
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu (KKK YDK) toplantısı ile açıklanan kararlar benim açımdan çok da şaşırtıcı olmadı. Aylar önce teğmenlere destek olmak amacıyla yapılan basın açıklamasında MarineDeal News’un YouTube kanalına verdiğim röportajda öngörülerimi belirtmiştim. Maalesef, çok üzülerek belirtmeliyim ki yanılmadığım ortaya çıktı. Mustafa Kemal’in Askeri 5 Teğmen ve 3 Komutanları TSK’dan bugün (31 Ocak 2025) Millî Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamayla resmen ihraç edildi.
Olay o kadar çok konuşuldu ki tekrar tekrar dönerek konunun nasıl vuku bulduğunu yazmayacağım. Gurur duyulması gereken bir slogan ile Subay Andını okuyan teğmenlerin neden ve nasıl atıldığını anlamaya çalışalım. Malûmunuz bu uzun bir süreçti. Bunun için önceki yazılarımdan bazı hususları da buraya taşıdım.
“Sarıklı Amiral” olarak kamuoyunda bilinen amiral resmî üniforması üzerindeyken cübbesi ve sarığı ile tekkelerde gezerken görülüyor, bu hâl ve tarzı fotoğraflar ile belgeleniyor, en azından kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davranışı disiplinsizlik oluşturduğu hâlde, konu basında yer aldıktan sonra soruşturması her nedense mevzuattaki süre aşımına uğratılıyor ve sonrasında hiçbir ceza uygulanmadan terfi ettirilmeyerek Tuğamiral iken bütün haklarını alarak emekliye sevk ediliyor: Suç var, ceza yok.
“Takkeli general”in boy boy fotoğrafları MarineDeal News özel haberiyle ortaya dökülüyor, bütün yayın organlarında kullanılıyor. Türkiye çalkalanıyor. Fakat MSB tarafından “olmuş ama geçmişte olmuş” havası ile yokmuş ve hiç olmamış, TSK’nın itibarını zedelememiş, önemsiz bir detay gibi tepkisiz kalınıyor.
Teğmenlerden bazıları 10 Kasım’da Atatürk fotoğrafını yakalarına takmıyor, bunlara müdahale eden diğer teğmenler de suçlu bulunarak (her ne suçları varsa atılacak kadar) hepsi beraber sistem dışına çıkartılıyor. Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenin bulunduğu Hubbi Fillah WhatsApp grubundaki diğer tarikatçı teğmenler için bir işlem yapıldı mı, herhangi bir soruşturma açıldı mı, bilinmiyor.
Bunlar yakın zamanlarda akıllarda kalan askerî fakat siyasetin müdâhil olduğu olaylar. Ve dikkatinizi çekerse siyasi iktidarın suç olarak görmek istemediği olgular için büyük ihtimâlle siyasi tasarruf ile MSB tarafından cezai müeyyide uygulanmamış. Örnekler maalesef ki maalesef diyorum çoğaltılabilir…
Şimdi gelinen noktada;
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak, şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Şeklinde and içtiren ve buna öncülük yaptığı iddiası nedeniyle siyasi baskı ile haklarında 3 ay gibi sürede soruşturmalar yapılan teğmenlerden kurban seçilenler ordudan “Askerî disiplini ağır bir şekilde zedelemek ve TSK’ya olumsuz etkilerde bulunmak” iddiası ile ihraç edildiler. Sayısının kaç olduğu önemli değil, 5 de olur 500 de. Teğmenler birer övünç madalyası takmışlardır göğüslerine. Yüce Türk milletinin gözünde Millî Mücadele kahramanları kadar yücelmişlerdir. Aziz milletimize Harp Okulu ruhunun ölmediğini göstermişlerdir. Güven vermişlerdir. TSK’nın yüce Türk milletinin gözündeki itibarına katkıda bulunmuşlardır. Tarih teğmenleri de onları sorgulatan ve sorgulayan zihniyeti de yazacaktır.
Geleneksel bir andın kaldırılması “ülke ve ulus devlet” şartlarında büyük bir hata olarak kabul edilmesi gerekirken millî değerlere karşı husumeti bilinen siyasal İslâm’ın bunu kaldırması sorgulanmıyor. Harbiye’den mezun olmanın verdiği coşku ile “resmî olmayan şekilde” teğmenlerin bu andı seslendirmesi suç olarak gösteriliyor.
Hangi suç? Hangi tanım içerisinde ihracı gerektirecek bir suç teşkil ediyor bu konu? Buna isim bulamayan, kendilerini dahi bu konuda vicdanen ikna edemeyenler genel geçer bir ifade ile “disiplinsizlik” kisvesi altında teğmenlerin ihracını sağladılar.
Sanırsınız teğmenler teröristbaşı katil Öcalan’ın serbest bırakılmasını ve meclise gelip konuşma yapmasını istediler! Sanırsınız otellerde 78 canın yanmasına neden oldular! İktidardaki siyasal İslâmcı zihniyet ile milliyetçiliği çoktan terk etmiş, her törende Hizbullahçıların yanında yer almaktan gocunmayan siyasi parti liderlerinin, kendilerinin benimsemediği her şeyi suç kategorisine sokmaları, bırakın ileri demokrasiyi en kötü demokraside dahi kabul edilemez bir davranış şeklidir.
Yandaş medya her zamanki gibi inandıklarını iddia ettikleri dini değerlerini dahi bir kenara koyarak yalanlar ile dolu ağır bir algı operasyonu yürüttü. “Teğmenler o kılıçları millete çekti, vay nasıl olur da böyle bir yemin ederler, bu korsan bir yemindir, disiplinsizliktir, MİT cumhurbaşkanına bilgi verdi” gibi yalanları havalarda uçuştu. Bazı gazeteci ve televizyon yorumcuları barajları da aşarak, kendilerinin geçmişte terör ve casusluk örgütü fetönün yanında olmalarını yok sayarak teğmenlerin “fetöcü” olduğunu dahi ima ettiler.
Teğmenlerin önceki yıllarda kullanılan ve hâlâ bazı birliklerin yemin töreninde kullanılmakta olan bir metin üzerinden yemin etmelerini disiplinsizlik veya emre itaatsizlik kavramlarının içine sokmaya çalışmak ancak siyasal İslâm’ın; Balyoz, Ergenekon ve diğer kumpas davalarında beraber yürüdükleri ile göstermiş oldukları marifetin bir yansımasıydı. Gurur duyulacak askerleri geçmişte zindanlara tıkanlar şimdi gurur duyulacak olay üzerinden bir suç yarattılar. Türk askerine bu tür yaklaşımlarla adeta kin ve nefretlerini gözler önüne sermeye devam ediyorlar.
Teğmenler bu hareketleri ile TSK’nın itibarını zedelememiş aksine artırmada katkıda bulunmuştur. TSK’nın itibarını zedeleyenler kimlerdir, nelerdir? Sarıklı amiral, takkeli general ve Hubbi fillah whatsapp grubunu kuranlardır.
Yetmedi, destek vermeye çalışanlar hakkında da uydurdukları suçlamalar ile hükûmet eliyle soruşturma açılmasını dahi sağladılar. Sayın (E) Tümamiral Yankı Bağcıoğlu’nun destek çağrısına nerede ise “ayaklanma girişimi” muamelesi yaptılar. Siyasal İslâm’ın dağlarını bekleyen korkunun adı “emekli askerler” oldu.
Kürt kökenli vatandaşlar için sanki yokmuş gibi demokrasi çağrısı yapanlar, teröristbaşı Apo’yu çıkarmak için formüller üretenler Türk Askerlerini vatana, millete ve Cumhuriyete, Atatürk İlke ve İnkılâpları’na bağlılığı ifade eden bir yemin üzerinden suçlu ilan ettiler.
Zorlama suçtan hukuksuz sonuç çıkar, adalet bir gün yerini bulur.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de bir kumpas ile hapis yatmıştır. Anlatayım. Akademi’den derece ile yeni mezun olmuştu. Vatana hizmet için çarpıyordu yüreği. Bir kumpasla gözaltına alınıp tutuklandı. Sebep; gizli örgüt kurmak ve Sultan Abdülhamit’in arabasına bomba koyma planları yapmak iddiasıydı. Suçsuzluğu daha sonra anlaşıldı ve 2 ay sonra tahliye edildi.
Geçmişte de bu kadim ordunun şanlı askerleri bu tür haksızlıklara uğramışlardır. Özellikle Demokrat Parti (DP) zamanlarında da askerler politik etki ve sosyal statü kaybına çokça maruz kalmışlardır.
Bu bir ihraç değil, göğse takılacak madalyadır. Teğmenlerin ömürleri boyunca göğsünde taşıyacağı üstün cesaret, vatana, cumhuriyete, Atatürk İnkılâp ve İlkeleri’ne bağlılık ve sadakat nişanıdır.
Bu süreçte düşmanın askeri olanlara son bir kez daha seslenmek istiyorum. Mustafa Kemal’in Askerleri bitmez, yılmaz, sinmez, korkmaz! Öyle olduğu için Cumhuriyet kuruldu ve öyle olduğu için 101 yıldır kimilerinin maşası olduğu emperyalistlere rağmen ayakta. Bunu kabul ederek doğru cephede yerinizi alın, düşmana askerlik yapmayın zira sonunda kaybedeceksiniz.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.