Fenikelilerden günümüze Akdeniz Limanları

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Avrupa limanlarındaki konteyner hareketlerini incelersek, tüm hareketin yüzde 70’inin Kuzey limanlarında, geri kalan hareketin ise Akdeniz’de gerçekleştiğini görürüz

Denizlerin insanoğluna sağladığı ulaşım olanaklarını ilk fark edip bilinmezlere yelken açan Fenikelilerden bu yana bin yıllar geçti. Bugünkü Suriye ve Lübnan kıyılarında limanlar kuran Fenikeliler önce Mısırla, sonra da Akdeniz kıyılarındaki yerleşim bölgeleriyle deniz ticaretini geliştirdiler. Tarih boyunca güçlü etnik ve ekonomik farklılıklar taşıyan toplulukların yaşadığı Akdeniz yaklaşık M.Ö. 3000’den günümüze kadar her zaman uluslararası ticaretin önemli geçiş yolu olma konumunu korudu.
Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin can damarı olan  15. Yüzyıl sonlarında “Ümit Burnu”nun keşfinden sonra eski önemini kaybeden Akdeniz 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra yeniden eski günlerine döndü.  2008’de, Akdeniz’e sahili bulunan AB ülkelerinin  konteyner limanları, 24 milyon TEU’luk konteyner hareketi ile 10 yıl öncesindeki değerleri ikiye katladı. Kısaca söylemek gerekirse, bu değerler AB’deki toplam hareketin yüzde 28’ini teşkil ediyordu.
Öte yandan, coğrafi açıdan Akdeniz’e bağlı, kapalı bir havza olan Karadeniz’de  konteyner taşımacılığı yıllarca pek bir varlık göstermemiş ancak  1990’lı yıllarda artan dış ticaret ve buna bağlı gelişen tarifeli seferler Karadeniz’i hareketlendirmişti. Ne var ki, hızlı biçimde gelişen konteyner hareketi için hiçbir hazırlığı bulunmayan Karadeniz limanlarındaki kapasite sıkıntıları ilk dönemlerde konteyner trafiğinin Akdeniz limanlarına, özellikle de İtalya’daki Gioia Tauro, Malta ve Mısır’daki Damietta ile Port-Said’e geçmesine neden oldu. Ancak sonraki yıllarda artan yük hareketleri ve Karadeniz limanlarındaki kapasitenin artması 300 metreden küçük konteyner gemileri ile yapılan direkt seferlerin de karlı hale gelmesini sağladı. Bütün bu iyileşmelere karşın, limancılık hizmetlerinin artan dış ticaret hacmine paralel gelişmemesinin, günümüzde Karadeniz limanlarına yapılmak istenen tüm direkt seferlerde sınırlayıcı faktör olarak etkisini sürdürdüğünü de unutmamak gerekiyor.

Akdenizliler Vikinglere karşı…
Karadeniz limanlarında şimdilik tam yeterli olmasa bile bu ilerlemeler sağlanmışken, Akdeniz’deki konteyner limanlarında izlenen gelişimeler çok dikkat çekicidir. Bilhassa “APM Terminals”, “DP World”, “PSA” ve “Hutchison” gibi “Global Terminal Operatörleri”nin önemli yatırımları bölgedeki yükselişe ivme kazandırmıştır. Örneğin; Kuzey Avrupa limanlarının yılların birikimine dayanan gelişmişliğiyle mücadele edebilmek için “APM Terminals”ın Mısır’da yaptığı yatırım, bölgedeki transit yükler için alternatif oluşturmaya başlamıştır.
Avrupa limanlarındaki konteyner hareketlerini incelersek, tüm hareketin yüzde 70’inin Kuzey limanlarında, geri kalan hareketin ise Akdeniz’de gerçekleştiğini görürüz. Özetlersek, AB’deki liman hareketlerinin coğrafi dağılımında ciddi dengesizlikler olduğu ortadadır. Bu dengesizlik mutlaka giderilmelidir ve bunun yolu da Güney Avrupa limanlarının geliştirilmesinden geçmektedir. Bu havzada ilerleme sağlanmasına olanak verecek bir başka seçenek de Kuzey Afrika limanlarının geliştirilmesini sağlamak olacaktır. Böylece ana bağlantıların Kuzey Afrika limanlarına bıraktığı yüklerin, buradan “Feeder Servis” ile Kuzey Avrupa ya da Avrupa’nın Akdeniz limanlarına çıkışı veya yine bu limanlardan “Barge Servis”, “Demiryolu Servisi” ile varış noktasına ulaştırılması kolaylıkla sağlanacaktır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız senaryoyu taşıyan açısından değerlendirirsek, transit hareketin önemli bir gider kalemi oluşturduğu gerçeği karşımıza çıkar, ki bu durum, Kuzey Afrika ülkelerindeki düşük işçilik maliyetleri göz önünde tutulduğunda transit taşımasını avantaj haline getirmektedir. Bu noktada akla gelen soru “Kuzey Afrika limanlarına yatırım yapmak neden tercih edilmiyor?” olacaktır. Deniz taşımacılığı üzerine ciddi araştırmalar yapan bir yayın organında yayınlanan bir röportajda “Neden?” sorusunun cevabı şöyle belirlenmiş: “Bu ülkelerde ekonomik güven endeksi düşük. Ayrıca yönetim değişikliklerinde vergilerde her zaman artışlar görülebilmesi olasılığı var.” İyi güzel de, röportajda dikkat çekilen olumsuz tespite karşı biz de bir soru soralım. “Avrupa limanlarında artan grev haberleri çok mu olumlu bir durumu göstermekte?” Çekmeye çalıştığımız bu fotoğrafın altına şöyle bir alt yazı yazsak pek yanıltıcı olmaz sanıyorum.
Akdeniz’in bir yakasında AB’ye bağlı, yani aynı mevzuat havuzundaki limanları Afrika kıyılarında ise birbirinden çok farklı olmasa da daha bağımsız hareket eden limanları görüyoruz. Bana göre dikkat çekici olan bu farklılık iki kıyı arasında hem yük hareketi açısından hem de yönetsel açıdan ciddi dengesizlik oluşturmaktadır. Kuzey Afrika ülkelerinin ekonomileri ne kadar gelişirse gelişsin; konteyner ticareti ne kadar artarsa artsın ve transit liman olma yönünde ne kadar avantaj elde ederlerse etsinler büyük gemilere hizmet verebilecek altyapı ve üstyapı eksiklikleri giderilmedikçe Vikinglere karşı başarılı olmaları oldukça zor.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com