‘Karada konaklama KDV oranı yüzde 8’ken denizde bu oran neden yüzde 18?’

MDN İstanbul

YATED Başkanı Alpaslan Sirkecioğlu
Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) ismini değiştirdi ve Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) ismiyle anılmaya başlandı. YATED Başkanı Alpaslan Sirkecioğlu ile Pendik Marintürk Marina’da gerçekleştirilen 2020 CNR Boat Show’da bir sohbet gerçekleştirdik. Sirkecioğlu, yat ve tekne endüstrisinin Covid-19 sürecini nasıl geçirdiği, IMO’nun karbon salınımı kısıtlamalarına nasıl hazırlandığı ve Amatör Denizcilik Belgesi’nin sektöre olan etkileri hakkında sorularımızı yanıtladı.

Geçtiğimiz yılın son döneminde Çin’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan, Mart 2020 itibarıyla da ülkemizde yaşanmaya başlayan Covid-19 süreci yat ve tekne sektörü açısından nasıl geçti?
Covid-19 ve alınan tedbirler diğer tüm sektörler gibi bizi de çok etkiledi. Biz bunu iki bölüme ayırıyoruz. Bir tekne imalat sektörü, bir de bizim mavi yolculuk ve charter kısmı. Tekne imalat sektöründe sosyal mesafenin korunması için alınan önlemler neticesinde imalat oranlarında bir takım zorluklar yaşadık. Çünkü uzun bir süre personel sayısının yarısı ile idare etmek ve yarı zamanlı çalışmak zorunda kaldık. Bizim imalat sektörümüzde değişik iş kollarının etkileşimi söz konusu olduğu için çok daha fazla etkilendik. Bunun yanında birçok sektörün aldığı teşviki biz aynı şekilde alamadık. Bizim sektörümüze sadece yarı zamanlı çalışma ve ücretsiz izin gibi genele yayılan teşvikler verildi. Bu da bizim için yeterli olmadı. Bir konaklama hizmetini otellerde, karada veriyorsunuz bir diğer konaklama hizmetini ise denizde veriyorsunuz. Karada yapılan konaklama hizmetinde de yatma ve yeme hizmetleri sunuyorsunuz, denizde de aynı hizmetleri sunuyorsunuz. Peki, karadaki konaklama hizmetlerinde KDV oranı yüzde 8 iken denizde bu oran neden yüzde 18? TÜİK verilerine göre Türkiye’de kara turizmine gelen bir turistin ortalama bıraktığı döviz 600 dolardır. Bu, deniz turizminde ise 3 bin dolardır. Denizde bu hizmeti veren firmalar da yine Turizm Bakanlığı’ndan hizmet alıyorlar. Biz bunu, ‘Turizm Bakanlığı için kara turizmi önemli ama deniz turizmi önemli değil’ diye algılıyoruz. Bu da mavi vatan söylemlerinin samimi olmadığı kanaati doğuruyor.

Charter kısmını kendi içinde ikiye ayırıyoruz. Bunların bir tanesi bareboat charter dediğimiz yelkenlilerin kaptansız olarak kiraya verilmesi, diğeri de mavi yolculuk. Her ikisi de bir konaklama hizmeti. Bareboat charterlar normalde mayıs ayında başlar. Bizde çoğunlukla yabancılara hizmet eder. Seyahat yasağı pek çok rezervasyonun iptaline neden oldu. Mavi yolculuklarda da çok büyük iptaller oldu. Haziran’ın sonundan sonra ise talep patlaması oldu. Bu sefer de cevap veremedik. Yapılan cirolar geçen senenin yüzde 50’sini zor bulur.

Biz YATED olarak aynı zamanda da ICOMIA üyesiyiz. Orada da diğer ülkelerin destek paketlerini karşılıyoruz. Burada da öne çıkan ülke, en büyük rakibimiz olan Hırvatistan. Hırvatistan’da mavi yolculuk veya charter yapan firmalarda çalışan sigortalı başına devlet 5 ay boyunca karşılıksız 700 euro teşvik verdi. Ayrıca, bu firmalara bir önceki yıl için beyan ettikleri gelirin yüzde 50’si kadar ilave karşılıksız teşvik yapıldı. Bu işler hep kazan kazan işleridir. Biz de ise pamuk eller cebe denildi.

Türk yat ve tekne endüstrisi IMO’nun karbon salınımı kurallarına uyum sağlamada yeterli mi?
IMO’nun karbon kuralları için sadece Türkiye hazır mı demek yerine dünya hazır mı demek daha doğru olur. Biz ICOMIA olarak IMO nezdinde büyük bir mücadele veriyoruz. Ertelenmesini istiyoruz. Zira 2022’ye kadar bu konuda scrubber dışında istenilen şartları sağlayan herhangi bir motorun temini mümkün değil. Bu scrubber üniteleri ise 24 metre ve 500 grostonun altında dediğiniz zaman bu takriben 24 ila 30-32, bazı modellerde 35 metreye çıkar ve teknenin boyundan 1,5 metre kayba neden olur. Çok büyük bir yer kaybı ve yüksek bir maliyet. Emisyon kontrollü motorların yapılması da 2022’den önce mümkün değil.

Amatör Denizcilik Belgesi’nin sektöre ne gibi katkıları oldu?

Hükümetimiz 1 milyon amatör denizci ehliyeti diyor ancak bu sadece ben de denizciyim diyen bir kağıt parçasından öteye gitmiyor. Amatör Denizcilik Belgesi, kaptansız charter olaylarında çok büyük kazalara neden olacak bir olay haline geldi. Firmalar tekneleri kiralarken ‘ehliyetiniz var mı?’ diye soruyor, aslında ‘kaptanlığınız var mı?’ diye sorulmalı. Bu belgeler tamamen pratik yapılmadan dağıtılıyor. Yani araba kullanmadan kâğıt üzerinde ehliyet verilmesi gibi. Bu belgenin hiçbir öneminin olmaması gerekiyor. Birçok kazaya zemin hazırlığı olduğunu düşünüyorum. Güneyde bir limana yanaşırken sağındaki solundaki teknelere çarpıp ‘kusura bakmayın ilk defa kıçtan yanaşıyorum’ diyen amatör denizci belgeli insanlar ortaya çıkmaya başladı. Bugüne kadar hiç demir atmamış, kıçtan yanaşmayı bilmiyor, koltuk halatı bağlamayı bilmiyor. Gece sizin yanınıza bağlıyor, biraz hava bozduğu zaman demir tarıyor ve sizin teknenizin üstüne geliyor. Daha farklı sistemler geliştirilmeli. Dünyada en çok beğendiğim sistem İngiltere’deki sistem. Orada, çok sıkı bir eğitimden sonra denizde 72 saat boyunca teknede eğitim alıyorsunuz. Denizde normalde karşılaşacağınız her şeyi orada tecrübe ediyorsunuz. Demirde durmak, haritadan yol bulmak vs. Ben Türkiye’de bırakın haritadan yol bulmayı, amatör denizcilik belgesi alan kişilerin GPS’ye baktıkları zaman doğru şeyi anladıklarından emin değilim.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın