Kara bulutlar dolaşıyor denizlerde

MDN İstanbul

Devasa boyutta plastik zehirlenmesine maruz kalan denizlerin geleceği için bir karar vermek zorundayız: Ya tek kullanımlık plastiklerden vazgeçeceğiz ya denizlerdeki hayattan

“Bir araba bulsam, yola koyulsam / Doğru güneye gitsem, iyi kötü bir oda bulsam / Güzel bir uyku çeksem, kendime gelsem / Gecenin kollarında kendimi mutlu etsem” diye başladığı Hadi Güneye şarkısının nakaratında ısrarla “Hadi güneye, hadi denize” diyordu ya Nazan Öncel. Geçen ay kamuoyuna duyurulan raporu görse deniz konusunda hâlâ bu kadar iştahlı olur muydu acaba?

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) için Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü’nün hazırladığı rapor, aslında bildiğimiz ama belki biraz öğrenilmiş çaresizlikten, biraz da vurdumduymazlıktan unutmayı tercih ettiğimiz denizlerdeki plastik sorununu gözler önüne seriyordu, bir kez daha.

Raporun adı hayli uzun; Türkçe çevirisi 11 kelimeden oluşuyor: Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri. Öte yandan kelimelere sığmayacak kadar büyük bir soruna işaret eden çok önemli bilgiler, uyarılar içeriyor.

Rapor, her yıl 19 ila 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlere karıştığı tahminine yer veriyor. Ve böyle devam ettiği takdirde denizlerdeki plastik kirliliğinin 2050’ye kadar dört katına çıkacağı öngörüsünde bulunuyor. Rapora bakılırsa, mikroplastiklerde de 2100 yılına kadar 50 kat artış görülebilir.

Raporu okuyan herhangi birinin, hükûmetleri bu büyük meselenin önüne geçmek için plastik kirliliğine karşı küresel bir sözleşme kabul etmeye çağıran WWF’nin kaygılarını paylaşmaması mümkün değil. Birer cümleyle alt alta sıralanabilen şu bilgilerin altını çizmek bile neden bu denli kaygılanmak ve hemen harekete geçmek gerektiğini açıklıyor.

Bugüne kadar 2 bin 144 türün doğal ortamlarında plastik kirliliğine maruz kaldığı saptandı.

Besin zincirinin en tepesindeki yırtıcılardan başlayarak planktonlara kadar her türlü deniz canlısı plastik yutuyor.

İncelenen 297 türün yüzde 88’inin olumsuz etkilendiği görüldü.

Deniz kuşlarının yüzde 90’ının ve deniz kaplumbağalarının yüzde 52’sinin plastik yuttukları tahmin ediliyor.

Denizde yaşam bitiyor
En basit ifadeyle söylersek: Plastik kirliliğinin ölçeği ve sonuçları kabul edilemez boyutlarda. Dünyanın kendi doğal mekanizmalarıyla bu kadar plastikle başa çıkması imkânsız.

Plastikler canlılara dolanıp hareketlerini kısıtlayarak, yutularak, canlıların yaşam alanlarını örtüp solunumlarını engelleyerek ve üzerlerindeki kimyasalların çözünüp denizlere karışması yoluyla biyolojik yaşama zarar veriyor. Ayrıca plastik çöpler deniz hayvanlarında içsel ve dışsal yaralanmalara ve hatta ölüme yol açabiliyor. Benzer biçimde denizlerde, canlıların hareket kabiliyetini ve büyümelerini kısıtlayabiliyor. Ayrıca organizmaların besin almalarını güçleştirebiliyor, bağışıklık sistemlerini ve üreme kabiliyetlerini azaltabiliyor.

Plastik kirliliğinin bir başka tahrip edici yanı da iklim değişikliği nedeniyle zaten tehdit altında olan mercanlar için ilave bir tehlike oluşturması. Plastik atıklar denizel biyolojik çeşitlilik için eşsiz değere sahip olduğu belirlenmiş resiflere takılı kalarak, mercanların boğulmasına, kırılmasına ve aşınmasına, hatta bazen tüm resif sisteminin ölümüne neden oluyor. Mercanlar mikroplastik taneciklerini sindirdiklerinde ortak yaşam sürdükleri algler de olumsuz biçimde etkileniyor.

Akdeniz’de kirlilik
Rapor Akdeniz, Doğu Çin Denizi ve Sarı Deniz’in de aralarında olduğu kritik önemdeki birçok denizde, plastik kirliliğinin canlı yaşamı için tehlikeli olabilecek eşik değerleri aştığına da dikkat çekiyor.

Özellikle Akdeniz dünyada en fazla kirletilen denizler arasında sayılıyor. Akdeniz’de yaşayan tehlike altındaki türlerden Akdeniz foku, orkinos, kılıçbalığı, ispermeçet balinası ve pamuk balıklarının plastik yuttukları araştırmalarla belirlenmiş durumda.

Deniz canlıları tarafından yutulan plastik parçaların orada kalmadığını hatırlamakta yarar var. Bu plastikler besin zincirinin üst basamaklarına doğru hareket ediyor ve sonunda insanların yediği yiyeceklere karışıyor.

Türkiye’de Plastik Atık Sorunu ve Politika Önerileri başlıklı raporda da Türkiye’den Akdeniz’e karışan yıllık plastik sızıntısının kişi başına yaklaşık 1 kg seviyesinde olduğu açıklanmıştı. IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği)’nin bir raporuna göre, Türkiye toplam atık miktarıyla Mısır ve İtalya’nın ardından Akdeniz’i en çok kirleten üçüncü ülke.

Tek kullanımlık plastikler
Deniz ve okyanusların bu kadar plastikle dolmasının temel nedenlerinden biri tek kullanımlık ürünlerin yaygınlaşması. Eldeki bilgilere göre, 2015 yılında, tüm plastik atıkların yarısını ambalaj atıkları oluşturuyordu. 2018 yılının tahminlerine göre, dünya genelinde denizlerdeki plastik kirliliğinin yüzde 60 ila yüzde 95’i tek kullanımlık plastiklerdendi.

Yakın dönem verileri, yüzde 82’si plastik olan yılda 307 ila 925 milyon adet atığın Avrupa’dan denizlere karıştığını gösteriyor. Tabii karasal kaynakların dışında denizel atık kaynakları da var ne yazık ki: Deniz çöplerinin yüzde 22’sinin balıkçılık faaliyetlerinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Keza, yapılan çalışmalar aşınan araç lastikleri ve frenlerden ya da plastik kaplı yüzeylerden rüzgârla kopan parçaları hesaba katarak havanın da plastik kirliliğine dair bir faktör olduğunu ortaya koyuyor.

Tam da bu nedenlerle, soruna dünya ölçeğinde önerilen çözümlerin başında acilen tek kullanımlık plastiklerin azaltılması ve bir kısmının tamamen yasaklanması yer alıyor.

İşin doğrusu, insan bu konuları düşünürken plastik kaplı, gerçeküstü bir dünyanın bahsi geçiyor hissine kapılıyor ve bu yanıyla kurmaca, uzak bir gelecekten söz ediliyor gibi geliyor. Ancak öyle değil; gerçekten bir dönüm noktasındayız. Yapacaklarımızla ya yaşamın kaynağı olarak söz etmeye devam edeceğiz denizlerden ya da yok oluşun başlangıcı olarak; ya bereketle birlikte anacağız ya kıtlığın simgesi olarak.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın