2011 yılında, Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “çılgın proje” olarak ortaya atılan Kanal İstanbul Projesi, son günlerde gündemin ön sıralarında yer almaktadır.
Çok yönlü bir proje olan kanal ile ilgili tartışmalar ve açıklamalarda daha çok konunun ekonomik, ekolojik, jeolojik ve şehircilik yönleri üzerinde durulmakta; uluslararası ilişkiler, jeopolitik ve askerî yönleri gereği kadar gündeme getirilmemektedir.
Oysa İstanbul Boğazı’na alternatif oluşturacak bu kanal, yalnızca ülkemizi değil, diğer Karadeniz ülkelerini de doğrudan ilgilendirmektedir.
Türk Boğazlarının uluslararası statüsü, 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi (MBS) ile belirlenmiştir. Boğazlar üzerindeki egemenliğimizi kısıtlayan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin yerine geçen MBS’nin temel amacı, yalnızca Türkiye’nin güvenliğini değil, aynı zamanda diğer Karadeniz ülkelerinin güvenliğini de sağlamaktır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre:
- Boğazlar, gece ve gündüz, herhangi bir bayrak altında ve herhangi bir yükle geçen tüm gemilerin, hiçbir formalite olmaksızın geçişine açıktır. Türk yetkilileri, anlaşmanın 1 numaralı ekinde belirtilen hizmetler (sağlık hizmetleri, fener, yön bulma, hayat kurtarma) için ödenecek ücret dışında herhangi bir ücret veya vergi talep edemezler (Madde 2).
- Savaş zamanında Türkiye muharip değilse, yukarıdaki geçiş serbestisi yürürlüktedir (Madde 4), ancak muharip devletlerin gemileri hariçtir (Madde 19).
- Savaş zamanında Türkiye muharip ise, yabancı gemiler düşmana yardım etmemek koşuluyla Boğazlardan yalnızca gündüz geçebilir (Madde 5).
- Denizaltılar yalnızca gündüz, yüzeyden ve teker teker geçebilir (Madde 12).
- Savaş gemileri, diplomatik kanallar aracılığıyla 8 gün önceden Türkiye’ye bildirim yapmak koşuluyla Boğazlardan geçebilir (Madde 13).
- Savaş gemilerinin komutanı, Boğazlara girerken filosu hakkında Türk yetkililere bilgi vermek zorundadır (Madde 13).
- Boğazlardan geçen savaş gemilerinin toplam tonajı 15 bin tonu geçemez ve aynı anda 9 gemiden fazla gemi geçemez (Madde 14).
- Boğazlardan geçen gemiler, uçaklarını uçuramaz (Madde 15).
- Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin Karadeniz’deki toplam tonajı 30 bin tonu geçemez; bu limit 45 bin tona kadar yükseltilebilir (Madde 18b).
- Yukarıdaki tonajların üçte ikisinden fazlası tek bir devlete ait olamaz (Madde 18c).
- Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin savaş gemileri bu denizde 21 günden fazla kalamaz (Madde 18d).
- Savaşta Türkiye muharip değilse, muharip devletlerin savaş gemileri Boğazlardan geçemez (Madde 19).
- Savaşta Türkiye muharip ise, savaş gemilerinin geçişi Türk Hükûmeti’nin takdirine bırakılmıştır (Madde 20).
Görüldüğü gibi Montrö Boğazlar Sözleşmesi, yapılış amacına uygun olarak iki temel konuda güvenlik sağlamaktadır:
1. Geçiş esnasında Türkiye’nin güvenliği,
2. Geçişten sonra Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliği.
Kanal İstanbul açılırsa
Kanal İstanbul açıldığı takdirde, özel önlemler alınmazsa Montrö’nün sağladığı güvenlik önlemleri işlevsiz hâle gelebilecektir.
Bu bağlamda, aşağıdaki soruların cevaplandırılması gerekmektedir:
- Kanalın Türkiye’ye bir maliyeti olacağından, gemi geçişlerinden ücret talep edilecektir. Gemiler, Boğaz’dan ücret ödemeksizin geçme hakkına sahipken, kanaldan ücret ödeyerek geçmeye nasıl yönlendirileceklerdir?
- Montrö’de, “Boğazlardan geçen savaş gemilerinin toplam tonajı 15 bin tonu geçemez ve aynı anda 9 gemiden fazla geçemez” denilmektedir. Bu gemilerin bir kısmı Boğaz’dan, bir kısmı kanaldan geçerse, Türkiye’nin güvenliğini sağlayan bu hüküm anlamsız hâle gelmeyecek midir?
- Boğazlardan geçen gemilerin uçaklarını uçuramaması kuralına rağmen, kanaldan geçen gemiler uçaklarını uçurabilecekler midir? (Basında yer alan özelliklere göre kanal, uçak gemilerinin geçmesine elverişli olacaktır.)
- Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin bu denizdeki toplam tonajları ve kalış süreleri, kıyıdaş ülkelerin güvenliğini sağlamak amacıyla sınırlandırılmıştır. Bu gemiler “Biz Boğaz’dan geçmedik, kanaldan geçtik” derlerse Karadeniz ülkelerinin güvenliği nasıl sağlanacaktır?
- Türkiye savaşta veya savaş tehdidi altındaysa, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için Montrö’de belirlenen maddeler, kanaldan geçen gemilere nasıl uygulanacaktır? Örneğin, “Savaş zamanında Türkiye muharip ise yabancı gemiler, düşmana yardım etmemek koşuluyla Boğazlardan yalnızca gündüz geçebilir” (Madde 5). Bu durumda, düşmana yardım eden gemiler kanaldan geçebilecek midir?
Bunlar, ilk akla gelen sorulardır. Uygulamada, benzer diğer sorunlarla karşılaşmak da olasıdır.
Askerî açıdan
Projenin askerî açıdan da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Trakya’dan İstanbul yönünde yapılacak bir saldırıya karşı İstanbul’un savunulmasında, kanaldan yararlanılabilir. Bu amaçla, kanalın yeri ve teknik özellikleri, Çatalca Savunma Hattı ile ilişkisi bakımından askerî makamlarca değerlendirilmelidir.
Trakya’da yürütülecek bir harekâtın lojistik desteği ve ihtiyat birliklerinin ileriye intikali, kanal üzerindeki köprülere bağlı olacaktır. Bu nedenle, köprülerin yerleri ve teknik özellikleri belirlenirken, askerî makamların görüşü mutlaka alınmalıdır. Ayrıca, köprülerin hava savunma sistemlerinin planlanması da gerekmektedir.
Değerlendirme ve sonuç
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliğini sağlamaktadır. Kanal açıldığı takdirde, özel önlemler alınmazsa bu güvenlik önlemleri tehlikeye girebilir.
Bu durum özellikle Rusya’yı yakından ilgilendirmektedir. Zira Karadeniz, Rusya’nın hassas karnıdır. Kanalın uluslararası statüsü belirlenirken, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Rusya’ya sağladığı güvencelerden geri adım atılması, bu ülkeyi tehdit edecek ve ABD-Rusya stratejik rekabetinde Amerika Birleşik Devletleri’ne avantaj sağlayacaktır.
Tüm dünya denizlerinde bayrak gösteren Amerika Birleşik Devletleri donanmasının serbestçe girip kalamadığı tek deniz, Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedeniyle Karadeniz’dir. Kanal, bu güvenceyi bozmamalıdır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 89 yıldır sorunsuz şekilde uygulanan nadir uluslararası sözleşmelerden biridir. Türkiye, bugüne kadar bu sözleşmenin delinmemesi konusunda son derece hassas davranmıştır. Kanal İstanbul Projesi, Türkiye’nin bu geleneksel politikasından sapmasına yol açmamalıdır.
Öneriler
- Kanal açıldığı gün, ilgili devletlerle mutabakata varılmış ve uluslararası statüsü belirlenmiş olmalıdır.
- Bu statü, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’ye ve diğer Karadeniz ülkelerine sağladığı güvenliği bozmamalıdır.
- Kanalın inşaatının başlamasıyla birlikte, uluslararası statüsü konusunda diplomatik çalışmalar da başlatılmalıdır.
- Kanal güzergâhı ile köprülerin yerleri ve teknik özellikleri, askerî makamlarla koordineli bir şekilde belirlenmelidir.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.





