Ekonomi sayılardan ibaret değildir…

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Türk Dil Kurumu “güven” kelimesini; “Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat” olarak tanımlamıştır.  Dolayısıyla “güven” bireylerin ve kurumların aralarındaki ilişkilerde canlılığı oluşturan bir olgu olup; taahhütleri yerine getirme, gerçeklik ve dürüstlüğü kapsamaktadır

Son dönemde yurtdışındaki birçok ekonomist “güven” kelimesinin, “şeffaflık” ile eşanlamlı olduğunu vurgulamaktadır. “Şeffaflık” olmadan “güven” duygusunun da olamayacağının kastedildiğini düşünüyorum.
“Güven” duygusunun ekonomik önemini vurgulamak için daha önceki bir yazımda da değindiğim bir soruyu sormakta fayda var…

Para nedir?
Ekonomi derslerinde anlatıldığı gibi, para bir değişim aracıdır. Banknotlar, madeni paralar, üzerlerinde sayıların olduğu bir kâğıt parçasından, bir madeni cisimden başka bir şey değildir. Peki, “Para denilen bu değişim araçlarına ne derece güvenebiliriz?” gibi bir soruya acaba nasıl cevap verilebilir. “Devlete güvenilir” mantığından hareket edilirse, paraya da güvenilir sonucuyla karşılaşılır. Paraya güvenilir, çünkü topluluklar, bireyler öyle veya böyle devlete güvenirler. En azından güvenmek gereksinimi duyarlar. Dolayısıyla devlet “Bu banknot 200’dür” derse 200’dür. 100 ya da 50 olamaz. Demek ki; “para” eşittir “güven”, “güven” eşittir “sosyal sermaye”.

Sosyal sermaye…
Anlaşılacağı üzere “güven” toplumsal düzenin, bireysel yaşantının, ekonomik ve demokratik gelişmenin temelidir… Sosyal sermayedir. Daha anlaşılabilir olması amacıyla “sosyal sermaye”yi kısa bir hikâye ile tanımlamak isterim; 1990’larda ABD’nin belli bir bölgesinde nüfus ve suç oranı yükselmeye başladığında, bölge halkı “selamlaşma kanunu” diye bir kural uydurup, bunu gönüllü şekilde uyguluyor. Buna göre, sabahları beş dakika erken kalkılacak ve komşuların karşılıklı selamlaşma fırsatı olacak. Bu gayri resmi uygulama arkadaşlığı ve karşılıklı dayanışmayı tetikleyerek, suç ile savaşmada ortak adımlar atılmasına imkân tanıyor ve bölgedeki suç oranı kısa sürede azalıyor.
Hikaye bu ki; “sosyal sermaye” tüm toplumlarda ekonominin ve sosyal hayatın can suyudur. Sosyal, politik veya ekonomik olayların çözümü için gerekli olan işbirliği iklimidir.

Ekonomi sadece reel faktörlere bağlı değildir…
Görüldüğü üzere, ülke ekonomisinin sağlıklı işleyebilmesi sadece reel faktörlere, sayılara bağlı değildir. Aynı zamanda dışsal faktörlere de bağlıdır. Dışsal faktörlerin başında, güven, sadakat, doğru söyleme vb. değerler, kısacası “sosyal sermaye” gelmektedir. Bunların parasal olarak değerlendirilme imkânı yoktur ama sistemin işlerliğini arttırmaktadırlar. “Sosyal sermaye” ülkedeki birçok değere ek olarak ekonomik yapıyı da ayakta tutmaktadır. Bu değerlerin başında “güven duygusu” gelmektedir. “Güven” tanımlanması çok zor olan bir kavram. Basit gibi görünen ama ekonomik etkileri hesaplanamayacak kadar büyük olan bir olgudur.

Güvensizlik çok pahalı olabilir
London School of Economics’in eski direktörü Prof. Howard Davies’e göre; eğer toplumun ortalama güven seviyesinde belirgin farklılıklar var ise, yani bir tarafta tam güven diğer tarafta güvensizlik mevcutsa, ekonomik olarak kaybetmek olasıdır.
Böyle bir durumda, güvensiz olan taraf ülkedeki yatırım fırsatlarını değerlendirmeyecektir çünkü değerlere olan güveni azalmıştır. Güven duyan taraf ise, şüphesiz güven duyulan taraf olacaktır. Yani, karşılıklı güven duygusu yaşanacaktır. İşte bu aşırı güven duygusu içinde hile ya da durumu kötü amaçlı kullanma şansı mevcuttur. Kısacası, her iki tarafın da yaklaşımının yapıcı olmaması çok olasıdır. Neticeten, bir ülkede “güven” en önemli sosyal değerlerden birisidir. “Güven” duygusunun yıpranması ya da kırılması halinde sosyal ve ekonomik değerlerde de yıpranma yaşanabilir.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com