F-35B: Bir ihtiyaç

Sinan Topuz

sinantopuz@marinedealnews.com
Geçtiğimiz ay ABD’de yapımı devam eden ve ABD’den dikey iniş kalkış yapabilen; resmi adı ile ‘Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’ F-35B uçakları için görüşüldüğüne dair haberler basında çokça yer aldı. Bu içerikte haberler yazılmaya devam edecek gibi de gözüküyor. Türkiye başlangıçtan itibaren uluslararası F-35 birlikteliğinin içinde ve 100 adet F-35A uçağını alabileceğini de beyan etmiş bir ülke.

Bazıları için F-35B uçakları ile ilgilenilmesi haberi, sürpriz olarak değerlendirilebilir ama olmaması gerekir.

sinan_

Her şeyden önce uçak gemisi idame etmek ulusal stratejinin bir gereğidir. Türkiye’nin bölgesel güç olması gerektiği bugün sıkça dile getirildiği gibi ilk 2003 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından dile getirilmişti. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da aynı konunun altı defalarca çok net olarak çizildi. Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir ülke olma gerekliliği bir devlet politikasıdır. Eğer bölgeye etki edecek gücünüz yoksa bu husus sadece bir söylem olarak kalmaya mahkûmdur. Güç gösterisinin sadece ateş gücü olmadığını bu satırları okuyan herkes bilir. Örneğin; başarı ile icra edilen Libya tahliye harekâtı hem insanî hem de bir ülkenin muktedirliğini, gücünü gösteren bir harekâttır. Diğer taraftan GKRY tarafından kiralanan doğalgaz araştırma gemisinin geldiği yere geri gönderilmesi on numara bir güç gösterisidir ve Türkiye’nin kudretini göstermektedir. Ancak gün gelir elinizdeki enstrümanların yetemeyeceği zamanlar da cereyan edebilir. Kendi bölgenizden daha uzaklarda, ister diplomatik veya insanî, ister sadece prestij, isterseniz de gerçek kullanım için kendinizi daha kuvvetli göstermeniz her zaman gerekebilir. İşte o vakit geldiğinde denizlerden intikâl, denizden etki karar vericilerin en önemli aracıdır.

Burada yüzer bir uçak platformunun karar vericilere insanî yardımdan, güç gösterisine sunacağı onlarca alternatifli esneklikten veya bir geminin ihtiyaç olarak belirlenmesi halinde elde bulundurulması gereken gemi adedinin, en az 2 olmasından şimdilik bahsetmeyeceğim. Bu başka bir yazı konusu olarak kalsın. Bu yazımda biraz daha teknik bir konuya değinerek, bu gemilerde kullanılabilecek F35B/Harrier tipte dikey iniş yapabilecek uçakların gerekliliği ve kapasitelerinden bahsetmek istiyorum.

Amerikalıların “flattop” dedikleri uçakların havalanmasına elverişli bu gemiler çok maksatlı kullanılabiliyor. Bunlara Japonya’nın Izumo sınıfı gibi ‘Helikopter Taşıyan Destroyer’ ismi de verilebilir.  Esasında isim değil de sahip olduğu fonksiyon bizi daha çok ilgilendiriyor. Japonya Anayasa’sı; saldırı silahlarını yasaklarken, bugünlerde hararetli bir şekilde savunma çevrelerinde bu “destroyerlerin” dikey iniş yapabilen F-35B konuşlandırabileceği ve Japonların da bu uçaklarla ilgilendiği konuşuluyor. Aynı şekilde Güney Kore de Amfibi Taarruz Gemisi Dokdo için F-35B’lerin peşine düştü. Anlaşılıyor ki, Japonya ve Güney Kore, olası rakiplerini anavatanlarından daha uzakta karşılamaya veya karaya yapacakları operasyonlarını sabit kanat uçaklarla desteklemek gerektiğine karar vermiş.

Deniz harekâtında, uçak gemilerinden kalkacak uçakların tipi, güvertenin ne tip uçaklar için tasarlandığına, büyüklüğüne, yapım şekline, indirme ve kaldırma teknolojisine bağlı olabilir. Kısa pistlerde kalkış için katapult yerine kısa ve kalkış için eğimli pist kullanılırken; iniş için yakalama teli yerine dikey iniş teknolojisi kullanılabilir. Pist uzunluğu bazı uçakların inişini kısıtlayabilir. Örneğin; Fransızlar, uçak gemileri için ABD’den E-2C Hava Erken İhbar uçağı almaya karar verdiklerinde geminin pist boyunun yeterli olmadığını görmüş ve bugünün rakamları ile 1.2 milyon ABD Doları’na pist boyu uzatılmıştı. İngilizler dikey inişin bir dezavantajı olan yakıt ve silahların iniş öncesi boşaltma işleminden kaçınmak için Gemi Tekerlekli Dikey İniş sistemi üzerinde çalıştığını açıkladı ve simülasyon videoları internette yayımlandı. Dikey iniş ve piste iniş arasında, hibrid bir sisteme sahip olan sistem, iniş sırasında uçağın vektörel trust kabiliyeti kullanılarak (Shipborne rolling vertical landing (SRVL))sürati 70 knt’a düşürülüyor ve tel kullanmadan fren sistemi ile uçak durduruluyor.

Kısa pistlerden kalkış ve iniş için dikey iniş ve kalkış özelliği 20’inci yüzyılın başlarından itibaren üzerinde çalışılan, çok çeşitli ürünler geliştirilen bir teknoloji. Bilindiği üzere; dikey iniş yapabilme özelliğine sahip en şöhretli uçak ABD ve İngiltere’de üretilen Harrier. Özellikle Falkland Savaşı’ndaki başarıları önemliydi. Yapılış amaçları; amfibi kuvvetleri, kendilerini taşıyan gemilerden kalkış yaparak desteklemekti. 1967-2003 arasında üretilen Harrier’ler İngiltere, İtalya, İspanya, Hindistan gibi nispeten küçük uçak gemisi kullanan ülkelerde kullanıldılar. Burada ABD Deniz Piyadeleri’nin ayrı bir yeri var, çünkü onlar Harrier’leri ABD’nin büyük uçak gemileri olmasına rağmen, deniz piyadelerine bağlı olarak, Amfibi gemilerden kendilerine destek olacak şekilde kullanmayı tercih etti. Çünkü ABD, yakın hava desteğinin, ayrı bir uzmanlık, komuta birliği, birlikte sıkı eğitim gerektirdiğini çok iyi biliyor. Diğer taraftan bir platformu temin edip, onu donatacak aslî unsurlardan mahrum etmek çok önemli bir eksiklik olacaktır.

“Amirallerin İsyanı”

LHD projesi, uçar unsurları ile birlikte bir bütün olarak ele alınmalıdır. Proje maliyetin değerlendirilmesi de diğer gemilerle karşılaştırılarak veya tek başına değil, bir gemi ve ilave olarak, diğer kara meydanlarının inşa, idame ve üzerindeki uçakları ile karşılaştırılarak yapılabilir. Şüphesiz sabit meydanlarda olmayan hareket serbestisinin ve kullanım esnekliğinin  getireceği karar verme özgürlüğü de dikkate alınmalıdır.

Yakın geçmişte çeşitli ülkeler farklı model uçaklarla dikey iniş teknoloji kullanarak kayıtlara geçti ama hiçbiri Harrier’in başarısını gösteremedi. Şimdi onun yerini almak üzere bir F-35B, klasik kalkış ve iniş yapabilen F-35A ve F-35C Uçak Gemisi modeli ile birlikte piyasaya çıktı. F-35 konsorsiyumuna dahil olan Türkiye, F-35A (klasik iniş kalkış) için zaten sıradaydı. Şimdi F-35B (VTOL) için de ilgimiz olduğunu öğrendik. Bu müthiş bir haber! Ancak geçmişte yaşanmışlıklar bu ilgiye karşı tereddütler oluşabileceği ihtimalini düşündürüyor. Çünkü savunma bütçesi kısıtlıdır ve öncelikler önemlidir. Önceliği alan bütçeyi alır. Bu tüm dünyada aynıdır ve değişmez.  Bu konudaki en büyük kavgalardan biri 1949 yılında ABD tarihine “Amirallerin İsyanı – Revolt of Admirals” adı ile geçen stratejik bombardıman uçakları ile uçak gemisi inşası seçimi için verilen mücadeledir .

Öncelikle yüzer bir platformdan savaş uçağı uçurabilmenin karar vericilere vereceği esnekliği vurgulamakta fayda var. Zaten siparişi olan İngiltere ve İtalya’dan sonra İspanya, Güney Kore ve Japonya’nın da F-35B’lerle yakından ilgilendiği basına yansıdı. Sayılan ilk üç ülke önceki Harrier kullanıcıları olduğu gibi ABD Deniz Piyadeleri de bir Harrier kullanıcısıdır. Türkiye’nin 100 adetlik F-35A’dan ayrı olarak F-35B’lerle de ilgilendiği ilk defa Şubat 2017’de basına sızdı. Çok sevindirici ve doğru bir hamle olduğunu söylemeliyim!

Türkiye’de kendi savaş uçağımızı yapmak için büyük atılımlar yapılıyor. Ve milli savaş uçağı tereddütsüz gerçekleşecek. Türkiye’nin milli uçak projesi sayesinde belki gelecekte 100 adet F-35A ihtiyacı iyice azalacak ancak dikey iniş yapabilecek uçak teknolojisine şu an sadece Batı sahip. Teknoloji ve kullanım kültürünün yerleşmesi ve dikey iniş kalkış için F-35B’ye bakmamız bir mecburiyet.

Screen Shot 2018-04-02 at 1.12.47 PMArtıları eksileriyle kıyaslayalım 

Evet, gemiden kalkış iniş yapacak bir uçak zorunluluk. Evet, F-35B biraz daha kısa menzilli ama gemi de onların kısa menzilini F-35A’dan onlarca kat uzağa taşıyabilir. Evet, F-35B görece daha pahalı ama onun yerine koyacak teknolojimiz henüz yok ve onun yerine görev yapacak uçağı başka yerden sağlamamız henüz mümkün değil. İlk defa büyük bir avantaj elde edilerek, Hava Kuvvetleri ile Deniz Kuvvetleri aynı tip uçağı uçurarak birçok alanda (eğitim, bakım vs.) iş birliği yapabilir ve böylelikle güçlü bir sinerji yaratılabilir.

Aman sakın yanlış anlaşılmasın, burada savunulan bir ülkenin, bir şirketin malının kullanılması asla değil. Temel prensip: Savunma sanayi yerli olmalıdır. Ve bu istekte en ufak bir tereddüt yoktur. Burada savunulan düşünce; eğer bir F-35 zaruretten dolayı bir kuvvetin envanterine giriyorsa, denizden yapılacak harekâtta daha fazla ihtiyaç olduğudur. Eğer mali nedenlerle F-35B’lere tereddütlü yaklaşım olursa, Türkiye’nin almayı düşündüğü 100 adet F-35A’dan tasarruf yapılarak F-35B alımı değerlendirilebilir. Hatta eğer bir F-35B için, birden fazla F-35A’dan tasarruf gerekiyorsa seçenekler arasında bu da değerlendirilmelidir.

Bunu Paylaşın
sinantopuz@marinedealnews.com