MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ile kamuoyu tarafından duyulan ve şu aşamada terör örgütü PKK’nın kendisini feshettiğini açıklaması ile yeni bir boyuta gelen ikinci çözüm süreci aşaması devam ediyor.
Gelinen her nokta birinci çözüm sürecini anımsatan şekilde terör örgütü ve temsilcilerine, siyasi sözcülerine ve teröristbaşı caniye aşırı bir güven ve hadsizlik vererek devam ediyor.
DEM partililerin açıklamaları kendilerine ne kadar yersiz bir özgüven duyduklarını gösteriyor… Birileri Suriye’deki kazanımlara atıfta bulunuyor, bir diğeri koruculara aba altından sopa gösteriyor, bir başkası ise “gerilla” diye hitap ettiği teröristleri yere göğe sığdıramıyor.
Ortada sanki suç yokmuş, suç olmayınca suçlu da yokmuş gibi… Yitirilen bunca canın acıları Türk milletinin can evinde dip diri iken o kahraman yürekler boşuna yitip gitmiş gibi bir hava var.
Birileri tarafından önce teröristlere af geleceği ve daha sonra da en büyük cani teröristbaşına yönelik adımlar atılacağı dile getirilerek toplum bu yanlışa alıştırılmaya çalışılıyor.
Kimleri affedeceksiniz?
Mesela Gara’da yıllarca esir tuttukları askerlerimizi kurşuna dizen ve kafalarına ateş eden teröristler affedilecek mi? Bingöl’de silâhsız askerlerimizi yolda durdurup otobüslerden indiren ve hepsini şehit edenler, Başbağlar’da savunmasız sivil vatandaşlarımızı katledenler, Dağlıca’da, Aktütün’de pusular kurarak, mayınlar döşeyerek askerlerimizi şehit edenler, eşinin çocuğunun önünde arabadan indirilerek alnından vurularak askerimizi şehit edenler af mı edilecek?
Mesela öğretmenlerimizi şehit edenler, sağlık personelimizi şehit edenler, af mı edilecek?
Bunların yaptığı vatana ihanet değil miydi?
Yoksa toptancı zihniyetle, “dağdan gelen bütün teröristler temizdir, hiçbir suça karışmamıştır” diyerek halkın arasına mı bırakacaksınız?
Bir de şu zaviyeden soralım soruyu. Kimleri suçlayacaksınız?
Mesela teröristbaşına “teröristbaşı” diyen, “cani, katil” diyen mi suçlanacak?
Bunları “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçu” olarak mı göreceksiniz?
Şehit ailesinin dinmeyen feryadı suç mu olacak?
Gazilerin madalyalarını atmaları suç mu olacak yoksa o madalyalar geri mi alınacak?
Kimler suçlu olacak, kimler masum olacak? Çocuk kandırır gibi “suça karışmamış olanları” diyerek ancak kendi kitlenizi kandırabilirsiniz.
Peki nasıl bir yol izleyeceksiniz? Yine aynı senaryo mu?
Yine mi Habur’dan getireceksiniz teröristleri?
Yine “önderimiz, liderimiz Apo istediği için” mi geldik diyecekler ve yine “pişman değiliz” mi diyecekler? Bu sefer hiç çadır sirki benzeri çadır mahkemeleri de kurmayın ki hiç olmazsa devlet az da olsa ağırlığını koruyor diyelim.
Kimdi peki bu 40 yıllık mücadelenin sorumlusu ve suçlusu? Emperyalistlerin maşası olmuş kendi askerine kurşun atanlar sizler tarafından aklandığına göre yoksa vatan savunmasını yapan gençliğini ve hayatının bir kısmını bu mücadeleye adayan bizler miyiz?
Ya da bu uğurda canlarını feda eden şehitlerimiz mi, yoksa kimi gözünü, kimi bacağını, kolunu bu uğurda feda eden kahraman gazilerimiz mi?
Kim suçlu?
İnsanlar canından uzuvlarından olduğuna göre bunun bir nedeni olmalı.
Teröristlerin affının sebebi barış olamaz, analar ağlamasın ajitasyonu olamaz, ekonomik sebepler olamaz.
Barış olamaz bitmiş bir terör örgütü var ve hiçbir terör örgütü devletin muhatabı olamaz. Barış terör örgütleriyle devlet arasında değil, devletler arasında olur. Analar artık ağlamasın olamaz çünkü örgüt bitmiş bir narko-terör örgütü. Ekonomik nedenler olamaz çünkü ekonominin bu hâlinin nedeni; var olduğunu iddia ettiğiniz terör değil herkesin bildiği gibi “nas” politikaları ve ekonomi biliminin şaşkınlıkla karşıladığı “faiz sebep enflasyon sonuç” politikalarıdır.
Durum çok mu kötü?
Unutmayalım ki Sevr zamanı da şartlar ve imkânlar çok çok kötüydü.
Silâhları elinden alınmış, ordusu dağıtılmış insanlarımızın fakirlik ve yoksulluk ve hattâ cahillik ile baş başa bırakılmış olduğu zamanlardan geçti bu ülke.
Ulu önderimiz Atatürk tüm bu olumsuz şartlara rağmen mücadele başlattı. “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracak” dedi. O zaman da hainler vardı ve gelecekte de olacaktı. Bunu Gençliğe Hitabe’de belirtmedi mi? Belirtti.
Kendisini Türk milletinin bir ferdi olarak gören bireylerin halihazırdaki durumda sorumluluğu var. Vakti zamanında o günün şartlarında azim ve kararlılık gösterip bağımsızlığını kazanan ve Cumhuriyetimizi kuran aziz ve asil Türk milletiydi şimdi yine yapması gerekeni yapacak olan o asillerin torunları olan kahraman Türk milletidir. Samsun’dan bir kahraman kurtarıcı beklemek mi doğrusu yoksa o asil kanın hâlâ damarlarımızda olduğunun farkına varılması mı?
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.