İsrail Suriye’de kalıcı mı?

MDN Editör
  • |

HTŞ’nin 27 Kasım’da başlattığı saldırılar sonucunda 8 Aralık’ta Suriye’de kontrolü ele geçirmesiyle başlayan yeni yönetim süreci, İsrail’in bölgedeki işgalini kalıcı hale getirme adımlarıyla daha da dikkat çekici hale geldi.

HTŞ’nin ilerleyişinden önce kasım ayında İsrail uçakları, Halep ve Humus bölgelerindeki Esad rejimine ait askerî tesisleri hedef alarak bir kısmını imha etmiş, bir kısmını ise baskı altına almıştı. HTŞ’nin Şam’a kadar hızla ilerleyebilmesi, İsrail’in bu müdahaleleri sayesinde mümkün olmuştu. Şimdi ise İsrail, Mezze Askerî Havalimanı çevresi ve Hermon Dağları’nın kuzeydoğusundaki Beddua bölgesine kadar işgalini genişletti. İsrail birlikleri artık Şam merkeze sadece 20 kilometre mesafede.

Kazanan İsrail mi?

Türkiye hükûmeti, Colani komutasındaki unsurların Şam’ı ele geçirmesini iç politikada bir zafer olarak sunmaya devam ederken, asıl kazananın İsrail olduğu görülüyor. Golan Tepeleri’ni işgal eden İsrail, sadece topraklarını büyütmekle kalmadı, aynı zamanda bölgenin en önemli su kaynaklarını ve tarım arazilerini de kontrol altına aldı. İşgal edilen bölge, yüz ölçümü olarak Malta Adası’ndan daha büyük bir alanı (yaklaşık 380 kilometrekare) kapsıyor.

İsrail, işgal ettiği bölgelerde askerî üsler kurarak kalıcı olacağının sinyallerini daha önce vermişti. Nitekim İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın Şeyh (Hermon) Dağı'ndaki askerî yetkililerle yaptığı “değerlendirme toplantısı”nın ardından İsrail Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Golan Tepeleri’ndeki işgalin süresiz olduğu resmen duyuruldu. Açıklamada, İsrail askerlerinin bölgedeki Yahudi yerleşimcileri ve kuzey İsrail’in güvenliğini sağlamak için bölgede bulunduğu belirtildi.

İsrail’in Merkava tankları ile Mezze Askerî Havalimanı çevresinde ordugâh kurduğu iddia edilirken, Colani yönetiminin bu gelişmelere şu ana kadar herhangi bir tepki vermemesi, yeni Şam yönetiminin İsrail ile belirli bir örtülü anlaşmaya vardığı şeklinde yorumlanıyor.

Türkiye-Şam ilişkilerinde belirsizlik

Türkiye’nin iç politika açısından HTŞ’nin başarısını öne çıkararak “Emevi Camii’nde namaz kılma” söylemini yeniden canlandırması, kamuoyunda olumlu bir hava yaratmış gibi görünse de Ankara’nın Şam yönetimiyle yaptığı görüşmelerden henüz somut kazanımlar elde edemediği görülüyor.

Özellikle yeni Şam yönetiminin Türkiye’ye gümrük vergilerini artırması, Colani yönetiminin İsrail etkisi altında kalabileceğine dair endişeleri artırıyor. Türkiye’nin bölgedeki etkisini sınırlamak adına, İsrail destekli yeni yönetimin Ankara’ya karşı mesafeli bir tavır takınması muhtemel görünüyor.

Trump’ın Netanyahu’yu davet etmesi ne anlama geliyor?

Trump’ın başkanlık görevini devraldıktan sonra ilk resmi davetini İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yapması, İsrail’in bölgedeki rolünü güçlendirmek istediğinin açık bir göstergesi. Bu görüşmenin ardından İsrail’in Suriye’deki işgalini genişletmek için daha fazla adım atması ve ABD’nin askerî varlığını da içeren yeni planlar yapması bekleniyor.

İkili görüşmelerde, YPG’nin geleceği, ABD’nin Suriye’deki varlığı ve bölgenin yeniden şekillendirilmesi gibi konuların ele alınması öngörülüyor. İsrail’in, ABD’den alacağı destekle Suriye’nin kuzeyinde YPG ile doğrudan işbirliği içinde hareket etme ihtimali de değerlendiriliyor.

Sonuç

İsrail’in Suriye’deki varlığı kalıcı hale geliyor. Golan Tepeleri’ni ilhak etme süreci hızlandırılıyor ve Şam’a kadar olan alan güvenlik bahanesiyle işgal ediliyor. Yeni Şam yönetimi, İsrail’e karşı sessizliğini koruyor. Bu, Colani yönetimi ile İsrail arasında örtülü bir anlaşmanın varlığını güçlendiriyor. Türkiye’nin bölgedeki etkisi sınırlandırılıyor. Şam yönetimi, Ankara’ya karşı mesafeli tavrını korurken, gümrük vergilerini artırarak Türkiye’nin ekonomik etkisini de azaltmaya çalışıyor. Trump’ın Netanyahu ile görüşmesi, yeni bir dönem başlatabilir. ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki politikaları, özellikle YPG konusunda yeni hamleler içererek bölgedeki dengeleri değiştirebilir. Bütün bu gelişmeler, İsrail’in bölgedeki işgalini derinleştirme ve Suriye’nin geleceğinde belirleyici aktörlerden biri olma planlarını hızlandırdığını gösteriyor. Ankara’nın bu duruma nasıl tepki vereceği ve Şam yönetimiyle ilişkileri nasıl yöneteceği, önümüzdeki dönemde netleşecek.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın