Başrolde “Kaya Gazı”!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Geçmiş yıllarda Amerikan Enerji Enformasyon Ajansı’nın (EIA) yayınladığı bir raporda ABD’de kısaca “kaya” ismiyle tanımlayabileceğim konvansiyonel olmayan doğal gaz ve petrol kaynaklarından bahsediliyordu. Kaya gazı ve petrolü, ABD’nin başına konan talih kuşu ama denizcilik için büyük bir bilinmezlik… ABD’deki kaya gazı ve kaya petrolü üretimi dünya denizciliğinde yeni bir hikâye yaratacak gibi. Bakalım hikâyenin sonu nasıl bitecek?

Petrol ve doğalgazın alternatifi olarak söz edilen kaya gazı, kayaçların gözeneklerinde yer alan küçük miktardaki doğal gazlardır. Küçük miktardaki bu gazları pek de yabana atmamak gerekir. Şöyle ki; Temmuz 2013’de Financial Times’da, Suudi Arap Prensi El Valid bin Talal, ABD’de bulunan kaya petrolünün, ekonomisi petrole bağımlı olan ülkeleri tehdit ettiğini belirtmişti!

ABD’nin başına talih kuşu kondu
1970’lerin başında ABD Başkanı Nixon ülkesinin enerji açısından hiçbir ülkeye bağımlı olmamasını sağlayacak bir yapı oluşturmaya başlamıştı. O dönemde ABD’deki petrol tüketiminin ¼’ü ithal ediliyordu. 1973’te; Arap petrol ambargosu, 1979’da; İran Devrimi ve ABD’nin azalan petrol üretimi derken, 1980’lerde; ABD, tüketiminin yarısını 15 kat fazla bedel ile ithal etmeye başladı. Elbette bu durum ülke ekonomisini fevkalade etkilemişti.
Nixon’ın 70’lerdeki hayali gerçekleşiyor. Şöyle ki; yapılan araştırmalara göre ABD kaya gazı rezervi olarak dünya lideri, kaya petrolü rezervi açısından ise ikinci sırada. Gerçi kimileri her iki rezerv açısından Çin’in lider olduğunu söylüyor. Liderin kim olduğu pek de mühim değil. Çünkü hesaplar ABD rezervinin, ABD’nin 400 yıllık ihtiyacına denk olduğunu işaret ediyor. Yani, Suudi Arabistan rezervinin 3 katı; Suudi Prens endişesinde haklı, demek ki…
EIA verilerine göre ABD’nin günlük kaya petrolü üretimi 2004’de 110 bin varil iken, 2011’de beş katına çıkmış. Bazı danışman kuruluşlara göre 2035 yılında günlük üretimin 1,2 milyon varile yükselmesi bekleniyor ki bu değer, o dönemde oluşacak talebin yüzde 12’si. Kimileri ise, o dönemde oluşacak talebin yarısını üreteceğini söylüyor.
Kaya gazı üretiminde de durum pek farklı değil, 2011’de 7,8 milyon m3’lük üretimin 2040’ta 2 katına çıkması bekleniyor. EIA’nın tablolarına baktığımızda, ABD’deki doğal gaz fiyatının 2008 yılına göre yüzde 70 aşağıda olduğunu görmek şaşırtıcı! Zira kaya gazı çıkarmanın maliyeti, doğal gaza göre yüzde 50 daha yüksek. Buna rağmen tahminler 2020’ye kadar düşüşün devam edeceği yönünde.

Hem rezerv lideri, hem de teknoloji
2004 Nobel iktisat ödülü sahibi Stephen Parente ve Edward Prescott, ödül töreninde yaptıkları konuşmada “ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arasındaki farkların temel belirleyicisinin yeni teknolojiyi kullanma becerileri” olduğunu savunmuştu. Söz konusu “beceri”, kuşkusuz, kendi kendine ortaya çıkan bir olgu değil; ülkelerin tarihlerinde kurumlarıyla, eğitim sistemleriyle, demokratik kazanımlarıyla bir bütün oluşturuyor. Son dönemde parlayan ekonomiler bu beceriye sahip mi?
Kaya gazı ve petrolü üretiminde patent sahibinin İngilizler olmasına karşın, teknoloji liderinin ABD olduğu herkesin kabulü. Birçok mecrada teknolojinin basit olduğu yazılıyor, uzay teknolojisine ya da atomu parçalamaya gerek yok, deniyor. Mevcut teknoloji ile dikine veya yatay olarak açılacak olan kuyularla, kayalar arasına sıkışmış olan gazı, basınç kullanarak yeryüzüne çıkarmak mümkün olabilmekteymiş. Peki, neden kaya gazı rezervleri yüksek olan Çin, yerel açıdan çok az girişimde bulunuyor da; esas önceliği ABD’deki kaya gazı yatırımlarına ortak olmak?
Böylece hem ABD’deki fiyatlar üzerinde etki sahibi olacak, hem de teknolojiyi ülkesine ithal edebilecek… Hal böyle ise, teknolojinin çok da basit olduğu söylenemez diye düşünüyorum.
“Petrol enerjidir; enerji para, para kontrol, kontrol ise güçtür.”
Hepimizin bildiği gerçeği 1975’te yazdığı “Oil and the Decline of Western Power” isimli makalesinde açıkça belirtmiş, Aaron Wildavsky.
Kaya gazı ve petrolü ABD için yeni bir dönemin başlangıcı olabilir… Ülke ekonomisinin bu talih kuşundan sağlayacağı menfaatin dünya ticaretine etkileri ise deniz taşımacılığını yakından ilgilendiriyor. Konu ile ilgili “danışman” etiketli kurumların, yorumları nedir? Bu konuyu da önümüzdeki ayki yazımda değerlendireceğiz. Hepinize iyi bir sonbahar diliyorum…

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com