Nazi Almanyası’nın 8 Mayıs 1945’te koşulsuz teslim olmasıyla Avrupa’da sona eren II. Dünya Savaşı’nın 80’inci yılı, başta Moskova, Berlin, Londra ve Paris olmak üzere pek çok kentte törenlerle anıldı. Milyonlarca insanın hayatına mâlolan savaşın sona erişi, bu yıl da barışın ve demokrasinin korunması vurgusuyla hatırlandı.
Moskova’da gövde gösterisi
Bu yılın en görkemli töreni Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlendi. Kızıl Meydan’daki geleneksel askeri geçit törenine, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ev sahipliğinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın da aralarında bulunduğu 27 ülkenin lideri katıldı. 13 ülkeden askerî birliklerin yer aldığı geçitte Çin, en büyük yabancı korteji oluşturdu.
Tören, Kremlin saatinin çan sesleriyle başladı. Askerî bando “Kutsal Savaş” marşını çalarken onur kıtaları yürüyüşe geçti. Putin, konuşmasında Sovyetler Birliği'nin insanlık adına barışı ve özgürlüğü savunurken verdiği büyük bedeli hatırlattı: “Zafer anını daima hatırlayacağız. Atalarımızın mirasını yaşatacağız. Birlik içinde kalacak, kutsal zaferin onurunu daima koruyacağız.”
Putin ayrıca Çin halkının savaş yıllarındaki cesur direnişine övgüde bulunarak, tarihten ders çıkarmanın önemine dikkat çekti: “Zafer kutsaldır. Tarih çarpıtılamaz. Zafer kazananlar itibarsızlaştırılamaz. Tarih ve adalet bizim yanımızdadır.”
Tarihi geçit töreninde, Sovyet dönemine ait üniformalar ve silahlarla yürüyen askerler geçmişi anımsatırken, modern bölümde Rus ordusunun güncel birlikleri ve hava kuvvetlerinin uçuş gösterileri dikkat çekti. Kutlamaların ardından liderler, Meçhul Asker Anıtı’na yürüyerek çiçek bıraktı ve saygı duruşunda bulundu.

Xi-Putin Görüşmesi: Tarihi Perspektifte Stratejik Ortaklık
Törenler öncesinde Çin ve Rusya liderleri, Moskova’da bir araya gelerek kapsamlı stratejik ortaklık bildirisi imzaladı. Aralarında biyogüvenlik, yatırım koruması, dijital ekonomi ve uluslararası hukuk gibi birçok konuda 20’den fazla işbirliği belgesi değiş tokuş edildi. Ortak bildiride, II. Dünya Savaşı’nın tarihî gerçeklerine sahip çıkma ve uluslararası adaleti savunma vurgusu öne çıktı.
Avrupa’da ‘Barış ve Demokrasi' vurgusu
Berlin’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz çelenk bırakma törenine katılırken, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier Federal Meclis’te yaptığı konuşmada Ukrayna savaşına atıfta bulundu. Steinmeier, “Auschwitz’in kurtarıcıları bugün yeni saldırganlara dönüştü,” diyerek Moskova yönetimini sert sözlerle eleştirdi.
Londra’daki Westminster Abbey’de düzenlenen anma törenine Kral III. Charles ve Başbakan Keir Starmer katıldı. Starmer, bu anmanın sadece bir tarihî olay değil, günümüz için de bir uyarı niteliği taşıdığını söyledi.
Paris’te Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Meçhûl Asker Anıtı’na çelenk bıraktı. Avrupa genelinde konserler, dinî törenler ve saygı duruşlarıyla savaşın kurbanları anıldı.



Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola da yaptığı açıklamada, Ukrayna’daki savaşa dikkât çekerek “Bugün görevimiz tıpkı 80 yıl önce olduğu gibi: Hatırlamak, demokrasiyi korumak, barışı savunmak” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Büyük Savaş'taki ‘Denge' Politikası
Savaşın doğrudan tarafı olmayan Türkiye, II. Dünya Savaşı boyunca tarafsızlık politikasını sürdürerek çatışmalardan uzak durdu. Bu politik duruşun temelinde, Atatürk döneminde Türkiye'nin başarıyla izlediği barışçı dış politika anlayışı bulunuyordu. Savaş sonrasında Sovyetler Birliği'nin Boğazlar üzerindeki talepleri Türkiye’yi Batı Bloğu'na yöneltti. 1945’te Almanya ve Japonya’ya sembolik savaş ilânında bulunan Türkiye, Birleşmiş Milletler’in kurucu üyeleri arasında yer aldı.