Gelecek neler getirecek…

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
2010 yılında 6,9 milyar insanın yaşadığı dünyamızda, nüfusun yüzde 37’si Çin ve Hindistan’da yaşıyor. 2030 yılında ise bu dünya nüfusunun 8 milyar olması bekleniyor. Bu 1,1 milyarlık artışın yaklaşık yüzde 96’sının, yani neredeyse tamamının gelişmekte olan ülkelerde yaşayacakları tahmin ediliyor. Hatta 2030’da Hindistan nüfusunun Çin’i geçerek dünyanın en büyük işgücüne sahip olacağı da tahminler arasında

LR tarafından, iki yılda bir hazırlanan “Global Marine Trend 2030” raporundan alıntıladığımız bu veriler, gelecek 20 yıl içinde global ekonomi ve sosyal hayatta ilginç gelişmeler yaşanacağını gösteriyor. Geleceğe dönük yapılan tahminlerin detayına girmeden önce yakın geçmişte neler oldu onu hatırlatmak istiyorum. 1978’de Hindistan’ın, 1990’da da Çin’in ekonomik açılımları, bu iki ülkenin sırası ile 1995 ve 2001 yıllarında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılmalarını sağlamıştı. Bu katılımın dünya üzerindeki muazzam etkisi artık kimseyi şaşırtmıyor. Sözünü ettiğimiz dönem itibari ile bu iki ülkenin nüfusu, tüm dünya nüfusunun yüzde 40’ını teşkil ediyordu. Ancak bu iki ülkede yaşanan değişimin etkisi nüfus hacimlerinin bir hayli üzerinde oldu. DTÖ’ne katılan bu iki ülke, Brezilya ve Avustralya gibi bazı ülkelerin gelişme hızlarını tahminlerin ötesinde hızlandırdı. Böylece DTÖ’ne katılımın öteki ülkelere olan etkisi ile birlikte, gelişmiş ekonomilerdeki gibi yaşam tarzı ve kazanç beklentisi olan 2,4 milyar insan dünya ticaretine daha girişken bir şekilde eklenmiş oldu.
Bu derece yüksek bir nüfusun dünya ticaretine katılımı, bölgelerdeki sosyal davranışlar başta olmak üzere arz/talep dengelerini, teknoloji alanındaki gelişmeleri de yine tahminlerin ötesinde değiştirdi.
Pulitzer ödüllü yazar Friedman’a göre; sosyolojik açıdan bakıldığında, yaşam standartlarını iyileştirmenin insanlığın temel arzularından biri olduğu saptanmıştır. Liberal ekonominin temeli olan arz/talep dengesini etkileyen bu arzu, dünya ticaretinin vazgeçilmezi olan deniz taşımacılığındaki iş döngüsünde de patlama/çöküş dönemlerini belirleyen başlıca etkendir. Bunun olumlu anlamda nasıl bir etkileme olduğu; Çin ve Hindistan’ın dünya ticaretine katılımı ile nüfusun yaşam standartlarının gelişmesi sonucu dünya deniz taşımacılığında yaşanan patlamada görüldü.
LR tarafından, iki yılda bir hazırlanan “Global Marine Trend 2030” raporuna göre, deniz taşımacılığını etkileyen 4 faktör bulunmaktadır. Bunlar; demografi, ekonomi, doğal kaynaklar ve çevredir. Hemen hemen herkesin hem fikir olacağı gibi, söz konusu raporda da; deniz taşımacılığını etkileyen en önemli faktörün “ekonomi” olduğu belirtilmektedir. Çünkü ekonomi; ticari açıdan ölçülebilir bir etkiye sahiptir. Ulusal ekonomi, bir ülkenin verimlilik ve teknoloji düzeyi ile kentleşme ve sanayileşmedeki gelişim ölçülerini yansıtır. Ulusal ekonomideki gelişim ise, insanların yaşam standardını yükselteceği gibi; hem toplam nüfusta orta sınıfın oranında hem de bu sayede tüketime olan talepte artışa yol açar.

Demografi
Toplumlar zenginleştikçe, bireyler arasındaki rekabet de artmaktadır. Gelir seviyesi ne olursa olsun; aileler çocuklarını bir kariyer sahibi yapmaya, rekabet koşulları ile baş edebilecek bir gelecek sağlamaya çalışmaktadırlar. Ancak; yükselen eğitim maliyetleri, çalışan kadın nüfusundaki artış çocuk sahibi olma oranını her geçen yıl düşürmekte; buna karşın ölüm yaşı giderek uzamaktadır. Bu durum tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde emeklilik fonları açısından baskı oluşturmaktadır. Ülkemizde de böyle bir baskı hissedilmiş olmalı ki çocuk sayısının en az üç olması gerektiği savunulmaktadır. Örneğin, günümüzde dünyanın en yaşlı nüfusu Japonya’dadır. 2030 yılında bu toplumun yüzde 38’i 65 yaşından büyük olacaktır. Almanya ve İtalya’da da benzer endişeler mevcuttur. Hindistan ise gelecekte en genç nüfusa sahip ülke olacak, bunun avantajlarını kullanacaktır. Hindistan’ın karşılaşacağı problem bu genç nüfusu nasıl eğiteceği ve iş imkanı yaratıp yaratamayacağında yatmaktadır.
Öte yandan bir kısım kalabalık ülke ya da bölgeler için, nüfus azalmasının hayırlı olabileceği düşünülebilir. Ancak bu iyimser görüş ne kadar geçerli şimdiden bir şey söylemek olası değil.  Uzmanların tahminine göre nüfus yoğunluğunun olmadığı geniş bölgelerde siyasi açıdan istikrarsızlık başlayabilir ki bu durum, ulus açısından ciddi tehlikeler oluşturacaktır. Bunu engellemek için göçü desteklemek bir çare gibi görülse de oluşturabileceği etnik sıkıntılar da unutulmamalıdır. Kısacası, “kentleşme” kaçınılmaz gibi görünüyor. Yıllardır tartışıldı, konuşuldu, insanlar daha iyi iş imkânları için kırsal bölgelerden şehirlere göçmektedir. Buna rağmen, kalabalık nüfuslu ülkelerde çoğunluk kırsal bölgelerde yaşamaya devam etmektedir. 2010 yılında Hindistan nüfusunun yüzde 64’ü, Bangladeş’in ise yüzde 70’i kırsalda yaşamaktaydı. Yapılan hesaplamalara göre önümüzdeki 20 yılda kentleşmenin en yüksek olacağı ülkeler Bangladeş, Çin, Hindistan ve Türkiye olacaktır.
Dünya genelinde en büyük metropollere bakıldığında bunların çoğunun liman kenti oldukları,  deniz taşımacılığına kolay ulaşılabilir şekilde kurudukları ya da bu şekilde geliştikleri görülmektedir. Yapılan analizler, önümüzdeki 20 yıl içinde gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşmenin gelişmiş ülkelere kıyasla daha hızlı olacağını göstermektedir. Son dönemde sanayileşme ile birlikte sermaye ve ticareti mıknatıs gibi çekmeye başlayan şehirlerin ekonomik gücü çok artmıştır. Modern bina inşaatları, toplu konutlar, artan nüfus için yapılması gereken altyapı yatırımları, gelişen hizmet sektöründe çalışan nüfusun oluşturduğu tüketim furyası, “kentleşme” ile birlikte ticareti de artırmaktadır. Yük taşımacılığının küreselleşmesi dünya metropolleri arasındaki rekabeti yükseltmiştir. Deniz taşımacılığının sağladığı olanaklar sayesinde büyük şehirler sınırlarının ne olduğuna bakmaksızın dünyanın her tarafına mal gönderebilmektedir. Bu alandaki rekabette tek koşul böyle devasa kentlerin yeterli liman kapasitesine sahip olmalarıdır. Gelecek yazımızda kentleşme ve deniz taşımacılığı arasındaki bağlantılar ve ileriye dönük olumlu olumsuz beklentiler üzerinde duracağız. Hepinize keyifli bahar günleri diliyorum…

ETİKETLER: ,
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com