Japonya güven veriyor

Aysın Önen

Japon gemi isimleri dikkatinizi çekti mi? Sonlarına döngü, devir anlamına gelen “maru” sözcüğü eklenir. Gemi ilk limanından çıksın, dünyayı dolaşsın, sonra sağ salim geri dönsün diye

Japonların herkesçe malum, dillere destan nitelikleri vardır. İş ahlakı, çalışkanlık, mucitlik, teknolojiye hâkimiyet gibi. Hatta iş delisi diye bilinirler. Halkının bu özelliklerinin yanı sıra düşük savunma giderleri ve sıkı devlet-sanayi işbirliği sayesinde Japonya, ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmayı başarmıştır. Bu nitelikleri Japonya’yı pek çok alanda olduğu gibi gemi inşasında da dünya devlerinden biri yapıyor. Ülkedeki en gelişmiş sektörler gayrimenkul, bankacılık, sigortacılık, inşaat, perakendecilik, nakliye ve iletişim. Ayrıca motorlu araçlar, elektronik gereçler, makine, çelik, demir içermeyen metaller, gemi, kimya, tekstil ve işlenmiş gıda maddelerinde dünyanın en büyük ve teknolojik açıdan en gelişmiş üreticilerinden.
Halbuki Japonya yiyeceğinden hammaddesine kadar pek çok üründe dışa bağımlı. Kaynak bakımından imkânları çok kısıtlı. Mesela pirinç hariç tüm hububat ile yem mahsüllerinin yüzde 50’si ve et ihtiyacının büyük kısmı ithalatla karşılanıyor. Ağırlığını hammadde, fosil yakıt ve gıdanın oluşturduğu ithalatta da, teknoloji ve elektronik ağırlıklı ihracatta da en büyük partnerleri ABD ve Çin. Tarım ve hayvancılık ürünleri ile doğal kaynaklardaki fakirliğe karşılık, adalar ülkesi Japonya, balıkçılıkta Çin’den sonra dünyanın ikinci büyüğü. En büyük balıkçı filolarından birine sahip.

Özel tasarım çelik
Japonlar ellerindeki kaynakları idareli kullanmayı öğrenip bu konuda ustalaşarak, yaratıcılıkla şanssızlığı bile lehlerine çevirmeyi başarmışlar. Bunu tabii ki teknoloji, makine ve biyomedikal alanlarda bilimsel araştırmaların yapıldığı bir ülkede yaşamaya da borçlular. Japonya’da yaklaşık 700 000 araştırmacı 130 milyar dolarlık bir bütçeyle çalışıyor. Özellikle desteklenen sektörler arasında metal yer alıyor.
Japonya yüzyıllardır, eğitimin ve yatırımın karşılıksız kalmadığının pek çok konuda örneğini oluşturuyor. Metal araştırmaları da meyvelerini veriyor nitekim. Nippon Yusen Kabuşiki Kaişa (NYK) firması Nippon Çelik AŞ ile ortaklaşa yürüttüğü araştırmalar sonucunda korozyona çok dayanıklı çelik levhalar geliştirdiğini duyurdu. NSGP-1 (Nippon Steel’s Green Protect-1) olarak adlandırılan bu çelik levhalar dev tankerlerin ham petrol haznelerinin iç tabanında çürümeyi önlemek için tasarlandı. NYK yeni çelik levhayı tüm yeni tankerlerde kullanma kararı aldı.

Denizdeki bağımız
Ertuğrul Firkateyni, 1890 yılında II. Abdülhamid tarafından iyi niyet göstergesi olarak Japonya’ya ziyarete gönderilen 25 yaşında bir gemiydi. 630 denizcisiyle çıktığı 11 aylık yolculuk sonunda Japonya’ya ulaşmış, İmparator Meici tarafından karşılanmıştı. Fakat dönüş yolculuğu sırasında tayfuna yakalanıp Oşima Adası yakınlarında kayalıklara çarparak batmıştı. Geçen yıl başlatılan ortak bir projeyle yaklaşık 118 yıldır yattığı derinliklerden çıkartılıyor.
Japonya’yla denizyollu bağımız Ertuğrul Firkateyni’nden ibaret değil. En çok tersaneye sahip ülkelerden biri olan Japonya’da üretilmiş ve üretilmekte olan Türk gemileri var. Ayrıca gemi inşa sektöründe atılım yapmaya çalışan Türkiye’de, ne zaman tersanelere karşı çevreci kuşkular uyansa Japonya örneği gösteriliyor. Nitekim, gıdada dışa bağımlı ve balıkçılığa muhtaç olan Japonya’nın denizlerini kirletmeyi göze almayacağı belli. Zaten, balina avcılığında fazla ileri gittiği için son zamanlarda çevreci örgütlerle gerginlik yaşamanın dışında bilinen bir çevre duyarsızlığı yok.

Gemicilikte sıkıntı
Tüm iyi niteliklerine rağmen Japon tersaneleri de küresel ekonomik çalkantılardan ve rekabetten nasibini alıyor. Gemi makineleri ve araç gereçlerinin üretiminde ülke, hemen hemen tamamıyla kendi kendine yeter durumda. Yine de, siparişi gemi inşa ücretleri daha düşükken alınan gemilerin şu anda gemi aksam maliyeti hammadde ve ekipman fiyatlarının yükselmesi nedeniyle daha yüksek olduğundan, Japon imalatçılar gelir anlamında bereketsiz bir dönem yaşıyor.
Gittikçe artan uluslararası rekabet ve kalifiye eleman sayısındaki azalma, gemi inşasında şu sıralar sipariş kapmaya çalışan her ülke gibi Japonya’nın da çözmesi gereken sektörel sorunlar arasında. Yaratıcı bir halk olan Japonların, bir taraftan da fikri mülkiyet haklarını ihlal eden taklit ürünlerle de savaşması gerekiyor.
Buna rağmen Japonya sadece geçtiğimiz aralık ayında toplamı 3 090 229 grostonu bulan tam 57 adet ihracat siparişi aldı.

Bunu Paylaşın