çalışıyoruz. FSRU projelerimiz için de Singapur’da çalışıyoruz.


Libya’nın enerji ihtiyacı için girişiminiz oldu. Hangi aşamadasınız?


Libya ile 2012 yılından beri iletişim halindeyiz. Libya’nın elektrik idaresi GECOL ile 2012 yılından beri teknik tetkikler yapıyoruz. Libya’nın şebekesine uyumlu bir operasyon modumuz olduğu konusunda GECOL ile hemfikiriz. Ancak politik belirsizliklerden dolayı kontratları paraflamış olmamıza rağmen 2012 senesinden beri yürürlüğe sokamadık. Şimdi Hafter’in bölgeden çıkmasıyla siyasi istikrarın sağlanacağı umuduyla teklifimizi yeniledik. Biz bunu rekabet koşulları çerçevesinde ancak insani yardım amacıyla yani yüksek kâr amacı gütmeden, onların bombalanan veya hasar gören santrallerinin tamirini ve bakımı yapılana kadar, rehabilitasyonlarını tamamlayıp kendi kendilerine yetene kadar bir teklif sunduk. Teklifimizi temmuz ortasında sunduk ve bize 14 gün içinde dönüş yapacaklarını söylediler. Şu an bölgede 10 saatlik elektrik kesintileri oluyor. Biz 30 gün içinde 7/24 elektrik sunabileceğimizin garantisini verdik. Bizim oradaki amacımız Libya’nın istikrar yakalamasına yardımcı olmak. Ülkenin ve ticaretinin normale dönmesi için elektrik şart.


Uluslararası projelerinizde ülkemizin desteğini alıyor musunuz?


Projelerimizi sunarken apolitik bir proje olduğunun altını 10 kere çizerek belirtiyoruz. Çünkü bizim projelerimizin tek bir amacı var, yaşama ve ekonomilerine değer katmak.


Gitmek istediğimiz ülkelerdeki büyük elçiliklerimizle iyi ilişkiler kuruyoruz. Onlara danışıyoruz. Küba’da Berris (Ekinci) Hanım çok yardımcı oldu. Endonezya Büyükelçimiz Sayın Şander Gürbüz yine döneminde aynı ihtimamı gösterdiler. Şander Bey 2 sene önce yaş haddinden emekli oldu. Şu anda kendileri Yönetim Kurulu Danışmanımız.


Sektörümüzün yerelde kalkınmasına ne kadar önem veriyorsunuz ve destekliyorsunuz?


Çalışanlarımızın tamamı Türk, santrallerde çalışanların tamamı da Türk. Mavi yakalılar, beyaz yakalılar. Toplamda taşeron firmalarla birlikte sadece Türkiye’de 10 binden fazla kişiye istihdam sağlıyoruz. LNG kısmı hariç sadece Türk tersaneleri ve gemi yan sanayisi ile çalışıyoruz. Türk bankaları ile çalışıyoruz. Türk mühendislerin tasarımlarını kullanıyoruz. Makineler Türkiye’de üretilmediği için Almanya ve Finlandiya’dan temin ediyoruz ama geri kalan ihtiyacımızı Türkiye’den temin ediyoruz.


Güvenliğinizi nasıl sağlıyorsunuz?


Çok güzel bir soru. Bu soruya bir örnekle cevap vermek istiyorum. Gana’nın Akra (Accra) şehrindeki Tema balıkçı kentine gittiğimizde bölgedekilere nelere ihtiyaçları olduğunu sorduk. Bizden balıkçı seti istediler, balıklar için buzdolabı istediler, su sıkıntıları vardı. Su tankı istediler, revir istediler bu gibi benzeri ihtiyaçların hepsini karşılayacağımızı söyledik. Bizim orada misafir olduğumuzu ve ev sahiplerini mutlu etmek için orada bulunduğumuzu ilettik. Kasabanın şefi ile görüştük bizden futbol sahası istedi. Yani biz bulunduğumuz bölgedeki insanların güvenini kazanıyoruz. Bulunduğumuz bölgelerde sıcak bir ilişki kurmayı amaçlıyoruz. Ekibimiz o kadar iyi ki, Türk sıcaklığını çalıştıkları bölgelere götürüyorlar ve insanlar bizi içtenlikle seviyorlar.


Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın