Kısa vade dönemi kapandı

MDN İstanbul

Denizbank Başekonomisti Dr. Saruhan Özel dünyada yaşanan ekonomik krizden çıkışta gelişmekte olan ülkelerin liderlik edeceğini, bu ülkelerin liderinin de Çin ve çevresindeki ülkeler olacağını söyledi

Geçtiğimiz haftalarda Çin’de yapılan ve yaklaşık bir hafta süren  Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) toplantılarında da verilen en önemli mesajlardan birinin bu olduğunu kaydeden Özel, bu bölgeye yatırım yapan yatırımcıların 2-3 yıl gibi vadede kazançlı çıkacağını söyledi. Uzun vadeli düşünen yatırımcılara Asya’da tüketim yönlü büyümenin olduğunu ve demografik yapısı uygun, gelişmekte olan ülkelere bugünden, tüketim yollu  yatırım yapmalarını öneren Saruhan Özel, “Bu ülkelerin dünya ekonomisinden aldığı pay ile nüfusun aldığı pay arasında büyük bir fark var ve bu ekonominin, bu nüfus payının geleceğine oynamak lazım. Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası bu bölgede ve fakir. Tüketime ihtiyacı olan onlar. Şu an ABD’de zaten boğazına kadar borcu olan, kendine ev ve araba almış, kızına ev ve spor araba almış adama ‘Gel sana bir kredi daha vereyim, üçüncü arabayı al’ diyemezsin. Ama Çin’li hala yalın ayak dolaşıyor. Büyük resme baktığımızda asıl olay orada. Bu sürece vadeli bir şekilde oynanabilir. Sonuçta da bu olacak. Herkes artık bunun geçerliliğini kabul ediyor. IIF toplantılarında aldığımız en önemli mesaj da buydu” diye konuştu.

Tarım emtiasına yatırım yapın
Bu yıl ABD ekonomisinde yüzde 2-3, Almanya ekonomisinde yüzde 6 küçülme beklenirken, Çin’in 2009’da yüzde 8 civarında büyüyeceğine dikkat çeken Saruhan Özel, ekonomilerin önünde bulunan iki riskin enflasyon ve iflas riski olduğu göz önüne alındığında yatırımcıların da reel varlıklara yatırım yapmaları gerektiğini kaydetti. Bu reel varlıkların da emtia hisse senetleri olduğunu kaydeden Özel, “Çin ve Vietnam gibi ülkelerde emtialara yatırım yapılmalı. Özellikle de tarım emtiasına. Çünkü kötü bir senaryoda yeniden resesyona dönülse bile tarım emtiaları az etkilenir. Çünkü sonuç olarak tarım ürününü tüketeceksin. Araba satılmayacağı için petrol fiyatı düşebilir, yatırım olmayacağı için enerji fiyatı düşebilir. Ama bu, buğdayı ve mısırı etkilemez. Yatırımcıların bunları düşünerek yatırım yapması gerekir. Ama kısa vadeli değil, 2-3 yıl sonrasını düşünerek” diye konuştu.

Türkiye önlem almakta geç kaldı
Hükümetlerin ve merkez bankalarının krize el koyma döneminde finansal piyasalarda çok hızlı bir ralli yaşandığını, ancak şu ana kadar pozitif her şeyin satın alındığının altını çizen Saruhan Özel, “Bundan sonra ana senaryomuz ekonominin yavaş yavaş toparlanacağı olduğu için, piyasalarda da yükseliş yavaş olacak. Artık kimse kısa vadede pozisyon alıp da büyük paralar kazanabileceğini düşünmemeli” diye konuştu. Özel, kısa vadeli ralli döneminin artık bittiğini sözlerine ekledi.
Türkiye ekonomisinin büyük resimde dünyaya paralel bir seyir izleyeceğini belirten Saruhan Özel, “Bundan kaçış yok. Türkiye’de iç dinamiklerin çalışmasına yönelik bazı önlemlerin alınmasında çok geç kalındığı için maalesef hasarlı bir dönemdeyiz. Finansal sistemimiz ayakta durduğu halde reel sektörümüz yardımcı olunmadığı için hasarlı durumda. Bunu kabul etmek lazım. Dünyadaki tüketim talebinin zamana yayılacağı varsayımıyla Türkiye de ancak bu işten yavaş yavaş çıkabilecek bir durumda. Bu süreçte iyi ile kötü arasında elemeler olacaktır. Gücü yetmeyenler, buna dayanamayanlar el değiştirebilirler ya da resimden tamamen çıkabilirler. Böyle bir süreç maalesef var” diye konuştu.

Türkiye dalgalı kur rejimini tartışmaya başlamalı
Türkiye’nin yapısal olarak ihracatla ekonomisini büyütemeyeceğini kaydeden Özel, ekonomik altyapı ihracata dayalı bir altyapı değilse de, azalan tüketim pastasından pay alabilmek için TL’nin üretim için kesinlikle cazip tutması gerektiğini söyledi. Bunun için de TL’nin değersiz tutulmasının şart olduğunu belirten Özel, “Türkiye bugün döviz rejimini tartışmaya başlamalıdır. Türkiye ekonomik altyapısı itibarıyla faizlere sürekli gebe durumda. Risk ayarlı faiz her zaman TL’yi cazip tutuyor. Demek ki, kur rejimi tartışılmak zorundadır. Ama kur rejiminin tartışması aynı zamanda enflasyon hedeflemesinin de tartışması anlamına gelir. Bugün kur rejimini Türkiye’nin ekonomik geleceğine yönelik daha verimli kullanalım dersek, ki ben onu diyorum, o zaman farklı uyguladığımız mekanizmalara da farklı açılımlar getirmek zorundayız. Bu komple bir şeydir. Sadece kur rejimini değiştirelim demekle de olmaz. Daha etraflıca bir ekonomik modele bizi götürmek sorumluluğundadır” diye konuştu.

Yeşil filizler ufak ufak yeşerecek
Küresel ekonomik krizde dibin görüldüğünü kaydeden Saruhan Özel, “Dünya ekonomisi duvara çarpmaya ramak kala kamunun ve merkez bankalarının eli devreye girdi ve çarpışmayı engelledi. Duvar dediğim şey de 1930’ların depresyonu zaten. O zamana kadar duvara doğru gidişi gören ve fiyatlayan piyasalar, otoritelerin duvara çarpmayı önlediğini görünce birden bire kendilerine geldiler ve alıma geçtiler. Piyasalarda ‘yeşil filiz’ dedikleri şey de tam bu aslında. Ben bunu ‘rahatlama yükselişi’ olarak tanımlıyorum. Çünkü bence artık duvara çarpmanın önüne geçildi. Çünkü alınan önlemlerle boğazına kadar stokları olan sektörlerin stokları eridi. Türkiye’de de gecikmeli olarak benzerini gördük. Yeşil filiz denilen şey ekonomik krizin üçüncü aşaması olan dip yapıp, artık stoklar biraz erimiş olup, ekonomilerin yavaş yavaş bir ritim kazanmaya başladığı dönem. Ama çok kritik noktadayız. Stokunu eriten üretici talebe bakacak. Eskisi gibi günde 1000 tane değil 100 tane üretecek. Yeşil filizler doğrudur ama bunların ağaç olup meyve vermesi çok uzun süre alacak. Bundan sonra yeşil filiz çiçek olma yolunda ufak ufak yükselecektir.  2011’lere taşınacak bir süreçtir.”

Resesyon değil enflasyon riskini alıyorlar
Hükümetlerin ve merkez bankalarının piyasalara verdiği radikal desteği uzun süre devam ettirmeye kararlı olduklarını belirten Saruhan Özel, otoritelerin bariz şekilde resesyon riskini değil enflasyon riskini almaya karar verdiklerini söyledi. Özel şöyle devam etti: “Stokların erimesi üzerine ekonomik aktivitede yavaş yavaş bir hareketlenme var. Şu aşamada iki tane risk var. Biri, ‘merkez bankalarının radikal eli enflasyon yaratır’, diğeri de ‘kamu otoritelerinin radikal eli borç problemi yaratır’. Yani hem enflasyon hem iflas riski var. Sorunlar burada. Diğer taraflardaki riskler artık bitmiştir. Tekrar resesyon diyen ve sarı ot görenlere artık çok fazla prim vermiyorum. Enflasyon kısa sürede sorun olmaz. 6 ay ya da bir yıl sonra belki bu sorunla uğraşacağız ama o zamana kadar bize bir manevra alanı verecek diye düşünüyorum. İflas konumunda da aynı şeyi düşünüyorum. ABD hala açık ara dünyanın en büyük ekonomisi. ABD ve İngiltere gibi ülkelerin borçlanma sorunu yaşayacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Bunu Paylaşın