Gemi inşa sektöründe son durum

MDN İstanbul

2008 yılı içerisinde kendini göstermeye başlayan küresel ekonomik kriz, denizcilik sektörünü olumsuz etkilemiş, başta gemi inşa olmak üzere dünya genelinde sipariş defterinde yüzde 40’a varan bir daralma yaşanmıştır.
Güney Kore, Çin ve Brezilya gibi ülkeler dışında tüm ülkeler önemli boyutta küçülmeye gitmiştir. Türkiye’de özellikle 2000’li yılların başından itibaren atağa geçen gemi inşa sektörü 2008 yılında tavan yapmış, ancak kriz nedeniyle yaşanan sipariş iptalleri ve yeni gemi siparişlerinin ve alımlarının oldukça azalması sektörün küçülmesine ve global pazardaki yükselişin frenlenmesine yol açmıştır.
Sahip olduğu nitelikli iş gücü, özel ve kaliteli üretim yapabilme yetkinliği ve Avrupalı müşterilere yakınlığı gibi faktörler halen Türk gemi inşa sektörünün birçok alanda oldukça rekabetçi olmasını sağlamaktadır. Uluslararası rekabetçilik, gittikçe artan iç talep ile birleştirildiğinde, Türk tersaneciliğinin önünde önemli büyüme fırsatlarının olduğu görülmektedir.
Ancak, Türkiye’ye rakip ülkelerin kendi tersanelerine çeşitli şekillerde sağladıkları teşvikler, bu rekabetin eşit şekilde yapılmasının önüne geçmekte ve Türk tersanelerinin en yetkin olduğu alanlarda bile kan kaybetmesine yol açmaktadır.
Dünyadaki tüm önemli gemi üreticisi ülkelere bakıldığında, AB ülkeleri dahil, tersanelerine doğrudan veya dolaylı teşvik sağlamayan bir ülkenin bulunmadığı görülmektedir. Özellikle Kore, Çin, Brezilya, Rusya gibi ülkeler gemi inşa sanayini ulusal politikalarının önemli bir parçası haline getirmiş ve son 2-3 yıl içerisinde önemli teşvik mekanizmalarını hayata geçirmişlerdir.

Çin nasıl büyüdü?
Çin’in, gemi inşa sektörünü geliştirmek adına devlet olarak tersanelere ve armatörlere büyük bir teşvik sağladığı biliniyor. Dünya ekonomik krize girip bazı teslimat iptalleri gerçekleştiğinde Çin devleti, sektörü ayakta tutmak adına büyük alımlar gerçekleştirdi. Bazılarını kendi işletmeleri için satın aldı. Deniz ticaretini ve taşımacılığını geliştirmeyi ülkenin uzun vadeli dünya ekonomik liderliğinde stratejik bir nokta olarak görerek, bu sektörün ayakta kalması için büyük yatırımlar yaptı ve yatırımlarına devam ediyor.
Çin bankaları, yerli ve yabancı gemi alıcılarına sağladıkları faizli kredileri artırmaya teşvik ediyor ve tersane kredilerinin geri ödeme vadesini uzatmak konusunda da yönlendiriyor.

Peki Brezilya?
Brezilya’da sektöre finansman sağlayan kurumlar, devlet kaynaklı gemi inşa garanti fonu ve devletin petrol şirketi Petrobras tarafından desteklenmektedir. Devlet bankaları proje maliyetinin yüzde 90’ına kadar yıllık yüzde 3-5 arasında değişen faiz oranlarıyla, kredi kullanımına 2,5 milyar dolar kaynağıyla garanti vermektedir. Devlet, şirketlerini ülke içindeki bölgesel tersanelere siparişe yönlendirmektedir.
Ülkenin petrol ve gaz operatörleri, Milli Petrol Ajansı ile yaptıkları anlaşma gereğince yerli girdi kullanmak zorundadır.
2020 yılına kadar 180 milyar dolarlık gemi ve deniz ekipmanı siparişinin bölgesel petrol ve gaz operatörleri tarafından verilmesi öngörülmektedir. Brezilya devleti, Petrobras’ın derin su operasyonlarını genişletmesini desteklemektedir ve bu alana şimdiye kadar 5 milyar dolar yatırım yapılmıştır.
Brezilya hükümeti yerel gemi inşa endüstrisini geliştirmek için vergi indirimleri ve finansman paketleri sunmuştur. Hükümet, gemi inşa endüstrisi için düşük maliyetli finansman sağlamaktadır. Brezilya Milli Gelişim Bankası tarafından oluşturulan Tüccar Deniz Fonu üzerinden tersaneler ve gemi sahipleri için 2 yıl ödemesiz dönem ve 20 yıllık amortisman cazip geri ödeme şartları mevcuttur.

Avrupa ülkelerindeki durum
Avrupa ülkelerinden Hol-landa’da kullanılan kredilere devlet teminatı verilmekte ve isteğe bağlı hızlandırılmış amortisman sistemi kullanılmaktadır. Fransa’da devlet doğrudan yatırım yapmanın yanında kullanılan kredilere garanti vermektedir. İtalya’da, devletin doğrudan yatırım yapılmasının yanında, sektöre teşvik ve hızlı amortisman uygulaması gerçekleştirilmektedir.
İspanya’da denizcilik sektöründe doğrudan devlet yatırımlarının yanında, finansal kiralamada vergi avantajı modeli uygulanmaktadır. Denizcilik eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi de İspanya’nın son yıllarda uyguladığı önemli programlardan biridir.
Almanya, tersanelerini ve gemi endüstrisini desteklemek ve sektöre özel sermaye girişini artırmak amacıyla 1970’lerden itibaren devlet merkezli bir strateji uygulamaya başladı. Avrupa Birliği gemi inşa sektöründe yeni teknolojileri özel çerçeve programı dahilinde desteklemektedir. Ayrıca tüm Avrupa ülkelerinde Ar&Ge ve inovasyon projelerinin sübvanse edilmesi devlet garantisi altına alınmıştır.
Bunun dışında Avrupa Birliği ülkeleri gemi inşa sektörü genel çerçeve programlarını da takip etmektedir:
– Zor durumda olan şirketleri kurtarma ve yeniden yapılandırma programı
– Bölgesel Destek Programı 2007-2013
– Çevre koruması destek programı
– Ar&Ge ve inovasyon destek programı
– Kriz dönemi geçici finansman destek programı

Türkiye’nin avantajları
Göründüğü gibi Avrupa ülkeleri de Uzakdoğu ülkeleri ve Brezilya gibi sektörü desteklemek için birçok önlem almaktadır. Tanker üretiminde şimdiye kadar edindiği tecrübe, özel talebe uygun üretim düzeyi ve Avrupalı müşterilere olan yakınlığıyla Türkiye, bilhassa özelleşmiş tanker kategorilerinde rakiplerinden ayrılmaktadır.
Yat ve süperyat imalatında Avrupalı rakiplerine kıyasla düşük fiyatları, müşteri taleplerini projeye yansıtma becerisi, düşük işçilik maliyeti ve müşteriler için elverişli coğrafi konumuyla Türk tersaneleri dünyada artan yat talebinden daha fazla pay alabilir. Türkiye’nin ve yakın ülkelerin donanmalarının, 2017’ye kadar yapmayı planladıkları 14 milyar dolarlık satın almalar sektör için önemli bir fırsat sunmaktadır. Askeri gemilerin inşasında edinilen know-how ile kendi askeri gemilerini üreten Türkiye önümüzdeki dönemde bu gemilerin ihracatında da söz sahibi olabilir.
Küçük ölçekte özel teknelerin inşası, özel ihtiyaçlara yönelik üretildiğinden krizden nispeten daha az etkilenen pazar yapısıyla, cazip bir alan olarak öne çıkmaktadır.
Çok sayıdaki tersanesi, uygun işçilik maliyeti ve Akdeniz çanağındaki avantajlı konumuyla Türkiye, gemi tamir ve bakım sektörü için daha çok tercih edilen adres olabilir. Son dönemde gemi tamir sektörünün lider ülkesi Yunanistan’da yaşanan derin ekonomik kriz, Türkiye’nin bu alanda daha da güçlenmesine yol açmıştır. Doğru stratejik adımlarla Türkiye, bu alanda genişleyen pazar koşullarını değerlendirebilir. Dünyanın birçok ülkesinde devletler ve Eximbanklar sektördeki kredileri yüzde 90’lara varan oranlarda garanti altına alarak sektörü rahatlatmışlardır. Ayrıca ucuz çelik temini konusunda da bir takım kolaylıklar sağlayarak gemi inşa sektörlerini ayakta tutmaktadırlar. Türkiye’de yerel yatırımları korumak ve sektörü geliştirmek adına bunun gibi önlemleri gözden geçirmek zorundadır.
Türkiye yıl sonu büyüme hedeflerinin tutturulamaması ve ortaya çıkan ekonomik durgunluk ile başa çıkabilmek için KDV artırımı, ÖTV zammı gibi yollara başvurmaktadır. Bu önlemler tüketimi ve yatırımı artırıcı önlemlerden ziyade tüketiciyi ve yatırımcıyı korkutan ve tasarrufa yönlendiren önlemlerdir. Yatırımı artırmak ve büyümek için vergi zamları yerine vergi indirimleri ve teşvikler üretimi ve tüketimi yukarıya çekecek, daha kârlı olacaktır. Aynı zamanda iş gücü sağlayarak, uzun vadede büyümenin ve gelişmenin önünü açacaktır. Akaryakıta ve benzine yapılan zamlar, KDV ve ÖTV oranlarını artırmak dünyanın hiçbir yerinde uzun vadede başarıya ulaşmamıştır. Bu modelle büyümek mümkün değildir.
Nevzat Ağca

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın