Türkiye’nin ve dünyanın yükselen değeri olan süper yat inşa Pandemi sürecinde bir ivme kazandı ve büyüme hızını katladı. MarineDeal News olarak sektöre yıllarca emek vermiş Mengi Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi ile süper yat inşanın durumu, ihtiyaçları, hedefleri ve gelecek planları hakkında konuştuk
18 ay önce iki kontrat imzaladık. Kontratları imzaladığımız dönemde çeliğin tonu 650 dolardı. Alüminyum 4 Euro’ydu, kablo ve kontrplak fiyatları da makuldü. Çelik şimdi 2 bin dolara çıktı, kontrplak fiyatlarında 3 katına kadar artış var, kablo da ise 4 katın üzerine fiyatlamalar seyrediyor. İşçilik ne kadar arttı hesaplayamıyorum bile. Siz işi 10 milyon Euro’ya aldınız, çok güzel bir rakam gibi gözüküyor. Bunu, durumu sıkılaştırarak 9,5’a mâl ederim diyorsunuz ama şimdi 11 milyona mâl edemiyorsunuz. Bu tehlikeli bir durum.
Kalifiye eleman sıkıntısı çok ayrı bir tehlike. Herkesin bir tane yat boyası yapan ustası olduğunu düşünün. Eskiden aynı anda 20 tekne yapıyorduk, artık 2 bine yakın tekne yapıyoruz ama usta sayımız aynı. İnsanlar birbirlerinin ustalarını kapmaya çalışıyor. İnsan kaynakları inanılmaz profesyonel hareket ediyor! Bizde kesin talimat var, kimsenin çalışanına teklif götürmeyeceksiniz diye. Ben bu işe yıllarını vermiş, ortaya bir emek koymuş ve sektör için pek çok kişi yetiştirmiş dolayısıyla da katkısı olmuş insanlara hiçbir şey demiyorum. Ben en çok, “parayı ortaya koyarım, mühendis toplarım, usta toplarım” diyenlere kızıyorum. Çünkü çalışanın ister istemez kafasını karıştırıyorlar. Hiçbir emeği yok. Bir tane adam yetiştirmemiş. Sadece, en iyi adam kim? İki katına alayım işe başlayayım diye düşünüyorlar. Bu hep vardı ama bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Gelecekte de bu durumun devam edeceğini düşünüyorum. Benim çalışanımın hakkını vermem lâzım. Kendisi 10 bin lira alacakken öbür tarafta 25 bin verildiği zaman kafası karışmayacak mı? Biz de diyoruz ki, biz de süreklilik var öbür tarafta rüzgâr var şu anda. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Biz bununla 2008 ve 2012’de karşılaştık. Verdiği maaşı yarıya düşüren hatta onu bile ödeyemeyen meslektaşlarımızı gördük. Hüseyin Mengi
Biz bu mesleğe gönül vermiş emeği geçmiş herkese her türlü desteği veriyoruz ancak bu emeği olmayan kişilerin çalışanlarımızı almalarına çok içerliyoruz. Bir insan bir yerde çalışıyorsa kimse kimseye teklifte bulunmasın. Ayrıldıysa problem yok. Biz ayrılsalar bile eski firmalarına soruyoruz.
Pandemi dönemine girerken yani 2019 yılının son çeyreğinde biz Monaco Fuarı’na hazırlanırken yatımıza bir alıcı çıktı ve yatı fuara götürmeme şartıyla alabileceğini söyledi. Biz de lansmanını hazırladığımız hâlde satış işlemi gerçekleştiği için tüm planlarımızı iptal ettik ve Monaco Fuarı’na katılamadık. O işin arkasından da çok problem yaşadık. Bunun üzerine bir de Covid-19 Pandemisi de patlak verince teknelerimizi nasıl satacağız diye düşünürken işler bir anda patlama yaşadı. Hatta, satışta takas olarak aldığımız bir tekneyi, daha Türkiye sularına getirmeden İspanya’da sattık. Covid’in negatif etkileri yatçılık sektörü için pozitif etkiye dönüştü. Bir tane hazıra tekne yaparken daha kaynak aşamasında yabancı bir müşteriye sattık. Aradan 4-5 ay geçti. Bir başka yerli müşterimiz başka bir tekne istedi. 2020’nin ilk çeyreğinden itibaren yatçılık sektöründe tahmin etmediğimiz bir büyüme başladı. Bütün sektör hazırlıksız yakalandı. Ancak yılın son çeyreğinde pandeminin de biteceğini düşünürken bir tanesi yabancı ikisi yerli üç müşteriyle sözleşme imzaladık. Bu süreçten sonra da fiyatlar çok artmaya başladı. 2021’de bir tane yabancı müşterimize teknesini teslim ettik. 2019 sonlarında 44 metrelik bir tekne, 2021 yılında 2 tane biri 42 biri 44 metre iki tekne teslim ettik. 2022 yılında bir tekne teslim ettik, Temmuzun 15’ine kadar bir tekne daha teslim etmeyi planlıyoruz. Geçen senenin son çeyreğinde yabancı bir müşteriyle anlaşma yaptık. 2 ay önce bir ABD ziyaretimiz oldu. Oldukça olumlu geçen bir görüşme oldu. Onu da sattığımız takdirde elimizde bir tane bile satılık tekne kalmayacak. Şu anda devam eden sırasıyla; NB 100, 103, 104, 105, 108, 109 ve bir dostumuza yaptığımız 25 metre uzunluğundaki 107 olmak üzere toplamda 7 projemiz devam ediyor. Bunların 4’ü önümüzdeki sene teslim edilecek. 2024’te 3 tanesi teslim olacak. Ayrıca Avrupalı bir müşterimizle devam eden görüşmemiz de var, sonuca vardıktan sonra 2025 yılında da bu teknemizi teslim edeceğiz.
Bu süreç içerisinde Mengi Yay Yatçılık olarak da yatırımlarımız oldu. Uzun zamandır yatırım yapmadığımız küçük atölyelerimizi Finish Hangar adı altında birleştirdik. Nuh Sanayi Sitesi içerisinde bulunan binamızı müşteriye hazır hale getirdik. Hüseyin Mengi
Ben 83 yılından beri bu sektörün içerisindeyim. Çıraklıktan başladım. En başından beri söylediğimiz bir konu var. Yatçılar olarak farklı bir sanayi bölgesine ayrılmalıyız. Bakıldığı zaman gerek Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) gerek İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) gerek devletimiz tarafından hep doğrusunun burası olduğu söyleniyor ancak bizim için yeterli olmuyor. Evet, herkes Tuzla’da kalmak istiyor. Burası tam anlamıyla bu işin merkezi ancak biz gerekirse buradan gitmeye de razıyız. Marmara Bölgesi’ndeki yatçılar olarak bize çok büyük bir alan gerekmiyor. İstanbul’daki bütün yatçıları toplasanız 100 dönüm arazi yeter. Mutlaka bizim ayrı bir bölgeye gitmemiz gerekiyor.
İleride tamir işleri de alabiliriz. Şu anda ticari gemiler konusunda tamirde dünyada bir numara olduğumuzu düşünüyorum. Biz de yatçılık konusunda neden böyle olmayalım. Şu anda yeni inşa talebi çok olduğu için pek odaklanamasak da siparişlerin durduğu bir dönemde tamir işlerine yönelmek bizim için önemli olabilir. Hüseyin Mengi
Ben İtalya ve Hollanda’daki bütün tersaneleri dolaştım. Oralardaki tersaneleri görünce neden kalitede dünyada bir numara olduklarını anladım. Çok önceden başlamışlar bu işe. Bizim niş iş yaptığımız için tek bir çatı altında her şeyimizi üretebiliyor ve müşteriye tanıtabiliyor olmamız gerekiyor. Mühendislerimiz ve tasarımcılarımız oldukça gelişmiş durumda. Artık pek çok Türk mühendis ve tasarımcı Hollanda’da dahi çalışabiliyor.
Devletimiz liseyi okuyamayan çocuklarımız için bir program başlattı. Çocuklarımıza mesleki anlamda çok güzel bir yol çizildi. Liseyi okuyan çocuklar 4 gün iş yerinde, cumartesi günü okula gitme ve pazar günü dışında da bir gün izin yapmak şartıyla iş yerlerine gelmeye başladı. Bunun yüzde 50’si sanayide kalsa çok büyük bir başarı olacak. Bütün sanayide başladı bu. Bizde de 10 kadar öğrenci var şu anda. Çocuklar hem lise okuyorlar hem de meslek sahibi oluyorlar.
Ahşap işleme konusunda dünyada bir numara olduğumuzu düşünüyorum. Ancak maliyetleri ve usta azlığından dolayı bitme noktasında. En genç ahşap ustamız 30-35 yaşında. Bir müşteri ahşap tekne istediğinde polyestere göre çok daha maliyetli olabiliyor. İç mimaride de oldukça iyiyiz. Yabancı tasarımcıları isteyen müşterileri dâhil Türk tasarımlarını kullanmaya ikna edebiliyoruz.
Nuh Sanayi Sitesi bizim göz bebeğimiz. İçerisinde bir takım yatırımlar yaptık ama biz bütün esnafımızla burada bir bütünüz. Küçüğünden büyüğüne, hep iç içe olacağız. Onlar varsa biz de varız. Hiçbir zaman tek başımıza bir yere geçelim düşüncemiz olmadı. Bir çarşının içerisinde olmak her zaman bir avantaj. Hüseyin Mengi
Nuh Sanayi Sitesi kendi içerisinde en az 2 bin kişiye istihdam sağlıyor. İstanbul bölgesinde yan sanayi hariç 5 bin kişinin istihdam edildiğini düşünüyorum.
GİSBİR de sektör için yeni çalışanlar yetiştirilmesi konusunda insan kaynakları komisyonuyla ülkemizin en önemli yerlerine birebir ziyaretlerde bulundu. Üniversitelere ve meslek liselerine gidildi. Ancak bir sıkıntımız var. Aileler çocuklarının alttan başlamasını istiyor. Çocuk okul okumuş, lise okumuş. Biz en alttan başladık, çivi toplayarak başladık. Tabii ki artık öyle çocuklar aramıyoruz ama gençler de birden gelişmek istiyor. Ustalarının maaşlarını öğrenince 1-2 senede o seviyede kazanmak istiyorlar. Sektöre yeni giren yatırımcıların 1-2 senelik mühendislere bu maaşları verip transfer etmesi de bir handikap. Ama biz yılmayacağız. Yönetim kurulumuzda bir karar aldık. Projeye göre herkes yanına yeni mezun bir mühendis alacak. Bunların yarısı kalsa bizim ülkemiz için kazançtır. 5 yıllık iş sözleşmesi yapmayı planlıyoruz, bunun yarısı da gitse yine de bize söz vermiş olacak. Amacımız yeni mühendislerimizi en azından bir tekneyi tek başına bitirebilecek seviyede sektöre kazandırmak.
‘Elektrikle çalışan teknelere geçmeyi düşünüyoruz’
Oğlum özellikle bu konuda çok meraklı. Dünyanın sayılı pil üreticilerinden bir İngiliz firmayla görüşme gerçekleştirdik. Onların fikirleri ilgimizi çekti. Bir teknemizde denemeyi düşünüyoruz. Bizim için pilin küçüklüğü önemli. Örneğin 30 ton yakıt kapasiteli bir tekneye 30 ton pil koyuyorsan 500-1000 mil hızla gidebilecek bir teknenin 30 değil de 20 gibi daha düşük bir pille gidebilmesi gerekiyor. Bu zaman gerektiren bir çalışma ama ben eminim ki 2030 yılına kadar yüksek kükürt kullanan tekneler üretilmeyecek. Teknopark’ta yer almak istiyoruz. Ar-Ge çalışmalarımız için en uygun yer olduğunu düşünüyoruz. İTÜ ile tasarım üzerine bir Ar-Ge çalışmamız oldu. Tekne formunda yapılan bir takım değişikliklerle yüzde 5 ile 10 arasında yakıt tasarrufu sağlayan bir dizayn geliştirdiler. Bu tasarımın da uygulamasına başlayacağız.
2019’a kadar 4 uluslararası tasarım ödülü aldık. O dönem yeni bir yat tipi oluşturduğumuz için yarışmalara katılmadık. Şimdi teknemizi 44 metreden 47’ye yükselttik. Yeni teknemizle bitmiş bir şekilde katılmak istiyoruz. Ayrıca tasarım süreci bitmek üzere olan 50 metre üzeri bir tekne ile de katılmak istiyoruz. Oralarda bulunmak önemli. Türkiye’deki ödülleri yeterli bulmuyorum.
İlginizi çekebilir:
Mengi Yay yeni projesi VIRTUS’la, Concept Over 40 Meters kategorisinde ödül aldı
Gençlere bu mesleğin çok güzel bir meslek olduğunu söylemek istiyorum. Psikolojik anlamda insanı rahatlatıyor çünkü bir şey üretiyorsunuz, tasarlıyorsunuz ve denizde yüzdüğünü görüyorsunuz. Pervanesinden antenine kadar her şeyinde emeğiniz var. Bunların yanında çok iyi bir geleceği olan, ailenizi rahatlıkla geçindirebilecek iyi bir geliri olan, gelişmeye çok açık bir meslek. Dünyaca ünlü insanlar sizin müşteriniz olabiliyor. Yatçılık sektörü hem dünyada hem ülkemizde yükselen bir yıldız. Devletimiz yatçılığı bir hedef olarak belirlese çok daha ileri gidebileceğimizi düşünüyorum.
Bütün meslektaşlarıma da şu öneride bulunmak istiyorum, marka olmak istiyorsanız tersanenizin imzasını taşıyan tasarımlar üretmelisiniz. Kişilerin tekneleri değil tersanelerin tekneleri olsun. Evet, butik tekne anlamında Avrupa’ya göre avantajlıyız. Ancak en azından yarı butik olsun. Biz çok daha iyisini yapabiliriz. Ben eminim ki çok daha çevreci ve iyi tekneler üreteceğiz. Önümüz açık.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.