Kuru dökme piyasalarındaki gelişmeler

MDN İstanbul

Avustralya kokkömürü ihracatı şubat ayında Queensland’de yaşanan sel nedeniyle ciddi biçimde sekteye uğradı. Nisan ayı başında bazı üreticilerin ihracatta ilan ettikleri force majörü kaldırmasına rağmen son tahminlere göre bölgenin 2008 yılı üretim kaybı 15 milyon ton.
Dünyanın en büyük kokkömürü ihracatçısı olan Avustralya, 2007 yılında 138 milyon tonla dünyadaki toplam kokkömürü ihracatının yüzde 60’ını gerçekleştirdi. Avustralya kokkömürü çoğunlukla Japonya, Hindistan ve Güney Kore tarafından ithal ediliyor. Şimdi söz konusu Asyalı ithalatçı ülkeler alternatif kaynak arayışı içerisindeler.
Bu durum dünya kokkömürü arzında önemli bir sıkışıklığa sebep olurken kokkömürü spot fiyatları rekor seviyelere ulaştı. Bu yılın başlarında demir cevheri kontratlarında en az yüzde 65’lik fiyat artışı konusunda yapılan anlaşmayı müteakip çelik üreticileri yüksek kokkömürü kontrat fiyatlarıyla da karşı karşıya kaldı ve bazı çelik fabrikaları ile BHP Billiton Mitsubishi Alliance (BMA) arasında kontratlarda yüzde 205-210 fiyat artışı gerçekleşti.
Pasifik’te yaşanan kokkömürü arzındaki sıkışıklık, olimpiyat öncesi hava kirliliğini azaltmak maksadıyla kömür arzında kısıtlama uygulanan Çin’deki kokkömürü üreticilerinin fiyatlarında da artışlara sebep oldu. Ayrıca aynı sebepten ABD kokkömürü ihracatı ocak ve şubat aylarında geçen yıla oranla yüzde 31 (4,6 milyon ton) artış gösterdi.
2002 yılında yaşanan düşüşten sonra 2007 yılına kadar artış gösteren denizyoluyla yapılan kok kömürü ticaretinin Queensland’daki sel nedeniyle 2008 yılında da artış göstermesi uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Çelik yapımında kullanılan bu önemli komponentin arz sıkışıklığının çelik üretimini de olumsuz yönde etkileyeceği aşikâr. Diğer yandan rekor küresel çelik fiyatları kokkömüründe kuvvetli talebin devamı anlamına da geliyor.
Demir-çelik pazarında son gelişmeler
2008’in ilk haftalarında demir cevheri yüklemelerinde ciddi sıkıntılar yaşandı, demir cevheri arzında ise kısa vadeli ciddi bir düşüş olurken, talepte herhangi bir azalma görülmedi.  Bu sıkıntıların en önemli sebebi, dünyanın en büyük demir cevheri üreticileri ve ithalatçıları arasında yaşanan fiyat pazarlıkları. Dünyanın en büyük demir cevheri üreticilerinden Vale (eski adıyla CVRD), ocak ayında 2008’in ilk çeyreği için planlanan Çin yüklemelerini iptal ettiğini açıklarken bu iptallere sebep olarak liman sıkışıklıklarını ve limanlardaki onarım faaliyetlerini gösterdi. Ancak gerçek sebebin fiyat pazarlıkları olduğu biliniyor.
Demir cevherinin kontrat fiyatları yüzde 65’lik bir artışla belirlendi. Ayrıca Vale daha kaliteli demir cevheri için yüzde 71’lik fiyat artışını kabul eden Asyalı alıcılarla ve yüzde 66’lık artışı kabul eden Avrupalı alıcılarla da anlaşmaya vardı.
Alıcı ve satıcılar arasında bu fiyat savaşları yaşanırken, dünya devi demir cevheri üreticileri arasında da dikkatlerden kaçmaması gereken farklı bir pazarlık yaşandı.  Vale’ye karşı daha güçlü bir duruş sergilemek isteyen BHP Billiton, Rio Tinto’yu satın almak için 147 milyar dolarlık bir fiyat teklifi sundu, ancak BHP Billiton’un bu teklifi Rio Tinto tarafından kabul edilmedi.
Diğer taraftan, ülkede yaşanan enerji sıkıntısının akabinde, Çin hükümeti 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren vergileri artırarak çelik ihracatını azaltıcı önlemler aldı.  Bunun sonucunda Çin aylık çelik ihracatı 2008 yılının ilk iki ayında 7,25 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu miktar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,2 daha az. Çin çelik ihracatının bu yıl azalacağı kesinleşmiş gibi görünüyor, ancak uluslararası pazarlardaki yüksek fiyatlar Çin çeliğini tekrar pazarlara geri döndürebilir ve Çin’in çelik ihracatındaki düşüş oranı yavaşlayabilir. Çin’in bu yılki ham çelik üretiminin 520 milyon ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Bu miktar geçen yılki üretim miktarından 30 milyon ton daha fazla. Ülkenin bu yılki kendi tüketimi için çelik ihtiyacının geçen yıla göre 50 milyon ton artarak 484 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bu durumda ihracat için 36 milyon ton Çin çeliği mevcut denebilir, bu ise 2007 yılı Çin çelik ihracatı miktarı olan 63 milyon tondan oldukça düşük.

Hububat fiyatları rekor seviyede arttı
Hububat fiyatları 2007 yılında çok hızlı arttı ve bu yılda artmaya devam ediyor. Hemen her gün yeni rekorlar kaydediliyor. Buğday, mısır ve soya fasulyesi gibi önemli hububatların fiyatlarının hızlı artış göstermesi arz sıkışıklığı, düşük stok düzeyleri, güçlü talep ve önemli ihraç ülkelerindeki ihracat koşullarının zorlaştırılması gibi temel nedenlerden kaynaklanıyor. Ancak son dönemdeki fiyat hareketlerinin spekülatif fon faaliyetlerinden etkilendiği de bir gerçek.
Buğday: Önemli hububat ihracatçısı ülkelerde yaşanan olumsuz hava şartları, sanayileşmekte olan ülkelerin talep artışları ve dünya stoklarının azalması sonucunda buğday fiyatları 2007’de yüzde 80 civarında arttı. Çin’deki kuraklıkla ilgili endişeler, Kazakistan’da hükümetin ihracatı zorlaştırıcı önlemleri görüşmesi, müteakiben Rusya’daki ihracat vergisinin artışı ve ABD’nin yetersiz üretim arzı nedeniyle bu yılda buğday fiyatları artmaya devam etti. Buğday üretilen önemli bölgelerdeki düşük ürün seviyesi nedeniyle ABD, 2007/2008 ürün yılında dünya pazarında büyük bir ihracatçı ülke olarak ortaya çıktı.
Soya fasulyesi: Dünyanın en önemli soya fasulyesi ithalatçısı olan Çin’in artan talebi nedeniyle soya fasulyesi fiyatları geçen yıl yüzde 75’in üzerinde artış göstererek şimdiye kadar görülen en yüksek rakamlara ulaştı. Çin soya fasulyesi yıllık ithalatı ocak ayında bir önceki yıla göre yüzde 41’lik bir artışla 3,4 milton tona ulaştı. Çin’in bu yüksek talebinin Olimpiyat Oyunları öncesinde daha da artması bekleniyor.
Mısır: Petrol varil fiyatlarının 100 doların üzerine çıkmasıyla soya fasulyesi ve mısırdan yapılan alternatif yakıtlara ilgi arttı. Artan etanol talebi ve yem kullanımı gibi sebepler başta olmak üzere mısır fiyatları 2007 yılında yüzde 30’dan fazla artış gösterdi. Etanol endüstrisinde mısır kullanımının artması bu ürünün arzında sıkışıklık yarattı. Uluslararası Hububat Konseyi’nin tahminlerine göre endüstriyel mısır 2007/2008 ürün yılı tüketiminin geçen yıla göre yüzde 26 artarak 172 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bu rakam toplam dünya mısır talebinin beşte biri civarında. Ayrıca Çin 1990’lı yılların ortalarından bu yana ilk kez bu yıl mısır ithal edebileceğini açıkladı. Bu da dünya pazarındaki ihraç edilebilir mısır miktarının azalmasına sebep olacak.
Pirinç: Tüm dünyada gıda fiyatlarındaki artışta pirinç fiyatları en önde gidiyor. Dünya pirinç ihracat ticareti genellikle yıllık ortalama 29 Mt civarında. Ancak bu yıl bu miktarın yaklaşık dörtte birinin ticareti arz sıkışıklığı nedeni ile riskte. Mısır iç piyasada fiyatları düşük tutabilmek için, Nisan-Ekim ayları arasında ihracatı durdurduğunu açıkladı. Hindistan’ın ise bu yıl 3,8 Mt olarak gerçekleşmesi beklenen ihracatı kötü hava koşulları nedeniyle daha düşük seviyede kalacak. Her yıl yarım Mt civarında ihracat yapan Kamboçya da ihracatı durdurmuştu. 6 Mt ihracat kapasiteleri olan Çin ve Vietnam’ın ürün rekolteleri de  kötü hava koşulları nedeniyle beklentilerin altında kaldı. Dünyanın en büyük pirinç ihracatçısı ise Tayland. Diğer ihracatçı ülkelerde belirtilen sıkıntılar nedeniyle bütün alıcılar Tayland’a yönelmiş durumda. Ancak artan fiyatlar nedeniyle Taylandlı çifçilerin stok yapması üzerine Tayland’da da suni bir pirinç arzı sıkışıklığı yaşanıyor. FAO pirinçte yaşanan arz sıkışıklığının bu yılın son çeyreğine kadar devam edebileceği konusunda uyarıda bulunarak, kısa dönemde pazardaki istikrarsızlığın muhtemelen devam edeceğini bildirdi.

Latin Amerika’da yaşanan olumsuz gelişmeler
Dünyanın ikinci büyük mısır, üçüncü büyük soya fasulyesi ihracatçısı olan ve buğday ihracatında ilk beş ülke arasında yer alan Arjantin’den yapılan hububat ihracatı, hükümetin hububat ve yağ tohumu ürünlerinin ihracatında uygulanan vergileri artırması sonucunda çifçilerin greve gitmeleri nedeniyle aksamıştı.
Diğer yandan dünyanın ikinci büyük soya fasulyesi ihracatçısı olan Brezilya’dan yapılan hububat ihracatı benzer sebeplerden dolayı olumsuz etkilenmişti. Brezilya’nın en büyük soya fasulyesi yüklemelerinin yapıldığı limanı Paranagua’da ise yükleme/boşaltma faaliyetleri liman görevlilerinin daha iyi çalışma koşulları istekleri nedeniyle yavaşlatılmıştı.
Sonuç olarak; Daha zayıf dolar beklentileri, enflasyon ve ham petrol fiyatlarındaki artış sonucunda alternatif yakıt için talep artışı söylentileri, yüksek hayvan yemi talebi gibi nedenler dolayısıyla yatırımcılar tarım ürünlerine yüksek meblağlarda para yatırmaya devam ediyor. Bu durumda hububat fiyatlarında son zamanlarda daha fazla istikrarsızlık yaşanıyor. Latin Amerika’da yaşanan gelişmeler de yukarıda belirtilen olumsuz faktörlerin etkisini artırıyor. Kısacası dünya hububat arzında yakın gelecekte önemli bir değişiklik beklenmiyor.
MARVEL DANIŞMANLIK
VE DENİZCİLİK A.Ş.
www.marveldanismanlik.com.tr

Bunu Paylaşın