‘Gemi söküm işlemlerini gelişmekte olan ülkeler yapıyor’

MDN İstanbul

Gemi Söküm
Muhammet Boran

Brezilya Donanması tarafından hizmet dışı bırakılan NAe São Paulo isimli uçak gemisinin gövdesi söküm için İzmir Aliağa bölgesine getirilecek. İçeriğinde 600 tondan fazla asbest ve radyoaktif madde barındırdığı iddia edilen geminin sökümüne Hindistan tarafından izin verilmezken ülkemizde böylesine riskli bir işlemin onaylanması tepkiyle karşılandı. Fransa’da FS Foch adıyla inşa edilen gemi Fransız Donanması’na 1960-2000 arasından hizmet ederken pek çok kez nükleer denemelerde kullanılmıştı. Brezilya tarafından 2000 yılında satın alınan ve NAe São Paulo ismi verilen gemi 2017 yılında devre dışı bırakılmıştı.

Dünyada ve Türkiye’de gerçekleştirilen gemi söküm süreçleri hakkında bilgi veren Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Boran, geçmişte gelişmiş ülkelerde yapılan gemi sökümü işinin günümüzde gelişmekte olan ülkelere kaydırıldığını belirterek, “Gemi sökümü genelde 25-30 yıllık bir işletim sonunda ömürlerini tamamlamış ve kullanılamayacak duruma gelmiş gemilerin ekonomiye geri kazandırılması için gemi teknesinin parçalanması ve başta makine olmak üzere diğer donanımların çıkartılması işlemidir. Bu işlem bazı ülkelerde endüstriyel alanda avantajlar sağlamakta, istihdam oluşturmakta, demir-çelik endüstrisi için belli oranda kaynak yaratmakta ve gemi inşa sanayine yedek parça sağlama hususunda katkılar yapmakta.

Günümüzde gemi sökümü gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydı. Bunun başlıca nedenleri arasında; gelişmekte olan ülkelerde geri dönüşümden elde edilen malzemelerin ekonomik değerinin yüksek oluşu, iş gücü maliyetlerinin düşüklüğü ve çevre kirliliği problemlerine gereken önemin verilmemesi yer almakta. Bu işlem metal sanayi için önemli bir döngü olmasına rağmen, yıllar içerisinde gemi söküm işinin; işçilik maliyetleri düşük ve çevre koruma ile işçi sağlığı hususlarında zayıf olan ülkelere kaydırılması insanlar, çevre ve özellikle kıyı alanları üzerinde baskıların oluşmasına neden olmuştur. Bu da iş sağlığı ve tehlikeli atıkların çevreye bulaşması bakımından birçok problemi de beraberinde getirmiştir,” dedi.

Günümüzde, gemi söküm işlemlerinin ağırlıklı olarak Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Türkiye ve Çin’de yapılmakta olduğunu söyleyen Boran, “Birçok ülkeye ait denizcilik şirketlerinin ekonomik ömrünü tamamlamış gemileri, söküm için bu ülkelere satılmakta. Hindistan, Bangladeş ve Pakistan’da gemi söküm işlemleri genelde ilkel, standart altı koşulları olan gemi söküm işletmelerinde yapılmakta, özellikle Bangladeş’teki işletmelerde sık sık ölümlü iş kazaları meydana gelmektedir. Güney Asya’da bulunan hiçbir gemi söküm tesisi AB onayı için gerekli güvenlik ve çevre gereksinimlerini karşılamamaktadır. Türkiye’deki gemi söküm işlemleri ise İzmir Aliağa’da bulunun gemi söküm işletmelerinde yapılmaktadır. Bu işletmelerin; emniyet, güvenlik ve çevreye duyarlılık konularında, gemi dönüşümünde önemli yer tutan ülkelerdeki işletmelere göre bazı üstün yanları olmasına rağmen, uluslararası mevzuatlara tam uyum sağladığı söylenemez,” diye konuştu.

Türkiye’de gemi sökümü ve geri dönüşümü konusunda yapılan çalışmalar hakkında da konuşan Boran, “Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nin 2019 yılı sektör raporunda, İzmir Aliağa’da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan gemi söküm izni, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı’ndan Gemi Söküm Yetki Belgesi almış, 22 gemi geri dönüşüm işletmesinin 28 parselde faaliyetlerini sürdürdüğü belirtilmiş olup bunlardan sadece üçünün, AB Komisyonu tarafından yetkilendirilen, DNV klas kuruluşu tarafından denetlenerek AB Geri Dönüşüm Tesis listesine dâhil edildiği bildirilmiştir. Çevre kirliliğinin azaltılması, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile yakın çevredeki yerleşim alanlarında yaşayan insanların sağlığının korunması için, bu işletmelerin uluslararası standartlara ulaştırılması ve AB Teknik Rehberi’nde belirtilen koşulları tam olarak sağlamaları gerekmektedir,” dedi.

Ülkemizde gemi sökümüne ilişkin 25396 sayılı Gemi Söküm Yönetmeliği bulunduğunu belirten Boran, “Bu Yönetmelik’te gerek çalışanların sağlığı ile güvenliği ve gerekse de çevre kirliliğini korumak için neler yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu yönetmelikte hurda gemilerin gas-free ve deratizasyon işlemlerinin, gemiler söküm bölgesine getirilmeden önce yapılmış olması gerektiği, gemilerin sıvı atıkları, sökülecek geminin yanına yanaştırılacak yüzer duba ve benzeri veya karadan yanaştırılacak sıvı atık toplama tankına gerekli çevre, sağlık ve güvenlik önlemleri alınarak boşaltılacağı vurgulanmıştır. Gemi sökümü, gelişmiş ülkelerde kuru havuzlarda yapılırken, Türkiye’de karaya oturtulmuş gemilerin sahilde sökülmesi ile gerçekleştiriliyor,” diye konuştu.

Gemi söküm tesislerinin bulundukları bölgelerde kıyı suları, toprak, sahil sedimentleri ve havanın kirlenmesine neden olduklarını söyleyen Boran, “Gemi söküm işletmelerinden petrol ve yağ, ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB), asbest, organotin bileşikler ve dioksin gibi kirleticiler çevreye bulaşmaktadır. Söküme gelen geminin sintine sularında, gemi tipine bağlı genel olarak, dizel yakıt, yağlama yağları, gres yağı, çözücüler, boyalar, temizlik maddeleri bulunabilmektedir. Bu maddeler bulaştıkları ortamlarda kirliliğe neden olmakta ve canlı hayatını önemli derecede etkilemektedirler. Yine sökümü yapılan gemilerden çevreye evsel nitelikli atık sular da bulaşmakta ve bu atık sular özellikle kıyı sularında organik madde, azot ve fosfor artışına neden olmaktadır,” açıklamalarını yaptı.

Gemi geri dönüşümünden ağırlıklı olarak hurda demir elde edildiğini belirten Boran, “Çevresel açıdan yapılan değerlendirmelerde, gemi sökümünün çevresel etkileri, yer altından demir cevherinin çıkarılarak işlenmesi ve çelik haline getirilmesi süreçlerinde oluşan çevresel etkiler ile karşılaştırılır. Ancak gemi sökümünden kaynaklanan kirleticiler insan ve çevre sağlığı bakımından son derece tehlikelidirler. Ayrıca söküme gelen gemilerde, işçi sağlığına ve çevreye risk oluşturacak bazı kirleticiler için ön temizleme işlemlerinin yapılmamış olması ve söküm aşaması ile sonrasında ortaya çıkan, birçoğu son derece tehlikeli olan atıkların usulüne uygun şekilde işlem görmemesi, bunların gelişigüzel depolanması ve gerekli kontrollerin yeterince yapılmaması ortaya çıkan sorunları daha da artırmaktadır. Her ne kadar gemi geri dönüşümünün ekonomik anlamda, istihdam konusunda, sektördeki tonaj fazlasının düşürülmesi ve sektöre daha çevreci yeni gemilerin girmesini sağlaması gibi bazı faydaları varsa da gemi geri dönüşümünün, yapısal karmaşıklığı ve birçok çevre, güvenlik ve sağlık konularının bulunmasından dolayı problemli bir iş olması bu konuda iyice düşünmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır,” dedi.

Son olarak basında yer alan ve yapısında çok fazla miktarda asbest bulunduğu için yaygın şekilde gemi sökümü yapan ülkeler tarafından kabul edilmeyen NAe São Paulo adlı geminin söküm için ülkemize getirilmesini doğru bulmadığını belirten Boran, “Ayrıca ülkemizdeki gemi söküm işletmelerinin çevre kirliliğine neden olmadan bu sökümü gerçekleştireceği kanaatinde değilim,” ifadelerini kullandı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın