Gerilimi artırma stratejisi ve Yunanistan

MDN İstanbul

Türkiye’nin son dönemde izlediği strateji ve yaptığı hamlelerin Yunanistan’ı zor duruma soktuğu aşikâr. Türkiye’nin bütüncül bir gerilimi artırma stratejisi izlediğine inanan Yunanistan, abandone olmuş bir görüntü sergiliyor

Yunanistan Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye ile sıcak bir çatışmayı dillendirmesi bu ruh halini yansıtıyor.

Stokholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre 2019 yılında küresel askeri harcamalar 2 trilyon dolara yükseldi. Bu rakam esasen küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2,2’sine tekabül ediyor. Türkiye savunma sanayine 20,4 milyar dolar ayırırken, Yunanistan ise 5,5 milyar dolar harcıyor. Sahip olduğu devlet kapasitesi ve özgül ağırlığı ile Yunanistan’ın Türkiye’ye rakip olması mümkün değil. Lâkin sürekli karşımıza çıkarılıyor.

Yunanistan’ın bölgesel ittifaklar oluşturma çabası

Yunanistan’ın bir türlü çözemediği sorun sahası, esasen onun “yayılmacı motivasyonundan” kaynaklanıyor. Tarihi gerçeklikleri çok iyi bilen Yunanistan ezelden beri Türkiye ile bire bir kalmayı göze alamıyor. Yunanistan’ın yayılmacı motivasyonu bu nedenle her zaman Türkiye’ye karşı ittifaklar kurmasını dikte ediyor.

Yunanistan pandemiye dek Türkiye’ye karşı sırtını Avrupa Birliği (AB)’ne yasladı. Ancak koronavirüs tüm öncelikleri değiştirdi. AB ülkeleri kendilerini izole etti. Doğal olarak Yunanistan’ın AB şemsiyesi altında sürdürmeye gayret ettiği Doğu Akdeniz stratejisi ve Türkiye düşmanlığı temelli politikaları desteksiz ve kadük kaldı.

Bu nedenle Yunanistan sığınacak emniyetli liman arayışını ivmelendirdi. Bu boşluğu Fransa’nın dolduracağı anlaşılıyor. Nitekim Fransa, Yunanistan’a koşulsuz destek veriyor. Bunun karşılığında da Yunanistan’a yüksek bütçeli Belharra sınıfı savaş gemilerinin satın alınmasını şart koşuyor.

Ayrıca Yunanistan son dönemde Türkiye’ye karşı bölgesel eksenler oluşturma gayretlerini de artırdı. Yunanistan neredeyse Türkiye’nin sorun yaşadığı tüm aktörlerle ittifak kurma telaşında; Suriye, BAE ve Hafter…Yunanistan’ın oluşturmak istediği bölgesel ittifaklarda RF yok. Son dönemde İsrail’in de Yunanistan’a karşı mesafeli durduğu gözleniyor. Yunanistan şimdilik Fransa, Mısır, BAE ve Hafter ile ortak hareket ediyor. Diplomatik arayışlarını açık ve örtülü yollardan sürdürüyor.

Yunanistan ve devam eden kışkırtıcı hamleleri
Son olarak Yunanistan’ın, Suriye özelinde yaptığı hamle dikkat çekti. Mayıs ayı ortasında Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, sekiz sene sonra Suriye’ye diplomatik temsilci atadıklarını açıkladı. Yunanistan böylece Suriye’de Esad’ın varlığını tanıyan ilk AB üyesi ülke oldu. Şurası çok açık, Yunanistan’ın Suriye ile yakınlaşması kesinlikle aleyhimize bir gelişme. Nitekim, 29 Nisan’da Suriye yönetiminin BM’ye Türkiye’nin Libya ile akdettiği Anlaşmayı kınayan bir mektup sunması yaklaşan tehlikenin habercisi.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’de etkin bir şekilde kullandığı insansız hava araçlarına (İHA) karşı eli kolu bağlanan Yunanistan, İsrail’e yanaşmak durumunda kaldı ve yaklaşık 40 milyon euro bedelle İsrail’den iki adet HERON İHA’yı üç yıllığına kiraladı. Yunanistan altı ay içinde teslim edilecek İHA’ları Ege ve Meriç’te sınır güvenliği için kullanmayı planlıyor. Yunanistan, kira sözleşmesi sona erdikten sonra istediği takdirde İHA’ları satın alabilecek.

Mısır, BAE, Yunanistan, Kıbrıs ve Fransa’dan ortak Doğu Akdeniz açıklaması
Yunanistan diplomatik angajmanlarına hız kesmeden devam ediyor. 11 Mayıs’ta Mısır, BAE, Yunanistan, Kıbrıs ve Fransa’nın Dışişleri Bakanları, yayımladıkları ortak açıklamada, “Doğu Akdeniz’de gerilimin tırmanmasından ve sürekli provokatif eylemlerden derin kaygı duyulduğu” ifadeleriyle “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz faaliyetlerinin GKRY’nin ilan ettiği sözde münhasır bölgesinde gerçekleştiğini” savundu ve bu çalışmalarının “uluslararası kanunlara aykırı olduğunu” öne sürdü.

Açıklamada dikkat çeken bir diğer husus, Türkiye ve Libya arasında imzalanan “deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” ile “güvenlik ve askeri işbirliği” Anlaşmalarının uluslararası hukuka aykırı olduğunun iddia edilmesi oldu. Siyasi ve yanlı olan bu mesnetsiz açıklamanın elbette bir karşılığı yok.

Açıklamaya imza koyan ülkeler, Türkiye’nin Libya’daki varlığını kınamayı da ihmâl etmedi. Beş ülke, Türkiye’nin Libya’daki faaliyetlerinin “Libya’nın komşuları, Afrika ve Avrupa’nın istikrarına tehdit oluşturduğunu” savundu.

Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti (UMH)’nin çıkışı
Ortak bildiriye Libya’da meşru olan UMH şiddetli tepki gösterdi. Libya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Mutabakat Muhtırası Anlaşmaları, Akdeniz’e kıyı iki devletin hükümetleri tarafından imzalandı, üçüncü bir tarafı ilgilendirmez” ifadeleri kullanıldı. Devamında, “Ortak açıklamada Akdeniz’e kıyısı olmayan BAE’nin de olmasını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki başka niyetler var. BAE’nin burada yer alması, Libya halkına saldıran başka bir ülkeye destek vermek içindir. Bu iki ülke de Libya’nın içişlerine karışıyor” vurgusu yapıldı.

Türkiye’nin tepkisi
Gelişmelere Dışişleri Bakanlığımız da kayıtsız kalmadı. Ortak bildiriye verilen yazılı cevap ile “Mısır, Yunanistan, GKRY, Fransa ve BAE Dışişleri Bakanlarının bugün Doğu Akdeniz ve Libya konusunda yayınladıkları ortak bildirinin, takip ettikleri politikalarla bölgesel kaos ve istikrarsızlık peşinde koşan, halkların demokrasi ümitlerini darbeci diktatörlerin fütursuz saldırganlığına kurban etmekte beis görmeyen, ancak hesapları Türkiye tarafından bozulduğunda hezeyana kapılan bir grup ülkenin iki yüzlüğünün ibretlik bir örneğidir,” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye, Libya açıklarında petrol aramalarına başlar mı?
Doğu Akdeniz satrancında muhataplarının yaptığı hamlelere Türkiye, oldukça agresif bir cevap daha verdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Libya açıklarında petrol aramak için ilk başvuruyu yaptığını duyurdu ve gözler bir kez daha Doğu Akdeniz’e çevrildi.


Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinde ibre Türkiye’ye döndü

Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasını öngören ve tamamen siyasi bir proje olan EAST-MED’in çöktüğü bizzat İtalya tarafından açıklandı. Her ne kadar proje Yunanistan Parlamentosu’nda kabul edilse de İtalya’nın tavrıyla proje etkisini kaybetti, İsrail’in de isteğinin azaldığı görülüyor.

Düşen petrol fiyatları sonrası küresel enerji firmaları da Doğu Akdeniz’e olan ilgilerini dondurdu ve 2020 yılına planlı tüm araştırma ve sondaj faaliyetleri ertelendi. Küresel petrol şirketlerinin Doğu Akdeniz’i terk etmesi, gerek çıkarılacak doğalgazın sıvılaştırılması ve nakledilmesi gerekse jeostratejik konularda GKRY’nin tüm planlarını altüst etti.

Nitekim, GKRY Meclis Enerji Komitesi Başkanı Andreas Kiprianu, pandeminin ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkisini gerekçe göstererek sahadan ayrılan Amerikan Exxon Mobil, Fransız Total ve İtalyan ENİ şirketlerinin geri dönüşünün en iyimser tahminle 2021 yılının eylül ayını bulabileceğini açıkladı.

GKRY’nin çıkarılacak doğalgazın sıvılaştırılması ve tankerlerle Avrupa pazarına taşınması programının da altüst olduğu görülüyor. GKRY, Vasiliko Bölgesi’ne yüzer doğalgaz sıvılaştırma tesisi kurulması ve sıvı doğalgazın tankerle Avrupa’ya taşınmasını planlıyordu. Hoegh LNG adlı Norveç şirketiyle anlaşma yapıldığı açıklanmıştı. Lâkin bu projenin de dondurulduğu görülüyor.

Gelinen noktada bölgede sondaj yapan Türkiye, kendi sondaj gemileriyle faaliyet gösteren tek hâkim güç konumuna evrildi. Şüphesiz bu durum Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elini güçlendirecek. Ertelenen sondaj çalışmaları Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta Türkiye adına dengenin tesis edilmesi açısından yeni bir fırsat sunuyor.

AB’nin mesnetsiz ve yanlı tutumu
Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinde Türkiye’nin avantajlı duruma gelmesi üzerine AB’nin mesnetsiz ve yanlı tepkisi gecikmedi. AB üyesi ülke Dışişleri Bakanları 17 Mayıs’ta yaptıkları ortak açıklama ile Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmalarını kınadıklarını yineleyerek, Türkiye’den Kıbrıs’ın egemenliğine saygı duymasını talep ettiler.

AB Dışişleri Bakanları “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını sonlandırması için AB’nin yaptığı sayısız çağrıya halen cevap vermemiş olmasından üzüntü duyduklarını” ifade ederek “AB’nin GKRY ile tamamen dayanışma içinde olduğunu ve diyalog için elverişli koşulların oluşturulması gerekliliğine inandıklarını” açıkladı.

Yunanistan’ı Balkanlar’da evrelemek
Türkiye, birçok ülkenin aksine pandemi sürecini iyi yönetiyor. Hazırlıklı ve organize bir görüntü veriyor. Üstelik pandemiyi fırsata çevirme istikametinde önemli hamleler de yapıyor ve yumuşak gücünü etkinlikle kullanarak, stratejik iletişim bağlamında önemli kazanımlar elde ediyor. Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Kosova ve Makedonya özelinde atılan adımların Yunanistan’ı oldukça tedirgin ettiği görülüyor.

Türkiye dar perspektifte, Yunanistan’ın kendisini Doğu Akdeniz’de tecrit etmek üzere attığı adımların benzerlerini Balkanlar’da Yunanistan’a karşı atmaya devam etmeli ve Yunanistan’ı yakın coğrafyasında yalnızlaştırmalıdır. Geniş perspektifte ise Türkiye bütüncül ve sistematik bir strateji ile Yunanistan’ı; Balkanlar, Ege, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu yayında çevrelemelidir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın