Silivri açıklarında gerçekleşen 6,2 şiddetindeki deprem sonrası, İstanbulluların endişeleri devam ediyor. İstanbul’un aktif fay hattında planlanan dev Kanal projesi, “Kanal İstanbul depremi tetikler mi?” sorusunu bir kez daha gündeme getirdi. Prof. Dr. Celal Şengör, “Çok akılsızca düşünülmüş bir proje bu! Bu projeye kesinlikle müsaade edilmemesi lazım,” derken, Prof. Dr. Naci Görür de “Deprem bölgesinde yapılmaması gereken tek şey Kanal İstanbul, ne kadar yapı o kadar ölüm demektir,” şeklinde konuştu. Projenin maliyetinin 65 milyar dolar olacağına dikkat çeken Doç, Dr. Buğra Gökce ise, bu parayla 100 m2’lik 1 milyon sosyal konut üretilip 3 milyon insanı afete karşı güvenli ve nitelikli eve kavuşturulabileceğini söyledi
Haber: Osman Karabacak
İstanbullular olası büyük İstanbul depreminin gölgesinde yaşarken Kanal İstanbul gibi çılgın bir proje yeniden gündeme geldi. İstanbul Boğazı’ndaki gemi geçişlerini rahatlatacağı iddia edilen Kanal’a daha başlanmadan, güzergâhındaki Sazlıdere Barajı yakınlarında başlatılan toplu konut yapımı ve inşaatların bazı Ortadoğu ülkelerinin televizyon kanallarında pazarlanması, tartışmaları yeniden alevlendirdi. Uzmanların yaptığı bilimsel değerlendirmelerde, büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya olan İstanbul’un böyle devasa bir yer hareketiyle ne kadar çılgın riskler alacağı çok net ortaya koyuluyor.
Şengör: Çok akılsızca düşünülmüş bir proje
Fatih Altaylı’ya konuşan Prof. Dr. Celal Şengör, Kanal İstanbul’un bir yer bilimci olarak kesinlikle tavsiye etmeyeceği bir proje olduğunu belirterek, “Çok akılsızca düşünülmüş bir proje bu! Bu projeye kesinlikle müsaade edilmemesi lazım. Kanal İstanbul, Marmara Denizi’ndeki mevcut kırılmamış faya çok yakın, depremi 8 şiddetindeki bir yıkıcılıkla hissettirecek noktada. Depremde Kanal’ın beton yatağı kırılır, deniz suyu yeraltı suyuna karışır, facia olur. Olası bir depremde oluşan 7 metre tsunami Kanal İstanbul’dan içeri girerse orayı tarumar eder,” diye konuştu.
Görür: Kanal fay hattın üzerinde
İstanbul’da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem olma olasılığının yüzde 80’lere çıktığını savunan Prof. Dr. Naci Görür de Kanal İstanbul’un tam fay hattının üzerinde olduğunu, Sazlıdere Barajıyla Küçükçekmece'nin denize açıldığı yerde canlı fayların cirit attığını söyledi.
Görür, 4 Ocak 205 tarihinde düzenlenen Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme Toplantısı’nda İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde büyük bir deprem olması halinde verilecek can ve mal kaybının tasavvur bile edilemez büyüklükte olacağını hatırlatarak, “Türkiye'nin Marmara Bölgesi çökerse ekonomik bağımsızlığı kalmaz,” dedi.
‘Ne bekliyoruz Kanal’dan?’
Kanal İstanbul güzergâhının ana faydan ayrılmış fay kollarının içerisinden geçtiği ivmesi, hızı, kayması yüksek, özel bir bölge olduğunu vurgulayan Görür, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oralar deprem zonlarıdır. Ben diyorsun ki inat ettim deprem sonunda kanal yapacağım. O zaman ben yenilgiyi kabul edeyim. O zaman diyeceğim yetkililere şu. Tamam yap yapacaksan yap. Ama burada yapacağın yapının fiyatını, maliyetini normal bir yerdeki yapı gibi asla düşünme. Yani bunu binaya örnek vereyim yani kanal yerine. Normal bir binanın metrekaresi 20 bin 30 bin lira ise sen buraya yüz bin harcamak zorundasın. O zaman bu Kanal İstanbul'un maliyeti 64 milyara mâl olmaz 104 milyara da mâl olmaz. Milyonlarca insanın can güvenliği yokken hayatları tehlikedeyken bu ülke bu kadar fakir fukaralıktan ezilirken sen niye 200 milyarı buraya vereceksin? Sebep ne? Ne bekliyoruz buradan?”
Gökce: Kanal İstanbul’un maliyeti 65 milyar dolar
İBB İstanbul Planlama Ajansı Başkanı iken İmamoğlu operasyonu kapsamında tutuklanan Doç. Dr. Buğra Gökce, sosyal medyasından yaptığı açıklamada, deremde Silivri’de çok şiddetli sarsıldıklarını belirterek, “Tüm uzmanlar deprem için ‘Beka’ meselesi diyor. Ne olur artık fantezi projelere kaynak ayırmayın!” dedi.
Kanal İstanbul için açıklanan 15 milyar dolarlık bedelin gerçekçi olmadığının altını çizen Gökce; kazı, hafriyat, nakliyat, depolama, bertaraf, beton, sızdırmazlık duvarı, rıhtım, dalgakıran, altyapı, köprü, seyir güvenliği sistemleriyle gerçekçi maliyetin 65 milyar dolar olduğunu açıkladı.
Bölgedeki araziler büyük oranda belli isimlerin elinde toplandığını, Katar Emiri'nin annesinin aldığı 44 dönüm arazi ticaret alanına çevrilip büyük bir rant transferi yapıldığını kaydeden Gökce, “65 milyar dolar ile 100 m2, 1 milyon sosyal konut üretilip 3 milyon insanımız nitelikli ve afete karşı güvenli evlere kavuşabilir! Kanal İstanbul projesi ile milletimizin kısıtlı kaynaklarının dar bir azınlığa sunuluyor. Bölgede yaratılacak rantın da yine çok küçük bir zümrenin kazancına aktarılıyor. Milletimiz bu gerçekleri gördüğü için Kanal İstanbul'u reddetti, reddediyor, Milletle inatlaşanlar da mutlaka kaybedecek,” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu da “ihanet projesi” demişti
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme Toplantısında, projenin İstanbul'un tatlı su kaynaklarına zarar vereceğini, coğrafyasını alabora edeceğini, sadece bir çıkar, bir emlakçı projesi olduğunu söyleyerek, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bu iş, İstanbul'a ihanet projesidir. Bilim insanları ısrarla dikkat çekiyor ki, İstanbul, bu projeden korunmak zorundadır. 16 milyon İstanbullunun, Kanal İstanbul gibi bir gündemi yoktur. Bu seçimde de İstanbullu bunu oylamıştır. Buna ret vermiştir. Lütfen bu noktada da İstanbulluların iradesine saygı gösterin ve milletçe güvenle önümüze bakalım.”
ÇED Raporuna göre su rezervinin yüzde 21’i yok olacak
Öte yandan Kanal İstanbul, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlatılan resmî ÇED raporuna göre; Küçükçekmece Gölü’nün iptal edilmesine neden olacak. Sazlıdere Barajı’nın yüzde 60'ını oluşturan ana bölüm iptal edilecek. Kanal’dan sızacak tuzlu suyun yeraltı sularına olumsuz etki yapacağı belirlenen kesimlerde ve gerek kanal inşaatı ve gerekse işletme döneminde Terkos Gölü’nden ‘Kanal su sızıntısını önlemek için tedbirler alınması’ da zorunlu. Kanal’ın kuzey kesiminde Terkos Gölü ile olumsuz etkileşimi olacak birçok bölüm var. Söz konusu iki kesim arasında kalan Kanal güzergâhı boyunca gölden gelecek akışı engellemek amacıyla, kanal kesitinin geçirimsizliğini sağlamaya olanak tanıyan bir sızdırmazlık duvarı uygulanacak. Kanalın güneyinde 5,2 km’lik kesimde geçilen kireçtaşı yapısı nedeniyle mevcut yeraltı suyu rezervinin tuzlanması riski, beton şilte yapılarak önlenecek. Kanal güzergâhı boyunca yan yüzler ile tabana bu sistem uygulanacak. Kanal taban kotunun göl kotundan düşük olması nedeniyle (fark 25,35m) kazı esnasında ve Terkos Gölü'nün dolu olduğu durumlarda Kanal’a su boşalması kaçınılmaz.
Tüm bu sebeplerle, toplam su kaybı yıllık yaklaşık 70 milyon m3’ü bulacak. Bu rakam İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki toplam su rezervinin (333 milyon m3) yaklaşık yüzde 21’ine tekabül ediyor.
Heyelan riski büyük
İBB’nin ilçe ilçe yaptığı heyelan analizinde; Kanal İstanbul güzergâhında bulunan 63’ü etkin 267 heyelan alanı tespit edildi. Ayrıca, zemininde sıvılaşma riskinin yüksek olduğu defalarca ölçülmüş bir alan üzerine kanal kazıp yeni bir şehir inşa edilmesi, can ve mal kayıpları açısından beklenen afeti bir felakete dönüştürecek. Üstelik İstanbul’u boydan boya yaracak kanal, afet sonrası müdahaleyi de zora sokacak, yaralılara ulaşmayı ve bölgenin tahliyesini güçleştirecek. Kanal üzerinden köprüler ya da altından tünellerle devamlılığı sağlanacak su, atık su, doğalgaz, elektrik, petrol vb. altyapı hatlarının daha kırılgan olması bekleniyor. Kanalın Karadeniz giriş ağzına yapılması planlanan dolgu zeminin Kanalın devreye alınması ile birlikte Kanalın içerisine doğru sürüklenmesi tehlikesi de bulunuyor. Deprem sonrasında Kanal’ın heyelanla tahrip olması ve tıkanması olasılığı oldukça yüksek. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul’un böyle bir afetten sonra alacağı hasar tüm ülkeyi derinden etkileyecek.
Yargı kararına rağmen Kanal’da konutlar nasıl yükseliyor?
İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi, Dursunköy Mahallesi’nde yer alan Emlak Konut-THY projesine ait imar planlarını 8 Temmuz 2024 tarihinde iptal etti. Ayrıca, İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin Rezerv Alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti. Mahkeme, projelerin bilimsel ve teknik dayanaklardan yoksun olduğunu tespit etti. Baklalı ve Boyalık mahallelerindeki projelerle ilgili açılan davalar ise devam ediyor.
Su havzalarını tehdit eden yapılaşmalara karşı gerekli önlemlerin alınması gerektiği özellikle vurgulayan mahkeme kararları; Kanal İstanbul projesinin hukuki ve çevresel dayanaklarının zayıfladığını gösteriyor. Karar, projenin çevresel etkileri, altyapı sorunları ve doğal kaynaklara verebileceği zararlar nedeniyle kamu yararı ilkesine uygun olmadığını ortaya koyuyor.
Tüm bu yargı kararlarına rağmen; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Arnavutköy Sazlıbosna Mevkii’nde toplam 24 bin 150 konut ve bin 121 dükkândan oluşan projeler için 28 ihale düzenlendi.
İSKİ ve İGDAŞ’tan güzergâhtaki başvurulara ret
İBB ise bu projelere ilişkin altyapı ve imar planlarının su kaynakları ve İstanbul’un ekolojik dengesi üzerindeki etkileri açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
İBB’ye bağlı İSKİ Genel Müdürlüğü ve İGDAŞ, Kanal İstanbul güzergâhında yürütülen mevzuata aykırı imar planları kapsamında şantiyelere verilen su aboneliklerini iptal etti, içme suyu, yağmur suyu ve atık su bağlantıları için yapılan yeni başvuruları reddetti.
İĞDAŞ da Dursunköy Mahallesi’nde yürütülen Emlak Konut GYO Yenişehir Evleri Projesi için yapılan konutlara doğal gaz bağlantı talebini, imar planının iptal edilmesi nedeniyle reddetti.
Amaç Boğaziçi’ndeki yerleşimi Kanal’a taşımak mı?
İBB Meclisi’nde 2020 yılında konuşan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Kanal İstanbul’un aynı zamanda bir konut ve kentsel dönüşüm projesi olduğunu kabul ederek, “Devlet insanlara iki seçenek sunacak, kanal çevresinde yapılan konuta mı yerleşmek istersin yoksa al paranı mı istersin?” demişti.
“Kanalda konut al veya paranı al” sözü, “Kanaldan milyonlarca metrekare yer alanlar, sosyal konutları yapmak şartıyla Boğaziçi’ndeki arazilerle takas mı edecek acaba? Bu, gerçek İstanbul’u sahte boğazı da olan sahte İstanbul ile değiştirme planı mı mıdır acaba?” sorularını gündeme getiriyor.
Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.