İsrail ile İran arasında devam eden çatışmalar beşinci gününe girerken, İsrail’in saldırı stratejisinde dikkat çeken bir süreklilik göze çarpıyor. İran’ın en üst düzey askerî yetkililerini ve bilim insanlarını hedef alan İsrail, bu doğrultudaki eylemlerini hız kesmeden sürdürüyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından yapılan açıklamada, İran Genelkurmay Başkanı Ali Şadmani’nin Tahran’daki bir ordu karargâhında gerçekleştirilen hava saldırısında öldürüldüğü bildirildi. Bu saldırı, iki gün önce yine İsrail tarafından düzenlenen bir başka operasyonda yaşamını yitiren bir önceki genelkurmay başkanı Muhammed Bakıri’nin ardından geldi.
Hedefte siyaset değil, stratejik kapasite var
İsrail’in yürüttüğü operasyonların doğrudan askerî ve teknolojik kapasiteye yönelmesi, yeni nesil hibrit savaş anlayışının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Siyasi liderleri hedef almaktan kaçınan İsrail, İran’ın askerî hiyerarşisini ve bilimsel altyapısını çökertmeye yönelik bir strateji izliyor.
İsrail’in, dinî lider Ayetullah Ali Hamaney’e en yakın isimlerden biri olan Şadmani’yi hedef alması, sadece askerî değil, aynı zamanda psikolojik bir darbe olarak da değerlendiriliyor. Karargâhın gece saatlerinde bombalanması ise, istihbarat desteği ve ani harekât kabiliyetinin üst seviyede olduğunu gösteriyor.
Yeni bir savaş doktrini mi?
İsrail’in bu operasyonlarla klasik savaş anlayışının dışında bir konsept izlediği görülüyor. Savaş alanı yerine karar alıcı merkezleri, komuta zincirini ve bilimsel altyapıyı hedef alması; “hibrit savaş” kavramına yeni bir içerik kazandırıyor. Bu strateji, İran tarafında da ciddi bir güvenlik açığını ortaya çıkarırken, aynı zamanda çatışmanın seyrini daha karmaşık ve derin bir boyuta taşıyor.
İran’dan henüz resmî bir açıklama gelmemiş olsa da, üst üste gerçekleşen bu kayıpların Tahran’daki askerî ve istihbarat yapılanmaları üzerinde ciddi etki yaratacağı ve İran’ın buna nasıl yanıt vereceğinin önümüzdeki sürece yön vereceği öngörülüyor.