İki kıtayı birbirinden ayıran İstanbul… Boğaz’ı ve onu çevreleyen Marmara Denizi, onun her zaman kıtalar arasında önemli bir liman şehri olmasını sağlamış. Yüzyıllardır sularıyla kah kayıklarda çekilen küreklerle, kah kömürlü gemilerle İstanbullu’nun bir noktadan bir diğerine ulaşımını hızlandırmış. İlk başlarda vapurlar önce açıkta durmuş, sonra bir yalının rıhtımına yanaşır olmuş. Ama süratle kendi iskelelerini oluşturmayı bilmiş. Ardından iskeleler güzellikleriyle nam salmış… Moda, Salacak, Beylerbeyi, Üsküdar, Cibali, Fener, Suadiye… İskeleler zamanla İstanbullu’nun vazgeçilmezi olmuş.
Son zamanlarda deniz taşımacılığı alanında yaptığı ataklarla İstanbul’a büyük hizmetler veren İDO, İstanbul’un denizcilik tarihi üzerine yayınladığı kitaplarla dikkat çekmeye devam ediyor. İDO Yayınları son olarak merhum gazeteci Eser Tutel’in 2007 yılında hazırladığı, “İskeleler Şehri İstanbul” adlı eserini kütüphanelere kazandırdı. Geçmişten günümüze İstanbul iskelelerinin fotoğraflarının yer aldığı çalışma, zaman içindeki tarihi ve kültürel değişimi gözler önüne sererken günümüzde artık sadece isimleri ve fotoğrafları kalmış bir çok tarihi iskeleyi bizlere anlatıyor.
İskelelerin İstanbul yaşamındaki büyük önemini anlatarak başlayan kitap; Adalar, Boğaziçi’nin Rumeli ve Anadolu Kıyıları, Marmara Kıyıları, Galata Köprüsü ve Haliç Hattı İskeleleri’ni kapsayan 7 ayrı bölümden oluşuyor. Okuyucuya, nostaljik fotoğraflar ve iskelelerin tarihçesi ile geçmişe unutulmaz bir yolculuk yaptırıyor.
İstanbul demek iskele demek
