Her aşaması ile Türkiye’de Mega Yat üretimi

MDN İstanbul

Yat imalatçılığı Türk denizcilik sektörünün isim yaptığı alanların başında geliyor. Mengi Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi ile, yat üretim sürecini, yat sektörünü ve yeni yat alacaklar için hangi konulara dikkat etmeleri gerektiğini konuştuk

Mega Yat üretimi, Türkiye’nin denizcilik alanındaki lokomotif sektörlerinden biri. Dünyada kişiye özel şekilde tasarlanmış yat üretimi alanında ilk sırada yer alan Türk Mega Yat üreticileri, şimdiye kadar birçok önemli proje teslim etti. Mengi Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi ile kişiye özel yat üretim sürecini, tasarım ve üretim aşamalarını, kullanılacak malzemelerin seçim süreçlerini ve Türk yat üretim sektörünün son durumunu konuştuk. Kısa bir süre önce Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, katıldığı bir teslim töreni sırasında Türkiye’nin Mega Yat üretiminde dünyada 3’üncü sırada yer aldığını ifade etmişti. Türkiye’nin dönemsel farklılıklarla birlikte yat üretiminde ilk sırada yer alan ülkeler arasında yer aldığını belirten Mengi, “Türkiye yat üretim kalitesi anlamında İtalya ile kıyaslanabilecek bir durumda. Ancak onlar bu alanda isim yapmış durumdalar. Üstelik bunu her aşamada sağlayabilmişler. Biz üretim alanında bunu tamamladık gibi ama tasarım noktasında henüz tam olarak istenilen noktada değiliz. Her ne kadar çok iyi tasarımcılarımız olsa da müşteriler İtalyan ya da Hollandalı tasarımcı konusunda takıntılı şekilde tutum sergiliyorlar” diye konuştu.

Üretim konusunda kalite olarak Türkiye ve İtalya’nın ilk sırada olmasına karşın adetsel anlamda Almanya ve Hollanda’nın liderlik için yarıştığına değinen Mengi, “Son dönemlerde Çinli üreticiler de yat üretimi konusuna yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle Avrupa’da firmalarla satın alma görüşmeleri yaptıklarını biliyoruz” dedi.

Türkiye ‘Custom Made’ alanında bir marka

Türkiye’de yat üretiminde seri imalat yapabilen bir marka yaratma noktasında birkaç firmanın çalışmaları olduğunu ve bu çalışmaların önemli noktalara geldiğini, ancak Türkiye’nin bu alanda değil, kişiye özel alanda daha güçlü hale gelmesinin önemini belirten Mengi, “Avrupalı veya dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan ve ‘custom made’ bir yata sahip olmak isteyen kişiler bizi tercih ediyor. Bunda birkaç neden etkili. Birincisi ve en önemlisi üretim maliyetlerimizin düşük olması. Biz de İtalyan, Alman, Hollandalı veya Fransız müşterimiz ile aynı ekipmanı kullanıyoruz. Ancak burada önemli gelişme göstermemiz gereken nokta, ekipman. Bu alanda ciddi eksikliğimiz var. Yerlilik oranımız çok düşük. Şu anda yüzde 50’liler seviyesindeyiz. Yan sanayideki açığımızı kapatmamız şart” diye konuştu. “Yan sanayideki açığı kapatmakla birlikte üretim maliyetlerimiz de aşağıya gelecek” diyen Mengi, “Yan sanayide kaliteli malzeme üreten firma sayımız çok az. Olanlarda ithal malzeme ile aynı fiyata ürün satıyorlar. O zaman da bizim için yerli malzeme kullanmanın bir avantajı kalmıyor. Ancak, kaliteli ürün ortaya koyan firma sayısını artırırsak o zaman bu fiyat aşağıya gelir ve biz de maliyet yükünü azaltabiliriz” dedi.

Eleman sıkıntısı en önemli konu

Yatçılığın son dönemlerdeki en önemli sorununun yeteri kadar yetiştirecek eleman bulunamaması olduğuna vurgu yapan Mengi, “Ben 11 yaşında başladım bu işe. 30 yılı aşkın bir süredir sektördeyim. Biz daha çok çıraklıktan yetiştirerek eleman ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Şimdi benim en genç ustam 32 yaşında. 50 yaşına kadar çalışsa 18 senemiz var. Ama bundan sonrasında sorun büyüyerek devam edecek. Meslek liselerinde okuyan gençler bu işi tercih etmiyorlar. Bizim sektörün geleceği açısından acilen halletmemiz gereken konu bu diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Türkiye’de işini özenle ve düzgün şekilde yapan yatçı sayısı 50’yi geçmez” diyen Mengi, “Ben elemanlarıma benim yanımdan ayrılacaksanız kendi işinizi kurun, öyle gidin. Bende size destek olayım diyorum. Çünkü buradaki tüm elemanları ben yetiştirdim. Onlar bana, bende onlara ekmek verdik. Benden ayrılacaklarsa kendi işlerini kurmalarını isterim” dedi. Böylece kaliteli iş yapan firma sayısının da artacağını ve yatçılığın daha iyi bir sektör haline geleceğini ifade ederek, “İş kurmak için ayrılan tüm çalışanların sektörün gelişmesi adına desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. 

Monaco Fuarı’na özel yat inşa ediliyor

2000’li yıllarla birlikte yurtdışına açılan Mengi Yay Yatçılık, halihazırda İsrail, Amerika, Almanya ve Fransa’daki firmalar ile işler yapıyor. Türkiye’nin yatçılıkta 2010 yılına kadar altın çağını yaşadığını ifade eden Mengi, şimdiye kadar farklı alanlarda birçok ödül kazandıklarını söyleyerek şöyle devam etti: “2010 yılında gemi-yat inşa alanında bir ödül kazandık. 2012, 2014 ve 2016 yıllarında Gemi Yat İhracatçılar Birliği’nden ihracat alanına yönelik ikincilik ve üçüncülük ödülü kazandık. Son olarak, bir İngiliz iş adamı için inşa ettiğimiz NB93 kodlu gemimiz ile The International Yacht and Aviation Awards ödülünü kazandık. Bu müşterimiz ile uzun süreli bir proje üzerinde görüşüyoruz. Umarım bunu gerçekleştiririz. Benim için ödülden çok bu proje önemli.” Halihazırda pazara tekne yaptıklarını belirten Mengi, 44 metre uzunluğa sahip olacak bu tekne için önemli finans anlaşmalarına imza attıklarını ifade ederek şunları söyledi: “2017’de ülke güvenliği anlamında sıkıntılarımız vardı. Bu nedenle insanları Türkiye’ye getiremedik. Biz de pazara tekne yapmaya karar verdik. 8 ay oldu inşasına başlayalı. Bitirdikten sonra ilk olarak 2019 Monaco Boat Show‘da sergileyeceğiz. Tabii bundan önce maketini ilk olarak CNR Boat Show’da sergilemeyi düşünüyoruz.” Range anlamında yeni bir çalışma yaptıklarından bahseden Mengi, “Biz 24 ve 30 metre altında kalıp oluşturuyoruz. Ayrıca custom made çalışıyoruz. Yani kendimizce bir ürün grubumuz var. Burada rahat hareket edebilmek adına finans gücüne de sahip olmalıyız. Çünkü biz metre boyu 150 bin euroya çalışırken İtalyan bir üretici 500 bin euroya iş yapıyor. Bunu artırmamız şart” dedi.   

GİSBİR’in yat sektörüne desteği yüksek

“GİSBİR yatçılara ciddi destek sağlıyor” diyen Hüseyin Mengi, “Monaco Fuarı için özel çalışmalar yapılıyor. Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Nurettin Çalışkan, orada yatçıları tek bir platformda toplamayı amaçlayan bir çalışma yürütüyor. Umarım başarılı olacaklar. Bunun yanında ‘Türkiye Yat Sanayi’ni anlatan bir belgesel çekiliyor. Gelecek yıl televizyonlarda yayınlanacak. Çalışmaların bu özen ile devam etmesi hem yurtiçinde hem de yurtdışında Türk yatçılığını daha bilinir hale getirecek” dedi. 

Tasarım mı? Üretim mi?

Yat inşa aşamasında çıraklıktan gelme biri olarak, yıllarca üretim sürecinin daha önemli olduğunu düşündüğünü belirten Mengi, “10 yıl önce sorsanız tasarım o kadar da önemli değil, derdim. O zamanlar benim için görsellikten çok sağlamlık önemliydi. Ancak şimdi, her şeyden önce tasarım çok önemli. Tasarımınız güzel olmadığı sürece altından da yapsanız bir değeri yok. Neticede müşteri beğenisine sunulan bir iş yapıyoruz” dedi.

Markadan ötürü yabancı tasarımcılar tercih ediliyor

Müşterilerin çoğunlukla marka olmasından ötürü yabancı tasarımcılarla çalışmaktan yana olduğunu dile getiren Mengi, “Türkiye’de çok önemli tasarımcılar var. Tanju Kalaycıoğlu, İbrahim Karataş, Selahattin Gürdaş gibi isim yapmış tasarımcılarımız var. Ancak marka olmalarına rağmen bizim tasarımcılarımızın projeleri iyi olsa bile, Hollandalı, İtalyan veya İngiliz bir tasarımcının projesi tercih edilebiliyor. Bu tamamen müşterinin tercihine bağlı bir durum olduğundan müdahale etme şansımız olmuyor. Ama Türk tasarımcılarımız ile yaptığımız önemli projelerimiz de var tabi ki.” Üzerinde çalıştıkları 44 metrelik Virtus isimli yatın projesinde, “İç tasarımı İtalyan, mühendislik işlerini Hollandalı ama tüm denetim işlerini Türk mühendis firmasına verdik” diyen Mengi, böylece hem maliyeti düşürdüklerini hem de projeye Türk bir mühendislik firmasını dahil ettiklerini söyledi.

Kişisel zevke hitap eden bir iş yapıyoruz

“Yat tasarımında, tasarımcı, müşteri ve üreticinin bir arada düşünerek hareket etmesinin hem müşterinin taleplerini karşılamak hem de çizilen projenin uygulanabilir olup-olmadığını görmek adına önemli” diyen Mengi, “Kişisel zevke hitap eden bir iş yapıyoruz ve bunu yaparken tasarımcının çizgilerinden çok müşterinin talepleri öncelik arz ediyor” dedi. Mengi, “Yat, pahalı bir zevk. İnsanlar buna belli bir bütçe ayırıyorlar ve bu nedenle evindeki masa ya da televizyon ünitesini burada istemiyor. Daha farklı şeyler talep ediyorlar. Bu nedenle insanların ailelerini getirip isteklerini öğreniyoruz. Mesela ödül alan teknemizde müşterimizin 4 tane ana şartı vardı. En önemli şart, sözleşme iptaliydi ki, bu bütün işin çöp olmasına neden olabilirdi. Şartlar arasında teknenin kıç tarafından, sağından ve solundan denizi görmek istiyordu. Komple açılır kapak, yanına garaj ve 2 adet balkon istiyordu. Tekne menzili ile ilgili olarak talep edilen mesafeden 1 mil kısa olursa ceza yok ama 2 milden sonra sözleşme iptali söz konusuydu. Bunun yanında tekne içindeki gürültü seviyesi 45 desibelden düşük olmalıydı. Üstelik başımıza bir sörvey tuttu. Ancak tüm kriterleri yerine getirdik” ifadelerini kullandı.

Yatı hangi amaçla kullanacaksınız?

“Yat inşa ederken en önemli konulardan bir tanesi hangi amaç için istenildiğidir. Charter mı yapılacak? Özel amaçlı mı kullanılacak? 45 metre ve üstü bir tekne için en önemli konu ise, kapalı hacminiz 500 groston üstünde mi yoksa altında mı olacak? Çünkü üstünde olursa gemi sınıfına giriyor, 12 yolcu gemi kapasitesini geçince de gemi sınıfına giriyor. Gemi sınıfına girince de charter klası gerekiyor.’’ Bu değişenlere göre, tekne güverte ölçülerine karar verdiklerini belirten Mengi, “İnsanlar daha önce hiç yat almamışlarsa birkaç tane tekne gezdiriyoruz. Çünkü insanlar daha çok açık alanda vakit geçiriyor. Bu nedenle de müşterileri açık alanda zaman geçireceklerine ikna etmek gerekiyor. Tabi istenilen yat tipiyle de ilgili bir durum bu” dedi.

Dış etkenlere dayanıklı iç malzeme

Yatların iç tasarımlarında nem, tuzlu su gibi aşındırıcı özelliklere sahip dış faktörlere karşı koyabilecek malzemeler kullanılıyor. Bunlarla ilgili olarak, “Evde kullanılan perde ile aynı fiyatta perde istemek mantık dışı” diyen Mengi, “Özellikle rutubete karşı dayanıklı malzemeler kullanmak zorundayız. Tabi burada, Class rotasyonu da önemli. Eğer Charter Class yapıyorsanız, zaten orada kullanacağınız halının ve izolasyon malzemelerinin özellikleri bellidir. Kurala uygun şekilde çalışmak zorundayız. Bu özellikler çerçevesinde müşterinin zevkine veya iç mimar ile çalışılıyorsa onun tasarımına göre çalışıyoruz. Eğer müşterinin istekleri zorlayıcı boyuttaysa biz her ihtimale karşı bir 3 boyutlu örnek kabin yapıyoruz. Bu kabinde müşterinin tüm istekleri birebir uygulanıyor. Varsa bir değişiklik yapılıyor ve böylece hem yaşanabilecek sorunların önüne geçiliyor hem de maliyet aşağıya çekiliyor. İç tasarımda yerlilik oranı da dıştakine benzer şekilde. Yüzde 50 civarında yerli ürün kullanıyoruz” dedi.

Bölgelere göre üretim farklılık gösterir

“Türkiye’nin motor üretemeyen bir ülke olması önemli bir eksiklik” ifadelerini kullanan Mengi, “Jeneratör alanında ise yerli ürün tercih etmiyoruz. Evet önemli jeneratör üreticilerimiz var ancak, müşteri şartname de bunu talep ettiğinde bizim yapacak bir şeyimiz kalmıyor. Irgat konusunu ise Türkiye’de hallettik. Bu alanda başarılıyız. Data, ırgat konusunda en yoğun çalıştığımız firmalar arasında geliyor” dedi. Yat üretiminde en önemli noktalardan birinin de nerede kullanılacağı olduğunu belirten Mengi, “Akdeniz mi, okyanus mu, daha soğuk ülkeler mi ya da daha sıcak. Arap yarımadası tarafına gidecek teknelerde çok şey değişir. Boya renginden, kullanılacak malzemenin özelliklerine kadar her şey değişkenlik gösteriyor. Sıcak ülkelere gidecek olan ahşap laminasyon teknelerde boya katlarına dikkat etmek gerekiyor. Tekne bittikten sonra boyaya girmeden tekrar fırınlamak gerekiyor ki, sıcakta oynama yapmasın. Bir de sıcak bölgelerde kullanılacak ahşap teknelerde ilk 5 yıl koyu renk kullanmamak daha faydalı” dedi. “Tasarım anlamında Amerika’da kullanılacak tekneler de farklılık gösteriyor. Burada daha çok sert ve düz hatlar ve daha geniş alanlar önemli” ifadelerini kullanan Mengi, “Tekne hem Avrupa ve hem Amerika’da duracaksa elektrik trafosu 2 opsiyonlu olarak kullanılmalı, gibi birçok değişiklik söz konusu” ifadelerini kullandı.

Bakım sürelerinin önemine vurgu yapan Mengi, “Yatların da arabalar gibi bakımları zamanında yapılmalıdır. Firmaların verdiği garantiler var. Bu kapsamda rutin uygulamalar var. Bir teknenin her yıl sudan çıkıp kara sörveyi yapılması gerekiyor. Klima, jeneratörler, motor ve elektrik aksamında yapılacak düzenli bakımlarla birlikte büyük paralar harcamadan teknelerin sorunsuz çalışması sağlanabiliyor. Kısaca söylemek gerekirse, 5 sene bakım yapılmayan bir yata bu sürenin sonunda yatın değerinin yüzde 20’sine kadar para harcarsınız. Üstelik değer kaybı oluşur” dedi.

Bunu Paylaşın