LNG ticareti, enerji piyasalarının geleceğini şekillendiren en kritik unsurlardan biri olarak yeniden gündemde. ABD'de yönetim değişikliğinin ardından geçen üç ayda, özellikle dış ticaret politikaları ve jeopolitik gelişmelerin gölgesinde, küresel sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) piyasasında belirsizlik hâkimiyetini sürdürüyor.
Trump yönetiminin başa gelmesiyle birlikte enerji uzmanları, ABD’nin yeni ticaret yaklaşımının LNG ihracatına olası etkilerini analiz etmeye çalışıyor. Enerji fiyatlarının 2022 yılında Ukrayna’daki savaşın patlak vermesiyle gördüğü zirvenin ardından geçen üç yıllık düşüş eğilimi, LNG piyasasını tekrar stratejik odak hâline getirmiş durumda.
ABD’nin Körfez kıyısında yer alan Venture Global LNG’nin Calcasieu Pass tesisinden ilk sıvılaştırılmış doğal gaz sevkiyatı, GasLog Wellington adlı 180 bin metreküp kapasiteli LNG taşıyıcısına yüklendi. Şirket, gaz satışlarını uzun vadeli sözleşmelerle gerçekleştirmeyi planladığını açıklasa da Rystad Energy analistleri, daha önce bazı kargoların spot piyasada satıldığını bildirdi. Asya’daki LNG fiyatlarının düşüş göstermesiyle birlikte, bazı ithalatçıların bu durumu kısa vadeli fırsat alımları için değerlendirdiği de ifade edildi.
Potansiyel etkiler, Poten & Partners tarafından düzenlenen “Trump tarifeleri LNG endüstrisi için endişe yaratıyor” başlıklı bir web seminerinde masaya yatırıldı. Seminerin moderatörlüğünü yapan Poten iş zekâsı birimi küresel başkanı Jason Feer, ithalat tarifelerinin dur-kalk karakteriyle piyasalarda ciddi belirsizlik yarattığını dile getirdi. Özellikle ithal çelik ve alüminyum üzerindeki ağır tarifelerin, LNG altyapı projelerine kısa vadede doğrudan etki edeceği öngörüldü.
Deutsche Bank sermaye analisti Chris Robertson ise Venture Global’e ilişkin değerlendirmesinde daha temkinli bir yaklaşım sergiledi. Robertson, “Trump yönetimi LNG ihracatını destekleyici bir duruş sergileyecektir. Bu kapsamda, uzun teslimat süresi gerektiren bazı ekipmanlar için muafiyet sağlanması olasıdır,” ifadelerini kullandı. Ancak bu muafiyetlerin sağlanmaması hâlinde LNG projelerinin karşılaşabileceği risklere de dikkat çekti.
Web seminerinde ayrıca tarifelere ve küresel gerilimlere bağlı olarak ticaret rotalarındaki değişim senaryoları da tartışıldı. Çin'e yönlendirilmesi planlanan bazı kargoların Avrupa’ya kaydırıldığı gözlemlendi. Poten’in Asya-Pasifik bölgesi analisti Irwin Yeo, “Bu tarifeler geçici mi yoksa uzun vadeli korumacı bir politikanın işareti mi?” sorusunun birçok ithalatçıyı düşündürdüğünü belirtti. Yeo ayrıca Japonya, Güney Kore, Tayvan, Tayland ve Hindistan gibi ülkelerin, ABD ile olan stratejik ilişkileri kapsamında LNG tedarikini arz güvenliği açısından değerlendirdiğini ifade etti.
Buna karşın Filipinler ve Vietnam gibi pazarlara yönelmenin kolay olmadığı da belirtildi. Yeo, bu ülkelerin gerekli altyapı ve pazar koşullarına henüz sahip olmadığını söyledi. Çin açısından bakıldığında ise Avrupa’ya yönelmenin, tarifelerden bağımsız olarak ticari anlamda daha cazip hâle geldiği değerlendirildi.
Ukrayna’daki savaşın muhtemel sonlanması senaryosu da ele alındı. Poten analisti Melanie Lovatt, Avrupa Birliği’nin ABD ile uzun vadeli gaz alım sözleşmeleri yapma planlarının görüşüldüğünü, ancak bu planların başarılı olup olmayacağının belirsiz olduğunu vurguladı. Lovatt ayrıca, olası bir barış anlaşması sonrasında Rusya’dan boru hattı gazının yeniden Avrupa’ya girebileceğini, ancak şu anda bu oranın toplam gaz arzının yalnızca yüzde beşini oluşturduğunu belirtti.
Genel çerçevede değerlendirildiğinde, küresel LNG ticaretine dair soru işaretleri cevaplardan fazla. Derin deniz enerji ticaretinde geçmişe kıyasla çok daha fazla “ya olursa” senaryosu gündemde ve bu belirsizlikler, karar vericilerin stratejik yönünü şekillendirmede belirleyici oluyor.