Lozan Anlaşmasının demokratik cumhuriyetimizin temeli olduğunu belirten Ekrem İmamoğlu, “Lozan'da, Türkiye'nin içinde her yurttaşın başı dik, onurlu ve özgür bir biçimde, kendi kimliğiyle yaşayabileceği dünyaya ilan edilmiştir” dedi.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski ev sahipliğinde “Avrupa Günü” resepsiyonu düzenlendi. Seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mesajı, Beşiktaş’ta düzenlenen resepsiyonda okundu.
İmamoğlu, İBB Başkanvekili Nuri Aslan tarafından okunan mesajında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu metinlerinden birini oluşturan Lozan Antlaşması’na değinmek istediğini belirterek, şöyle konuştu:
“Demokratik Cumhuriyetimizin temeli olan Lozan'da, Türkiye'nin içinde her yurttaşın başı dik, onurlu ve özgür bir biçimde, kendi kimliğiyle yaşayabileceği dünyaya ilan edilmiştir. Lozan Konferansı, aynı zamanda savaştan yeni çıkmış ve barışı öncelemiş Türkiye’nin büyük bir diplomatik zaferidir ve her yurttaşımız bu zaferle haklı bir gurur duyar, duymalıdır. Şunun altını çizmeliyim ki; Türkiye için her zaman öncelik, ‘yurtta ve dünyada barış’ ilkesidir. Bu ilke, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bize mirasıdır. Lozan Antlaşması da işte Avrupa ile eşitlik, bağımsızlık ve barışa dayanan ilişkilerin başlangıç noktasıdır. İstanbul'da da 100 yılı aşan bu demokrasi mirasını ve kapsayıcılığı koruyan politikalar izledik.”
Popülist liderler manipülasyondan kaçınmıyor
Yerel yönetim olarak halkı dışlamayan, ötekileştirmeyen, kapsayıcı yönetişime, yönetmeye dayalı bir vizyon sunmaya özen gösterdiklerine dikkat çeken İmamoğlu, “Popülist liderler, kendi politik gündemlerine uğruna, hemen hiçbir şeyi manipüle etmekten kaçınmıyorlar” ifadelerini kullandı.
Siyasi güdümlü, hukuki mesnetten yoksun suçlamalarla tutuklandığını, ancak halkın bu siyasi operasyon karşısında sessiz kalmadığını söyleyen İmamoğlu, “Üniversite öğrencilerinden kadınlara, gençlerden emeklilere milyonlarca insan, tüm engellemelere karşı demokratik protesto hakkını kullandı. Bu konuda açıklamalar yapan, dayanışma gösteren Avrupalı liderlere, parlamento üyelerine ve özellikle belediye başkanı dostlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Kürt meselesi kapalı kapılar ardında yönetilemez
Mesajında terör örgütü PKK’nın silah bıraktığını ve kendini lağvettiğini hatırlatan İmamoğlu, mesajını şöyle sürdürdü: “Ancak unutmayalım ki, silahların susması, tek başına barış anlamına gelmez. Ateşkeslerin arkasında sosyal adalet, onurlu bir yaşam ve demokratik bir düzen olmazsa; temel haklar ve özgürlükler güvence altına alınmaz, eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım sağlanmazsa, silahlar bir gün daha da yüksek sesle dönebilir. Kürt meselesi konusunda hayati öneme sahip bir süreç, iktidarın yapmak istediği gibi, az sayıdaki siyasetçinin kapalı kapılar ardında yürüteceği görüşmelerle yönetilemez. Günü kurtarmayı amaçlayan, kısa vadeli ve dar siyasi hesaplarla ve sorunun bölgesel boyutu göz ardı edilerek, sonuca ulaşılamaz. Adil bir toplumsal ve siyasi düzen kurulmadan, kalıcı barışa ulaşmak mümkün değildir.”
Avrupa Günü’nü kutladı
CHP olarak Türkiye'nin yerinin demokratik, çoğulcu, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı ülkelerin arasında olduğuna inandıklarını ifade eden İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AB ile ilişkilerin sadece teknik alanlarda değil, değerler ve ilkeler temelinde ve kurumsal düzeyde yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir Türkiye, Avrupa’nın güvenliği ve ortak geleceği için vazgeçilmezdir. Bu ilişkinin göç-güvenlik-mali destek üçgeni arasına sıkışması ya da bazı üye ülkelerin iç gündemlerine tutsak olması, her iki tarafa da zarar verir. Avrupa Gününüzü kutlar, katılımınız için teşekkür ederim.”
Bugün dünyanın ve Avrupa’nın pek çok bölgesinde yaşanan demokratik gerilemelerin sadece temel hak ve özgürlükleri hedef almadığının altını çizen İmamoğlu, “Uluslararası ilişkilerin de zeminini sarsıyor. Otoriterleşme dalgası, demokratik kurumları zayıflatmakla kalmıyor; ortak değerleri ve hak temelli uluslararası düzeni de erozyona uğratıyor” dedi.