İddianamenin detayları belli oldu

MDN İstanbul

Geçtiğimiz nisan ayında emekli 104 amiral tarafından yayımlanan kamuoyu duyurusuna ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın iddianamesine ilişkin detaylar belli oldu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede; duyuruda imzası bulunan 104 emekli amiralin Türkiye tarihinde gerçekleşen darbe, muhtıra, bildiri ve benzeri olaylardan ilham alarak metni hazırladıkları, ADMEK-2 isimli WhatsApp grubunda kamuoyu duyurusuı taslağının paylaşılmasından itibaren metnin oluşturulmasına kadar katkı sundukları, altını imzalamayı kabul ettikleri ve yayımlanması için anlaştıkları belirtildi.

İddianamede, emekli amirallerin seçilmiş hükûmeti hedef aldıklarına ve muvazzaf askeri personel ile toplumun muhalif kesimlerini birlikte harekete geçirmek üzere anlaştıklarına dikkat çekilip, duyuruda geçen Montrö vurgusunun da “araç” olarak kullanıldığı, bunun WhatsApp grubunda yer alan yazışmalardan anlaşıldığı vurgulandı.

Başsavcılık tarafından derhal ve ivedi bir şekilde soruşturma işlemlerine başlanmasının benzeri oluşum ve bildiriler ile sair adımların atılmasının önüne geçildiğinin vurgulandığı iddianamede, 104 emekli amiralin eylemlerinin, toplanan delillere göre atılı suçu oluşturduğu ve haklarında cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte delillerin tespit edildiği belirtildi.

İddianamede, şu tespitlere yer verildi:
“Türkiye tarihinde gerçekleşmiş darbe, muhtıra, bildiri ve benzeri olaylardan ilham alan şüphelilerin, ‘104 Amiral bildirisi’ olarak kamuoyuna yansıtılan metnin başlangıç cümlesinin maksatlı olarak ‘Yüce Türk Milleti…..’ şeklinde başlatıldığı, söz konusu bildirinin ilk kez 3 Nisan saat 22.54 sıralarında internet sitesi üzerinden yayımlandığı belirlenmiştir. Şüphelilerin ortak bir iştirak iradesiyle hazırlanan bildirileri kamuoyuyla paylaşarak meşru iktidara karşı harekete geçmek üzere ve hükûmetin görevlerini yapmasının kısmen veya tamamen engellenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde emir komuta dışında hareket edilmesini hedefledikleri anlaşılmıştır.
Bildiri olarak ortaya çıkan suça konu metnin dili, temas ettiği konular, yayımlandığı saat itibariyle gece vakti dolaşıma sokulması, en üst rütbede emekli amirallerin imzalaması, bir başka deyişle isimlerinin metin altına geçirilmesine rıza göstererek geçmişteki emir-komuta etkisini kullanma niyetlerinin varlığı, şüphelilerin toplumdaki karşılıkları, meslek geçmişleri, emekli olmadan önceki rütbeleri, askeri kültür ve gelenekten gelen otoriteleri nazara alındığında, ‘Amiral Bildirisi’ olarak kamuoyuna yansıyan metnin yasal olarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı geçmiş yıllarda olduğu gibi muhtıra metni tarzında toplu bir bildiri ile muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hükûmete karşı illegal bir şekilde harekete geçirmeye çalışma amacı gütmüştür.”

4 Nisan TCG Dumlupınar denizaltısının kahraman şehitlerini anma gününde Deniz Kuvvetleri’nden emekli 104 Amiralin ortak imzasıyla yayımlanan açıklama şöyleydi:

“Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

04 Nisan 2021

Deniz Şehitlerimizi anarak saygıyla duyururuz.”

Kaynak: AA

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

 

Bunu Paylaşın