KAFKASYA Kaderi bölünmüşlük mü?

MDN İstanbul

Kafkasya, Karadeniz’in doğusunda bir bölge. Türkiye, Ermenistan ve Rusya’nın eteklerinde yer alıyor. Batıda Karadeniz, doğuda Hazar Denizi doğal sınırlarını oluşturuyor, Taman Yarımadası’ndan başlayıp güneydoğu istikametinde uzayan Kafkas sıradağları tarafından ikiye bölünüyor. Sürekli dini, siyasi, askeri alanlarda büyük güçlerin mücadelelerine sahne olan bölge, tarihi boyunca ilginçtir ki çoğunlukla Fars dünyasının bir parçası olmuş.

Sadece iki kez bir bütün
Eski çağlarda, kurulan imparatorluklar yoluyla bölgede önce Zerdüştlük başat din haline gelmiş, zamanla Kafkasya iki büyük dini akımdan daha etkilenmiş. Pers (İran), Roma ve Bizans İmparatorlukları arasında çekişmeler yaşandığı dönemde, elinde tutamamakla birlikte Bizans İmparatorluğu pek çok kez bölgeyi istila etmiş. Bunun sonucunda Ermenistan Hıristiyan kimliğini kabul edince, Zerdüştlük yerini yavaş yavaş bu dine terk etmiş. Ardından Pers İmparatorluğu’nun İslamiyet’i benimsemesiyle bu kez de Arapların egemenliği altına girilmiş, İslamiyet bölgeye yayılmış. Sonrasında Kafkasya, Rusya tarafından fethedilinceye kadar Selçuklular, Moğollar, bölgesel krallık ve hanlıklar ile bir kez daha Persler tarafından ele geçirilmiş.
Tek bir politik kimlik altında birleşmiş Kafkasya’ya tarihte sadece iki kez rastlıyoruz: Birincisi, Rusya’daki iç savaş sırasında Transkafkasya Demokratik Federal Cumhu-riyeti olarak (9 Nisan 1918 – 26 Mayıs 1918 tarihleri arasında); ikincisi ise Sovyet egemenliği altında bulunduğu dönemde (12 Mart 1922 – 5 Aralık 1936 tarihleri arasında).

Kafkasya, coğrafi olarak sıradağlarla bölünmüş, siyasi ve kültürel olarak parça parça dağılmış bir açık yara

Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takiben 1991’de Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan etti, ancak bölgede toprak ihtilafları başladı. 1988-1994 yılları arasında Nagorno-Karabağ Savaşı, 1989-1991 yılları arasında Osetya-İnguş çatışmaları yaşandı. 1992-1993’te Abhazya’da savaş gördük. 1994-1996 tarihleri arasında Birinci Çeçen Savaşı patlak verdi. 1999’da başlayan İkinci Çeçen Savaşı halen sürüyor. Buna geçtiğimiz haftalarda Gürcistan ile Güney Osetya arasında başlayan, daha sonra Rusya’nın da müdahil olduğu Güney Osetya Savaşı eklendi.

Güney Osetya sorunu
1918 yılında ülkedeki tüm azınlıklara eşit siyasi ve sosyal haklar tanıma kararı alan Gürcistan hemen ardından, 1919’da yerel meclisleri kapadı. 1921’de Kızıl Ordu Gürcistan’a girdi ve Güney Osetya’daki Gürcü egemenliği böylece ilk aşamada sona erdi, ancak bir yıl sonra Güney Osetya Özerk Bölgesi adı altında tekrar Gürcistan’a bağlandı. Oysa Güney Osetya, Sovyetler Birliği dönemi kapandıktan sonra Rusya Federasyonu’na bağlı bir özerk cumhuriyet olan Kuzey Osetya’yla birleşmek istiyor. Hep istedi. Bu yüzden, bölgeyle Gürcistan arasında aslında, 1989’dan bu yana tırmanan bir gerginlik oldu hep. 1990’da Demokratik Güney Osetya Sovyet Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etmesi üzerine, Gürcistan bölgenin özerk statüsünü kaldırdı. Çıkan çatışmalarda kırk bine yakın Oset ile on binin üzerinde Gürcü evini terk etmek zorunda kaldı.
Güney Osetya pek çok kez Rusya Federasyonu’na katılma talebini Rusya’ya iletti. Başvuruları reddeden Rusya yine de Kuzey Osetya sınırına asker yığdı, 1992’de de Gürcü Ulusal Muhafız Birlikleri’ne karşı, Güney Osetya’nın başkenti Tshinvali’de savaşa girişti. Gürcü birlikler de Güney Osetya’yı ağır bombardıman altına aldı. Olan Oset ve Gürcü halklarına oldu.


Bölgede 4 Temmuz
1992’den itibaren bir barış gücü konuşlandırılmıştı

Gürcistan’a bağlı özerk bir bölge olan Güney Osetya’yı coğrafi anlamda Kafkas Sıradağları Kuzey Osetya’dan ayırıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kuzey Osetya, Rusya Federasyonu’na bağlı cumhuriyet olurken, o zamandan bu yana birçok bağımsızlık hareketine sahne olan Güney Osetya, Gürcistan’ın parçası olarak kaldı. Kuzey’le birleşip Rusya Federasyonu’na katılma talebi Gürcistan tarafından reddedilen Güney Osetya’nın nüfusunun yüzde 90’ı Rus pasaportu taşıyor.

Saakaşvili hamlesi
Batılı kaynakların bir kısmı Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin kumar oynadığı görüşünde. Reform yanlısı olarak iktidara gelen ve şimdiye dek Batı desteğini hep arkasında bulan Saakaşvili’nin bu destekten güç alarak bölgedeki Rus etkisini azaltmaya çalışmak için böyle bir hamle yaptığı düşünülüyor.
Buna karşılık Rusya, 26 Ağustos 2008’de Gürcistan’a bağlı Abhazya ve Güney Osetya cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdığını açıkladı. Rusya’nın bu intikam kararı bölge halklarında sevince, uluslararası camiada ise tepkiye neden oldu. 2003 yılında Gürcistan yönetimine darbeyle el koyan Saakaşvili Moskova’yı “Avrupa’nın sınırlarını zor kullanarak değiştirmeye çalışmak” suçuyla itham etti. Aldığı tepkiler üzerine Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medyedev ise, “Soğuk savaşa dahil olmak üzere hiçbir şeyden korkumuz yok, ama elbette arzu etmeyiz” diye cevap verdi.


Pek çok bölgede ayrılıkçı hareketi destekleyen Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Osetya konusunda Gürcistan’dan yana tavır almasının altında, bölgenin Asya’dan Avrupa’ya enerji kaynağı transferinde geçiş noktası görevi görmesi yatıyor.

Bunu Paylaşın