Gelecek sualtında şekillenecek!

Yeşim Yeliz Egeli

yesimegeli@marinedealnews.com
ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde 14-15 Ekim tarihlerinde gerçekleşen 9’uncu Deniz Sistemleri Semineri’ne ilgi bir önceki yıla göre düşüktü. Düşük katılıma sebep ülkemizin kendi gücüne dayanarak kararlı duruşunu ortaya koyan Barış Pınarı Harekâtı idi. Yeryüzündeki barışın korkusuz neferleri Kahraman askerlerimizi yürekten selamlıyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

İki gün süren Seminere ülkenin yoğun gündemi içinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sayın Adnan Özbal’ın kısa süreli katılımı önemliydi. Seminerde izlediğim sunumların içeriği ve çizdikleri vizyon heyecan vericiydi. Özellikle SSB Deniz Araçları Daire Başkanı Sayın Alper Köse’nin sunumu içerik açısından oldukça doyurucuydu ve savunma sanayi projelerinde Türkiye’nin ne kadar hızlı yol aldığına gösterge bir kaynak niteliğindeydi. Sayın Köse, sunumunda yerlilik oranlarına yaptığı vurgu ile “hep birlikte” nelerin başarıldığına dikkat çekti.


Milli Savunma Bakanlığı Tersaneler Genel Müdür Yardımcısı Sayın Mehmet Sarı, yerli tasarım “Milli Denizaltı” projesi için düğmeye basıldığını duyurdu. Çok sevindim. Nedeni ise… Merakım, MİLGEM’den sonra Milli Denizaltı (MİLDEN) projemizdi ve bu konuda milli yeteneklerimiz ve hayallerimizden yola çıkarak bir dosya konusu planlaması yapıp bunu MarineDeal News Mayıs 2017 sayımızda baş sayfada şu başlık ile gündem yapmıştık:


Milli Gemiden, Milli Denizaltıya…



…Ve Türk Deniz Kuvvetleri okuduğu bu yeni durumu, “Milli Denizaltı” vizyonu ile birleştirerek kendisine quantum sıçraması yaratacak bir adım atmakta. Şimdiden MİLDEN’i dalarken görmekteyiz!


Yine aynı sayımızda Deniz Kuvvetleri 20’inci Komutanı (Merhum) Oramiral Sayın Özden Örnek’ten MİLGEM’in kısa tarihçesine de değinerek MİLDEN hakkındaki mevcut durumumuza ilişkin bir değerlendirme istirham etmiştik. Projeyi kendi optiğinden bizzat kaleme almak istemesi ve kayda geçirmesi heyecanımızı artırmıştı. Bu çok değerliydi… Sonraları MİLDEN hakkında birçok değerli makaleyi yayımladık ancak Komutanımızın o makaledeki vizyonu ve ciddi kararlılığını, Sayın Mehmet Sarı’nın seminerde verdiği müjdeyi duyunca o an yeniden anımsadım:


“Özden Örnek: Başarı hayal gücüyle sınırlıdır



Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Amiral Özden Örnek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önümüzdeki dönemde sahip olduğu gücü koruması ve artırmasında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı bünyesinde yapılan yerli katkısı yüksek projelerin geçmişini ve mevcut durumunu değerlendirdi


Savunma sanayinin ilk milli olarak gerçekleşen projesi Deniz Kuvvetlerinin GENESİS Savaş Yönetim Sistemi’dir. Onu takiben birçok milli ürünü üzerinde barındıran MİLGEM Projesinin ilk gemisi TCG Heybeliada gelmektedir (Bu gemide sözü edilen millilik oranı maliyet açısından yüzde 65-70’den aşağı değildir).


Her iki proje de hem başarılı hem de kurumsallaştırılmış projelerdir. Şunu demek istiyorum: bugün deniz kuvvetleri bu projede öğrendikleri sayesinde suüstü gemilerinin hemen hemen bütün türlerini tasarlayıp, dizayn edebilecek ve milli ürünlerle donatacak duruma gelmiştir. En önemlisi böyle karmaşık projelerin Proje Yönetimini de öğrenmiş ve kurumsallaştırmıştır. Tabii ki bu sayede pek çok özel sektör sanayi kuruluşu da kazanılan yetenekleri kurumsallaştırmıştır. Kısacası savunma sanayinde yerli üretim değişik şekillerde karşılanabilir ama önemli olan kazanılan yeteneğin kurumsallaşmasıdır.


Umarım ve biliyorum ki çok yakında konvansiyonel ve piyasadaki en iyi denizaltı yapımları ile rekabet edebilecek bir denizaltı projesinin uygulaması başlayacaktır. Bu adım ülkemiz için çok önemlidir. Bir denizaltıyı her şeyi ile (silah ve cihaz) yerli üretmek dev bir adım olacaktır. Söylediklerim temenni değil tamamen bilgiye dayanmaktadır. Zira emekli olduğum 2005 yılında bir denizaltının silah ve cihaz bakımından teknoloji, hardware ve software için gereksinim duyulacak bütün konuları projelendirilmişti. Aradan geçen zaman içerisinde bu projelerde olan gelişmeler gurur vericidir. Bu ifademi son bir ay içerisinde teyit ettim.


Harp silah araçlarının üretiminde ülke olarak sorunumuz ‘hardware’ kısmındadır. İhtiyaca göre, hele yarınki ihtiyaca göre hardware üretmek her şeyden önce yoğun bir Ar-Ge faaliyeti gerektirmektedir. İşte bizim yumuşak karnımız bu noktadadır. Kanaatimce bu konuda devlet olanaklarının öncülüğüne gereksinim vardır. Önemli olan bir prototipin üretilmesidir. Seri ve sürekli üretim ise özel sektör tarafından sağlanmalıdır. Esasında çevremize bir baktığımızda veya ülkemizin sanayi olanaklarını gerçekten ve samimi olarak tanımaya başladığımızda helva yapmak için her türlü olanağın olduğunu sorunun sadece helvayı yapmakta olduğunu görebiliriz. İşte bu noktada kanaatimce büyük iş, SSM ve araştırma merkezlerine düşmektedir. Bunun içinde bir devlet politikasına gereksinim vardır. Özellikle yüksek nitelikli teknolojiye çok gereksinim duyulmaktadır. Bu tip teknoloji transferi, ülkelerle dost geçinerek ancak temin edilebilir. Bu nedenle siyasetçilerin diğer ülkeler ile ilişkilerimizde bu noktayı göz önünde bulundurmalıdırlar.


Belki bugüne kadar karşılaşmadığımız ama savunma sanayimiz geliştikçe karşılaşacağımız bir önemli konuda üretilen malzemelerin yurt dışına satışlarıdır. Bu satışların ne şekilde gerçekleşeceğine dair bir devlet politikasına gereksinim vardır. Üretilen malzemelerin batının bize yaptığı gibi ticari kopyaları mı yoksa üretilen malzeme olduğu gibi mi satılacaktır? Siyasetçi buna karar vermek zorundadır. SSM belki de bu konuda “teşvik” adı altında bir şeyler yapabilir.


Daha söylenecek pek çok konu var ama bu yazının amacı ile kısıtlı kalarak burada kesiyorum. Söylemek istediğim son bir konu da var.


Bugün bizim ve bütün dünya bahriyelerinin en büyük korkusu hâlâ sualtı tehdididir. Maalesef bu konudaki teknoloji ses dalgasına sıkışıp kalmıştır. Akustik olanakların dışında birçok ülkede araştırmaların devam ettiğini biliyoruz. Ancak bugüne kadar bizlere intikal eden bir teknolojik yenilik yok. Dolayısıyla üniversitelerimizin ve TÜBİTAK’ın bu konudaki (sualtında arama ve tespit sorununu çözmek için akustik ve akustik dışı olanakların kullanılması) araştırmalarına büyük ihtiyacımız vardır. Belki de bu konuda kullanıcı da hayal gücü ve maddi olanakları ile sorunun çözümüne katılmalıdır.


TCG Heybeliada inşası sırasında öğrendiğimiz iki konu vardı: İstemek ve projeyi yapmaktan korkmamak. Savunma sanayimizin de bu iki ögeye çok ihtiyacı vardır. Şurası gerçektir ki son 20 yılda çok büyük mesafeler kat ettik.


İnsanın başarısı sadece hayal gücü ile sınırlıdır.”


Viya böyle… 

Bunu Paylaşın
yesimegeli@marinedealnews.com