İşsizliğin görünmeyen tarafı

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com

İşsizlik, özellikle de ilk defa işe girecek gençlerin iş bulma zorluğu, her zaman büyük bir problemdi. Pandemi sürecinde ve sonrasında da yükselebilir. Bu problemin çözümsüzlüğü kuşaktan kuşağa aktarılan bir kırılganlığa dönüşürken, ebeveynlerini gören çocukların riskten kaçma eğilimine girmesiyle sonuçlanıyor. Peki, bu eğilim toplumu nasıl değiştiriyor? 

Her ne kadar son dönemde kimi batı ülkelerinde kısıtlamalar tekrar gündem maddesi haline gelse dahi aşılama arttıkça kısıtlamaların gevşetilmesi daha çok konuşulur olacağından yakın gelecekte ekonominin şahlanacağı görüşü hâkim. Buna itiraz etmek mümkün değil! Ekonomik aktivitenin artışı muhakkak ki istihdam sayısını yukarı iterek, işsizlik oranını indirebilir. Fakat pandemi öncesi oranlara ulaşmak için daha çok uzun bir yolumuz olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Geleceğe yönelik yorumlara başlamadan şu sıralar işgücü piyasasını etkileyen, hatta yakın gelecekte de etkisi devam edecek iki önemli unsur mevcut; dijitalleşme ve yüksek işsizlik oranı ile işten çıkarma yasağı.

Yasak kaldırıldığında işsizlik oranı tepe yapar mı?
Öncelikle belirtmek lazım ki işten çıkarma yasağı sona erdiğinde nasıl bir tablo ile karşılaşacağımız tam bir muamma. Bir grup yorumcu “yasak kalktığında iş çıkarmalarında ansızın artış yaşanacak” derken, diğerleri bu görüşe katılmıyor. Farklı görüşlere katılmamak da mümkün değil.

Örneğin, mağazaların düşen cirosu ve evden sipariş çılgınlığı mağaza çalışanı sayısını düşürürken, buna kıyasla kurye adedinde düşük artış yarattı. Yüz yüze yapılan işler; garson, resepsiyonist, spor müsabakalarındaki görevliler vs. önemli bir darbe aldı.
Birçok şirket yıllarca direndiği uzaktan çalışma yöntemine mecburen adapte olmak zorunda kaldı. Uzaktan çalışma, kimi zaman daha fazla çalışma saati yapılarak verimliliği artırdığından, geçmişte bu yönteme direnç gösteren firmaların bir bölümü hibrit çalışma modeli üzerinde kafa patlatır hale geldi. Bu modelin gelişimi şehir merkezlerindeki ofislerin boşalmasına, buradaki hizmet sektörüne olan ihtiyacın düşmesine sebep oldu. Uzaktan çalışmanın diğer bir etkisi de ofis alanlarının küçülmesi ya da daha düşük kira maliyeti olan bölgelere taşınmasını tetikledi. Muhakkak, bu gelişmeler birçok kişinin farklı sektörlerde iş aramasına neden olacaktır.

İşsizlik korkusu toplum bilincine yerleşti
İş akdi fesih yasağının kalkması ile oluşabilecek yüksek işsizlik farklı sorunları beraberinde getirebilir. Malum bu tür dönemler genel olarak ekonomik belirsizliklerin hüküm sürdüğü zamanlardır. İşsizlik bir çeşit sosyal kanser haline gelebilir ve geleceğe yönelik korku duygusunu körükler. Korku duygusu, sonunda güvende hissedilebilecek tehlikeli bir dönemde ortaya çıkar. Özellikle, finansal piyasaların 2008’de çatırdamasıysa ortaya çıkan küresel çaptaki ekonomik belirsizlik ve güvensizlik hissi gibi şu sıralarda da yeni bir buhran korkusu toplum bilincinin merkezine yerleşti gibi.

Dijitalleşme ve iş hayatındaki değişim
Dijitalleşme ile düşük gelir seviyesindeki bir grup çalışanın iş hayatı tehlikeye girdi. Teknolojik gelişmeler işgücünün niteliğini değiştirmektedir. Birçok işgücü türünü niteliksiz hale getirirken, bir yandan yeni, nitelikli işgücü talebi yaratıyor. Dolayısıyla, işgücü piyasasındaki yeni dönem, işçilik maliyetlerini yükseltmekte ve işsizliği artırmaktadır. İşte bu durumda devletin niteliksiz işçilere talebi artırıcı önlemler alması, farklı sektörlere kayması gerekenleri ya da niteliksiz işçileri eğitmesi gerekir ki, işin zor kısmı da buradadır. Aksi halde gelir dağılımındaki eşitsizlik günümüzde daha da kötüleşecektir.

İşsizlik her zaman büyük bir problemdi
Bu problemin çözümsüzlüğü psikolojik olarak kuşaktan kuşağa aktarılan bir kırılganlığa ve işsizlik belasıyla boğuşan ebeveynlerini gören çocukların riskten kaçma eğilimine girmesiyle sonuçlanıyor. Nitekim araştırmalar iş garantisi olması nedeniyle devlet dairelerinde çalışmak isteyenlerin oranını artırdı. Diğer bir deyişle, toplum küreselleşmenin acımasızlığından korunmak istiyor.

Özetlemek gerekirse, pandemi ekonomiye sert bir darbe vurdu ancak pandemi sona erdiğinde birçok ekonomistin bahsettiği “gelir eşitsizliği” mikrobu ile başa çıkmamız gerekecek diyebiliriz.

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com