Cari açık düşmese de finansman kalitesi düşüyor!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com

Kimileri yüksek standartlara ulaşmaya çalışır, sıradan olmak istemez, “ideal biriyim”e oynar. Bu tarzın gücü yüksek standartlara adanmışlıktan gelir. Kaliteli ve elit bir duruştur. Kimi ekonomiler de kaliteli ve elit duruş sergiler. Kimileri ise, sıradan ya da kalitesiz duruşu sebebiyle krizlere açıktır 

“İdeal biriyim” diyenler, yaptıkları işlerde yüksek standarda ulaşmayı arzular. “İyi de bunların ekonomiyle ne alakası var?” diye sorabilirsiniz. Ekonomide de yüksek standarda ulaşmak, kaliteliyi aramak gerekir. Örneğin, cari açığa bakalım. Ülkeye giren dövizin yapısı kaliteli mi? Mesele cari açık olduğunda herkes Net Hata Noksan (NHN) kaleminden bahsetmeye başlayıp, bu gizemli paranın kaynağı hakkında komplo teorileri üretir. Gerçek şu ki, komplo teorilerine hiç gerek yok, veriler ortada!!

Çok basit bir şekilde anlatırsak; örneğin, cari açığı sadece yabancıların hisse alımı ile finanse ettiğinizi düşünün. Borsa çökerse ne olur? Ödemeler dengesi bozulur, dolar/TL paritesi roket gibi fırlar. Demek ki, finansmanın şekli-yapısı da önemli. Eğer dış ticaret açığını kaliteli bir şekilde finanse etmek istiyorsanız, ihtiyacınız olan finans yapısı “net doğrudan yatırım” ve “kredi” girişlerinin portföy yatırımlarına kıyasla daha yüksek olmasıdır. 

Bakalım cari açık nasıl

finanse edildi?

2017 yılı Ocak-Haziran döneminde cari açık 20,77 milyar dolar oldu! Geçen yılın aynı döneminde cari açık; 19 milyar dolardı. Yani açık, yüzde 9,1 yükseldi.

Bakalım 2017’nin ilk yarısında cari açığın finansmanı ne derece kaliteli? Yarı yılda finans hesabına giriş yapan para miktarı 22,8 milyar dolar. Bu paranın 5,4 milyar doları kaliteli, geri kalan 17,4 milyar doları ise değil! Diğer bir deyişle, finansmanın sadece yüzde 24’ü kaliteli. Geçen yılın aynı döneminde finansman hacminin yüzde 67’si kaliteliydi. Yani geçen yılın ilk yarısında, 17,2 milyar dolar doğrudan yabancı yatırımı ve kredi girişi olmuştu. Görünen o ki, finans kalitesi düşmüş.

Aslında mesele sadece kaliteli finansman payının yüzde 24 olması da değil… Haziran ayına ilişkin Ödemeler Dengesinde dikkat çeken tek husus finansman kalitesindeki düşüş değil. Verilere göre 2014 yılının Kasım ayından beridir ilk defa doğrudan yabancı yatırımı negatife döndü. Her ay Ödemeler Dengesi açıklandığında, doğrudan yabancı yatırımlarını pozitif görmeye alıştık. Pozitif ne demek? Yabancıların ülkemizde şirket alarak ya da kurarak yatırım yapmasına alıştık, diyebiliriz.

Neden doğrudan yabancı yatırımı düştü?

Geçen yılın ilk yarısında 5,3 milyar dolar olan yabancı yatırımı, 2017’nin ilk yarısında 4,9 milyar dolara geriledi. Şunu sorabilirsiniz “yüzde 8’lik bir kayıp, çok mu?” Elbette değil!

Ama 2000 yılının Temmuz ayından beri ilk defa negatife düşmesi önemli. Haziran ayında 282 milyon dolar değerinde çıkış oldu.

İyi de neden negatife döndü? Bildiğim kadarıyla bu konuyu gündeme taşıyan tek kurum TÜSİAD’tır. Mayıs ayında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, “Bizler her gün iş yapmaya çalışırken yurt dışı paydaşlarımızdan; OHAL koşulları devam ettiği müddetçe Türkiye’ye gelemeyeceklerini duyuyoruz” demişti.

TÜSİAD açıklaması ve açıklanan veriler sonrası dikkat edilmesi gereken iki husus var; ilki yukarıda bahsettiğim gibi yıllar sonra doğrudan yabancı yatırımının negatife dönmesidir. İkincisi ise, 2017’nin ilk yarısındaki yatırımın içeriği! 2016’da yabancıların yatırımı içindeki (net) gayrimenkulün payı yüzde 34’tü. 2017’de ise, bu pay yüzde 49’a yükseldi. Yani doğrudan yabancı yatırımı hem hacimsel olarak hem de kalite olarak kan kaybediyor. 

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com