Krizler sadece çıkış yolunu gösterir!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Ekonomiyi ayakta tutmak için yapılacaklar imkânsız hale gelmeden, yeni politikaların mecburiyet olduğu ortada! Fakat pandemi deprem, sel gibi doğal afetlerden farklıdır. Fiziki sermaye yerine insan kaynağı zarar görmüş olacak

Toparlanma sürecinde aylarca yapılmayan harcamaların bir anda gerçekleşeceği, bu sebeple ekonominin süratli büyüyeceği görüşüne karşılık, diğer tarafta pandeminin birçok vatandaşın harcama/ hayat alışkanlıklarını değiştireceği, örneğin tasarruf etme eğilimini kuvvetlendireceği de söylenebilir. İkinci tür davranış büyümeyi yavaşlatır.

Isaac Asimov’un yazdığı gibi, “Tarihte mutlu son yoktur, krizler ise sadece çıkış yolunu gösterir.” Eğer vatandaş harcama alışkanlığını düşürürse devreye kamu harcamaları girerek ekonomiyi fişekleyecektir. Bu birçok ülke için geçerlidir, zira ekonomik büyüklüğünün salgına ilaç olmadığı ortada! Büyük ekonomi olmanın avantajı; daha fazla tedbir alabilmektir.

Yeni politikaların mecburiyet olduğu apaçık ortada!
Bu sebeple şimdiden tedbir paketleri açıklanıyor, hedef; süreci en az hasarla atlatıp, toparlanma döneminde ihtiyaç olan kamu harcamasını düşürmek. Aksi takdirde fatura büyüyecek! Unutmayalım ki; yüzde 5 daralan bir ekonominin aynı seviyeye çıkması için yüzde 5,3 büyümesi gerekir.

Vatandaş harcama alışkanlığını değiştirmese dahi önümüzde iki sorun olacak; işsizlik ve maliyet artışı!
İşsizlikteki artış hanehalkı harcama toplamını düşürecektir. Diğer olumsuz haber ise üretimdeki maliyet artışı, hem kur tarafında hem de pandemi ile mücadele esnasında artan üretim maliyeti. Bu iki husus hanehalkı harcamalarının eski seviyesine çabucak ulaşmasını engelleyebilir.

İlk hamle virüsten kurtulmak olmalı
Bu sebeple piyasalar (ilk defa) Sağlık Bakanlığı’nı takip ediyor. Fakat bilim insanları bu konuda net bir takvim veremediğine göre diğer seçeneklere göz atalım.

İflas da virüs gibidir, bulaşıcıdır. Ekonomimizin minimum hasarla çıkması için öncelikle iflas ve işsizliğin önünü kesmek gerekir. Yazıyı kaleme aldığım an itibarıyla ilgili bakanlıklar 7 farklı mali genişleme tedbiri almış durumda. Merkez Bankası’nın ve BDDK’nın aldığı tedbirler de cabası… İçeride aldığımız tedbirleri derinlemesine incelemek yerine piyasada gezinen üç konuya değineceğim. Para basma meselesi, FED ya da diğer merkez bankaları ile swap / repo anlaşması ve IMF’den destek paketi.

Swap anlaşmaları döviz ihtiyacını karşılamak içindir. FED’in ülkemiz ile swap anlaşması yapması (siyasi etki hariç) düşük ihtimal zira ABD’nin dış ticaret hacmi içindeki payımız çok düşük. Bu sebeple Merkez Bankamızın mevcut swap anlaşmalarındaki hacminin yükseltilmesi ihtimal dahilindedir. Öte taraftan, IMF’nin para dağıtmadaki amacı dünya ticaretini canlandırmaktır. Bu açıdan ülkemizin hedefi ile IMF’in amacı başkadır!

Gelelim para basma konusuna…
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de alınan tedbirlerin büyük kısmı devletin sırtındadır! Peki bütçe? Ya borçlanacak ya da para basacak! Kamunun borçlanması gerekirse parayı kim verecek? Bankalar!

Kamu para toplamak için Hazine Tahvili çıkartacak. Bankalar da önce Merkez’in kapısını çalarak, borç alacak. Aldıkları bu borç ile de gidip Hazine Tahvili alacak. Bu şekilde, tahvil satışı yapan kamunun Merkez Bankası’ndaki mevduatı artacak. Aslında tahvili Merkez Bankası almış olacak.

Daha sonra kamu bu parayı harcamaya başlar. Haliyle Merkez Bankası’ndaki kamu mevduatı azalır. Kamunun ödeme yaptığı şirketler ya da kişiler parasını bankaya koyduğu için bankalardaki para miktarı artar. Eli para gören bankalar, Hazine Tahvil alımı için Merkez Bankası’na borçlandığı miktarı kapatmaya başlar. Nihayetinde, bankanın hem tahvili olur hem de mevduatı. Kısacası Hazine harcama yaptıkça bankalarda mevduat yaratmış olur.

Bir hatırlatma yapmam lazım; eğer ki, Merkez Bankası’nın repo faizi hazine tahvil faizinden yüksek olsaydı bankalar böyle bir ticarete girmezdi.

Diğer bir seçenek ise, bankaların elindeki tahvilleri başkalarına satmasıdır. Böyle bir halde Merkez Bankası alıcı olursa, bankaların elindeki tahvil azalır ama bankaların Merkez Bankası’na olan borçları kapatılacağı için Merkez Bankası’nın parası artar. Tahvil faizleri satış sebebiyle yukarı çıkar.

Demek ki, bu şekilde para yaratılabilir. Kamu, musluğu açtığında para bankalara akmış oluyor. Aslına bakarsanız burada sadece en çok tercih edilen yöntemi tanıttık. Buna benzer farklı senaryolar da yaratılabilir, hatta yaratılmış örnekleri de yok değil!

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com