İzmir Körfezi, bir ıslak çöl…

MDN İstanbul

Dr. Burak Acar

Gemi İnşa Yüksek Mühendisi Dr. Burak Acar, tarihsel misyonu ‘‘deniz kenti’’ olan İzmir’de yıllar içinde yaşanan değişimin kentin tarihi kimliğine yapılan en büyük ihanet olduğunu belirtirken, ıslak bir çöle benzettiği İzmir Körfezi’nde bulunan tersanenin Aliağa’ya taşınma planlarına da dikkat çekiyor.

 

Ekim ayı içerisinde İzmir’de, Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu (İEKKK) Toplantısı gerçekleştirildi ve bu toplantıda İzmir’de denizcilik, marina yatırımları ve tersane ile ilgili konuşulan konular basına yansıdı. Öncelikle yıllardır söyleyegeldiğim, İzmir’de marina ihtiyacının aradan geçen onca yıldan sonra önemli isim ve kurumların katıldığı toplantılarda dile getirilmesi beni mutlu etti. Zira 5 milyona yaklaşan nüfusu ile İzmir, büyük çoğunluğu denize yakın yerlerde yaşayan insanların ikamet ettiği bir şehir. Bunun da ötesinde, tarihsel kimliği ile İzmir, bir liman (!) kenti, denizci (!) bir kent. Bu tarihi misyonunu şu an “ıslak bir çöl” benzetmesi yaptığım Körfezi ile İzmir ne denli devam ettiriyor; bu çok büyük bir muamma. Şöyle ki limana yanaşmak için bekleyen üç-beş ticari yük gemisi ve belediyenin işlettiği vapur ve feribotların dışında İzmir Körfezi’nde herhangi bir tekne varlığı gözleyebiliyor muyuz? Bu teknesizliğin ve “ıslak bir çöl” görünümünün en büyük nedenini tekne bağlama olanaklarının, çekek yerlerinin, denize tekne indirme rampalarının koskoca Körfez içinde olmaması oluşturuyor.

Gözünüzün önüne 100 yıl önce çekilmiş İzmir fotoğraflarını getirin. Pasaport Mendireği’ne bağlanmış onlarca yük gemisi, kıyıda bağlanan ve denizde dolaşan yüzlerce İzmir Kayığı… Capcanlı ve yaşayan bir Körfez… 100 yıl önceki siyah beyaz fotoğrafların bugün renkli olanlarını hiç çekebiliyor muyuz? HAYIR.

Bıraktım marina projelerini, beton bir kuşakla ördükleri İzmir Körfezi’nde, bunca yıldır bir tane kent yöneticisi tutup da, en azından tek bir yer gösterip, buradan bir rampa ile tekne sahiplerinin otoparklarında park edebilecekleri, küçük tekneleri denize atabilecekleri bir olanak sağlamış mıdır? HAYIR.

Yüz yıl öncesinin siyah beyaz fotoğraflarındaki İzmir Körfezi’nin renkliliği ile bugünün “ıslak bir çöl” haline getirilen İzmir Körfezi’nin siyah beyazlığını dikkatinize sunuyorum.

Bir gemi mühendisi olarak, denizciliği bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş bir birey, bir İzmir’li olarak, İzmir Körfezi’nin bu görüntüsü beni on yıllardır çok rahatsız edip üzüyorken, denize bu kadar sırtı dönük denizciliğin ve bir deniz kenti olmanın ne demek olduğunu bilmeyen İzmir kent yöneticilerinin denize sırtı dönük tutumları ve denizi on yıllar boyunca bir lağım çukuru olarak görüp kanalizasyonu boşalttıkları bir yüzer çöplük olarak kullanmalarının getirdiği maddi-manevi zararların sonuçları bugünün denizciliğini çok olumsuz etkilemekte. On yıl kadar önce başlatılan körfez temizleme çalışmaları ve bugün kentin yerel yöneticileri tarafından ortaya konan “yüzülebilir bir körfez” vizyonu elbette önemli ancak yetersiz. Bu kentin tarihsel misyonunun “denizci “kent” olması ile bir “deniz kenti” olması arasındaki büyük farkı kavrayan, profesyonel ilgi alanları denizcilik olan bilgili bir kadro tarafından geliştirilecek projelerle mevcut kent yöneticilerinin “denizci bir kent” yaratabileceklerini bilmesi ve somut projeleri bu kadrolarla hayata geçirmesi gerekir.

Gelelim, İEKKK Toplantısı’nda dillendirilen bir başka söyleme. Kurul üyelerinden iş insanı Kemal Çolakoğlu’nun “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait olan Karşıyaka’daki tersanenin Aliağa’ya taşınabileceğini, bununla ilgili olarak İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nun bu konu üzerinde çalışma yapabileceğini” dile getirmesini çok büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla karşıladım. Bu şehirde, 15 yıl önce, kentin tarihi kimliğini oluşturan limanının kaldırılması/taşınması gündeme getirildiğinde, o zaman Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesi başkanı kimliğimle, bu düşüncelere şiddetle karşı çıkmış ve bir mücadeleye girişmiştim. Limanını da kaybeden bir İzmir’in tarihi kimliğini tümden kaybedeceğini anlatmaya çalışmıştım. Nitekim o dönemki bu mücadelemiz olumlu sonuç verdi ve limanın kaldırılması/taşınması tartışmaları gündemden kalktı. Bugün bir de gördüm ki, bu sefer tersanenin kaldırılması/taşınması gündeme getirilmiş. Bu konunun tartışmaya açılmasının bile çok büyük bir talihsizlik olduğunu düşünüyorum. Düşünün ki, sıcak gündem maddemiz olarak Doğu Akdeniz’de gerilimlerin yaşandığı bir ortamda, olası bir gereksinim durumunda Güney Deniz Saha Komutanlığı’nın konuşlandığı İzmir’deki tersanenin kaldırılması durumunda, savaş gemilerimize hizmet verebilecek tek yer Marmaris Aksaz’daki tesis kalacaktır. Bu tesis, olası bir gereksinim halinde, mevcut filoya acil destek verebilecek kapasitede midir? Askeri amaçların dışında, sivil projelere de hizmet verebilen İzmir’deki askeri tersane eğer kaldırılırsa, Körfez’de belediyenin işlettiği katamaranlar, vapurlar, feribotlar nerede tamirlerini yaptırabileceklerdir? İzmir Limanı’na gelen gemiler, olası arıza durumlarında nereye çekilecektir? Aliağa’ya bu tersanenin taşınma önerisi getirilirken, “Aliağa’da bu amaca yönelik bir yer tahsisi var mıdır”, “tersanenin taşınma maliyetleri, orada yeni bir tersane kurulması maliyetleri” bu ekonomik zorlukların yaşandığı günlerde göz önüne alınmış mıdır?

Şehirde bina stokları ve lüks konut projeleri kıyı şeridine yakın bölgelerde yoğunlaşırken, acaba tersane alanı, yeni projeler için bir cazibe merkezi mi oluşturmaktadır?

Unutulmamalıdır ki bazı şehirlere tarih belirli misyonlar yüklemiştir. İzmir de her şeyden önce bir “liman kenti”dir, bir “denizci kent”tir. Limanı, tersaneyi Körfez’den çıkarmak, İzmir’e belki yeni binalar dikmek ve yeni proje alanları yaratmak için alan açabilir ancak bu durum, İzmir’in tarihi kimliğine yapılacak en büyük ihanet olacaktır.

Asıl mesele, tarihin yüklediği sorumluluğa sahip çıkarak, mevcut limanı ve mevcut tersaneyi modernize edip, kent yaşantısının bir parçası olarak koruyabilmektir, yaşatabilmektir. Tıpkı dünyanın aktif olarak halen faaliyetini sürdüren en eski tersanesi olan Haliç Tersanesi (Tersane-i Amire)’nin durumu gibi…

Sonuç olarak demem o ki, İzmir’in limanını kaldırmalarına karşı çıktığım gibi tersanesini kaldırmalarına da şiddetle karşı çıkacağım. Ve İzmir’de 100 yıl önce çekilen siyah beyaz fotoğrafların bugün renklilerini çekebileceğim bir Körfez canlılığı hayalim için mücadelemi sürdüreceğim.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın