Güney Kore’nin askerî ve jeopolitik çıkmazları

MDN Editör
  • |

Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi olan Güney Kore, dış politikada her geçen gün yaklaşan Hint-Pasifik gerilimine iç çalkantılarla girebilir. Kuzey Kore’den gelen artan tehdidin yanı sıra ABD ile ilişkilerin kötüleşmesi de bu Güney Kore’nin jeopolitik olarak bir çıkmaza girme ihtimâlini güçlendiriyor. Ülkenin özellikle de sınırlarının ötesinde sürekli değişen jeopolitik ortamı göz ardı edilemeyecek kadar hız kazanmış durumda. 

Seul yönetimi, ABD seçim gününden haftalar önce Güney Kore'nin, 2026'dan itibaren yürürlüğe girecek ABD-Kore Cumhuriyeti Özel Önlemler Anlaşması'nın bir parçası olarak Kore Yarımadası'nda Amerikan kuvvetlerinin konuşlandırılmasının maliyetini yüzde 8,3 oranında artırmayı kabul ederek Trump’ın başkanlığına amiyane tabirle yüklü bir bahis almıştı. Ancak Trump yönetiminin Güney Kore'nin ABD'ye yaptığı ihracatlara (otomobiller ve yarı iletkenler gibi) yüzde 25 oranında gümrük vergisi koyması muhtemelen Seul'ü sert bir şekilde etkileyecek. ABD’nin Güney Kore’ye olan hamleleri sadece ekonomik değil. Washington’un mevcut yönetimi aynı zamanda Güney Kore’yi bir yük olarak da görüyor. 

Neyse ki Ocak 2024’te Kim Jong Un ülkenin, Kore yarımadasını Kuzey'in kontrolü altında yeniden birleştirme konusundaki uzun süredir devam eden politikasını gayriresmî olarak terk etse de Pyongyang yönetimi Güney Koreliler tarafından tehdit olarak algılanmaya devam ediyor. Kuzey Kore’nin Rusya’yla yakınlaşması ve artan işbirliği zaten oldukça kötü olan ilişkileri daha da kötüye götürüyor. 14 bin Kuzey Kore askeri, Putin'in Ukrayna'ya karşı savaşında Rus birliklerine destek olmak için şimdiye kadar Kursk bölgesinde konuşlandırılmış vaziyette ve sıklıkla sıcak savaşın içerisinde de yer alıyor. 

Güney Kore’deki siyasi istikrarsızlık

Geçtiğimiz aralık ayında Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, televizyona çıkarak tüm siyasi toplantılar ve grevleri yasakladı ve acil bir sıkıyönetim ilan etti. Ardından binlerce vatandaş ve gazeteci Ulusal Meclis kapısında toplandı. Yoon'un mensubu olduğu Halkın Gücü Partisi de dâhil olmak üzere tüm büyük partilerin liderleri, sıkıyönetim kararnamesini kınamak ve “halkla birlik” sözü vermek için Ulusal Meclis dışında basın toplantısı düzenledi. 

Yoon, gece yarısı yaptığı açıklamanın üzerinden henüz altı saat geçmeden Meclis'ten gelen siyasi baskılara direnemeyerek geri adım attı. Ardından Yoon, birçok otokrat heveslisi benzerleri gibi aleyhindeki eylemleri devlet karşıtı ve Pyongyang yanlısı güçlere bağlamaya çalıştı. Muhalefet buna karşılık cumhurbaşkanını görevden almak için iki kritik meclis oylaması düzenledi. Kamuoyu yoklamalarında Güney Korelilerin yaklaşık yüzde 75’inin de desteği açıkça belli olduğunda Yoon'un 14 Aralık'ta görevden uzaklaştırılmasını ve geçici cumhurbaşkanı olarak görev yapan Başbakan Han Duck-soo başkanlığında yeni bir hükûmet kurulması peş peşe yaşandı. 

Güney Kore demokrasisi kurtulmuş gibi görünse de Güney Kore’nin bölgesel ve uluslararası aktör olarak stratejik önemi potansiyel olarak oldukça zarar gördü. Kuzey Kore, Güney'deki karışıklıktan yararlanarak Yoon yönetimini faşist diktatörlük olarak niteledi. Ayrıca Güney Kore'nin üçlü güvenlik ortakları olan ABD ve Japonya da olaylardan dolayı derin bir endişeye kapıldığını gizlemekte zorlandı. 

Ülkede, iktidar ve muhalefet partileri arasındaki süregelen gerginlik önemli bir ekonomik belirsizliğe de yol açtı, Güney Kore para birimi 16 yılın en düşük seviyesine geriledi. Siyasi istikrarsızlığın Güney Kore'nin dış politikasına yüksek maliyet getirmesi bekleniyor. Sıkıyönetimin ilanının gerçek nedeni olarak ise Devlet Başkanı Yoon ve eşi Kim Keon-hee hakkında öne sürülen büyük yolsuzluk iddiaları olarak gösteriliyor.

Pasifik’te çatışma yaklaşıyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, nisan ayının başında Asya'ya yaptığı ilk gezide, Pasifik’teki Guam topraklarındaki askerlere, sadece Çin ile büyük bir savaşı önleme çabalarının öneminden bahsetti. “Önce Amerika, yalnızca Amerika anlamına gelmiyor” diyen Hegseth, Japonya’nın önemini de vurguladı. Ayrıca Hint-Pasifik'te güçlü, hazır ve güvenilir caydırıcılığı sürdürmek için müttefiklere ihtiyaç duyduklarına vurgu yaptı. Hegseth'in ziyareti, en azından ABD'nin Tayvan konusunda herhangi bir mücadelede en çok önem vereceği iki ülke olan Filipinler ve Japonya'ya güvence vermek anlamına geliyor. 

Hegseth’in ziyaretiyle paralel olarak Çin ordusu, Doğu Çin Denizi'nde uzun menzilli, gerçek atışlı tatbikatlar gerçekleştirdiği Tayvan çevresinde iki günlük tatbikatı tamamladı ve adanın etrafındaki tatbikatların yoğunluğunu artırdı. 

Güney Kore’nin Pasifik’teki karşılıklı hamlelerin arttığı bu döneme iç siyasetindeki ağır çalkantılarla girmesi büyük bir talihsizlik olarak görülüyor. Aynı zamanda geçtiğimiz haftalarda yaşanan bir gerilim bu çalkantılara bir yenisini eklemeye çok yaklaştı. Güney Kore ordusu, Kuzey Kore askerlerinin geri dönmeden önce askerî sınır çizgisini ihlâl etmesinin ardından uyarı ateşi açtı. Güney Kore ordusu, yaptığı açıklamada, Kuzey'in askerî tatbikatlar düzenlediği sırada yaklaşık bin beş yüz Kuzey Korelinin dikenli tel döşeme ve askerden arındırılmış bölgede arazi çalışmalarında çalıştığını söyledi. Haziran 2024'te, sınır hattına yakın bölgelerdeki hareketliliğin artmasıyla birlikte Kuzey Kore askerlerinin hattı geçtiği en az üç olay yaşanmıştı. 

Güney Kore'nin geçici Devlet Başkanı Han Duck-soo, Anayasa Mahkemesi'nin görevden alınan Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'ü görevden almasının ardından, hükûmetin Kuzey Kore'nin kışkırtmalarına karşı kararlı bir hazırlık duruşunu sürdüreceğini söyledi. 

17 Nisan’da ise gerilimi artıran bir başka olay yaşandı. Kuzey Kore, ABD'nin Güney Kore ile birlikte düzenlediği ortak askerî tatbikatta B-1B stratejik bombardıman uçağı konuşlandırması, Kore yarımadasında yeni bir elektriklenmeye sebep oldu. Seul yönetimi, tatbikatları tamamen savunma amaçlı olarak nitelendirse de Kuzey Kore’nin bu yaşananlara olan bakışı tam tersi. 1950-53 yıllarındaki savaşın bir barış antlaşmasıyla değil, ateşkesle sona ermesinin ardından iki Kore teknik olarak hâlâ savaş hâlinde.

Güney Kore ve ABD hava kuvvetlerinin 24 Nisan ayrıca “Özgürlük Bayrağı” adı verilen iki haftalık ortak bir tatbikata başlayacağı belirtiliyor ve bu tatbikatta beşinci nesil gizli savaş uçaklarının eğitimde sahte düşman rolünü üstlenmek üzere konuşlandırılacağı açıklandı. 

Kuzey Kore’nin nükleer füze programları sadece Güney Kore’yi değil aynı zamanda Japonya’yı da tehdit ediyor. Tokyo yönetimi, Kuzey Kore’yle oldukça nadir olan temaslarda dahi Japonya'yı nükleer silâhlarla yok etmekle tehdidi hissettiğini saklamıyor. Kuzey Kore’nin sıklıkla yaptığı füze denemeleri, Japonya’nın savunma harcamalarında büyük bir artışa neden oluyor ve karşı saldırı kabiliyeti edinme olasılığı hakkında daha derin çalışmalara itiyor. Kuzey Kore, 2021'den beri hipersonik füze denemeleri yapıyor ve bu denemeler sadece Güney Kore’yi değil, Japonya’yı da oldukça endişelendiriyor. Kuzey Kore sıklıkla dillendirdiği nükleer devlet statüsünden vazgeçilmeyeceği söylemini bu ay içerisinde bir kez daha tekrarladı. Bu defaki tekrar, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Japonya Dışişleri Bakanı İvaya Takeşi ve Güney Kore Dışişleri Bakanı Cho Tae-yul'un nisan ayı başında Brüksel'de yaptığı görüşmenin hemen ertesinde gelmesi ise dikkat çekici. 

Güney Kore’nin uzun süredir nükleer güçle çalışan denizaltılar konusunda istekli olduğu biliniyor. Bunun tek nedeni Kuzey Kore'nin artan denizaltı ve füze tehditlerine karşı koyabilmek değil, aynı zamanda Çin'in genişleyen deniz gücü ve Güney Çin Denizi ile Tayvan Boğazı’nda her geçen gün sıklaşan hamleleri de var. ABD’nin, Çin’i caydırabilmek için Pasifik bölgesinde yeterli sayıda nükleer denizaltısının olmadığı biliniyor. Bu bağlamda ABD’nin Güney Kore'nin nükleer enerjili denizaltı programını desteklemek kendileri açısından da uygun görünüyor. Çin’in bölgedeki askeri gücünü dengeleyebilmek için AUKUS gibi girişimleri desteklemeyi sürdüren Washington yönetimi, Güney Kore’nin nükleer denizaltı isteğini de destekleyebilir. 

Yüksek teknoloji alanında küresel liderliğe sahip, dünyanın 13’üncü büyük ekonomisine olan bir G20 üyesi, Fransa, Japonya ve İngiltere ile kıyaslanabilir ordusu ve giderek ihracata yönelik güçlü bir savunma sanayisiyle Güney Kore, kurduğu bölgesel ve uluslararası ittifaklarla küresel düzende daha fazla rol oynama isteğini saklamıyor. Ancak kendi içerisinde yaşadığı çalkantılar, bu isteğin önündeki en büyük engel olarak duruyor. 

Asya’da bir “NATO” kurma fikri ne kadar gerçekçi?

Washington’da özellikle 2020’li yılların başından itibaren sıklıkla birtakım tartışmalar yaşanıyor. “Yeni Soğuk Savaş” ve “Asya NATO’su” bunlardan bazıları. Dünya jeopolitiğinin siklet merkezinin her geçen gün Hint-Pasifik’e kayması bu iki tartışma etrafındaki ateşin korlanmasının en büyük sebebi. 

Kısaca “the Quad” olarak adlandırılan Dörtlü Güvenlik Diyalogu, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Asya NATO’su olarak görülüyordu. Bir sonraki Başkan Biden birebir aynı terminolojiyi kullanmasa da eşdeğerde gördüğüne dair bazı göndermeler yapmıştı. Biden yönetimi, Çin’in tüm komşularını içeren büyük bir koalisyon kurulmasına çalışmıştı. Güney Kore ile Japonya arasındaki bir anlaşmadan yararlanarak Kuzey Kore'nin nükleer programının çok ötesine geçen bölgesel sorunları ve zorlukları ele almak için üçlü angajman çağrısında da bulunulmuştu. Ancak ABD'nin yarattığı şey, başlı başına bir “Asya NATO'su” gibi tek bir grup değil, Hint-Pasifik Stratejisi, “Quad”, AUKUS ve ABD-Japonya-Kore üçlü ilişkisi de dâhil olmak üzere, Çin'in bölgedeki Amerikan pozisyonuna meydan okumasını engellemeyi amaçlayan birçok girişim oldu. 

Daha genel olarak Amerikan siyasi liderliği, ABD'nin Asya'da etkisini serbestçe kullanabildiği Soğuk Savaş sonrası güç dengesini korumak istiyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin liderlerinin “Çin'in en güçlü ülke olduğu bir dünyayı hayâl etme” fikrinin bile Amerika için bir tehdit olduğunu öne sürüyor. 

Washington’daki askerî uzmanlar ABD-Güney Kore-Japonya askerî bağlarının güçlendirilmesini Çin’e yönelik stratejilerin temeli olarak görüyor. Tarihsel olarak birbiriyle derin düşmanlıklar bulunan Güney Kore ve Japonya’nın buna ne kadar istekli olduğu hâlâ gizemini korurken Trump’ın gümrük tarifeleri tam aksine; Japonya, Güney Kore ve Çin’i ticari olarak birbirleriyle yakınlaştırmaya itiyor. Ancak Japonya ve Güney Kore'deki iç zayıflıklar, her iki ülkeyi de diplomatik olarak zayıflatıyor ve hem potansiyel olarak yeni Trump yönetimiyle müzakerelerde hem de Çin’e karşı iki ülkenin de elindeki kozların değerini düşürüyor. Çin’in ise ABD pazarının yerine yeni pazar arayışlarındaki ilk hedefi Güney Kore ve Japonya olabilir. Tam manasıyla ABD’nin ikamesi çok zor olsa da ticari olarak ABD yönetiminin rasyonele dönene kadar kendi iç üretimini korumanın en kolay yolu coğrafi olarak en yakın pazarlara ulaşmak olduğu düşünülebilir. Dünyanın en önde gelen bellek çipi üreticileri Samsung Electronics ve SK Hynix’in bulunduğu Güney Kore, sektördeki iddiasını koruyabilmek için daha fazla devlet finansmanı sağlamayı planlıyor. Bunun için de ABD’nin tariflerini Çin’le yapacağı yeni ticari ortaklıklarla aşmayı deneyecektir. Nüfusları toplamı 1,6 milyar, ekonomik üretimi 24 trilyon doları aşan Çin, Japonya ve Güney Kore’nin işbirliği güçlendirme kararının ABD nezdinde ciddi etkileri olacaktır.

2025 aynı zamanda, Japonya ve Güney Kore'nin ilişkilerini resmen normalleştirmesinin 60’ıncı yıl dönümü. Ancak kâğıt üstünde ilişkiler her daim normal ilerlemedi. Örneğin 2019 gibi yakın bir tarihte bile Tokyo ve Seul sert bir ticaret savaşına ve karşılıklı boykota girişmişti. ABD her zaman Japonya ve Güney Kore'nin iyi geçinmesini sağlamada önemli bir rol oynadı ancak Trump’ın izlediği siyaset bu rolün önemini de zayıflatabilir. 

Yakın zamana kadar Güney Kore savunma stratejisinin üçlü bir sac ayağı bulunuyordu; Kill Chain stratejisi, Kore Hava ve Füze Savunma sistemi ve üçüncüsü Kore Büyük Cezalandırma ve Misilleme stratejisi. Kill Chain stratejisi, yakın Kuzey Kore füze saldırılarını tespit etmeyi ve ardından ülkenin füze fırlatma yeteneklerini önceden yok etmeyi hedefliyor. Kore Hava ve Füze Savunması, katmanlı bir füze savunma sistemidir. Kore Büyük Cezalandırma ve Misilleme stratejisi herhangi bir Kuzey Kore saldırısının ardından Kuzey Kore liderlik tesislerini hedeflemek için birden fazla kinetik ve kinetik olmayan yeteneğin kullanılmasını içerir. Seul'ün konvansiyonel bir karşı kuvvet kabiliyeti peşinde olması, en kötü senaryoda ABD’nin ülkeyi kaderine terk etttiği bir senaryoya dayanıyor.

Güney Kore nüfusunun bu yüzyılın sonuna kadar 51 milyondan yaklaşık yarısına düşeceği beklentisi, Kuzey Kore’ye karşı askerî caydırıcılığının sürdürülebilirliği tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Güney Kore, Japonya’yla birlikte, Amerikan militarizminin ve büyük güç çatışmasının bir parçası olmayı tercih edebilir. Bunun karşılığında ise Çin’in devasa ekonomik ve ticari planlarından dışlanarak demografisiyle birlikte düşüşe geçebilir. 

Mevcut konjonktürde bir Asya NATO’su yaratmak stratejik bir işbirliğinden çok daha fazla istikrarsızlık ve güvenlik riski yaratma potansiyeline sahip. 1990’larda Rusya’nın çevresindeki agresif NATO genişlemesinin benzeri 2020’lerde Çin’e karşı yapılmaya çalışılıyor. Güney Kore, yüzlerce yıldır Çin ve Japonya gibi iki büyük bölgesel gücün arasında yer almış ve iki balina arasında kalmış bir karides benzetmelerine maruz kalmıştı. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinin sonunda yine iki büyük gücün ancak bu defa ABD ve Çin’in arasında kalmış olabilir.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

ETİKETLER: , ,
Bunu Paylaşın